Her Şey ve Hiç Üzerine
Kendinizi bir hiç gibi hissettiğinizde her şey olabilir, her şey gibi hissettiğinizde bir hiç olabilirsiniz!
"Yazarlık, kelimelerle oynamak değil; kelimelerin seni oynattığı oyunlarda hayatta kalma sanatıdır." – Franz Kafka"
"Yazarlık, kelimelerle oynamak değil; kelimelerin seni oynattığı oyunlarda hayatta kalma sanatıdır." – Franz Kafka"
Kendinizi bir hiç gibi hissettiğinizde her şey olabilir, her şey gibi hissettiğinizde bir hiç olabilirsiniz!
Küçük çantasına rastgele eşyalar doldururken, içeriden gelen bir
ses elimi doğrudan silahıma götürdü. On nefes alımı dinledim dışarıyı.
"Babamdır, buraya gelmek aklından bile geçmez" dedi.
Gün gelir bir ağaca takılı kalır yüreğim, sonbahar geldiğinde savrulup gitmek için rüzgarla..gün gelir bir çocuğun gözlerindeki ışık, hayata bağlar beni.
Toplumda, genelde dinimizi, özelde bir grubu şahsımızda temsilederiz. Ne yazık ki onu temsil etmeye layık olsak da olmasak da“Müslümanım” diyen herkes bu görevi yüklenmiş oluyor. Bu nedenle “Bizebakan neyi görüyor?” sorusunu herkesin kendine sorması gerekiyor.
Yasakları daha çabuk öğrendik çünkü!Bu yüzden meyillendik yasak aşklara...Olsun ya!.. Kime ne? Bir kuş o!Tutulabilir mi hiç?Aslında ömrümüz aşk denen kuşun....
Doğurduğu çocuğa sahip çıkmayan bir anne olabilir mi?
zamanla çiçeği almadan ona sahip olmanın yolunu öğrenmeye başlamışım bilmeden... birinin vermesindense onu fark edebilmeyi seçmişim..
Beynimin tavanarasında tozlu sandukaya yatırılmış sözcüklerle nikah tazeledi bilincim.
Kadın bir sigara yaktı...artık kendi sigarasını kendi yakıyordu, gerçi hala elleri titriyordu ama....
Kediye pist dedik, köpeğe hoşt!..Kurban kestik dinsel inançların arkasına sığınıp.Hatta dini yanlış anlayıp domuz bağıyla,silahla,roketatarlarla,uçakla,biyolojik gazlarla ...
...tohumum asfaltınıza, bahçem sarmaşığınıza, toprağım 'kastlığınıza', bayrağım gönderinize, gözlerim görüntünüze
ve aşkım çölünüzün vahasına
feda olsun...feda olsun...
ali poyraz oğlunun kobay isimli oyunundan sonra yazılmış bir yazı...
Yaşıyor yani yarışıyoruz! Birilerini geride bırakmak, yenmek zorundayız. Kazanmamız buna bağlı. Yoksa kaybedeceğiz. Gerçekten öyle mi? Yarışmak mı zorundayız? Bu yarışı reddedenimiz kaldı mı?
İlk önermem üzerinde fanteziler ürettim.Bir direğe tırmandım tırnaklarımı çıkarıp...Direk çekmedi beni devrildi..Öyle bir yayıldım ki gökyüzünün
Sade kahvemin son yudumunu alırken, herkesi tekrar inceledim. Masadaki kürdan kadardı şişmanlıkları, yada ben çoktan ateşe vermiştim tüm komedi tahtalarını...
Ruhu kire bulanmışlar arasında
Yüzü trakya çiçeği
Güneşe dönen hep…
Nilüferler\*
Kapıyı çalan senmisin, yoksa giden mi.. Kimin bu
cenaze, yüreğimden sökülüp götürülen ne? Hani nerede şehla bakışlar, neden şimdi bu feryadım. Kime, veya neye ağlıyorum ben...
Geç zamanların geç kalmışlıklarında yorgun düşmüş
yüreğim, çaresiz üzerime düşmüş gölgenin geçmesini bekliyor.