..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Çok söz hamal yüküdür." -Yunus Emre
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Tarihsel Roman > Tuna M. Yaþar




27 Mart 2019
Çok Eskiden 7  
Ana Tanrýçanýn Ýnsanlarý

Tuna M. Yaþar


1. “Çok Eskiden” adlý kitabýn konusu: Çatalhöyük’ün neolitik çaðýnda yaþayanlarýþahýslar ve konuþmalarý ve olaylar ile anlatýlýyor. Ýnsanoðlunun yeryüzünde evi icat etmesi tesadüflere baðlý deðildi. Abraka araþtýrmalarýnýn sonucunda killi topraðý buluyor ve deneme yanýlma yöntemi ile kili güneþte kurutarak saðlam bir tuðla elde ediyor. Tuðlalarla evini yapýnca sorunlar peþ peþe geliyor. Bölgede yaþayan diðer bir kabile ile çýkan savaþta Abraka ve mahiyeti üstün geliyor. Abraka ve mahiyeti ruhlarýnda, akýllýca þeylere açýk olduklarý için maceralar onlarý bekliyor. Roman Neolitik çaðda Çatalhöyük halkýnýn yaþadýklarýný ve olaylarýný anlatýyor. 2. “Çok Eskiden” isimli eserim arkeoloji sevenlere ve gençlere hitap ediyor. 3. Bu tarzada hiç basýlmýþ kitap yok.


:ABGG:

Abraka rüya görüyordu. Antalya'dan Sýrçalý'ya kadar daðlar taþlar yere çökmüþ deniz Çatalhöyük'e kadar gelmiþti. Ve bir çok canlý denizden kaçamadan ölüp gitmiþti. O canlýlar geyik, kurt, ayýlar kuþlar sanki Abraka'nýn yakýný gibiydiler. Neredeyse onlarý ailesi gibi hissediyordu. Özellikle geyikler bir kavim gibiydiler. Deniz onlarý yutarken çýðlýk çýðlýyaydýlar. Abraka'dan yardým istiyorlardý. Abraka'nýn elinden bir þey gelmiyordu.

Bu yardým üzerine birden kendinin çaresizliði kalkýyor elini, Sýrçalý taraflarýnda denize sokuyor denizden korkmuþ ve ürkmüþ hayvanlarý tek tek çýkarýyordu. Karaya çýkan hayvanlar sevinçle hoplayýp zýplýyor seslerini etrafa duyuruyorlardý.

Denizin içinde oðlu Tecavat'ý gördü. Tecavat denizden karaya doðru yüzüyordu. Ama ne kadar da kraya yaklaþsa yine çýkamýyordu. O an Fagým Abraka'ya seslendi. "Bazý bedellerin ödenmesi gerek. Tecavat karaya ancak Çatalhöyük'te yaþarsa çýkar." Diyordu Sonra güneþ doðudan deðil batýdan doðmaya baþlýyordu. Her yeri su kaplamýþ ama kentleri bundan kurtuluyordu.

Ayný anda Akilan'ýn karýsý Cenbali de rüya görmeye baþladý. Cenbali kadýnlar geyik avýna çýkmýþtý. Bir geyik dile gelip ona "Sýrçalý'dan öteye geçmeyiz. Öteye geçen lanetlenir.' Diyordu. Geyiðin arkasýndan yavaþ yavaþ deniz yaklaþýyor Cenbali'nin ayaðýnýn dibinde duruyordu. Deniz daha öteye geçemiyordu.

Cenbali gece yarýsý birden uyandý. Ter içinde kalmýþtý. Az önce gördüðü rüyanýn etkisi geçmemiþti ki hemen dama çýkýp aþaðýya baktý. Deniz gelmemiþti demek. Sonra sakinleþti. Kendi kendine söylendi. "Neredesin Akilan. Dön artýk. Neredesiniz dönün artýk." Diye söylendi. Tekrar damdan içeri girdi. Uyku sersemliði üzerindeydi. Tekrar uyudu.

Abraka gördüðü son rüya sahnesinde bir geyik onunla konuþuyordu. Ona "Tecavat'ý asla unutma. Tecavat denizlerin kenarýndan çýkýp sizinle yolculuk yapýyor. Fagým onu Cenbali ile yaþatacak. Cenbali'ye gidin." Derken birden uyandý. "Neydi bu þimdi?" diye söylendi. Biraz düþündü. Cenbali hamileydi. Bunu kentteyken Akilan'dan duymuþtu. 'Belki biz dönmeden o çocuðu doðurur.' Diye söylendi. Tecavat'ýn yeniden dünyaya geleceðine inancý tamdý. Ama nerede. Ya tanýmadýðý diyarlarda doðarsa. Elbet bir yavruyu annesinden daha çok seven Fagým onu annesiz ve babasýz býrakmazdý. Zaten Tecavat nereye gidebilirdi ki. Onun yaþadýðý yer Çatalhöyük'tü. Yabancý yerlerde yaþayamazdý.

Tecavat'ý ýssýz yerlerde terk edip gitmeleri hiç içine sinmemiþti. Ama elinden ne gelebilirdi ki. Geri dönüp onu mezarýndan çýkaramazlardý. Çünkü orman çok karýþýktý. Mezarýn yerini bulamazlardý. Sonsuza kadar Tecavat'ý kaybetmiþlerdi. Artýk Tecavat Tanrýça Fagým'a emanetti. Fagým'ýn hizmetçileri ona yardým eder belki onun canýný Çatalhöyük'e taþýyabilirlerdi.

Abraka geriye Çatalhöyük'e dönmenin iyi bir fikir olmadýðýný düþünüyordu. Çünkü henüz Tanrýça Fagým'ýn tüm bedellerini ödememiþler ve büyük ödüle kýzýl elmaya ulaþmamýþlarý. Bir rüyasýnda görmüþtü kýzýl elmayý. Elma aðacýnda bir elma etrafýna ýþýk saçýyordu. Abraka ona doðru yürüdüðünde elmanýn ýþýðý artýyordu. O elmaya daha da yaklaþýnca onun gökteki yýldýzlardan biri olduðunu gördü. Onu dalýndan koparmak için can attý. Aðacýn yanýna yaklaþýp dalýndan elmayý kopardý. Aðzýna götürdü. Isýrdý. Sonra onu yere attý.Bunu niye yaptýðýný anlayamadý. Çok sevdiði ödülü yerdeydi. Ýnanýlmaz bir þey daha yapýp onu ayaklarý ile ezmiþti.

Baþýný dallara tekrar koydu. Uyumaya çalýþtý. 'Yarýn ilk iþim yine yürümek olmalý. Eminim ki baþka bir deniz ile daha karþýlaþacaðýz. Ama ne olursa olsun bütün yaþadýklarýmýz akýllýca þeyler elde etmek için." Dedi. Tekrar uykuya daldý.

Cenbali heyecanlýydý. Gece gördüðü rüyasýný Nemengen'e anlatacaktý. Hayli beklemiþti. Güneþte görünmüþtü. Uyanmýþ olmalýydýlar. Hemen damýna çýktý. Aþaðý indi: Nemengen'in evine yöneldi. Aðaç merdiveni çýktý. Damdan içeriye hafifçe seslendi. Nemengen çoktan uyanýktý. Merdivenlerden týrmanarak giriþten çýktý.

"Ne oldu Cenbali. Bir þey mi var?" dedi Nemengen.

Cenbali "Sana gördüðüm rüyayý anlatayým da ne anlama geldiðini söyle. " Cenbali bir bir rüyasýný anlatmaya baþladý. Nemnegen dikkatle ve heyecanla dinliyordu.

Rüya anlatmasý bitince Nemengen. "Deniz güzel bir þeydir. Hep bir deniz görmek isterdim. Ama hiç göremedim. Denizin buraya gelmesi hayra alamet deðil. Deniz kentimize zarar vermediði için bu iyi bir þey. Yakýnda veya uzak bir zamanda hem iyi, hem kötü bir haber alacaðýz. Denizde balýk yaþar. Onlar Tanrýça Fagým'ýn müjdecileridir. Denizde ölen hayvanlar için yorum yapmayacaðým. Onlarýn ne tür manaya geldiði aþikar ortada. Þimdi söyle bana deniz nerelere kadar geliyordu?" dedi.

Cenbali "Deniz Sýrçalý denen yere kadar geliyordu. Sonra deniz geldiði gibi giderek çekildi. Ama geride küçük küçük deniz kabuklularý býrakttý. O kabuklular yeniydi. Çok eski belki Tarýçamýz Fagým'dan bile eski zamanlardan kalan deniz kabuklularý yenileri ile birleþince, bütün daðlar, bütün taþlar sanki, bir insan gibi sevinmeye baþladýlar. Dedi ekledi. Bütün bunlar ne anlama geliyor bilmiyorum. Daðlar taþlar sevinirken ben daha çok sevinçliydim. O an rüyamda dans ettim. Þarký söyledim."

,Nemengen "Ne þarkýsýydý bu?"

Cenbali "Geyik avý þarkýsý, bahar þarkýsý. Ama öyle heyecanla dans ediyordum ki sen de benimle dans etmeye baþladýn."

Ýki kadýn uzun süre konuþtular. Bu Nemengen'i rahatlatýyordu. Ýçindeki bir sýkýntýya Cenbali merhem olmuþçasýna seviniyordu. Öðlene doðru hava karardý. Kentte þiddetli bir yaðmur baþladý. Bardaktan boþanýrcasýna yaðýyordu. Az sonra Çatalhöyük'ün önlerine kadar su birikintisi oldu. Su yükselmeye baþlayýnca kentte yaþayanlar telaþa düþtü. Ahýrdaki inekler salýndý. Deðerli eþyalarýný yanýna aldýlar. Sonra kentten uzaklaþtýlar. Kuru yerlere sýðýndýlar.

Sular hala peþlerindeydi. Onlar gittikçe sularda onlarý takip ediyordu. Kentten çok uzaklaþmýþlardý. Akþama kadar yürüdüler. Kuru yerler Sýrçalý'dan itibaren baþlýyordu. Ama oralara da su gelince Sýrçalý'nýn tepesine çýktýlar. Telaþ içindeydiler. Görüntü vahimdi. Önlerinde uçsuz bucaksýz sudan deniz oluþmuþtu. Avcýlar kendi aralarýnda "Bu Tanrýça Fagým'ýn tufaný." "Ya sular hiç geri çekilmezse?" "Acaba evlerimiz yýkýlmýþ mýdýr?" diyorlardý.

Abraka ve beraberindekiler günlerce denizin kenarýnda batýya doðru hep yürüdü. Sadece yiyecek ve uyku için mola veriyorlardý. Geyiklerin bolluðu onlarý aç býrakmýyordu. Böylelikle yollarýna daha moralli bir þekilde devam ediyorlardý. Çünkü onlar avcý ve toplayýcýydý. Mutluluklarý midelerinden geçiyordu.

Gökyüzü her zamanki gibi yeniden karardý. Henüz bir kovalamacadan yeni kurtulmuþlardý. Yine ayýlar sahnedeydi. O an avladýklarý geyiðin derisini yüzüyorlardý. Dört ayýnýn koþarak kendilerine doðru geldiklerini görünce kaçtýlar. Abraka avýný býrakmak istemedi. Onlarla savaþmak istiyordu. Çünkü kendisi gibi diðer avcýlarda açtý. "Eðer hepimiz mýzraklarýmýzý ayýlara gösterirsek bu savaþý kazanýrýz." Dedi. Avcýlar cesaret buldu. Ayýlara yaklaþtýlar. Kocaman diþli ayýlar kükrüyor ve pençelerini gösteriyordu. Diðer taraftan mýzraklar vücutlarýna batýyordu. Avcýlar yýlmýyordu. Býktýrma taktiði uyguluyorlardý. Diðer taraftan avcýlar avazlarý çýktýðý kadar baðýrýyordu. Ayýlar geyikten biraz uzaklaþtýlar. Ayýlar saldýrýp saldýrmamakta kararsýz kaldý. Abraka devamlý hücumdaydý. Bundan hiç vaz geçmedi. Sonunda hücumlarla ayýlarý býktýrdýlar. Onlarý ormana doðru kovaladýlar. Peþlerini yine býrakmadýlar. Ormanýn içinde de sürdü bu kovalamaca.

Et kokusu müthiþti. Avcýlar ayýlardan arta kalan geyik etini hem piþiriyor hem yiyorlardý. Karýnlarýný doyururken "Hulu hulu bagu." Diyorlardý. Gülüyorlardý. Birbirilerine takýlýp þaka yapýyorlardý. Bu þakalaþmalarýn onlara moral verdiði ortadaydý. Çünkü tabiatýn içinde ormanlarýn kucaðýnda ýssýz yerlerde yapayalnýzdýlar. Onlarý kalabalýk kýlan neþeleriydi.

Akþam olmak üzereydi. Avcýlar yeniden yürüyüþe geçtiler. Batýdan batmakta olan kýzýl güneþ nihayet onlara devasa uzunlukta bir deniz boðazý müjdeledi. Avcýlar denizin burada bittiðine karar verdiler. Boðazýn uzunluðunu keþfetmek için yarýný seçtiler. Akþam olmuþtu artýk. Torbalarýndaki yiyecekleri çýkardýlar. Ortaya bir ateþ yakýtýlar. Hem gülüyor hem eðleniyorlardý. Midelerine inen kýzarmýþ et onlarý her zamanki gibi yine mutlu ediyordu. Etrafta ne kurt ulumasý geliyordu ne aslan kükremesi. Ayýlarla da hiç karþýlaþmadýlar. Ama akþamýn karanlýk tedirginliðini bildikleri için aðaca çýkmayý ihmal etmediler.

Tuluþka "Ben buraya bir isim buldum dedi. Buraya 'Ýstanbul Boðazý' diyorum." Dedi.

Abraka "Kim bilir nesiller sonrasý buraya da insanlar gelir yaþar. O zaman insanlar buraya türlü türlü isimler koyar. Önemli olan buraya bizim isim koymamýz. Çünkü burayý hatýrlayacak olan biziz."

Avcýlar geceye doðru ancak uyuyabildi. Çünkü yeni bir coðrafya keþfetmiþler bunu tadýný gece yarýlarýna kadar aðaç dalýnda konuþarak, gizemli hikayeler anlatarak, þakalaþarak çýkarmýþlardý.

Sabah ilk uyanan Akilan oldu. Peþinden Abraka ve diðerleri. Akilan "Ýstanbul boðazýnýn suyu hareketli. Burada balýk çok olur zannedersem. Artýk þu balýk avlama iþini halledelim. Bir balýk aðý örelim." Dedi. Gençler hemen aðaçtan indi. "Biz sarmaþýklarý hemen getiriyoruz." Dediler. Oradan ormanýn içine daldýlar.

Az sonra gelen sarmaþýklar koca bir tepe oluþturdu. Ve balýk aðý örmeye baþladýlar. Akilan direktifler veriyor gençler onu uyguluyordu. Yavaþ yavaþ ortaya çýkan þeye gülümser bir yüzle bakýyorlardý. Bu onlarýn ilk balýk aðýydý. Þimdiye kadar hep mýzraklarla avlamýþlardý balýklarý. Að kýsa zamanda hazýr hale geldi. Aðý iyice açtýlar. Tekrar yanlýþ örülmüþ yerler var mý kontrol ettiler. Birkaç yer dýþýnda ilmekler birbirine kusursuz atýlmýþtý.

Að geniþ bir daire þeklindeydi. Að suya atýlýp kýsa zamanda geri çekilecekti. Balýklar böyle yakalanýyordu. Ýlk denemede bir iki balýk yakaladýlar. Akilan aðý tekrar boðazýn sularýna hýzla serpti. Balýklar iyi rast geliyordu. Að balýk dolmuþtu.

Bir ateþ yaktýlar. Sabah ziyafeti için ateþin baþýnda halka oldular. Abraka "Ben bir süre önce bir rüya gördüm. Kentimize kadar deniz geldi. Hayýrdýr dedim. Ama denizde ölenleri görünce bunu sizlere söylemenin uðursuzluk getireceðine kanat getirdim sustum. Ama þimdi aradan uzun günler geçti ve zannedersem uðursuzluk kalkmýþ oldu. Þimdi siz anlatýn bakalým. Rüya göreniniz var mý. Gören varsa anlatsýn. Dinleyelim."

Sabet konuþtu. "Ben dün rüyamda gök yüzünde uçuyordum. Tanrýça Fagým bana 'daha yükseðe çýkma. Yanarsýn' dedi. Hepsi bu."

Tuluþka konuþtu. "Ben bir geyiðin peþindeydim. Onu avlayacaktým. Geyik koþarken kendi yavrusunu görünce hemen onun üzerine oturdu. Týpký tavuklarýn yumurtalarýn üzerine kuluçkaya yattýðý gibi." Dedi. Avcýlar neþe içinde kahkaha attý.

Gençler boðazda yüzmek istiyordu. Abraka boðazýn akýntýlý olduðunu, insaný sürükleyip götüreceðini söyleyip bu isteði reddetti. "Ben oldum olasý tehlikeleri düþünmeden bir iþ yapmam. Her þeyden önce þüphe ederim. Ben sudaki yansýma görüntümden bile þüphe ederim. Sizi tehlikeye atamam." Dedi.

Bunun yanýnda gençlerin eðlenebilmesi için onlara ok ile hedef vurma önerisi getirdi. Gençlerin deniz hevesi sönmüþ olmalý ki bunu hemen kabul ettiler. Aðacýn birine gövdesine biri büyük biri küçük iç içe iki daire çizdiler. Okunu ilk atan Tuluþka oldu. Dairenin dýþýna isabet ettirdi. Sýra Sabet'e geldi. O da okunu gerdi. Saldý. Ok büyük dairenin içinde kaldý. Menda'daydý sýra. Uzun süre niþan aldý. Oku saldý. Ok yan olarak aðaca çarpýp yere düþtü. Kötü bir isabet olmuþtu.

Abraka ayaða kalktý. "Birde ben deneyeyim." Dedi. Fornoxu düþündü. Oradan kalbine ve okun ucuna bir ýþýðýn aktýðýný hayal etti. Oku saldý. Tam isabet. Ok küçük dairenin içine saplandý.

Akilan "Ben de denemek istiyorum." Dedi. Oku eline aldý. Yayý gerdi. Oku saldý. Ok aðaca saplanmýþtý ki bir kükreme duydular. Kükreyen aslandý. Aslan ya kýzýþma dönemindeydi yada avcýlarýn kokusunu almýþ bölgesini belli etmek için kükrüyordu.

Abraka "Hemen eþyalarýnýzý toplayýn basýldýk" dedi. Gençler mýzraklarýný, oklarýný ve deriden torbalarýný aldýlar. Torbalarýný boyunlarýna takarak oradan hýzla uzaklaþtýlar.

Abraka ve Akilan ormanýn içinden seslere kulak kabartýyorlardý. Aslanlar bir türlü görünmüyordu. Fazla araþtýrma yapamazlardý. "Býrakalým takibi." Dedi. Boðazýn aktýðý yöne doðru aþaðýlara kýyýdan ilerlemeye baþladýlar. Kýyý güvenliydi. En azýndan görüþ alaný vardý. Boðazýn daha ne kadar uzun olabileceðini konuþmaya baþladýlar.

Abraka "Güzel yerler hep tehlikeli olur. Boðazda manzarasý ile bizi cezbetmiþ durumda. Uzunluðu elbet bir yerde bitecektir. Zannedersem yeni bir denizle karþýlaþacaðýz."

Akilan "Güneþin battýðý yerden aþaðýlara iniyoruz. Yolumuzu kaybetmek beni endiþelendiriyor. Ya boðazýn uzunluðu hiç bitmezse?"

Abraka "Bitecektir. Hiç büyük bir þey asla uzun sürmez. Aksine küçük olan þeyler ise uzun ve zamaný geniþ olur. Mesela bizim kentteki ýrmaðý düþün. Nereden baþladýðýný nerelere kadar gittiðini bilmiyoruz. Bu küçük olanýn kudretini gösterir."

Önlerine kayalýklar çýkmýþtý. Orayý aþmak için sýra ile tepeye çýkýp aþaðý indiler. Abraka "Þu gördüðümüz kayalýk bir gün suya düþecek. Çünkü tutunduðu yer toprak. Yaðmur yaðdýkça bunun topraðý eksilecek. Dedi. Ekledi. Þu gördüðümüz boðazýn tepeleri gün gelecek yaðmur ile eriyip gidecek. Büyük olanlarýn sonu da büyük ve acýdýr." Dedi. O an oðlu Tecavat'ý düþündü. Devam etti. "Tecavat'ta büyüktü. Ama biz onun acýsýný hafiflettik. Çünkü onu topraða gömdük." Dedi.

Uzun süre boðazý yürüdüler. Öðlen olmuþtu. Önlerindeki bitmeyen boðaz sonunda bitmiþti. Abraka haykýrdý. "Ýþte deniz. Bu denizde aþaðýlara doðru indikçe bitecek. Bakýn karanýn biri saða biri sola gidiyor. Ne dersiniz kentimize dönmeyip bu denizin bittiði yerlere aþaðýlara inelim mi?"

Akilan "Nasýl olsa yaþayan bizleriz. Kimse bize engel olamaz. Kararýmýzý biz kendimiz veririz. Yo aylarca sürse de bende senin fikrindeyim. Büyük ödülümüz bizi her zaman bekleyecektir. Ama önce bu denize bir isim bulalým."

Abraka Bu denize 'Marmara Denizi' desek. Çünkü þans tanrýçamýzýn adý 'Mar'dýr. Ýki adet uðurludur. Mar mar deyip sonuna a koyduk mu isim tamam olur."

Akilan "Peki bunca yerlere isim koyduk. Bunlarýn isimlerini nasýl hatýrlayacaðýz?"

Abraka kuþaðýndaki bir deri parçasýný çýkardý. "Bak dedi. Buna her þeyi kaydettim. Koyduðumuz her isme karþýlýk onun resmini çizdim. Nasýl olmuþ mu?"

Akilan deri parçasýný evirip çevirdi. "Gayet güzel iþlenmiþ. Bu çizgileri o kýrýlan yumuþak kara taþlarla mý çizdin?"

Abraka "Ben o taþlara kömür ismini koydum. Bildin. O taþlarla çizdim.Hatta yolumuzu kaybetmemek için yýldýzlarýn konumunu da çizdim. Gördüðün o küçük noktalar yýldýzlardýr."

Mola vermenin zamaný gelmiþti. Deriden torbalarýný yere koyup azýklarýný çýkardýlar. Bu sefer areþ yakmadýlar. Bu gerekliydi. Duman kokusu alan vahþi hayvanlar hep bundan tahrik oluyor ve yerlerini tespit ediyordu. Menüde balýk vardý. Balýklarý son kalan Abraka'nýn ekmek parçalarý ile yediler.

Abraka o senada "Ben bu yiyeceklerimize de akýllýca þeyler geçmesi için bir isim koyacaðým. Ekmek ve balýða 'Balýk dürümü' diyeceðim. Þimdi dürüm ismi nereden geldi diyeceksiniz. Biz ekmeði henüz yeni keþfettik. Karým Nemengen bana bir ara hamurdan ekmek yapacaktý. Ona 'hamuru bu sefer daha geniþ aç' dedim. Nemengen benim dediðimi yaptý. Ateþi açtýðýmýz bir çukurun içinde yakmýþtýk. Nemengen o açtýðý geniþ hamuru çukurun kenarýna yapýþtýrarak piþirmeye baþladý. Ekmek piþince ocaktan onu çýkardýk.

Ekmek mis gibi kokuyordu. Benim aklýmda içine et koymak vardý. Öyle yaptým. Eti içine koyar koymaz böyle yenmeyeceðine karar verdim. Düþündüm taþýndým. Ekmekle beraber eti yemeyi baþaramadým. Sonunda Nemengen eti ekmeðin ortasýna aldý. Ekmeði yuvarlayarak dürdü. Sonra içinde et olan ekmeði rahatça yemeye baþladým.

Biz derilerimizi yatarken kullanýyoruz. Derileri altýmýza serip te uyuyoruz. Sonra sabah kalkýnca derileri katlayýp bir kenara koyuyoruz. Aklýma atamýz Meþtaka'nýn uydurduðu dürmek sözü aklýma gelince bundan sonra derileri katlamak yerine derileri dürmek sözünü kullanýr oldum. Ýþte dürmek sözü o günden beri aðzýmda. Þimdide ekmek ve balýk yemeye balýk dürümü diyorum."

Akilan baya dikkatli dinlemiþti. Abrakanýn sözü bitince dalgýn dalgýn ona baktý. Konuþtu "Sen ve Meþtaka atamýz neler neler biliyorsunuz. Ben Atamýz Meþtaka'nýn yanýnda çok az bulundum. Acaba benim ondan az þeyler öðrenmem hep bundan dolayý mý?"

Abraka "Ben atamýz Meþtaka'nýn deðerini bilip avýnda hep yanýnda bulunmak istedim. Av benim eðlencemdi. O eðlence babamýn anlattýðý akýllýca þeyler sayesinde daha da eðlenceli oluyordu. Bana neler neler anlatmadý ki. Birini önemli olduðu için anlatayým. Bir geyik avlamýþ onun derisini yüzdük. Keski taþlarýmýzla etlerini parçalýyorduk. Bana o esnada "Sen ileri de hayvanlarý bir barýnaða týkacaksýn. Onlara yiyeceðini ve içeceðini vereceksin. Sen o hayvanlardan süt alacaksýn. O sütle çeþit çeþit yiyecekler yapacaksýn.' Dedi

Ben sordum. 'O hayvanlar nelerdir. Onlardan ben sütü nasýl saðacaðým' dedim. Bir bir bana bunlarýn nasýl olacaðýný söyledi. Sonra bana 'Benim anlattýklarýmý asla kimseye anlatma. Yoksa seni kabilenin içinden 'Bu delirmiþ' diye kovarlar. Ancak sen ne zaman özgür olur ve iradelerinde tek baþýna olursan bunu söyleme ama iþlerinde kullan. Göreceklere o yolla bellet.' Demiþti.

Ýþte ben Çatalhöyük'te ev yapmaya ta o yýllarda uzun süreler sonrasý baþladým.. Ve bunun nasýl zamanlý ve mekanlý þartlara baðlandýðýný gördüm. Önce ev yapmayý dendiðimde ev yaðmurdan eridi gitti. Babamýn sözleri aklýma gelince daha zamaný gelmemiþtir dedim. Ve bir gün killi toprakla karþýlaþýnca 'artýk bana deli demezler' dedi. O an bulduðum kille 'ben deli deðilim' diye baðýrdým. Demem o ki her zaman yaþlýlarýn yanýnda olmak insana bir þeyler kazandýrýyor. Ve aslýndan bir gencin yetmiþ yaþýnda bir yaþlý gibi davranmasý onun faydasýna olacaktýr Ve o genç yaþlýlar tarafýndan sevilecek ve Fagým ona bilmedikleri þeyleri öðretecektir."

Karýnlarýný doyurmuþlardý. Artýk kalkma zamanýydý. Kara parçasýnýn uçsuz bucaksýz yay çizimi ile denizi çevrelemesi onlarý heyecanlandýrýyordu. "Acaba nasýl bir þeyle karþýlaþacaðýz. Bunun sonunu keþfettiðimizde kentimize geri dönme gerçekleþecek mi?" Diye birbirlerine soruyorlardý. Onlar ilerledikçe hiç yorulmuyorlardý. Deniz ve kara adeta onlarýn yükünü hafifletmiþ topraða akýtmýþtý. Onlar daha ne isteyebilirlerdi ki. Yolculuklarý hep güle oynaya geçiyordu. Abraka'nýn içinden buralara taþýnmak geçiyordu. Buralara alýþmak kolay olabilirdi. Çünkü toprak insaný sevdi mi onu yalnýz býrakmazdý. Abraka bunu içinden hissediyordu.

Günlerce yol aldýlar yine. Sadece akþamlarý mola veriyorlardý. Bu sefer yiyeceklerini hep yolda yürürlerken yemeye çalýþtýlar. Çünkü doðasý güzel olan yerlerin nazý da ona göre oluyordu. Geçtikleri yerlerde aðacý olmayan bir sürü düzlüklerle karþýlaþtýlar. Ve o düzlüklerden geçerken çok zorlandýlar. Hep vahþi hayvanlarla karþýlaþmýþlar, onlardan kurtulmak hem zor hem meþakkatliydi. Zor olan tarafý vahþi hayvanlarýn kendilerine zarar vermeye çalýþmalarýydý. Bundan da mýzraklarý ile kurtuluyorlardý. Meþakkatli kýsmý ise kendilerine gece konaklayabilecekleri aðacý ender bulmalarýydý. Bir aðaç bulmak için bazen bir gün yürüdükleri oluyordu. Avcýlar bu aðaç kýtlýðýna 'Buralara da yangýn gelmiþ. Ya güneþ yapmýþtýr bunu ya insanlar' yorumunu getiriyorlardý.

Nihayet yeniden deniz ile buluþtular. Buraya da bir isim koydular. Ýsmi koyan Abraka'ydý "Buraya ben Ýzmir Körfezi' diyorum. Avcýlarýn avlarýný izlemesinden ve þans tanrýçamýz Mar ýn birleþmesinden oluþturdum. Ýsim koyarken mar'ý mir olarak deðiþtirdim." Demiþti. Daðlardan aþaðýya kýyýya inmeye baþladýlar. Öðlen olmuþtu kýyýya indiklerinde. Acýkmýþlardý. Azýklarýný açtýlar. Yolda avladýklarý geyiði butlarý ile piþirmeye baþladýlar. Abraka uzaklara bakýyordu. Uzaklardan denizin ve karanýn muhteþem buluþmasý görünüyordu. Hemen kýyýda bazý foklar gördüler. Foklar karaya çýkmýþ güneþleniyorlardý. Abraka ve Akilan foklara yabancý deðildi. Foklarý Antalya'da da görmüþlerdi. Ama gençler foklarla ,ilk defa karþýlaþýyorlardý. Geçler foklara kuyruklu balýk ismini taktýlar.

Abraka "Onlara ben daha iyi bir isim buldum. Onlara 'Fok balýðý' diyorum" dedi ve foklarýn ismi kondu. Abraka kuþaðýndan deri parçasýný çýkardý. Fokun þeklini çizdi. Sonra onu kuþaðýna geri koydu.

Akilan "Bende þu göz alabildiðine muhteþem deniz ve kýyýsýna 'Karþýyaka' ismini koydum. Bir gün buralarda yaþayacak insanlar ne þanslýlar. Hem ormaný var hem daðlarý. Hem sahili var denizde hem denizde balýklarý. Bir gün bizim gibi avcý ve toplayýcýlar denizin üzerinde týpký þu foklar gibi gitmeyi baþaracaklar. Ýþte o insanlar bizim ulaþamayacaðýmýz akýllýca þeyleri yapacaklar. Belki o avcý ve toplayýcýlar kuþlara bakýp uçmanýn akýllýca sýrrýný keþfedecekler ve gök yüzünde kuþlardan daha iyi uçacaklar. Keþfedilemeyecek þeyeler deðil. Bak sen nasýl bir ev yapýp içinde yaþýyorsun Ve bizde senin sayende ayný evlerde yaþýyoruz. Belli mi olur Tanrýça Fagým bu sýrlarý biliyordur."

Abraka "Tanrýçamýz elbette biliyordur. Baksana foklara Yüzleri insan gibi. Bu yüzleri ancak Fagým yapabilir. Ama ben derim ki Tanrýça Fagým sýrlarýný ancak bedel ödettirerek verir. O yüzden Tanrýçamýzdan isterken yerinde ve zamanýnda isteyelim. Bir þeyi bilmeyip o þeyi erken yaparsak ya foklarýn denizinde dibe batarýz, ya da kuþlarýn gökyüzünde yere düþeriz."

Gençler Abraka'nýn müsaadesiyle denize girdiler. Gençlerle foklar yarýþ yapýyordu. Foklar korkmuyordu bu yabancýlardan. Yalnýzca "Gok gok' diye sesler çýkarýyorlardý.

Sabet sýrt üstü yüzüyordu. Oldukça uzaklara açýlmýþtý. Abraka'dan bir ses iþitildi. "Sabet Sabet denizde vahþi balýklar olabilir. Çabuk gel." Sabet bunu duymuþ olmalý ki kulaçlarýný kýyýya doðru attý.

Akilan "Denizde hiç vahþi balýk gördün mü. Bunu nereden biliyorsun?"

Abraka "Vahþi hayvan karada varsa mutlaka denizde de vardýr dedim. Sen bu dünyayý oldukça masum zannediyorsun. Atam Meþtaka hem denizde, hem karada hem de gökyüzünde vahþi hayvanlarýn olduðunu söylemiþti. Gökyüzünü ve denizi Tanrýça Fagým birbirini dengelesinler diye hem vahþi hem uysal hayvanlarla doldurmasý gayet normal. Deðilse biz eti hiç yiyemezdik. Ama artýk daha akýllýca olmak için geyikleri avlamayý býrakmayý düþünüyorum. Et ihtiyacýmýzý da Çatalhöyük'te ki bizim beslediðimiz ineklerden karþýlayacaðým. Ama þimdi yolcuyuz. Mecbur geyik avlayacaðýz. Belki ilerde yolcu iken bununda üstesinden gelme yolunu bulurum."

Kent halký Çatalhöyük'ü býrakýp gidenlerin yokluðuna alýþmýþtý. Halk bir çok defalar Tanrýça Fagým'a yalvarmak ve gidenlerin geri dönmeleri için ortaya büyük bir ateþ yakmýþ ayinler düzenlemiþti. Ayinleri oldukça içten ve samimiydi. Ayinde dans ve þarký yoktu. Sadece halk ateþin baþýnda ayakta halka, olmuþlar sessiz ve sözsüz ateþin etrafýný turluyorlar her, on turlamada hep birlikte yerden avuçlarý ile toprak alýp ateþe atýyorlardý.

Diðer taraftan kent yeni gelenlerle kalabalýklaþmýþtý. Sattama'ýn oðlu Abradam ve onun amcasý Kurtaba Ankara'ya gitmiþler oradan tanýdýk avcý ve toplayýcý beþ kabile ile geri dönmüþlerdi. Þimdi kentin nüfusu kýrktan binlere çýkmýþtý.

Sattama ve mahiyeti yeni gelenlere kil topraktan bir evin nasýl yapýlacaðýný bir bir yeni gelenlere anlatmýþ ve onlara yardýmcý olmuþtu. Ýlk yapýlan evler göz kamaþtýrýnca devamý evler için canla baþla yeni gelenler çalýþýr oldular. Kýsa süreden ev sayýsý arttý. Ýnekler için yeni ahýrlarda yaptýlar. Kalabalýk kent sanki her çekilen üzüntü ve acýyý yok saymýþçasýna yaþayýp gidiyordu. Acýyý hissedenlerse hala beklemedeydiler.

Nemengen, Cenbali, Yaçan ve Kankura hep oðullarý için dövünüp durdu. Sabet, Tecavat, Tuluþka, Menda ve Mitu için aðýtlar yaktýlar. Akilan ve Abraka'nýn da geri dönmeleri için Fagým'ý hiç unutmadýlar. Tanrýçalarýna inanýyorlardý. O kaybolanlarý geri getirecekti.

Kýþ yaklaþmak üzereydi. Ve onlarýn gidiþleri yaz mevsiminde olmuþtu. Nemengen onlarýn bir tehlike ile karþýlaþtýklarýný söyleyip duruyordu. Cenbali ise daha iyimserdi. O "Mutlaka yollarýný kaybettiler. Bir gün çýkar gelirler." Diyordu. Öyle olmalýydý. Kadýnlar bu fikirde anlaþtýlar. Nemengen'in içi bu inançla ferahlar oldu. "Kayboldularsa bir gün yollarýný bulur, dönerler." Diye inanmaya baþladý.

Bu gün Tanrýça Fagým'a yakarma günü gelmiþti. Bunu her yedi günde bir yapýyorlardý. Ve kentin önlerine yine ateþ yaktýlar. Ateþ halkasýna yeni kiþiler katýldý. Ama halkadaki kalabalýk fazla artmadý. Sadece birkaç kiþi. Bunlar Tucar, Cilit ve Keneþke isimli kente yeni gelen gençler.

Ayin yine ayný þekilde devam etti. Nemengen nedense mutluydu. Keyfi yerindeydi. Kaybolanlarýn döneceðine dair içinde hisler uyandý.

Nemengen "Artýk yas tutmak için ateþimiz sönük kalýyor. Tanrýça Fagým bugün beni þenlendirdi. Ýçimde gülücükler açýyor. Ve biz avcýlar hep doðrularý hissederiz. Ýçimde sanki yakýn zamanda kaybolanlarýn geri döneceði hissi oluþtu. Gelin bu sefer dans edelim ve þarkýlar söyleyelim." Dedi.

Yine halkaydýlar. Bu sefer ayaktakiler yere oturdu. Gençler oturmamýþtý. Kadýnlarýn þarkýlarý eþliðinde dansa baþladý. Kimi bir geyiðin kaçarken zýplayýþýný taklit ediyor, kimi aslanlarýn kükremesini ve pençe atmasýný, kimi ise kuþ taklidi yapýp kollarýný çýrparak dans ediyordu. Gençlerin dansý ile ateþin etrafýndakiler transa geçti. Ayaða kalkýp onlarda dans etmeye baþladý.

Danslarýn en cezbe anýnda Cilit yabancý birilerini gördü. Dansýný durdurdu. Yeni gelen yabancýlara baktý. Diðerleri de durdu. Nemengen çýðlýðý bastý.

"Geldiler geldiler amanin" dedi. Tecavat hariç hepsi eksiksiz dönmüþtü. Nemengen hemen sordu. "Söyle Abraka Tecavat'ýma ne oldu. Aranýzda niye yok?

Abraka "Maalesef öldü. Onu bir kadýn öldürdü.." dedi.

Nemengen ve Tecavat'ýn karýsý kucaðýnda çocuðu ile sessiz göz yaþý döktüler. Aðlýyorlar ve göz yaþlarýna hakim olamýyorlardý. Kent halký bu ev yapan kahramaný Abraka'yý görmek için dört bir yandan sökün edip geldiler.

Abraka onlara teþekkür etti Ardýndan Akilan'la dama çýktýlar. Yanlarýnda gençler dýþýnda fazla kiþi yoktu. Damda kadýnlarda vardý.

Akilan çevresine dizilmiþlere anlatmaya baþladý. "Bizler yeni insanlarýmýzý buraya çaðýrmaya gittik. Biliyorsunuz yýldýzlarý okumayý bilen biri yolunu kaybetmez. Bende yýldýzlarý okumayý biliyorum. Ama size açýk konuþayým hava hep bulutlu olduðu için yolumuzu kaybettik. Bir de bu kayboluþta çok uzaklara gitmiþken yeni yerler, keþfetmek içimize doðdu. Biliyorum bütün suç bende. Beni suçlamayýn. Çünkü Akilan'ý ve gençlerin geri kalanýný sapasaðlam geri getirdim. Beni suçlayacak tek kiþi Nemengen'dir. Bunun için onun vereceði her cezaya razýyým. Ve huzurunuzda Tanrýça Fagým'a diyorum ki 'Tanrýça Fagým bana oðlum Tecavat için bedel ödet. Ve o bedelin ödülünü ver.' Diyorum."

Herkes sus pus olmuþtu. Gençlerden Cilit sordu. "Abraka amca oralardan ne öðrenip geldiniz. Biraz gülelim keyiflenelim diye soruyorum." Dedi.

Abraka gencin ismini sordu. Öðrenince konuþmaya baþladý. "Bak Cilit bu konuda haklýsýn. Bizim de buna ihtiyacýmýz var." Dedi. Ve Abraka yolculuk esnasýnda yaþadýklarýný bir bir anlattý. Abraka'nýn anlatýþý öyle uzun sürdü ki gece yarýsýna kadar devam etti. Kadýnlar bir süre sonra evlerine daðýldý. Geride gençler ve büyükler kaldý.

Sabet Abraka'nýn isteði üzerine buðday unundan yapýlma þerbeti almak için damdan içeri girdi. "Nemengen teyze amcam þerbet istiyor." Dedi.

Nemengen "Onlarýn gerçekten þerbet içmeye ihtiyaçlarý var. Ama siz gençler içmeyin. Deðilse saða sola çarpar yürüyemezsiniz sarhoþluktan."

Sabet "Teyze siz nasýl yapýyorsunuz bu þerbeti?"

Nemengen "Yoksa bizden gizli gizli yapýp içecek misiniz?"

Sabet "Amacým o deðil. Sadece bu akýllýca þeyi öðrenmek istiyorum."

Nemengen kýsaca anlattý. "Buðday ununu suda bir gün bekletiyorsun. Hepsi bu." Dedi. Þerbetleri Cilit'in eline verdi. Þerbetler dikiþsiz tek parça deriden oluþmuþ mataralarýn içine konmuþtu. Cilit elinde aðaç dallarýndan yapýlma tepsi ile içecekleri dama çýkardý.

Abraka "Ýþte geldi. Artýk bütün acýlarýmýzý unutacaðýz. Bu þerbeti içince aklýma ne av kaygýsý geliyor ne baþka bir þey. Ben þerbet içince kendimi Fagým'ýn yanýnda hissediyorum." Abraka tepsiden þerbetini aldý. Ýçti birkaç yudum. Konuþmaya baþladý.

"Arkadaþlar buraya gelmemizin þerefine gezimizin anýsýný ölümsüzleþtirmek için kentimize bir isim buldum. Bundan sonra bu kente 'Çatalhöyük Kenti' diyorum. Her medeni insan bu kentten çýkacak yeryüzüne yayýlacak. Avcý ve toplayýcýlarýn ilk evi burada yapýlmýþtýr. Ve sýký durun. Avcýlarýn arasýnda ilk tarýmý da biz baþlatacaðýz. Nasýl mý anlatayým. Yarýn ilk iþimiz ormanýn içindeki ayrýk otlarýný toplayacaðýz. Topraklarý mýzraklarýmýzla eþeceðiz. Deþtiðimiz yerlere buðday taneleri koyacaðýz."

Abraka þerbetin verdiði sarhoþlukla coþmuþtu. Yanýndaki þerbet içenlerde öyle. Gençler büyüklerinin sarhoþ olduðunu görünce gizlice onlarda þerbetten içtiler. Sarhoþ oldular.

Damdakiler þarký söylemeye baþladý. Ýþ çýðýrýndan çýkmýþtý. Baðýrýp çaðýrýyorlardý. Nemengen müdahale etti. Sarhoþlarý uygun bir dille evlerine gönderdi. Menda babasýnýn koluna girerek onu damdan içeri aldý. Gece de böylelikle sessizliðe yeniden kavuþtu.

Sabah insanlar ne þe içinde iþlerine koyuldu. Avcýlar mýzraðýný ve okunu kontrol ediyor çýkacaklarý av için öðleni bekliyorlardý. Çünkü hayvanlar öðlen sýcaktan dolayý mayýþýyor hareket kabiliyetleri azalýyor, avlanmalarý daha kolay oluyordu.

Kadýnlar baþka bir alemdeydi. Abraka onlara geldiklerinin ikinci günü pamuk bitkisini öðretmiþ pamuðun, nasýl eðirilerek ip halini alacaðýný anlatmýþ, ve o ipin ne muhteþem olduðunu gören kadýnlar Abraka'nýn aðaç dalýndan yaptýðý 'Eðiþmeþ'i kendileri de yapmýþ onlarla ip eðirmeye baþlamýþlardý.

Ýpler kabaca da olsa bir giysiye dönüþüyor bir örtüye dönüþüyordu. Abraka ip örme iþini Ur þehrinde görmüþtü. Uzun süren düþüncelerle bu giysilerin yapýlma sýrrýný çözmüþtü. Ýlk uygulayýcýsý yine kendisiydi. O gün orada bunu da kadýnlara öðretti. Kadýnlar giysi örmek için ince kavak dallar bulup ucuna çengel yapýyor ve ipe bu þekilde çengellerle düðüm atýyorlardý. Ortaya örülmüþ parçalar çýkarýyorlardý. Kadýnlar öylesine sevinmiþlerdi ki bu, yeni akýllýca þey için artýk erkeklerle ava çýkmaz olmuþlardý.

Kadýnlar ava çýkmadýðý için kentteki ahýrlarda yaþayan ineklerin koyunlarýn yemini de onlar temin eder olmuþtu. Abraka kadýnlarýn yanýnda öðrettiklerinin meyvesini görerek ayrýldý. Þimdi iþi topraðý kazmak ve içine tohum ekmekti. Yanýndaki on kiþilik ekiple bu iþe baþladý. Ýki dönüm yerin ayrýk otlarýný kýsa zamanda temizlediler. Sonra mýzraklarý ile topraðý deþtiler. Takibinde kazýlmýþ yerlere üç beþ buðday tohumu koydular. Ýþlerini akþama doðru anca bitirdiler.

Abraaka çok yorgundu. Mahiyetindeki on kiþi ile vücuda iyi gelir diye kentin önündeki ýrmaða girdiler. Yüzdüler serinlediler. Üþüdüklerinde ýrmaktan hemen çýktýlar.

Abraka ve Nemengen konuþuyordu. Nemengen "Tarlanda buðdayýn büyüyebileceðini zannediyor musun?"

Abraka "Bitkiler kendi kendine büyüme saðlýyorsa ben hayli hayli saðlarým. Fagým bize akýl verdi. Bitkilerin tohumlarýný gösterdi. "Bak bu tohumlar topraða düþüyor. Orada büyüyor. Sen de ayný þeyleri yap." Dedi. Bakalým yazýn gelince sen þaþýracak ben ise sevineceðim."

Nemengen "Neyse senin dediðin gibi olsun. Ama Fagým'la benimle konuþtuðun gibi konuþma. Fagým bir tanrýçadýr. Ona yalnýzca dua edilir."

Abraka "Ne yani ondan akýllýca þeyler öðrenmek kötü bir þey mi?"

Nemengen "Eðer Fagým senin kötü bir þey yaptýðýný görürse sana yine bedel ödetir.Sen akýllýca þeyler öðrenmek için geri dönmeyip maceraya keþfe çýktýn Ve bunun bedelini Tecavat ödedi. Oðlumuz bunun için öldü gitti. Yavrucak kim bilir o ýssýz yerlerde ne yapýyor. Ýþte sana anlattýðým bu örnek Fagým'dan bir þeyler öðrenmenin ne kadar kötü olduðunu ortaya çýkarýyor. Sen bu yaptýklarýnla Fagým'ýn sýrlarýný öðrenmeye çalýþýyorsun. Sen deðil misin yeri ve zamný geldiðinde sýrlarý öðrenebiliriz diyen. Neden Tanrýça Fagým'ý zorladýn. Neden Fagým'ý denedin?"

Sustular. Abraka evinin sert zeminine yatýp kývrýldý. Uyuyacaktý ki "Beni en çok ne sevindiriyor biliyor musun Nemengen. Þu kalabalýk Ankara'dan geldi ya. Artýk onlarla daha güçlü olduk. Çevremizde hiç düþman kalmadý. Ben ilk savaþýmýzda kayýplar vereceðimizden öyle korktum ki. Ama Fagým bize demirden býçak vereli beri kendimi tek kiþilik bir ordu hisseder oldum. Dedi ekledi. Bu býçaklar çok deðerli. Bu býçaklarýn aynýsýný hayatta yapamayýz. Önce býçaðý oluþturan topraðý bulacaksýn. O topraða þekil vereceksin veya baþka bir þey. Kim bilir o býçaklar ne kadar sýcak bir ateþte yapýldý. Benim aklýma öyle geliyor. Býçaklarýn ateþi öyle yüksek olmalý ki týpký güneþ gibi. Ýþte býçaklar o ateþ ile taþtan daha sert hale gelebilsinler. Akýl alacak þey deðil."

Nemengen "Bende senin gibi sevindiðim bir þey var. Geçenlerde kadýnlarla oturup adýna 'Etli ekmek' dediðimiz bir yiyecek yaptýk. Ýçine domates yeþil biber dövülmüþ et, maydanoz attýk. Yeni yaptýðýmýz fýrýnda piþirdik. Sende tatsan parmaklarýný yersin."

Abraka "En yakýn zamanda ondan yine yapýnda tadýna bizde bakalým. Dedi ekledi. Yolculukta senin bilmediðin öyle meyvelerle karþýlaþtýk ki. Hangi birine isim vereyim diye þaþýrdým kaldým."

Nemengen "Torbaný karýþtýrmýþtým. Onlardan buldum. Sert meyvelermiþ. Kabuklarýný kýrýp yedim. Çok hoþ þeyler."

Abraka "Ben onlara fýndýk diyorum. O fýndýklarý bana Tecavat'ý öldüren Jadakan isimli amazon savaþçý kadýn verdi. Dedi. devam etti. Þu yeryüzünde ne deðiþik þeyler oluyor. Kadýnlar kocalarýndan þikayet edip bir ordu kuruyorlar. Savaþlara çýkýp hep kazanýyorlar."

Nemengen "Merak ettim o kadýnlarý. Onlarýn dertleri kocadan kaçmak deðil. Onlar içlerindeki vahþi ilkellikleri atamadýklarýndan dolayý bir araya gelmiþlerdir. Aslýnda canlarý baþka þey istiyor. Ama bunu uyuyan Menda varken söyleyemem." Karý koca gülerek kýkýrdadý. Sonra yatýp uyudular.

Tuna M. Yaþar




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn tarihsel roman kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Göbeklitepe 5
Göbeklitepe 4
Göbeklitepe 3
Göbeklitepe 2
Göbeklitepe 1
Çok Eskiden 9
Çok Eskiden 8
Çok Eskiden 4
Çok Eskiden 6
Çok Eskiden 3

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dünya Taþýnýyor 3
Dünya Taþýnýyor 7
Dünya Taþýnýyor 8
Dünya Taþýnýyor 6
Dünya Taþýnýyor 1
Dünya Taþýnýyor 2
Dünya Taþýnýyor 5
Dünya Taþýnýyor 9
Dünya Taþýnýyor 4

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Masa [Þiir]
Reptilian 1 [Öykü]
Reptilian 2 [Öykü]
Reptilian 3 [Öykü]
Reptilian 4 [Öykü]
Reptilian 5 [Öykü]
Savaþ Trafiði 2 [Öykü]
Savaþ Trafiði 1 [Öykü]
Savaþ Trafiði 3 [Öykü]
Aðaçlara Fýsýldayan Adam [Öykü]


Tuna M. Yaþar kimdir?

Voltaire


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Tuna M. Yaþar, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.