..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Kötü bir barýþ, iyi bir savaþtan daha iyidir. -Puþkin
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Tarihsel Roman > Tuna M. Yaþar




27 Mart 2019
Çok Eskiden 9  
Ana Tanrýçanýn Ýnsanlarý

Tuna M. Yaþar


1. “Çok Eskiden” adlý kitabýn konusu: Çatalhöyük’ün neolitik çaðýnda yaþayanlarýþahýslar ve konuþmalarý ve olaylar ile anlatýlýyor. Ýnsanoðlunun yeryüzünde evi icat etmesi tesadüflere baðlý deðildi. Abraka araþtýrmalarýnýn sonucunda killi topraðý buluyor ve deneme yanýlma yöntemi ile kili güneþte kurutarak saðlam bir tuðla elde ediyor. Tuðlalarla evini yapýnca sorunlar peþ peþe geliyor. Bölgede yaþayan diðer bir kabile ile çýkan savaþta Abraka ve mahiyeti üstün geliyor. Abraka ve mahiyeti ruhlarýnda, akýllýca þeylere açýk olduklarý için maceralar onlarý bekliyor. Roman Neolitik çaðda Çatalhöyük halkýnýn yaþadýklarýný ve olaylarýný anlatýyor. 2. “Çok Eskiden” isimli eserim arkeoloji sevenlere ve gençlere hitap ediyor. 3. Bu tarzada hiç basýlmýþ kitap yok.


:AFDB:

Çatalhöyük bir vukuat ile çalkalanýyordu. Halk böyle bir þeyle ilk kez karþýlaþýyordu. Yamkumu'yu kanlar içinde býrakanýn Gengera olduðuna hükmedildi. Evine baktýlar yoktu. Annesi ve kardeþleri de onun nerede olduðunu bilmiyorlardý.

Yamkumu ölmemiþti. Onu þifacýlar son anda kurtarabilmiþlerdi. Yamkumu darbeyi ana damarlardan deðil derinin kesilmesi ile almýþtý. Yamkumu karýsýný hemen uyandýrmýþ karýsý, hemen þifacýya gitmiþ ve onu getirmiþti. Þifacý birkaç bitki karýþýmýndan yaptýðý merhemi yaraya sürmüþtü. Bu merhem avcýlarýn av esnasýnda yaralanmalarýnda kullanýlýyordu.

Abraka aðaç dallarýnda uyuyan mahiyetine baktý. Hepsi mýþýl mýþýl uyuyordu. "Nasýl rahat uyuyorlar. Henüz orman yaþantýsýndan kurtulamadýlar. Medeni olmak zaman istiyor." Diye içinden geçirdi.

Abraka içindeki coþkuyu yaþýyordu. Bir avcý insan olmaktan çýkmýþ kimsenin bilmediði, yaþamadýðý yerlere yine gelmiþti. Hem de kentte uzun süre kalmadan, geziye keþfe, yolculuða ara vermeden. Düþünüyordu. "Neydi bu coþku. Onu uzaklara alýp götüren ilkellikten çýkarýp alan, ne olduðunu bilmediði coþkuyu yaþatan."

Ormanýn derinliklerinden bir baykuþ sesi geldi kulaðýna. Sonra bir þahin sesi duydu. Abraka'nýn uykusu kaçmýþtý. Yýldýzlara baktý. Sabahýn olmasýna daha çok olduðunu tespit etti. Aðaç dalýnda oturup ta bir þey yapamazdý. Aðaçtan inip biraz dolaþmayý geçirdi içinden. Bunun tehlikeli olduðunu bildiði halde aðaçtan aþaðýya indi.

Ormanda bu karanlýkta tehlikedeydi. Çünkü yýrtýcýlarýn çoðu karanlýkta avlanýrdý. Aðaçtan biraz uzaklaþtý. Geriye aðacýna baktý. Sonra kendi önüne. Ne arýyordu burada. Adým atmýþtý ki ayaðýnýn altýnda sert bir þey olduðunu fark etti. Eðilip onu aldý. Tüyleri diken dikken oldu. Kenarlarýnda deriden uzantýlarý olan ortasýnda, yuvarlak bir þey. Onun içindekileri koruyan parlak bir taþ gibi þey. Üç adet ince mi ince çubuk. Çubuklardan biri kendi kendine hareket ederek dönüyor. Abraka'nýn aklýndan "Tamda zaman ölçme aleti olur" diye geçirirken "Evet bu tamda düþündüðüm þey" dedi.

Bunu hemen oradan uzaklaþtýrmalýydý. Aðacýna doðru hýzla ilerledi. Aðaca çýktý. Yerde bulduðu þeyi torbasýna koydu. "Sabah olunca onlara söylerim ne bulduðumu. Tanrýça Fagým Tanrýça Fagým sen büyüksün." Diye içinden geçirdi.

Abraka sabah uyanan ilk kiþiydi. Hemen torbasýna yöneldi. Seslere birkaç genç uyandý. Akilan ve Semuþ'ta uyandý. Sonra geri kalan gençler.

Abraka "Bakýn ben ne buldum?" dedi. Elindeki ilginç aleti Akilan'a verdi. Akilan elindekini evirip çevirdi. Ona bir anlam veremedi. Ýçinde küçük bir þeyin hareket ettiðini gördü. Semuþ'ta onu alýp inceledi.

Abraka "Hiç mi dikkatinizi çekmedi. Ýçinde hareket eden küçük þeyle zamaný ölçebiliriz."

Akilan "Mümkün dedi. Kulaða hoþ geliyor zaman ölçmek. Bunu nerede buldun?"

Abraka "Gelin peþimden." Dedi. Aðaçtan aþaðýya indi. Diðerleri de peþinden geldi. Abrakka "Ýþte tam burada." Dedi.

Akilan "Hatýrlýyor musun. Sen demirden düðmeli bir býçak bulmuþtun. Ve hemen yakýnýnda kasalar dolusu ile karþýlaþtýn. Ne dersin arayalým mý çevreyi. Belki bu zaman ölçerden kasalar dolusu bulabiliriz."

Abraka "Mümkün bu. Ama fazla uzaklaþmayýn. Zaman ölçerin gerisi buralarda bir yerlerde olmalý." Daðýldýlar.

Abraka'nýn aklýna zaman ölçeri bulduðu yeri kazmak geldi. Eðildi. Topraðý elleri ile kazmaya baþladý. Toprak yumuþaktý. Birden kazýlýyordu. Eline sert bir þey deðdi. Toraðý hýzla temizledi. Yan yana küçük dört adet kutucuk duruyordu. Kutucuklar demirdendi. Abraka bunu fark edebiliyordu. Heyecanla "Tanrýça Fagým bu. Buldum." Dedi. Sonra avcýlara seslendi. "Gelin buraya." Avcýlar geldi. Þaþýrdýlar.

Abraka'nýn zaman ölçerinden onlarca benzeri vardý. Beþ kutucuk aðzýna kadar doluydu. Her kutucukta on adet zaman ölçer vardý. Tam elli adet zaman ölçer ediyordu. Abraka on tanesini torbasýna koydu. Zaman ölçerden Akilan ve Semuþ'a da onar tane verdi. Geriye kalan yirmi tanesini Tuluþka ve Cilit paylaþtý. Abraka böyle yaparak tehlike anýnda bu deðerli zaman ölçerlerin kurtarýlma þansýný yükseltiyordu.

Geriye konakladýklarý aðacýn yanýna geldiler. Abraka "Aç olan var mý. Ben aç deðilim. Karnýnýzý doyurabilirsiniz burada. Biz bekleriz." Dedi gençlere.

Tuluþka "Akþam çok et yedim. Hiç iþtahým yok." Dedi.

Cilit "Benim torbamda piþmiþ but var. Yürürken de yiyebilirim."

Diðer gençlerde ayný þeyi söyledi. Ve yürüyüþe karar verildi. Küçük patikalardan ilerliyorlardý. Kuþ seslerinden geçilmiyordu. Kuþlarýn çokluðu iyiye iþaretti. Yakýnlarda su birikintisi veya ýrmak olabilirdi. Bir müddet daha ilerlediklerinde kuþ sesleri daha da arttý. Bir bataklýkla karþýlaþtýlar. Etraf türlü türlü kuþ kaynýyordu. Aðaçta, bataklýk gölünde, gökyüzünde.

Abraka "Bu bataklýðý ve gölü besleyen ýrmak olmalý. Onu bulmaya çalýþalým." Dedi. Ekledi. Kesinlikle bataklýðýn suyundan içmeyin. Zehirli olduðunu size söylemeliyim. Az sonra buranýn ýrmaðýný da buluruz."

Bataklýktaki sazlýklarýn içinden ilerlediler. Etrafta aðaçlar görünüyordu. Avcýlarýn yönünü kaybetmeleri söz konusu deðildi. Çünkü bataklýk küçüktü. Ve kolayca bataklýðý aþtýlar. Karþýlarýnda þarýl þarýl akan ýrmakla karþýlaþtýlar. Irmaktan su içtiler. Su leziz ve temizdi. Sonra ýrmaðýn içine girip yavaþ adýmlarla karþý kýyýya yürüdüler. Bazen ýrmaðýn derin yerlerine rast geliyorlardý. O zaman Abraka daha geniþ yataðý tercih etmelerini söyledi. Suyun içinde böyle erler vardý. Geniþ yataðýn birini denediler. Kolayca önlerindeki kýyýya yaklaþtýlar ve ýrmaktan çýktýlar. Derin bir nefes aldýlar. Gerçi gençler yüzme biliyordu fakat ya bir yýlan veya timsah çýksaydý. Bu onlarý korkutuyordu. Henüz ne bir timsahla karþýlaþtýlar ne bir yýlan. Ama vahþi doða bunlarýn hepsine kucak açýyordu.

Tekrar ileriye doðru havadaki nemin kaynaðýna doðru ilerlediler. Patikalarý aþmaya baþladýlar. Küçüklü ve büyüklü patikalardý bunlar. Ve bir aðaçta arýlarýn yaptýðý büyük bir petekle karþýlaþtýlar.

Abraka "Ben bunlarýn ne olduðunu biliyorum. Çatalhöyük'te birkaç defa karþýlaþtým. Ama gençler ona fazla yaklaþmayýn. Arýlar soktu mu acýsýný uzun süre hissedersiniz. Dedi ekledi. Ama o peteðin içindeki tatlý þey öyle nefis, öyle lezzetli, öyle nezem ki. yemek için can atacaksýnýz."

Abraka henüz dýþarýya çýkmamýþ arýlarýn peteðine yaklaþtý. Büyük miktarda petekten koparýp "Hemen koþun. Çabuk çabuk." Dedi. Hýzla koþmaya baþladýlar. Yeterince uzaklaþtýklarýnda durdular. Abraka Bu hepimize yetmez. Baldan birer ýsýrýk alýp paylaþýn." Dedi. Önce kendisi ýsýrdý. Tuluþkaya verdi. En son ýsýran Akilan ve Semuþ oldu.

Abraka "Ayýlar balý çok severler. Ama onlar arýlardan korkmaz ve kaçmazlar. Nasýl gençler tadý nasýl?"

Tuluþka "Tadý biraz kavuna benziyor. Ama tam deðil. Bal kavun gibi þeker aðýsý. Yani þekeri fazla."

Bal yalanýp yutulmuþtu. Aðýzlarýnda bal bulaþýklarý vardý. Aðýzlarýný torbalarýndan çýkardýklarý deriden mataralarýndaki suyla yýkadýlar.

Havanýn nemi iyice artmýþtý. Bunu ilk hisseden Semuþ'tu. "Ben denizle hiç karþýlaþmadým ama bir gölün veya ýrmaðýn çýkaramayacaðý tuz kokusunu alýyorum." Dedi.

Bir tepeyi aþmýþlardý ki Abraka "Ýstanbul boðazýný göründü." Diye heyecanla konuþtu. Artýk bütün yorgunluklarý gitmiþti. Kýyýya doðru yaklaþýrlarken bir kükreme sesi duydular. Bu bir ayýydý. Sesler gittikçe yaklaþýyordu. Avcýlar hýzlý adýmlarla boðazýn aþaðýlarýna doðru ilerlediler.

Abraka "Bu büyük boðazý geçmek için kocaman bir sal yapmalýyýz. Bu bizi bayaðý zorlayacak. Kaç gün sürerse sürsün bu iþe giriþelim ve sonunu getirelim. Ýstikametimiz boðazýn ötesi. Bu bizi zorlasa da içimizdeki coþkuyu zorlayamaz."

Hava kararmýþtý. Avcýlar yiyecek sonrasý ateþi söndürdüler. Hemen yanlarýndaki aðaca çýktýlar. Abraka birden "Bakýn ayý peþimizi býrakmamýþ. Bize doðru geliyor." Telaþa kapýldýlar. Gençler korkmuyordu ama eðlenmeleri de telaþsýz deðildi. Baðýrmaya baþladý hepsi birden. Ayý önce durur oldu. Sonra avcýlarýn aðacýna yaklaþtý. Yukarýya þöyle bir baktý. Aðaca týrmanmaya çalýþtý. Ayý mýzraklara bana mýsýn demiyordu. Avcýlar aþaðýya et atmayý denediler. Ayý hiç oralý deðildi. Mýzraklar bir süre sonra onu durdurdu. Ayý aþaðýya but parçasýna baktý. Aðzý sulanmýþ olmalý ki geri geri aðaçtan inmeye baþladý. Yere indiðinde but parçasýný kaptýðý gibi oradan uzaklaþtý.

Rahat bir nefes aldýlar. Abraka "Bu ayý buraya yine gelecektir. Akþamýn karanlýðýnda da kaçamayýz. Her zamanki gibi endiþe içinde nöbet tutmaya devam edeceðiz. Dedi ekledi. Gençler nöbetinizde ayý gelirse et atmayýn. Bizi uyandýrýn. Etimiz azaldý. Birkaç gün bizi ancak doyurur. Fagým'a dua edin ayý gelmesin."

Akilan "Biz ayýdan kaçacaðýmýza neden ayý bizden kaçmýyor. Onu öldürelim gitsin. Bunun bize ne zararý var?"

Abraka "Ayýyý öldürmek benimde aklýmda. Ama uðursuzluktan çekiniyorum. Þimdiye kadar hiç canavar öldürmedik. Ve sorunsuz þekilde buralara gelebildik. Eðer lüzumu olmadan bir canavar öldürürsek bu, suya düþen bir taþýn dalga yaptýðý gibi tüm canavarlara ulaþacak ve canavarlar bizim uðurumuzu bozmaya çalýþacaktýr. Yani demek istediðim canavarlar bizden his bakýmýndan daha ileriler. Çok uzaklardan bizi tehdit olarak algýlayabilirler."

Akilan "Mantýklý þeyler ama ya tehlikedeysek bunu canavarlar nasýl algýlayacak. Lüzum olduðu için bir canavar öldürürsek."

Abraka "Ýþte o farklý. Eðer lüzumlu öldürme olursa taþýn deðil bir kayanýn suya düþme etkisi ortaya çýkar. Ve sudaki dalgalar daha büyük olur. Böyle bir durumda canavar öldürürsek diðer canavarlarýn kafasý karýþacak uðurumuz yine devam edecektir."

Akilan alacaðý cevabý almýþtý. Abraka onun öldürme içgüdüsünü anlayabiliyordu. Ama onu kendisi gibi düþünmesini de isteyemezdi. Akilan iyi biriydi. Ýçindeki avlanma onu katý biri yapmýþ olabilirdi. Abraka ise her ölümde durup düþünen biriydi. Can veren av hayvanlarýna merhametle müdahale ederdi. Avladýðý bir geyiðin üzerinden elini hiç kaldýrmaz onun caný öteki tarafa geçene kadar bunu sürdürürdü. Abraka böyle yaparak hayvanýn acýsýný hafiflettiðine inanýrdý.

Ýlerleyen vakitlerde ayý bir daha gelmedi. "Karný doymuþ olmalý. Burayý da unutmamýþtýr. Yine gelecektir." Diye düþündü nöbet tutan Tuluþka. Aklýna sevgilisi içten sevdiði, aþýk olduðu Matap geldi. Zaten geceleri ne yapabilirdi ki Matap'ý düþünmekten baþka. Matap'a geyik diþinden yaptýðý bir kolye vermiþti. 'Acaba hala boynunda taþýyor mudur' diye düþündü. Matap'a sevgi sözcüklerini söylemeyi öyle çok istiyordu ki bunu þimdiye kadar hiç baþaramamýþtý. Düþünüp aþklara daldýðý anda bir sesle irkildi.

Etrafýna göz gezdirdi. Bir insan sesi gibiydi. Sanki birbiri ile konuþan iki insan sesi. Az ileride karanlýkta çalýlarýn kýpraþtýðýný gördü. Karanlýkta seçemedi. Ama kýpraþanlarýn iki adet olduðunu gördü. Hemen Abraka'yý uyandýrmaya çalýþtý.

"Abraka amca ileride iki avcý insan gördüm. Gel bak." Diyerek kýpraþan çalýlarý iþaret etti. Abraka ve Tuluþka bir müddet çalýlardan hareket bekledi. Ama çalýlar ne kýpraþtý ne de oradan ses geldi.

Abraka "Emin misin oradan ses geldiðine?"

Tuluþka "Yanýlmýþta olabilirim. Ama daha çok yaralý bir geyik sesi çýkar gibiydi."

Abraka "Sabah bakarýz oraya." Dedi. Tekrar uykuya daldý. Tuluþka da nöbet boyu bir beklenti içinde çalýlarý zevkle dikizledi.

Þafak sökmesine yakýn son nöbet Keneþke'deydi. Keyfi yerindeydi. Uykusunu almýþ þekilde nöbete kaldýrýlmýþtý. Karný açtý. Torbasýna iþtahla baktý. Eline alýp içini kontrol etti. Kýzarmýþ etini aldý. Isýrmaya baþladý. Buralara kadar geldiði için mutluydu. Abraka amcasýna imreniyordu. "Ne þansa var adamda. Bütün gizemli akýllýca þeyler onu buluyor. Adamda þeytan tüyü mü var ne?" diye kendi kendine söylendi. "Önce düðmeli demir býçaklar. Þimdide zaman ölçerler. Eminim Abraka bunlara da güzel bir isim bulur. Dur bakalým ne olabilir acaba?" dedi düþünmeye baþladý. "Saat olabilir. Kulaða hoþ geliyor. Saat saat evet saat."

Çalýlarýn arasýnda bir çýtýrtý duydu. Dikkatle oraya baktý. Sanki çýtýrtý çoðalmýþ gibiydi. Tuluþka'dan beri nöbetten nöbete aktarýlan bu çýtýrtý mýydý acaba. Eðer öyle ise bir þeyler ters gidiyordu. Demirden býçaðýna davrandý. Yavaþ yavaþ çalýlara yaklaþtý. Bilinmez þeyden biraz korkuyordu. Karanlýkta gözleri ile çalýlarýn arasýný seçmeye çalýþtý. Kýpýrdanmalara vardý ama henüz ortaya çýkan kendisini gösteren bir þey yoktu.

"Hey kim var orada. Çýkýn hemen." Dediði anda kalabalýk ve eli sopalý insan grubu Keneþke'nin üzerine çullandý. Keneþkeyi anýnda derdest ettiler. Keneþke baðýrmaya bile fýrsat bulamamýþtý. Son anda týkýrtýlara Tuluþka uyandý. Keneþke'yi yerinde aðaçta göremeyince telaþlandý. Abraka'yý uyandýrdý. Abraka ise aðaçta uyuyanlarýn hepsini uyandýrdý. Onlara ellerinde demir býçaklarý hazýr tutmalarýný söyledi. Abraka Tuluþka'dan sonra Cilit'in nöbetinde de uyandýrýlmýþtý. O zamanda seslerin üzerine düþmemiþti. Ters giden bir þeyin devam ettiðini artýk iyice anlamýþtý.

Abraka eli ile iþaret ederek kendisini takip etmelerini söyledi. Aðaçtan indiler. Çevredeki irili ufaklý çalýlara göz gezdirdiler. Kimisi hafifte olsa kýpýrdýyordu. Uzun ve kýsa dallarýnýn verdiði uyarý Abraka'yý korkuttu. Açýk ve netti. Çalýlarýn arkasýnda yýðýnla ilkel insan vardý. Henüz saldýrýya geçmemiþlerdi. Saklanýyorlardý. Onlar öyle zannediyordu. Ama eli býçaklý vahþi avcýlar onlarý fark edebiliyordu. Abraka Keneþke'yi onlara býrakamazdý. "Savaþ durumuna geçiyoruz. Saldýrýn." Dedi.

Çalýlarýn arasýna ilk atlayan Abraka oldu. Bir baðrýþmadýr koptu. Eli sopalý ilkel insanlar hamle yapýyor ama karýnlarýna batan býçak onlarýn canýný fena halde yakýyordu. Býçaðý yiyen yere düþüyordu. Vahim sahneyi ilkel insanlar görse belki kaçarlardý. Karanlýk kan ve acýyý gizlediði için hiçbir þeyi farkýnda deðillerdi. Ve bu onlarýn kör cesaretlerini artýrmaktan baþka bir þey yapmýyordu.

Akilan kafasýna iki kez sopa darbesi aldý. Darbe sert deðildi. Akilan anýnda karþýlýk verdi. Býçaðýný ilkel avcýnýn koluna batýrdý. Gençlerin de her biri boðuþuyordu. Cilit birinin bacaðýný tutmuþ hýzla býçaðýný batýrmýþtý. Sabet ise usta bir savaþçýydý adeta. Yere üç ilkel sermeyi baþardý. Býçaðýný oldukça iyi kullanýyordu. Cilit'in yardým çýðlýklarýný duydu. Hemen yanýna koþtu. Ýlkel avcý iki kiþi ile baþ edemedi. Boðazýna batan býçak darbesi ile yere yýðýldý.

Menda, mitu ve Tucar sýkýþtýrdýklarý bir ilkeli yere serdiler. Ýlkelin kolunu Mitu tuttu. Tucar ise ayaklarýný. Cilit hýzla býçaðýný ilkelin karnýna batýrýp çýkardý. Durmuyordu. Arkadaþlarý "Yeter öldü. Býçak saplamayý býrak." Dediðinde durabildi. Hemen kalkýp diðerlerinin yardýmýna koþtular. Abraka önüne geleni biçiyordu. Ýlkellerin kiminin boðazýna býçak çalýyor, kiminin kalbine býçak saplýyor kiminde ise býçaðýný ilkeli gözüne batýrýyordu. Yere on ilkle insan sermiþti.

Ýlkel avcýlarýn lideri "Hulu tuma. Ab kamana. Dak unfa samu. Kab suta arra kuna." Diye baðýrýnca ilkel avcýlar hemen geriye çekilip kaçmaya baþladý. Keneþke yi buldular. Elleri arkasýna sarmaþýkla baðlanmýþtý. Onu çözdüler.

Abraka "Hepsi masum insan. Biz öleceðimize onlar öldü. Böylesi daha iyi." Dedi. Üzerine bulaþan kan lekeleri vücudunu boydan boya kaplamýþtý. Þafak sökmüþtü. Güneþ doðmamýþtý ama yerde yatan onlarca ilkeli görebiliyorlardý. Kimi cansýzdý. Kimi hala kývranýyordu. Yakýnda yaralýlarýnda öleceðini biliyordu. Abraka yerde yatanlarý saymýþtý. Hepsi otuz kiþiydi. Abraka onlara yardým etmek ,isterdi ama henüz kapýþmadan yeni çýkmýþlardý. Ýlkeller her an çoðalarak geri gelebilirlerdi.

Avcýlar üzerlerindeki kanlarý yýkamak için boðazýn suyuna yöneldiler. Ýçine girdiler. Kýsa zamanda temizlenip çýktýlar. Geceledikleri aðacýn yanýna vardýlar. Torbalarýný, oklarýný ve mýzraklarýný aldýlar. Hýzla oradan uzaklaþtýlar.

Abraka istemese de canýna can gelmiþ gibi coþkuluydu. Bunun öldürdüðü insanlardan bulaþtýðýný gayet iyi biliyordu. Babasý Meþtaka söylemiþti. Avlanan bir geyik öldü mü caný avcýnýn vücuduna süzülür. Avcý içine akan canla avda daha da ustalaþýr." Demiþti. Her þey uygun olmalýydý. Geyiði bir ihtiyaç için avlýyorlardý. Az önce ilkel insanlarda bir gereklilikten dolayý öldürülmüþlerdi. "Acaba yeryüzünde keyfi için avlanan var mýdýr. O vahþi canileri görmek isterdim. Onlara "Elinize ne geçiyor. Çok mu meraklýsýnýz hayvan olamaya." Demek isterdim." Diye düþündü.

Hiçbir þey israf gibi kötü deðildi. Bir ot bile, bir su damlasý bile israf edilmemeliydi. Böylelikle Tanrýça Fagým'a avladýklarý hayvanlar güler bir þekilde gidecekler ve avcýlar daha mutlu olacaklardý. Bir an karýsý Nemengen'i düþündü Abraka. O bu yolculuða engel olmasa da onun içinden yolculuðu hiç istemediðini hissedebilmiþti. Kadýnlar böyleydi. Onlar avcý erkeklerin kendi kontrollerinde olmasýný isterdi. Çünkü erkekleri doðuran onlardý. Buna haklarý vardý.

Abraka kapýþma alanýndan oldukça uzaklaþtýklarýna kanaat getirip mola verdi. Kapýþma þafak sökerken baþlamýþtý. Þimdi ise güneþ doðduðu yer ile tepede olacaðý yerin arasýndaydý. Ýlkel avcýlarýn bu uzaklýkta ruhlarý bile duymazdý. Abraka böyle düþünürken aklýna zaman ölçer geldi. Torbasýnýn içinden bir tane çýkarýp aldý. "Daha önce niye düþünmedim. Kapýþma alanýndan çýkarken zaman ölçere bakýp buraya geldiðimiz tekrar baksaydým, bir daha ki uzaklaþmada bu aleti kullanmýþ olurdum." Diye düþündü. Zaman ölçerde bir þey fark etmiþti. En aðýr iþleyen çubukla uyku zamanýný ölçebileceðini düþündü. Bu mümkündü. Bir daha ki sefere bunu deneyecekti. Sonra oturup dinlenenlere sordu.

"Bu zaman ölçere ne ad verelim?" Herkes ona baktý.

Tuluþka hemen öne atýldý. "Ben ona saat ismini koydum."

Akilan "Ýsim koymaya hiç gerek yok. Ona zaman ölçer demeye devam edin gitsin."

Abraka "Her þeyin bir ismi olmalý. Deðilse o þeyler baþka isimlerle içlerindeki görünmez ve gizli cevheri bize ulaþtýramazlar. Dedi ekledi. Tuluþka'nýn bulduðu saat ismi oldukça uygun." Dedi. Elindekini bileðine koydu. Zaman ölçerin kayýþlarýný birbirine birleþtirdi. Kapalý çengelden kayýþý geçirdi. Küçük dili kayýþtaki deliðe taktý. Sonra bileðini kaldýrdý. Alýcý gözle baktý. Saatin içinde küçük bir çizik ve yanýnda kývrýmlý bir çizgiyi dikkatlice inceledi. Yavaþ hareket eden çubuk kapýþmadan buyana epeyi hareket etmiþti. Çubuk üç kalýn çizgiyi geçmiþti.

Abraka baþýný saatten kaldýrdý. O an Tuluþka "Abraka amca biz boðazda biraz yüzelim mi. Söz uzaklara açýlmayacaðýz. Girdiðimiz yeri tehlikeli görürsek baþka yerden gireceðiz. Dikkatli olacaðýz." Dedi

Abraka izin verince gençler ayaklandý. Boðazýn kýyýsýna indiler. Abraka "Bizim sülaleyi iyi bilirsin Akilan." Diye konuþmaya baþladý. "Babam Meþtaka aile içinde çok sevilirdi. Çocukluðunda hiç kavga yapmaz anne ve babasý ise o uslu olduðu için ona hediyeler verirmiþ. Babamda o hediyeleri hep biriktirirmiþ. Bir gün babam sevdiði kýz için Tanrýça Fagým'a yalvarmýþ. Babamýn sevdiði kýzýn ismi Usna'ymýþ. "Usna benim sevgilim olursa babamýn bana hediye ettiði þeyleri senin için ateþte yakacaðým" demiþ. Babam Meþtaka'nýn duasý bir türlü kabul olmamýþ. Hemen biriktirdiði deðerli süslerini bir ateþ yakýp içine atmýþ. Dedemiz Ýntuku oðlu Meþtaka'nýn yaptýðýndan haberdar olunca onu evire çevire dövmüþ.

Babam diyordu ki "O dayaðý yerken hep sevgilim Usna'yý düþündüm. Bana dayak atarken hiçbir tarafým acýmadý." Demiþti. Diyeceðim o ki ben evlat dövmeye karþýyým. Oðlum Tecavat olsun, Menda olsun anlara bir fiske bile vurmuþ deðilim."

Akilan "Ben kabilemizin kahininden duymuþtum. Dayak yiyen birine Taanrýça Fagým çok acýr ona ödüller sunarmýþ. Mesela iyi bir avcý olmasýný saðlar, mutlak bir mutluluk, iyi bir gelecek sunarmýþ. Ve dayak atan baba da zaman ve zemini geldiðinde beklenmedik bir þekilde ölüler dünyasýna göçermiþ."

Abraka "Bunu bende duydum. Tanrýça Fagým'ý sevdikçe ona dua ettikçe, onun sözlerini dinledikçe bize ödülünü vereceði kesin. Ben yine de söz dinlemeyen evladýn bir gün gelip dinleyeceðine inanýyorum. Gençlere azýcýkta olsa onlara ilgi gösterip kendi hallerine býrakýlmasýndan yanayým. Babanýn okunu, mýzraðýný kýran bir evlat elbette kusurlu. Onu döverek deðil onun ava çýkmasýný yasaklayarak ta terbiye edebilirsin."

Akilan "Keþke bir kuþumuz olsa Çatalhöyük'ten bize haber getirse. Þimdi orada ne yapýyorlar. Kentimiz acaba daha da çoðaldý mý. Onca kalabalýk biz yokken neler yaþýyor. Öðrenmek isterdim. Acaba bu kýþ mevsimine girerken avcýlarýmýz yeterince av bulabiliyorlar mý. Ama en çok önemsediðim yeni yapýlan kil tuðlalarýn yaðmurda bozulup bozulmadýðý. Çünkü kil çamurunun içine kuru ot atýlmadýysa o tuðlalar fazla dayanamazlar. Onlar ev yaparken biz baþlarýnda deðildik. Baþlarýnda Sattama vardý. Sattama'ya da bir þey sormadan ayrýldýk. Kuþumuz olsa onu nasýl haberleþmede kullanacaðýmýzý bilmiyoruz. Þu bilgi denen þeyi hep küçümserdim. Bak bilgiye muhtaç olduk."

AbrAka "Babamýn bu yöntemle haberleþtiðine defalarca þahit oldum. Senin bunu bilmemen normal. Sen o zamanlar daha küçücüktün. Babam kuþun bacaðýna küçük bir deriye çizdiði þekli baðlýyor. Çok uzaklardan kabilesine haber uçuruyordu. Bunu nasýl yapýyordu. Sordum hiç anlatmadý. Ayný haberleþmeyi Ur þehrinde de gördüm. Atmacayý alýþtýðý kümesten çýkarýyorlar. Gözlerini kapatýyorlar. Sonra onu aylarca uzak yerlere götürüyorlar. Kuþ heyecan içinde ne zaman kümesime ulaþabilirim diye sabýrsýzlanýyor. Sonra bu sefer atmacanýn kapalý gözlerini açýyorsun. Salýyorsun. Atmaca gökyüzünde durup dinlenmeden uçarak kýsa birkaç gün içinde yaþadýðý kümesini yeniden buluyor."

Akilan "Atmacaya yolu Fagým söylüyordur. Çünkü ayaðýnda baðlý akýllýca þey taþýyorda ondan."

Boðazýn kýyýsýnda baðrýþmalar, þakalaþmalar, kahkahalar geliyordu. Gençlerin eðlencesine onlarý seyredenler imrendi.

Abraka "Þu gençler olmasa hayatýn gülümser yanýný insan boþ yaþar. Bende gençken yüzmeyi çok severdim. Ama en çok ýrmak kenarýnda çamurlara bulanýp ýrmaða girince temize çýkmak hoþuma giderdi. Böylece çamurla hem temizlenmiþ hem eðlenmiþ olurdum. Biliyorsun. Çatalhöyük'te ýrmaðýmýz istediðimiz gibi kullanýyoruz. Ben oraya deðil daha uzaktan suya girilmesinin taraftarýyým. Çünkü onca insan suyu oradan kullanýyor. Ve bir þeyde biz o ýrmaða Tanrýça Fagým için hiç geyik kurban etmiþ deðiliz. Babam Meþtaka "Bir ýrmaktan ilk kez su içeceksen ondan izin almalýsýn. Çünkü izin almazsan sana uðursuzluk buþaýr. Daha kalabalýk ve kalýcý kullanýmlarda bir geyiðin kurban edilmesi þarttýr." Demiþti.

Ben düþünüyorum Tanrýça Fagým dinimiz olsun, doðanýn büyülü güçleri olsun veya kehanetlerimiz olsun onlara, kurban vermeyi gayet mantýklý buluyorum. Çünkü içtiðimiz su ile varýz biz. Yaktýðýmýz ateþle gönlümüz aydýnlanýyor. Yaptýðýmýz akýllýca þeylerle Fagým'a ulaþýyoruz. Geçen gün rüyamda görmüþtüm. Gaipten gelen bir ses bana "Bir kurban etmeyi unuttuysan tanrýlarý ancak hoþnut kalacaðý þeyle menün etmelisin" demiþti. Ben sordum. "Nasýl olacak bu çünkü tanrýlar hep büyük þeylerden hoþlanýr." Dedim. Ses bana "Onlarý sarhoþ etmeyi dene." Dedi. Ses kayboldu. Bende o an uyandým. O zamandan beri hep aklýmda. Þu Ýstanbul boðazýný geçmek için bir geyik kurban etmeyi düþünüyorum. Ama tanrýlarý sarhoþ etmek bana daha mantýklý geliyor. Yanýmýzda sarhoþ eden þerbet olsaydý hepsini boðazýn sularýna dökerdim. Çünkü tanrýlar kaný kanla temizler. Sarhoþ olurlarsa hiçbir þey yapmazlar. Ta ki akýllarýna savaþ gelene kadar. Týpký bu þafakta ilkel insanlarla kapýþmamýz gibi."

Gökyüzünde bir ýþýk belirdi. Çok kuvvetli ýþýk saçýyordu. Abraka "Bu da ne. Güneþin doðduðu vakit ne yýldýz görünür ne ay. Üstelik bu çok yakýn bize." Diye söylendi.

Tuluþka "Abraka amca bu ýþýk yarýndan gelmesin. Çünkü Tanrýça Fagým yarýndan da bizleri yönetir."

Yuvarlak ýþýk iyice alçaldý. Önlerine doðru geldi. Boðazýn kýyýsýný geçti. Avcýlarýn hemen arkasýndaki boþluk araziye indi. Avcýlar korkmuþ ve heyecanlýydýlar. Abraka ise için için seviniyordu. Bu þimdiye kadar karþýlaþtýðý en akýllýca þeydi. Çünkü dev gibi bir barýnak gökyüzünde uçmuþ ve yere inmiþti. Iþýk yoðunluðunu kaybedince ortaya yine yuvarlak ve çok büyük bir çanak þeklinde gri, bir þey çýktý.

Abraka "Ne ilginç þey. Barýnak gibi. Ama bu demirden bir barýnak. Acaba içinde yaþayan var mý. Buraya gökyüzünden indiðine göre içinde yaþayanlar vardýr. Varsa bunlar ilkel deðil belki bizden bile medeniler."

Aracýn içinden dýþarýya merdiven çýktý. Az sonra içinden avcý insanlara benzemeyen koca kafalý, ince kollu, ince bacaklý yaratýklar çýktý. Avcýlar gökyüzünden inenlere yaklaþmayý denedi. Biraz yaklaþtýlar.

Yaratýklardan biri "Bizden korkmayýn. Bizler gökyüzündeki kentlerde yaþýyoruz. Size yardým etmek istiyoruz. Sizi boðazýn suyunun üzerinden gökyüzünden karþýya geçirmeye geldik. Korkmayýn hadi gelin." Diye konuþtu.

Avcýlar cesaretlendiler. Gökyüzü yaratýðýna doðru ilerlediler. Yuvarlak aracýn içine bindiler. Ayný yaratýk "Biz gökyüzüne uzay diyoruz. Gökyüzündeki kentlerimiz bir gezegenin içindeler. Sizler zeki ve dürüst avcýlarsýnýz. Özellikle Abraka çok merhametli düþmanlara karþý. Bunu nereden biliyorsunuz derseniz biz uzaylýlar sizin ne düþündüðünü okuyabiliriz. Þimdi þu boþ koltuklara oturun. Sizi karþýya geçirmeden önce gökyüzünde biraz seyahate çýkaracaðýz. Sakýn korkmayýn. Amacýmýz yeryüzünün uzaydan nasýl göründüðünü size göstermek." Dedi. Uzaylýlar önlerindeki panele dokununca araç hýzla gökyüzüne doðru týrmanýþa geçti.

Aradan kýsa bir zaman geçmiþti ki araç uzaya çýktý. Dünyanýn yörüngesindeydiler. Uzaylý yaratýk heyecan içinde olan avcýlara dünyayý gösterdi. Avcýlar þaþtý kaldý. Yaþadýklarý topraklarýn dünyanýn tamamýný hissedebiliyorlardý. Bu müthiþ bir duyguydu.

Abraka uzaylýya sordu. "Biz neden sizin aracýnýzdan yapamýyoruz. Sizin aracýnýzdan uçan bir tane yapmak için neler gerekli?"

Uzaylý cevap verdi. "Benim adým Tuamabi. Bu gibi araçlar yapmak için daha çok akýllý þeyler öðreneceksiniz. Size bu aracýn yapýlýþýný öðretirim fakat yazý yazmayý bilmiyorsunuz. Dedi ekledi. Sizi gökyüzündeki gezegenimize götürmek istiyorum. Öncelikle korkmayýn. Biraz sonra yýldýz geçidine varacaðýz. Yýldýz geçidine girince ýþýktan daha hýzlý hareket edip Zeta Retikulu'ya varacaðýz."

Uzaylýlar aracýn içinde gidip geldiler. Sonra durdular. Uzaydaki yýldýz geçidine ulaþmak için araç hýzlandý.

Akilan "Bu gördüklerimizi kentimizdekilere anlatsak bizi tefe korlar. Dalga geçerler. Ama inanýyorum ki hepimiz bunu anlatýnca bize, þahitliði kalabalýk oluþumuz yapacak. Özellikle gençlerin bunu yaþamasý onlara inancý artýracaktýr."

Abraka "Bu uzaylýlarýn Tanrýça Fagým'la mutlaka bir baðlantýsý vardýr. Ve bunlar tanrýçamýzý tanýyorlardýr." Dedi. Sonra uzaylýya "Baksan siz Tanrýça Fagým'ý biliyor musunuz?" diye sordu.

Tuamabi adlý uzaylý "Evet Tanrýça Fagým'ý biliyoruz. Ve sizin Tanrýça Fagým'a ettiðiniz tüm dualarý iþitiyoruz. Dualarýnýzýn kabul olmasýný biz saðlýyoruz. Nasýl demeyin. Bunu bir þekilde yapýyoruz. Bizimde kendimize göre akýllýca þeylerimiz var. Size onlarý anlatýrsak avcýlýk düzeniniz bozulur. Ve Tanrýça Fagým'a ödeyeceðiniz bedel artar. Dedi ekledi. Sizin Ýstanbul Boðazýný geçip ötelere gideceðinizi biliyoruz. Biz o topraklara Avrupa diyoruz. Biz Tanrýça Fagým'ýn o topraklarýný, üzerinde yaþayan ilkel ve inançsýz avcýlarý yüzünden siz ve sizin gibi avcýlara kesinlikle uygun görmüyoruz.

O topraklarda yaþayan Neandertal insanlarý yok ettiðimiz gibi, yarýn denen zamanlarda da, inancý olmayan Hristiyan dediðimiz o insanlarý da, görünmez ve gizli bir þekilde yavaþ yavaþ ortadan kaldýracaðýz. Ve yerlerine Müslüman denen insanlarý yerleþtireceðiz. Ve size gelecekten bir haber daha vereyim. Geleceðin haberlerine þimdi yaþadýðýný gibi inanýn. Bu inanç sizi diri ve ayakta tutacaktýr. Sizde ki din gelecekte yaratan adlý tanrý ile bir baþka inanca dönüþecek. O tanrýya siz yiyecek ve tarým için dua ediyorsunuz. Ama o tanrýnýn farkýnda deðilsiniz. Gelecekte insanlar avcý ve toplayýcýlýktan çýkacak dualarýnýz da deðiþip ondan artýk akýllýca þeyleri bedel ödemeden de isteyebileceksiniz. Siz yalnýzca Tanrýçanýza içtenlikle dua edin. Sizin ardýnýzdan gelecek olan zamanlar sizin yaþadýðýný yeri bildireceði gibi adýnýzý yaþantýlarýnýzý da bulacak. Ve topran altýnda kalacak olan evleriniz kazýlarak ortaya çýkacak. Hiç korkmayýn onlar kazý yaparak sizi elleri üzerlerinde tutacaklardýr. Ve sizin bölgeniz Çumra denen insanlarýn yaþadýðý bölgeye çok yakýn olacak. O Çumra þehri ki insanlarý çok zengin gönülleri çok geniþ inançlar samimidir."

Abraka konu deðiþtirdi. "Bu uzay neden bu kadar karanlýk. Ve küçük yýldýzlar neden küçük?" diye sordu.

Uzaylý "Her eþyanýn üzerinde görüntü varlýðý vardýr. O eþya uzaklaþýnca size olan baðlantýsýný yitirir görüntü varlýðý da o yüzden eþyayý küçük gösterir. Ýþte yýldýzlarda sizden uzak olduðu için öyle küçük görünür. Yýldýzlar yakýn olduðunda sýcaklýklarý size zarar veriri. Size onlar zarar vermemek için hep birbirinden uzaklaþýrlar. Dedi ekledi. Þimdi yýldýz geçidine yaklaþýyoruz. Kendinizi kontrol edin. Yerinizden kalkmayýn."

Uzay aracý tam geçide girmiþti ki Abraka uyandý. Rüya görmüþtü. Ortalýk karanlýktý. "Neydi þimdi bu. Ne tuhaf rüya bu. Hiç avcý birinin gökyüzüne çýktýðý görülmüþ müdür?" diye söylendi. Etrafýna aðaç dallarýna baktý. Avcýlarý uyuyordu. Nöbet tutan Sabet'ti. Ona sordu.

"Hiç canavar veya ilkel insan geldi mi?"

Sabet "Þimdiye kadar hiç hareketlilik olmadý. Yalnýzca baykuþlarýn çýðlýklarýný duydum. Bunu da bir sinyal olarak baykuþlarýn tehlike anýnda uyarýsý diye algýlamadým."

Abraka "Yarýn tekrar yürüyüþe çýkacaðýz. Aþaðýlara Ýzmir'e doðru gideceðiz. Bunun için torbandaki yiyeceklerden kýsýtlý kullan. Çünkü daha önce buralardan geçerken zor avlandýk. Av hayvaný ya yok yada aðaçlarýn onlarý saklamasý onlarla karþýlaþmamýzý engelliyor."

Sabet "Benim torbamda çok fazla yiyecek var. Ben yediklerimin yarýsýný hep ayýrýrým. Çünkü ben doymadan býrakýrým yiyeceði."

Abraka "Aferin hep böyle akýllýca davran. Ama öncelikle az yemek gücünü azaltacaðý için karnýný yine de iyi doyur. Torbana et ayýrmayý sürdür. Ayrýca karnýný meyvelerle ek olarak doyur." Dedi.

Abraka yýldýzlara baktý. Sonra kolundaki karanlýkta ýþýyan saatine çevirdi. En aðýr hareket eden küçük çubuk dördü gösteriyordu. Sabaha henüz birkaç saat vardý. Abraka'nýn uykusu kaçmýþtý. Sabet'e uyumasýný nöbeti kendisinin tutacaðýný söyledi.Sabet aðaç dalýna hemen kývrýldý.

Abraka gördüðü rüyayý düþünmeye baþladý. Gökyüzüne çýkýþý, o uzay aracý, ne kadarda gerçekçiydi. O Tuamabi adlý uzaylýnýn söyledikleri ise akýllýca þeylerdi. Abraka'yý Ýstanbul boðazýnýn ötesine gitmeyi uygun bulmamasý gerçekten etkileyiciydi. Abraka kehanetleri önemserdi. Ama bu kehanet deðil gerçeðin ta kendisiydi. Çünkü Ýstanbul boðazýnýn geçilmez oluþunu görmüþ ve bu rüyasýna yansýmýþtý. Demek her þeyin bir baþlangýcý olduðu gibi uygun olamayanýn baþlangýcý da boðazýn geçilemez oluþu ile baþlýyordu. Abraka buna daha çok lanet olarak bakýyordu. Evet boðazýn ötesi Avrupa topraklarý lanetliydi. Lanet oradan gelince de bitmezdi. Týpký Fýrat nehrinin ötesine geçmek gibi. Fýrat nehri kutsaldý. Ve tanrýlar insanlarýn kendilerinden uzaklaþmasýný istemiyordu. O yüzden bazý nehirler geçide sýnýr vermiyordu.

Abraka gecenin baykuþlarýnýn seslerini duyuyordu. Onlarla konuþmak istedi. "Baya-Kaþa, Yebyu-Kuþu, dedi sonra Yabya-Kaþ" dedi. Baykuþun ismini böyle çarpýtarak söylemesi baykuþlarý harekete geçirdi. Abraka içinden "Söyle öten baykuþ Ýzmir'e kadar geyiklerle karþýlaþacak mýyýz?"

Öten baykuþ ses verdi. "Geyikler sizi bekliyor. Her yerde geyik var. Onlarý siz ve çitalar avlayacak. Geyikleri öðlen avlayýn ve öðlen yiyin. Çünkü Tanrýça Fagým böyle buyurdu."

Abraka ilk sorusundan alacaðý cevabý almýþtý. "Baya-Kuþun, Buy-Kuþ, Bay-Kaþaten." Dedi seslice. Ardýndan içinden sessizce sordu. "Söyle baykuþ etrafýmýzda ilkel avcý insanlar var mý. Varsa bu kaldýðýmýz bölgeyi biliyorlar mý. Varsa ne kadar kalabalýklar?"

Baykuþ öterken Abraka'nýn içine seslendi. "Endiþende haklýsýn. Ama ilkel avcýlar buralardan uzaktalar. Oldukça kalabalýklar. Onlar insanda yerler. Bir tanesini buralarda görmüþtüm. Eðer o yine buralardaysa kendisi size saldýrmayacak. Ama kabilesini alýp buraya getirecektir. Bu sizin için feci bir þey. Bu yamyamlardan bir çok kabile var. Geçende bir atmacadan duydum. Atmaca bana yamyamlarýn buralarda bir insan kokusu aldýðýný söyledi. Bu galiba sizsiniz. Ama endiþe etmeyin. Yamyamlar sizin izinizi henüz bulmuþ deðil. Sadece kokunuzu almýþlar."

Abraka 'Gerçekler korkutucudur.' Diye içinden geçirdi. Baykuþa sormasa bütün bunlar Tanrýça Fagým'ýn yarýnýndan gelecekti. Yarýnda gizli bir þeyi öðrenmek gayet hakkýydý. O bu akýllýca þeyi biliyordu. Öðrendiði þey ile endiþelendi. Bunu hiç duymamýþ olmak isterdi. Caný biraz sýkýldý. Baykuþun kabahati yoktu. Ona bu kötü haberlerinden dolayý teþekkür etmeliydi. Onu uyarmýþtý çünkü. Bu ýssýz topraklarýn insansýz olmasý düþünülmezdi. Mutlaka deðiþik bölgelerde yaþayan ve avlanan ilkel avcýlar vardý. Avcýnýn mýzraðý neyse Abraka için akýllýca þeylerin ötesine geçmek oydu.

Abraka biliyordu ki aklýn ötesine geçmek bir bedel karþýlýðýndaydý. Abraka ne olduysa bir gece ansýzýn akýllanývermiþti. Ve o aklý yürüterek ev yapmýþ aklý bir baþka evreye geçmiþti. Bu evrede kuþlarla konuþmanýn yolunu öðrenmiþti. Kimi kuþlar avcý insanlar gibi et yerdi. Onlara eti Tanrýça Fagým saðlýyor olmalýydý. Belki etçil hayvanlar Tanrýça Fagým da farkýndaydýlar. Çünkü aldýklarý emirle avlanýrken ziyana kaçmýyorlardý. Kaýnlarý doyunca avý býrakýyorlardý.

Ve o avcýlardan baykuþun demin söylediklerini düþündü. Gayet net almýþtý baykuþtan mesajý. 'Etrafýnýzda yamyam var. Dikkatli olun' demiþti. Böyle konuþma ancak vahþi olanýn içinden gelirdi. Abraka kuþlarla konuþabildiði için Tanrýça Fagým'a þükranlarýný sundu. Tekrar ormanýn içinden gelen iniltilere kulak kabarttý.

Karanlýkta bir yere bakarken insanýn hayal yaratýcýlýðý oldukça artardý. Abraka da öyle bir hayale takýldý. Az ötedeki aðaçlarýn dallarýna takýldý gözleri. Bir hareketlenme oluyordu orada. 'Acaba yamyam olabilir mi. Yine mi baskýna uðradýk. Kesinlikle o tarafta dallarýn arasýnda bir hareketlenme var.' Diye düþündü. Yanýlmamýþtý. Daldan yere bir þey atladý. Pür dikkat Abraka orayý dikizledi. Gözleri kalabalýklaþan hareketler gördü. Yoksa yamyamlar her bir aðacý kontrol mu ediyordu. Ormanýn içinden gerçek bir insan sesi duydu. "Hulu annu. Nan bala makan tu." Sözlerini iþitti. Aþaðý inip kaçamazlardý. Ses çýkarýrlardý. Fark edilirlerdi. Kalabalýk avcý grup ateþ yaktý. Abraka bir daha hayal görmediðini anladý. Bu týpký ölmüþ birini yeniden görmek kadar gerçekti. Abraka için henüz alarma geçmek gereksizdi. Yabancýlarýn hareketine göre karar verecekti. Belki yabancýlar avlanmýþ o, ateþi de bir ziyafet için yakmýþlardý. Az sonra bunda yanýlmadýðýný anladý. Burnuna kýzarmýþ et kokusu geldi.

Tuna M. Yaþar




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn tarihsel roman kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Göbeklitepe 5
Göbeklitepe 4
Göbeklitepe 3
Göbeklitepe 2
Göbeklitepe 1
Çok Eskiden 8
Çok Eskiden 4
Çok Eskiden 6
Çok Eskiden 5
Çok Eskiden 3

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dünya Taþýnýyor 3
Dünya Taþýnýyor 8
Dünya Taþýnýyor 7
Dünya Taþýnýyor 6
Dünya Taþýnýyor 1
Dünya Taþýnýyor 2
Dünya Taþýnýyor 5
Dünya Taþýnýyor 9
Dünya Taþýnýyor 4

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Masa [Þiir]
Reptilian 1 [Öykü]
Reptilian 2 [Öykü]
Reptilian 3 [Öykü]
Reptilian 4 [Öykü]
Reptilian 5 [Öykü]
Savaþ Trafiði 2 [Öykü]
Savaþ Trafiði 1 [Öykü]
Savaþ Trafiði 3 [Öykü]
Aðaçlara Fýsýldayan Adam [Öykü]


Tuna M. Yaþar kimdir?

Voltaire


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Tuna M. Yaþar, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.