El Değmemiş Umutların Suskun Gelişini Bekliyorum
el değmemiş umutların suskun gelişini bekliyorum...saklanıyorum..
"Bir yazarın hayatı, kendi cenaze töreninde attığı kahkahalarla dolu bir komedidir." - Terry Pratchett"
"Bir yazarın hayatı, kendi cenaze töreninde attığı kahkahalarla dolu bir komedidir." - Terry Pratchett"
el değmemiş umutların suskun gelişini bekliyorum...saklanıyorum..
bir umudu olmalı insanın... yaşama tutunmasını sağlayacak bir hâyâli ve cesareti. umut etmesini, hâyâl kurmasını sağlayacak bir cesareti... bu üç kelimeyle her şeyi değiştirmeli/ değiştirebilmeli insan. kendini, hayatını, hayatı, çevreyi, evreni.
Gönlümü çaldılar yitik bir çocuk ağlar gözlerimde..Geleceğim kurtarılmamış..Düşün ki hayatın binbir hali var,benim halim yok..Ciddiyetim yavaş yavaş bozulmaya başlıyor gülüşlerim şımarık..
Ayak tırnaklarından, başın üstündeki saç teline, sende var olan her şey, hep aynı öyküyü anlatmalı sana; yarının sensin, bu günün de öyle...
Senden başka bir “sen” daha yok bunu bil!
Kar yağdığında, başını kaldırıp onlara bak! Hiçbir kar tanesi, diğeriyle aynı değildir. Hepsi diğerinden
İçine kapanık ve depresyon sınırlarında gezilen bir vakitte, kendini ortaya atıvermiş bir yazı...
"Sabahtan kalma hallerdeyim yine...Kalem sürçtü sanmayın; akşamdan kalma değil, sabahtan kalma haller mevcut bizim dümeni İlkyaz'ın elinde olan gemimizde..."
Yalnizlik İsteyenler İçi̇n Yalnizliktan Bikmiş Bi̇r İnsanin İsyani...
‘Anı yaşama’yı hayat felsefesi haline getirmiş olan insanlar, Rabb’imizin ibret olması için yarattığı görüntülere karşı duyarsızdırlar ve adeta at gözlüğü takmışcasına sadece baktıkları yeri görebilirler. Kendilerine ait olan küçücük bir dünyaları vardır. Şahit oldukları olaylar, onlar için ders çıkarılması gereken uyarılar değil, ‘yaşamın cilveleri’dir.
Eski özdeyişleri şöyle bir irdeleyelim..bakalım ne çıkacak taşın altından..sıcak yaz günlerine nazire yaparcasına !!!
kimse demedi ki bana zamanında; “umut etmek ile elde etmek farklı şeyler” diye…
"Bana kusursuz bir dil verin, sana büyük bir millet yaratayım." G. W. Leibniz
Siyah boyam nerdesin? Hadi gel boyayalım şu ayakkabıyı; yürünecek yola kara çarşaflar serecektik ne çabuk unuttun. Paltom, atkım, tespih ve berem valiziiiim nerdesiniz?.. Boşaltın doldurulduğunuz her şeyi… Bu seyahat sadece sizinle bizim aramızda kalsın. 3. şahıslara mektup yollarız olmaz mı? Olmaz mı haa!
Yazabildiklerim; yazamadıklarım ve yazamayacaklarımın yanında o kadar az ki... Cüce gibi görünüyor dev acımın yanındaki kelimeler...Ne anlatsam, ne söylesem boş... Güneşlerin doğduğu evrende seninle kavuşmaya dair umutlarım gri lekelerle dolu, loş... Rahat uyu canözüm annem, hayat katanım, ömrünü adayanım...Elle tutulur, gözle görülür olmasa da; kızının yüreğinde capcanlı yaşıyorsun
Çağdaşlığın adı var, geçen yılların tadı var. Doğup büyüdüğüm, sokaklarına gözümü açtığım, caddelerinde boy gösterdiğim Ankara'nın eski Ramazanını anlatmak istemiştim.
Saygılarımla.
Aylardan temmuz. Ben artık büyüdüm. Hayata bakarak, seni yaşayarak büyüdüm. Ben büyüdüm...
Trabzon’un küçük ve denizden ayrı düşmüş bir ilçesi olan Köprübaşı’nın Gündoğan Köyü’nde dünyaya geldim. Beş kardeşin en küçüğüyüm. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım köyümde geçti. İlkokulu Güneşli Köyü’nde, orta ve liseyi Köprübaşı Lisesi’nde okudum. Karadeniz coğrafyasının dik yamaçlarından ve fındıklıklardan yürüyerek sabah akşam gider gelirdik okula. Gidiş geliş