Gerçek sanat, gizlenmesini bilen sanattır. -Anatole France |
|
||||||||||
|
Belki bahardan, yazamıyorum, oysa kelimeler cümlelere sıralanmış sessizliğimden dökülmeyi bekliyorlar. Kaybolup yeniden buluşup, parçalanıp, daha da kalabalıklaşarak sıkışıp kaldıkları labirentin koridorlarında çıkışı arıyorlar. Düşüncelerime yetişemiyorum. Gözkapaklarımın ardındaki ani flaş patlamalarında anlamlarıyla göz göze geliyorum ve karanlığın içinde erimelerini izliyorum. Sadece izliyorum. Yüküm gittikçe ağırlaşırken kum saatinden döküle döküle tükeniyor zaman. Bahardan. Hislerimin nazlı dansı, tomurcuklanan doğa, yeşilin ve mavinin fısıltısı, içimdeki bulutsu hafifliğin sebebi. Kanımın daha hızlı akması, kapıları sonuna kadar açıp kanat çırpma arzusu, yenilenme, arınma duygusu ve depresif hayat yorgunluğu. Dünü yakıp küllerini sonsuzluğun rüzgarında savursan da, üstüne yapışan o hayat yorgunluğu... Yazamıyorum. Kelimelerin hepsi hayatın içinde; kullanılmış, çiğnenmiş, tükürülmüş, kirletilmiş, aldatılmış... Onlar benim değil. Hiç hırsım olmadı. Yüreğimin tek dileği Aşk oldu, gerçekleşen. Hayattan dilediğim ise sadece yazmak. Başkaları okusun diye değil, kalemimi satmak, fikirlerin esiri olmak için hiç değil. Kelimelerin özgür bırakılışı sihrine kapıldım ben. Bu eylemin bana yansıttığı duyguları - heyecan, acı, öfke, sevinç, özlem, umut, Aşk - resmetmek büyüleyici. Ellerim, parmaklarım olmasaydı, sözcüklere dökerdim içimdeki çağlayanı. Dünyamı duvarlara, ağaçlara, denize anlatırdım, tükenene kadar. Yazmayı düşledim; çocukluğumda korkularımı, gecenin gölgelerini. Hasretin mısralarında Aşk'ı yazmayı düşledim... Hayatın ikiyüzlü, duygusuz panayırlarını, karanlık girdaplarını. Hayallerimi yazdım. Sonu gelmeyen yolculuğa çıkmayı düşledim, yanımda Aşk. Rengarenk şehirler, yalnız koylar, tozlu patikalar beni bekledi. Otobüste, trende, duraklarda uykumun parçalarını birleştirip zamanımın en büyük kısmında uyanık kaldım. Günbatımında şarabın meyvemsi tadında durakladım, gecenin bir yarısında dans ettim. Yağmurda sırılsıklam olmuş hayallerimle uyandığımda tek gerçeğim Aşk'a sarıldım. Sonsuzluğum hayallerimden geçip üstüme yazıldı, mısralar, notalar ve tarifsiz duygularla. Ve ben, sonunu görmediğim basamakları yalınayak çıkıyorum. Dalgakıranın dibine oturup tuzlu damlaların yüzüme her düştüklerinde sevinç çığlıkları atıyorum. Hissediyorum çünkü, bunların hepsi Aşk'tan... eylül
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © eylül, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |