Hala çevrende bulabileceğin güzellikleri bir düşün ve mutlu ol. -Anne Frank |
|
||||||||||
|
YANLIŞ NUMARA Adam evine telefon açar, telefonda yabancı bir bayan vardır. Adam karşıdaki sesi duyunca şaşırır, bayana sorar: - Sen kimsin? Bayan cevaplar: - Evin hizmetçisiyim. - Iyi de bizim hizmetçimiz yok ki! - Evin hanımı beni bu sabah işe aldı. - Ya. Öyle mi? Ben de evin beyiyim. Hanımı çağırır mısın? - Hanımınız şu an yatak odasinda kocası sandığım bir adamla beraber. Adam şaşırır, sinirlenerek, - Elli bin dolar kazanmak ister misin? Bayan: - Tabii ki isterim. Kim istemez... - O zaman çekmecedeki silahi al, yukarı çıkıp o cadı ile o sümsük herifi vur! Önce ayak sesleri duyulur, sonra iki el silah sesi. Hizmetçi telefona geri gelir: - Öldürdüm efendim, cesetleri ne yapayım? Adam, - Cesetleri havuza at. Kadin duraklar: - Ama burada havuz yok ki? Adam bir süre düşünür ve cevap verir: - Nasıl yok? Orası 112 43 44 değil mi? - Değil!!!!! - Pardon! Yanlış numarayı aramışım! ** NASIL ÖLDÜ? Temel'in babası vefat eder... Cenazeye gelen bir aile dostu Temel'e sorar: -Nasıl oldu? Cevap: 30.kattan aşağıya düştü... -Adam: Vah vah desene çok feci ölmüş... -Temel: Yok yok öyle ölmedi... Tam yere düşecekken manavın tentesine çarpıp tekrar yükseldi... -Adam: Vah Vaah! Daha şiddetli çakıldı o zaman. -Temel: Yok! Karşıdaki kasabın tenteden zıpladı bu sefer karşı binanın çatısına... -Adam: Demek çatıya çarpıp öldü. -Temel: Yok ya! Çatıdan yuvarlanıp elektrik tellerine gitti... -Adam: Deme ya! Çarpıldı o zaman... -Temel: Yok canım teller yaylandı babamı 200 metre yukarı fırlattı. -Adam: 200 metreden yere çakıldı öyle mi? Yazık... -Temel: Yok ya yine en baştaki bakkalın tenteye... -Adam: Orda mı öldü? -Temel: Yooo... Ordanda yine kasaba... En sonunda bunalan adam Temel'e bağırarak sordu: - Ulan nasıl öldü bu adam? -Temel: "Baktık durmuyo... Vurdik oni! ** DOĞRU SÖYLÜYORLAR Amerika, İngiltere, İsrail ve Türkiyenin istihbarat müsteşarları en iyi istihbarat biriminin kendilerinde olduğunu iddia edince araç ve gereç olmaksızın bireysel yeteneklerini sergilemek amacıyla ormanda vahşi hayvan yakalama müsabakası düzenlemeye karar vermişler. Hakem heyeti Önce Amerikalılara bir çıta yakalamarını söyleyip onları ormana göndermişler. Amerikalılar altı saat sonra her tarafları yara bere içinde çıtayı yakalayıp getirmişler. Daha sonra İngilizlerden kanguru yakalamalarını istemişler. İngilizler sekiz saat kadar sonra feci halde dayak yemiş olarak elleri boş gelirler. İsraillilerden ise aslan yakalamaları istenmiş. Tabiki yakalamayı başaramamışlar. Sıra bizim Türklere gelmiş. Onlardanda bir gergedan yakalamaları istenmiş. Bizimkiler hayatlarında gergedan bile görmemişler ki. İki saat sonra koca bir fili çeke çeke getirmişler. Filin dişleri kırılmış kulakları yırtılmış, gözleri patlamış hayvan perişan görünüyormuş. Hakem heyeti -Bu ne ya! Biz sizden Gergadan istemiştik bu fili neden getirdiniz, demişler. Bizim istihbararatçıların ekip şefi: –Ne fili kardeşim, basbayağı Gergedan işte, diye çıkışmış. Gergedandı fildi diye tartışırlarken Fil dayanamamış: –Beyler doğru söylüyorlar kardeşim. Vallahi Gergedanım, demiş …
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |