Öyle yaşamalısın ki ölünce mezarcı bile üzülsün. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Belki siz değerli okuyucularımın haberi olmadı ama ben kendi iç dünyamda köşe yazısı yazmayı bırakmıştım. İnanın yazmayınca kendimi daha rahat hissediyordum… Lakin Hüseyin Gülerce’nin Star gazetesindeki ilk yazısını okuyunca fikrim değişti. Sayın Gülerce’yi bilirsiniz; tecrübeli bir gazeteci ve aynı zamanda bir mütefekkir yorumcu. Bir dönem ‘Gülen Cemaati’nin sözcüsü’ olarak anılıyordu ancak 17-25 Aralık operasyonlarının ardından hem Zaman gazetesinden hem de o malum cemaatten ayrıldı. Gülerce aynı zamanda eski Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı başkanı. Zaman Gazetesi’nden ayrıldıktan sonra Beyaz TV’de yorumculuk yaptı. Ve yaklaşık bir yıldır (Zaman gazetesinden sonra) yazmaya ilk kez Star gazetesinde başladı. Haftanın üç günü yazacak olan Gülerce’nin ilk yazısı 8 Eylül 2015 Salı günü yayımlandı. Yazıyı bugün okuyabildim… “Şehit haberlerinin peş peşe geldiği günlerde, Star’da yazmaya başlıyorum. Rabbim hayırlı etsin. Bir savaş var ve kalemimle cephede olmam gerektiğine inanıyorum” cümlesiyle başlayan Gülerce’nin yazısı beni uzun uzun düşündürdü. Sonra kendi kendime sorular sordum… Kalem nimetini veren Allah hesap sormaz mı, ben yazmazsam? Sayın Gülerce’nin de ifade ettiği gibi; “Bir savaş var”, bir savaş olduğu muhakkak… Öyle ise benim de cephede olmam gerekmez mi, dedim ve -tabiri caizse- duvara astığım silahımı/kalemimi tekrar indirdim, pasının silinmesi için ‘vira bismillah’ diyerek başladım. Dağlıca’da 16, Iğdır’da 14 polisimizin şehit haberleriyle Türkiye ayağa kalktı… Aslında bu memleket PKK ile öteden beri bir savaş halinde. Kendimi bildim bileli bir savaş var lakin bu savaş sadece PKK ile yapılan bir savaş değil. Bir Kürt-Türk savaşı hiç değil… Bu savaş Türkiye’nin üzerinde hesapları olan (ABD, İsrail, İngiltere, Almanya, İran başta olmak üzere) karanlık mihraklarla yapılan bir savaş… Buna bir de iç karanlık mihrakları da katabilirsiniz. Evet, bir savaş var ve bu savaş iç ve dış karanlık mihraklarla yapılan bir savaş… Bu bilinç ve anlayışla yazmama fikrimden vazgeçerek tekrar sahaya iniyor ve şer güçlerin karşında cephede yerimi alarak yazmaya başlıyorum… Zira akl- selim insanlar olup bitenlerden ders çıkartmalıdırlar... Elbette ki yangınla körükle gidilmemeli lakin yangına da sessiz de kalınmamalıdır. Bir yangın var ortada, herkesçe malum; gücümüz nispetince söndürmeye çalışmalıyız. Kardeş kardeşe kırdırılmaya çalışılıyor; silkinip bu gafletten uyanmalıyız. İç ve dış karanlık mihraklara karşı en azında tepkilerimizi göstererek safımızı belirlemeli ve karşı durmalıyız… En azında doğuda bazı aşiretlerin (Hakkâri Şemdinli ilçesinin Derecik beldesinde Gerdi aşiretinin) yaptığı gibi şer güçlere karşı birleşme kararı almalıyız… Ehlinin malumudur; olup bitenlerden halk ve ülke zarar görüyor. Ölen ve öldürülen bu vatanın evlatları… Ülkemizin huzur ve istikrarı için her zaman her yerde devletimizin yanında, şer güçlerinin karşısında yer almalıyız…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |