El Değmemiş Umutların Suskun Gelişini Bekliyorum
el değmemiş umutların suskun gelişini bekliyorum...saklanıyorum..
"Tarih, asla 'yarın daha iyi olacak' yalanını söylemekten bıkmayan, yaşlı bir romancıdır." — Terry Pratchett (kurgusal)"
"Tarih, asla 'yarın daha iyi olacak' yalanını söylemekten bıkmayan, yaşlı bir romancıdır." — Terry Pratchett (kurgusal)"
el değmemiş umutların suskun gelişini bekliyorum...saklanıyorum..
Çağdaşlığın adı var, geçen yılların tadı var. Doğup büyüdüğüm, sokaklarına gözümü açtığım, caddelerinde boy gösterdiğim Ankara'nın eski Ramazanını anlatmak istemiştim.
Saygılarımla.
“ Geleceğinizi berbat etmemesi için, konuşmanızı bir parça düzeltin.” Shakespeare
"Sabahtan kalma hallerdeyim yine...Kalem sürçtü sanmayın; akşamdan kalma değil, sabahtan kalma haller mevcut bizim dümeni İlkyaz'ın elinde olan gemimizde..."
Trabzon’un küçük ve denizden ayrı düşmüş bir ilçesi olan Köprübaşı’nın Gündoğan Köyü’nde dünyaya geldim. Beş kardeşin en küçüğüyüm. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım köyümde geçti. İlkokulu Güneşli Köyü’nde, orta ve liseyi Köprübaşı Lisesi’nde okudum. Karadeniz coğrafyasının dik yamaçlarından ve fındıklıklardan yürüyerek sabah akşam gider gelirdik okula. Gidiş geliş
Gönlümü çaldılar yitik bir çocuk ağlar gözlerimde..Geleceğim kurtarılmamış..Düşün ki hayatın binbir hali var,benim halim yok..Ciddiyetim yavaş yavaş bozulmaya başlıyor gülüşlerim şımarık..
Toplulukları millet hâline getiren unsurların başında millî ve manevî değerler gelir. Bunları yaşadıkça ve yaşattıkça milletçe kenetleniriz. Nasıl ki çimento taşları sıkı sıkıya birbirine bağlarsa örf ve adetler, kültürel birikimler de değişik unsurlarda
Insan dogasi geregi kole degildir ve gozleri ne kadar sacma sapan secimlerle uyusturulursa uyusturulsun illa ki birisi gelir ve bazi seylere kafa tutar... Sonu hos olmasa da... Yine de deger.
Kişi, çevresindeki insanların her birinin hoşnutluğu için ayrı çaba harcar. Değişik zevklere sahip insanlardaki uyumsuzluklar ve farklılıklar binlercedir. Kısacası, ‘insan için yaşayan’ kişi, aslında yüzlerce insan için yaşar.
Garip bir sevinç dalgası yükselip dururken içimde, hayatımdaki üç erkeğe de şükrediyorum.
İçimizde dopdolu bir yaşam özlemi, bir yanımızda hapsolmuş duygular, prangalı ayaklarımızla mutluluğa koşarız ecel kulağımıza hadi gidiyoruz diye fısıldayıncaya kadar…
Ne zaman ıslansa deniz bizi ağlardık, ne zaman feryat figan haykırsa rüzgar biz vurulurduk.Zamana direnç iki gölge.Geceye inat iki ak alın.Eylüle isyan iki dik baş.
Ne zaman üşüse bir çocuk biz titriyorduk.Yaşanacak bir ulu sevda kuşanmıştık.Yar yüzüne yüz seremeden toprağa sürülü yüzler belirdi aynada / ızdıraplara
"Bana kusursuz bir dil verin, sana büyük bir millet yaratayım." G. W. Leibniz
Ölüm şimdi bir beyaz melek, gözümün görmediği diyarlarda uçan,
Sen, son bir kez bile martıların kanatlarında can bulamayacak olan…
Şehirlerin de kapıları vardır, hanelerin de ,mahpushanelerin de . Kiminin yüzüne kapanır kapılar, kiminin üstüne. Yıllar geçer açılması için bir daha. Kapılar vardır eşikleri kutlu. O kapıdan içeriye adım atabilenlere ne mutlu…
Ne bulutlar, ne de kuytular engelleyemiyor, “gün başlıyor” diyerek doğudan yükselip, aydınlatmasını.
Şule Gürbüz