 • İzEdebiyat > Öykü > Varoluşçuluk |
101
|
|
|
|
Çamur yaptı yapışık. Çamurdan bir baş,başa bir gövde,gövdeye kol, bacak... |
|
102
|
|
|
|
Çok anlattım ama anlamadı. Sus dedim susmadı. |
|
103
|
|
|
|
Sudaki sessiz aksim bana yardım edemezsin. Seni kırk kere gördüm ve bi o kadar yadsıdım.Aynadaki kibirli yaratık sen bin kere sevdim ve bi o kadar da kutsadım.Elimde ayna suyun aksindeyim...... |
|
104
|
|
|
|
Üzeri kapalı kuyu; mezardır. Üstü açık kuyu ise insanı varolan tek çıkışa umutlandırır. |
|
105
|
|
|
|
Ellerin acı katmıştı yüreğime. O çocuğun gözlerinde aramıştım seni. Sen yoktun. Çünkü senin gözlerini ben hiç görmedim. Bir yağmur altında, ıssız kaldırımlarda mendil satan ellerine hiç rastlamadım. |
|
106
|
|
|
|
El salladı otobüsün ardından. Gözleriyle “uğurlar ola” dedi. Yüreğiyle sadakat yeminleri etti. Otobüs kaybolunca dağların arasından, bir boş yola bir de şehre baktı. Öylece dimdik durdu bir süre. O olmadan atılacak ilk adımdaydı sıra. Yıllarca birlikte yürüdükleri bu yollar, seyretmekten büyük keyif aldıkları –bazen de talihsizliklerine isyan ettikleri- yolun karşısındaki yamaç hiç de tanıdık gelmedi ona. Onunla birlikte olduğu zamanlarda beyninin bir köşesinde sürekli saklı tuttuğu hayallerinde olduğu gibi tek başınaydı. Otobüsün kalkmasıyla birlikte ona yabancılaşan şehir bu yalnızlığını tahrik ediyordu. Atacağı bu ilk adımın kararını yalnızca kendisi verecekti. Nereye gitmesi gerektiği konusunda hiçbir fikri yoktu. Şehirlerarası yolculuklarda yol güzergahındaki şehir terminallerinde ihtiyaç molası müddetince şehri seyretme izni alan yolcuların anlık şaşkınlığı vardı yüzünde. |
|
107
|
|
|
|
Hayat ve adalet ile ilgili ilgileneceğinizi düşündüğüm bir çalışmamdır. Duyguyu yüksek olarak hissedeceğiniz ve sıkılmadan okuyacağınızı bilmelisiniz. |
|
108
|
|
|
|
Hayır ya da evet evetlerin çoğu şu anda mezarlarında huzurla ya da husursuz ya da sadece kemik olarak yatıyorlar. Onlara katılacaklar ve katılmak isteyenler olacak. Garip hayatın anlamı yaşadın ülke üstünde değerlendirilmiş olsa topluma isyanlarında ülke değiştirirsin olur biter her ülkede kendi elinle yaratığın kimlik seni rahatsız edecek bir durum bulur çünkü aslında sen ilkel insanın modernleşmeye |
|
109
|
|
|
|
Duman koca bir leke olup düşüyor aramıza. Konuşmalarımız kuru dal ve yaprak yığınına gömülü. Kırılgan. Tetikte. Kıvılcımla harlamaya hazır. Geceyle iplik iplik dağılmasa sabaha dek ateşin başında öylece kalabilirdik. Gözlüğüyle oynamaktan usanıyor sonunda. Dili çözülüyor. Öksürüklerin arasında işittin mi ? Şeytanın aklına gelmeyecek şeyler anlattı. Hem, yüzünde gölgeler dolaşmıştı konuşurken. Ateşin şavkı mı düşmüştü, yoksa öyle mi görmüştüm. |
|
110
|
|
|
|
Dişi ve erkek, damarlarında dolaşan alkolün yoğunluğu kadar güzel, yakışıklı ve becerikli olacak; gerginliğin, ince fakat uzun yayında hangi noktaya temas etseniz sert bir nota ve haykırışın başlayacağı o gizli serüven şimdi, çaprazımdaki merdivenlerin bir kat aşağısından hayata bağlanacaktı. .. |
|
111
|
|
|
|
Onlar canlı değil mi? Ölmek te var tabi…Ne kadar kısıtlı ve yoğun yaşamları var! Acaba öleceklerini biliyorlar mı?Ya farkındalarsa… Buna biz bile katlanamayız… Düşünsene, dönmeyeceğini biliyorsun ve o ana doğru tehirsiz ilerliyorsun… Bağımlılıklarını bırakıyorsun… Konuştuklarımızı sezinleyip cevap veriyorlarmış hemen. Bir de çıkışarak, nasıl olur? |
|
112
|
|
|
|
bir hastanın sesleri gelirken öldürür bizleri |
|
113
|
|
|
|
saatin sabahın 4'ü olmasıda ne demek ...
kim günü 24 saate bölme hakkını verdi insana...
365 gün bir yıl ediyormuş...
hepsi hepsi 6 milyarmış bizim ihtiyarın yaşı ... |
|
114
|
|
|
|
Adam büyülendi gördüğü manzaradan. Gece ve Dolunaya bakan günebakanlar... Daha önce aşkı anlatan böyle güzel bir resim görmemişti. |
|
115
|
|
|
|
hayat yok insan var alğılayış acı geçim hep insana bağlı kader yok sessiz kinlerin öcü yok |
|
116
|
|
|
|
derin devlet yaptı Amerika böyle istedi.Devlet dediğin nedir çeşmenin başında oturup ya milliyetçilik ya da islamla senin musluğa ulaşmanın yolunu kesen insancıklar topluluğur malesef |
|
117
|
|
|
|
Bahar ona can veren Nisan yağmurlarıyla kendini iyiden iyiye hissettiriyordu. Pencerenin hemen önünde camı açmış oturduğu saldalyeden dışarıyı seyreden genç te öyle hissediyordu ki camı tamamen açmıştı. |
|
118
|
|
|
|
Deniz okulun duvarları gibi gri, onlardan farklı olarak dalgalıydı. Aldatıcı bir dansla insanı bir tür melankoliye davet eder gibiydi. |
|
119
|
|
|
|
düşünmek istemiyorum artık ne hayat ne ölüm üstüne mutluluğu beklemekten bıktım sihirli kutular yok sevdiklerin gince zaman saymaktan başka kalan birşey yok nefes aldıkça uyum |
|
120
|
|
|
|
İşte yaşamın gerçek değeri |
|