Çapulcu Manyak - 5
Ağaç dalları yere doğru eğildi, bakalım bu kadar kar yükünü çekebilecekler mi? Kırılmasınlar? Yok canım, ta o kadar fazla değildir üzerlerine konan kar.
"“Yazarlık, kelimelerle dans etmek gibidir; ama bazen terlemeden önce düğün yerine fıkra oluyor.” – Mark Twain"
"“Yazarlık, kelimelerle dans etmek gibidir; ama bazen terlemeden önce düğün yerine fıkra oluyor.” – Mark Twain"
Ağaç dalları yere doğru eğildi, bakalım bu kadar kar yükünü çekebilecekler mi? Kırılmasınlar? Yok canım, ta o kadar fazla değildir üzerlerine konan kar.
Yıllar önce yazdığım bir romanbaktımhatırlayınca iyi ki yazdım bunu, en saf, yüce duygularla düşüncelerle yazmışım bunu. Çok vahşi ve tehlikelerle dolu bir ormanda hayatta kalma savaşı veren ve ailesini bulmaya çalışan bir çocuğun romanıdır bu.
Mutlaka okunması gereken romanlardan biri Kör Baykuş, Hacimce az olduğuna bakmayın oldukça ağır bir eser. Yazarı Sadık Hidayet'e ve çevirisini yapan Behçet Necatigil'e edebiyata kazandırdıkları için minnet ve şükran duygularımla.
Deren'in eline nereden geldiği bilinmeyen bir kitap geçer. Gerçekliğin sınırları silikleşirken Deren kitapla yüzleşmek zorundadır.
"Corona Yalnızlığı" romanım Ceren Yayınlarından Haziran 2021 yılında çıktı. 280 sayfadır.
1200'lü yıllardaki 'Veba Salgını' gibi Korona'da dünyayı sarsmıştı. Belgesel nitelikteki romanım umarım gelecek nesillere değerli bir kaynak olur.
Nimali sözlerine başlarken ve devam ederken, Gri mavi gözlü arkadaşına doğru atağa geçen elinde kalınca zincir olan biri, onu zarar verici nitelikte salladı. Rakibi hiç tereddüt etmeden kılıcı ile bir kaç hareket eşliğinde sanki bir müzik aletinin tellerine uyumlu bir şekilde dokunur gibi metal ve görünüşe göre paslı
Yurdun müdavimi çocuklar, oyun saatlerini büyük avluda geçirmekteydi. Fiziksel olarak yeterliği olanların bazısı ateşli taraftarları önünde futbol, basketbol, voleybol oynamaktaydı. Fiziksel yapıları bunları yapmaya yeterli olmayanlar da yakar top, saklambaç, körebe türü oyunlarla eğleniyorlardı. Elleri kıçları üstünde bağlı birkaç görevli avlu boyunca gidip gelerek gözcülük yapıyorlardı.
Hayalet dadandığı izbe, terk edilmiş evin içerisinde volta atıyordu. Sanki Yıkılmış bir binanın moloz yığınından çıkmış gibiydi. Karmakarışık gri saçları, paçavraya dönmüş takım elbisesi derisi kurumuş suratı ile korkutucu görünüyordu. Volta atarken bir şeyler mırıldanıyordu.
bu mezarda yatanlarrr dedi. Sonra düzeltti Bu kabirde yatanlar, yok yok
Akaptu aklına ilk gelene inanıyordu. Şu an tüm dairelerin kapanmasının getireceği bilgisizlik ziyandan başka bir şey değildi. Çünkü bilgisizlik ortadan kalkan dairelerle geliyordu. Onların aklı böyle çalışıyordu ve bilgi denen gücü görüntüden ve görüntüyü yaşamaktan alıyorlardı.
Mankurt isimli romanımı bu akşam Bengütürk Tv.de Maziden Atiye isimli programında görebilirsiniz.
18.bölüm: Evlat