Gerçek bir sevgide diğer insanın iyiliğini istersin. Romantik sevgide diğer insanı istersin. -Margaret Anderson |
|
||||||||||
|
“Malatya’ya gelen (21 Eylül 2013 tarihinde) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, havaalanından şehir merkezine doğru ilerlerken, Aksaray Köyü yakınlarında otobüsün önü sevgi gösterilerinde bulunan vatandaşlar tarafından kesildi. Bu sırada bir çocuk otobüse yaklaşarak, Başbakan Erdoğan’a poşet içerisinde birkaç elma uzattı. Korumalar elmaları alırken, çocuk, yolları yapılmazsa, elmaların haram olmasını istedi. Bu sözler üzerine bir an duraklayan Başbakan Erdoğan ile çocuk arasında şu konuşmalar geçti: Çocuk: Yolumuzu yapmazsanız haram olsun. Başbakan: Bu yolu mu? Çocuk: Evet Başbakan: Çok ağır oldu bu. Bu yolu kim yaptı? Çocuk: Siz Başbakan: Bunun için teşekkür etmiyorsun bana. Bu yol için haram olsun diyorsun. Çocuk: Teşekkür ederim. Bu sırada yakındaki bir vatandaş: Başbakanım köylerde yol yok. Yol istiyoruz yol. Başbakan: Beni üzdün. Başbakan Erdoğan'ın otobüsü daha sonra yoluna devam etti.” Haber ajanslarına da düşen yukarıdaki anekdotu sizinle paylaşmamın sebebi hikmetine gelince… Tek kelimeyle; Aksaray Köyü ayıp etmiştir!… Ağlamayana mama yok ama istemenin de bir adabı muaşereti olması gerekir. Aksaray Köy halkı bu şekilde belki sesini duyurabildi, İl Özel İdaresini seferber edip yolunu yaptırabildi. Ancak… Başbakanımızın tabiriyle: “çok ağır oldu.” Aksaray köy halkı yalnız başbakanı değil, tüm Malatyalıları üzdü… Aksaray köy halkı bir de benim mahallemin yollarını görseydi… Orduzu Kaldırım Mahallesinin yollarının ne konumda olduğunu öğrenmek isteyenler, MOTAŞ otobüs şoförlerine sorabilir. Ya da -bir kat elbise gözden çıkartarak- MOTAŞ otobüslerine binip, gidip görebilir… Aksaray köyü, Malatya merkeze 20 kilometre uzaklıkta, benim ikamet ettiğim Kaldırım Mahallesi ise sadece 10 kilometre. Kaldı ki, biri köy diğeri mahalle. Ama birisi istiyor, diğeri istemeyi bilmediği gibi neyi istemediğini bilmiyor. Hay Allah’ım!.. Yazdığım şeye bak. Kaldırım Mahallesine, Aksaray köy halkını örnek veriyorum... Aksaray köyün yollarını yaptığınız gibi Kaldırım yolları da yapılsın, demiyorum, demem de. Kaldırım halkı buna layık ki, yetkililer öyle reva görmüş. Ancak olan benim elbiselerime oluyor. Her gün bir kat elbise değiştirmek zorunda bırakılıyorum. Bir de o kadar toz toprak yuttuğuma acıyorum. Aksaray Köyü (üslup hariç) istemeseydi İl Özel İdarenin yol yapım araç ve gereçleri belki seferber olmayacak yol yapılmayacaktı. Kesin yapılmayacaktı. Sözün özeti; ağlamayana mama yok!…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |