..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyayý isteyen bilime sarýlsýn, ahireti isteyen bilime sarýlsýn; hem dünyayý hem ahireti isteyen yine bilime sarýlsýn" -Hz. Muhammed
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Þiir > Aþk ve Romantizm > Kemal Yavuz Paracýkoðlu




22 Ekim 2012
Mevsim Gülbahar (2. Bölüm/5. )  
Kemal Yavuz Paracýkoðlu
Halil Kaya’nýn otobüsü saat tam onüçte hareket etti. Bora ile Hülya, otobüsün arkasýndan uzun uzun el salladýlar. Sonra Hülya, bir görevliye, “Ayvalýk’a saat kaçta varýr?” diye sordu. “Allah kýsmet ederse saat yirmi birde Ayvalýk’ta olacaktýr.”


:ABBA:
Halil Kaya’nýn otobüsü saat tam onüçte hareket etti. Bora ile Hülya, otobüsün arkasýndan uzun uzun el salladýlar. Sonra Hülya, bir görevliye, “Ayvalýk’a saat kaçta varýr?” diye sordu.
“Allah kýsmet ederse saat yirmi birde Ayvalýk’ta olacaktýr.”
Hülya ve Bora arkadaþlarýný yolcu etmiþ olmanýn keyfiyle otomobillerinin yanýna döndüler. Hülya, otomobilinin kapýlarýný açarken, “Kankan da gitti, kaldýn bana. Ne yapacaksýn bakalým?” diyerek gülümsedi.
Bora arabaya geçip otururken, “Bir ay sonra sen Ýstanbul’a gidince asýl ne yapacaðým bakalým?” dedi.
Direksiyona oturmuþ olan Hülya, arabayý çalýþtýrýrken, “Bu yaz denize gitmeyecek miyiz beraber?” diye söylendi. Arabayý hareket ettirdi.
Þehirlerarasý otobüs, Eskiþehir çevre yolu etrafýndaki kenar mahallelere ait görüntülerden uzaklaþarak bitmek bilmez bir yolculuða çýkarken, onlar da aralarýnda ki sohbeti sürdürerek Sivrihisar caddesine çýkýp þehir merkezine doðru yöneldiler.
“Para?”
“Para kazanacaðýz ya… Denizde… Vaz mý geçtin yoksa?”
“Tamam. Pilavdan dönenin kaþýðý kýrýlsýn. Gideriz…”
“Þimdi nereye gidiyoruz?”
“Bize gidelim. Annem, yapmýþtýr bir þeyler. Karnýmýzý doyururuz.”
Sivrihisar Caddesi boyunca gidip gelen polis araçlarýnýn yoðunluðu dikkat çekiyordu. Olaðanüstü bir durum olmadýðý zaman ya da bir devlet kodamaný ziyaret etmeyeceði zaman trafik polisi görevlendirilmeyen Yunusemre Caddesi, Atalar caddesi, Muttalip caddesi ve en nihayet Sakarya caddesi kavþaklarýnda görevlendirilmiþ trafik polisleri görevlerini ciddiyetle yapýyordu.
Hülya, “emniyet kuvvetlerindeki bu hareketlilik hayra alamet deðil,” dedi.
Bora, Sivrihisar caddesine çýktýktan sonra gördüðü ilk polis minibüsünden beri ayný þeyi düþünüyordu. “Bu manzara içimi kararttý, nedense?”
Polis araçlarýndaki hareketlilik, daha çok Baðlar caddesi istikametindeydi ve Baðlar caddesinin diðer ucunda Anadolu Üniversitesinin Yunus Emre Kampusu vardý.
Hülya, sað sinyalleri yakýp Sakarya caddesine dönerek Bahçelievler’deki Bora’nýn ailesine ait eve yöneldi. Bu yeni güzergâhlarýnda emniyet güçlerine ait yoðun görüntüler kalmamýþtý. “Fark ettin mi, polislerin hareketliliði Baðlar caddesi istikametinde idi…”
“Ayný þeyi mi düþünüyoruz?”
“Evet. Okulda bir þeyler olmuþ olmalý.”
“Biz çýkarken bir þey yoktu ama…”
“Gidip bakalým mý bir?”
“Boþ ver… Yine vatan kurtarýcýsý aslanlar aralarýnda çelikçomak oynamýþlardýr.”
Saðcý ve solcu gruplarýn birbirlerine tahta, sopa türü þeyler fýrlatarak yaptýklarý kavgalara, daha tarafsýz öðrenciler çelikçomak oyunu adýný takmýþlardý. “Ayný mekânda ayný oyunu oynamalarýna raðmen birbirlerine düþmanlýk edebilecek kadar aptallar…”
Hülya, merakýný yenemedi, yoldaki trafiði yönlendiren bir trafik polisinin yaný baþýnda yavaþladý. “Afedersiniz!”
Trafik Polisi, onu, “Durma kardeþim, devam et!” diye kaz etti.
“Üniversite de öðrenci çatýþmasý mý olmuþ? Bir bilginiz var mý?”
“Dekan öldürülmüþ. Devam edin haydi, durmayýn!”
“Dekan mý? Hangi dekan? Onsekiz tane dekan var üniversitede…”
“Nezih Al’mýþ adý. Hadi ama, býrakýn sohbeti! Yolu kapattýnýz.”
Hülya, “Tamam, tamam, gidiyorum iþte…” diyerek uzaklaþtý oradan.
Bora, þaþkýn haldeydi. Duyduklarýn inanamayarak, “Nezih hoca öldürülmüþ mü? Öyle dedi polis, deðil mi?” dedi.
“Halil’in doktora hocasý öldürülmüþ. Halil’e daha bu gün diplomasýný verdiydi adamcaðýz. Halil de bir þeyden haberi olmadan bindi, gitti, görüyor musun, sen?”
“Ne istemiþler adamcaðýzdan yahu! Allah belalarýný versin!”
“Öyle bir zaman ki, kimin, kimden ne istediði belli deðil.”
“Nereye kadar sürecek bu trajedi, böyle?”
“Nereye kadar süreceði malum. Büyük patron, durun, deðinceye kadar...”
Bora, Bahçelievler sokaklarýna saptýklarýndan itibaren eve yaklaþtýkça, týpký þehir merkezindeki iç karartýcý duygularýn kasvetini koklamaya baþladý.
Hülya, Bora’nýn gerginliðini atabilmesi için espri yapmak istedi. “Kayýnvalideciðim neler piþirdi ki?”
Bora, “bir ihtimal, hiçbir þey piþirmemiþtir,” deyince de,
Hülya, “beni aç býrakmak için mi götürüyorsun?” diyerek itiraz etti.
“Yok. Bir þey piþirmediyse kayýnvalideni yiyebilirsin.”
Bu þakalaþmalarda ikisi de gülemediler.
Otomobilden, Civan sokaðýndaki on altý numaralý evin önüne indiler. Ayný anda, bitiþik evdeki kadýn, “Bora oðlum!” diye aðlayarak geldi. “Baban… Baban…”
Bora þok geçirerek, “ne oldu babama, komþu anne?” diye haykýrdý.
Kadýn, “baban mavi hastaneye kaldýrýlmýþ. Annen orada…” der demez Bora ve Hülya, hýzla, henüz kapýlarýný bile kapatmamýþ olduklarý otomobile bindiler. Hülya, otomobili ciyaklatarak harekete geçirdi.
Mavi Hastanenin önü ana baba günü gibiydi. Öðrenci çatýþmasýnda yaralanan öðrenciler, veliler ve görevliler hareket halinde gürültülü bir karmaþa yaratýyorlardý. Þu hale bakýn ki, hastane, öðrenci çatýþmalarýnda yaralanan ya da ölenlerden baþka hiç bir amaca hizmet edemez hale gelmiþti. Evet, bir kýsýr döngü halinde birileri birilerine saldýrýyor, yaralýlar Mavi Hastaneye koþuyordu. Bora ile Hülya otomobili park ederek, doðruca hastanenin idari giriþine koþturdular. Kapýdaki güvenlik görevlisi, “nereye?” diyerek karþýladý onlarý.
“Adým Bora, babam Cevat Kavak için geldim.”
Güvenlik memuru bilinçsizce, “Cevat Kavak mý? Ha, þu öldürülen baþkomiser mi?”diyerek pot kýrdý. Hülya’yý göstererek, “bayanda mý onun için geldi?” diye sordu.
Bora, onu duymadý bile; “babam öldü mü?” diye inledi. Hülya’ya döndü, “Hülya duydun mu sende? Babam ölmüþ mü?”
Hülya ne söyleyeceðini bilemeden ona sarýldý.
Güvenlik memuru ayný patavatsýzlýðýný sürdürerek, “giriþin önünden çekilin!” dedi. “Geçin þöyle, kenarda aðlaþýn…”
Hülya, adama ters ters bakarak Bora ile birlikte içeri geçti. Adama usulca, “ne saygýsýz herifmiþsin yahu!” diye çýkýþtý.
Bora, çok büyük bir þok içindeydi ve bilincini yitirmiþ gibiydi. Sürekli, “babam ölmüþ…” diye tekrarlar yapýyordu.
Güvenlik memuru, bu defa daha nazikçe, “ikinci katta hastane müdürünün odasýnda ölen merhumun eþi var. Onun yanýna gitmek istersiniz belki…” dedi.
Hülya, Bora’yý ikinci kat merdivenlerinden çýkartmaya baþladý. “Annenin yanýna gidiyoruz. Kendini biraz toparla…”
Bora, sanki Hülya biliyormuþ gibi, “nasýl ölmüþ babam?” diye sordu.
“Bekçi öldürülen diye bir ifade kullandý. Öldürülen… Öldürülmüþ demek ki…”
“Nasýl öldürülmüþ?”
“Nezih hocayla birlikte, o da öldürülmüþ demek ki… Býrak bunlarý þimdi. Sen önce kendini toparla…”
Bora, “Tamam... Ben iyiyim, tamam…” diyerek hastane müdürünün kapýsýný açtý. Hastane müdürünün odasýnda Ýl Emniyet Müdürü, vali beyin görevlendirdiði bir vali yardýmcýsý ve hastane baþtabibi, üniversite rektörü, dekanlardan bir kaçý, çok kalabalýk bir halde, hastane müdürünün masasý çevresindeki koltuk ve sandalyelere yayýlmýþlar, karþýlarýna oturttuklarý Oya Kavak’ý teselli etmek uðraþýsýndaydýlar.
Bora odaya girdiðinde annesi ayaða kalkýp oðlunun boynuna sarýlarak yeniden aðlamaya baþlamýþtý. Babasý ölmüþtü, nasýl, niçin, zor sorular sormak istemiyordu þimdi; babasý ölmüþtü, gerçek miydi bu, bilmiyordu, ama olan buydu… Annesine, “onu görebilir miyim?” diye sordu.
Anne Oya Haným, “ben de göremedim, göstermediler. Morgdaymýþ,” dedi.
Odadakiler, teker teker baþsaðlýðý dilediler.
Hastane baþhekimi, “ne zaman isterseniz görebilirsiniz,” dedi.
“Kim öldürmüþ hocam? Belli mi?”
Vali Yardýmcýsý, “Öldürenler görülmüþ… Ýki kiþi imiþler. Krem renkli eski bir Murat 124 otomobille kaçmýþlar,” deyince,
Bora, çok iyi tanýdýðý arabayý ve sahibini dile getirdi hemen. “Ali Ýhsan mýymýþ?”
Ýþletme Fakültesi Dekaný, “bizim öðrencimiz Ali Ýhsan Kuru’dan þüpheleniliyor. Evet, o olabilir; çünkü bulunamýyor.”
“O halde, iki kiþinin diðeri de, bizim sýnýftaki Metin Yýlmaz olabilir. Bu ikisi Diyarbakýrlý hemþeridirler, daima birlikte hareket ederler.”
Vali yardýmcýsý, “biz de öyle düþünüyoruz,”dedi.
*



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aþk ve romantizm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/40)
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/37)
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/36. )
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/10. (1. Bölüm Sonu)
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/39)
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/35. )
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/38)
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/34. )
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/32. )
Mevsim Gülbahar (2. Bölüm/7. )

Yazarýn þiir ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bizim Köyün Ayýlarý
Paþazade... 2
Paþazade…1.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/1.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/3.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/9.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/4.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/2.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/8.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/6.

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Part - Time Seviþmeler [Þiir]
Bir "Hiçbir Þey" Olmak [Þiir]
Deliler Bayramý [Þiir]
Nazlý Nazlý Karýlar... [Þiir]
Gülbahar'ým; Can Çiçeðim! [Þiir]
Ýkimiz Ýçin [Þiir]
Hayatým [Þiir]
Halepçe [Þiir]
Senden Önce, Sensiz [Þiir]
Çapkýn Kýz... [Þiir]


Kemal Yavuz Paracýkoðlu kimdir?

Okur yazar, okuduðunu anlar, yazdýðý okunur, emekli büro memurluðundan devþirerek, kendi kendine oldu yazar. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Hiç kimseden etkilenmemiþtir, kendine özgü bir yazý dili kullanýr...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Kemal Yavuz Paracýkoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.