Ben bir öğretmen değil, bir uyandırıcıyım. -Robert Frost |
|
||||||||||
|
Türkiye’de dinciliğin Meksika’sı Adıyaman ilidir. Orada “Menzil” adlı bir tarikat vardır, Menzil adında bir köyde. Neden dinciğin Meksika’sı dedim? Din sömürüsünde en ileri, en uç noktada oldukları için. Meksika’da her türlü suç oranı çok yüksektir, uyuşturucu, silah kaçakçılığı, insan kaçakçılığı, cinayet. Orası bu konularda kozmik düzeydedir. “Menzil” denen tarikat Afganistan Talibanı’nın başka bir versiyonudur, düşük düzeyli versiyonu, Afganistan Talibanı sokakta insan boğazlayıp keserdi, yaşlı kadınları sokakta başına silah sıkıp öldürürlerdi, seyrettim videoyu, şoke oldum, önce dua ederlerdi, sonra kuruşunu sıkarlardı, dua eden de ağlardı hesapta, kutsal iş yapıyor ya. Adıyaman’daki Menzil tarikatı henüz sokakta insan boğazlayıp kesmiyor, sokakta kadınları kurşunlayıp öldürmüyor; ama gelişip güçlendikçe yapacakları bu, başka şey yapmazlar, yapamazlar; çünkü içleri çürümüş, yürekleri kurtlanmış bireyler bunlar. Akp’yi destekledikleri için ne isterlerse yapmalarına izin veriyorlar. Adıyaman’ın o yöresindeki halk onlardan korkuyor, köylüler konuşuyor, orada her şeyi ele geçirmişler. Akp kurulduğunda; “bunlar demokrat adam” dediler, “bize zarar vermezler, biz İran olmayız, bunu yapmazlar,” gazeteciler böyle yazılar yazdılar, Akp hileyle İstanbul seçimlerini kazandı, Zülfü Livaneli kazanacaktı, sandıkları korumadılar ve seçimi oylarda hile yaparak kazandılar. Zaman geçti, Akp devlet kadrolarına Fetö’yü güzelce yerleştirdi, reisleri kaçtı saklandı, halkı sokağa çağırdı, halk öldü gitti, saklanan reis kendini kahraman ilan etti, miras kavgasında kardeşini, kankasını ve cemaatini terörist ilan ettirdi, okullarını kapattırdı önceden. Bu ülke şu an DİNCİLİĞİN MEKSİKASI, HER YERİ BÖYLEDİR. Akp ‘nin saldırgan ve nefretçi söylemiyle Kemal Kılıçtaroğlu her yerde dövülüyor, sövülüyor, linç ediliyor. 5 milyon ilk kez oy verecek genç var, büyük kısmı chp’ye oy verecekmiş, sonraki kısmı Akp. Bu akp’ye oy verecek gençler de ailelerinin etkisinde kalan, aileleri tarafından zehirlenen gençler. Bilgi sahibi değiller, cahiller. Ne yaparsan yap kötülüğü, o virüsü asla yayamazsın; çünkü geçmez beyinlere, yüreklere; çünkü insanları aydınlatan bir güç var, ruhları. İnsanları ne kadar zehirlemeye çalışırsan çalış zehirlenmezler, verdiğin zehir onları etkilemez; ama zayıf karakterleri etki altına alırsın. Çünkü insan ruhu onu kötülükten koruyan bir güce, ışığa sahiptir. Hasta, ölüm döşeğindeki Akp’nin zehri bitti tükendi. Chp kazanacak seçimde ve yıllar sonra Akp’ye oy verenler, Chp’ye küfredenler şöyle diyecek: “Ya iyi ki kaybetmişiz, Kemal güzel ve iyi adammış, anlayamadık.” Düzgün bilinçaltına sahip reisler düzgün konuşurlar, kişisel hastalıklarını saçmazlar topluma, korkuları vardır, yanlış yapmaktan, ahlakları vardır. Akp Araplaştırdı Türk halkını. Omurgasını kırdı, ruhunu yok etti. Mini etek, tayt giydi diye dayak yiyor kızlar, sutyen takmadan parkta oturdu diye oradan atılıyorlar, eskiden böyle şeyler yoktu, cemaatlerde tecavüze uğrayan ufak çocuklar yoktu. Bütün kötülüklerin başı Akp’dir. Araplaşma nasıl bir virüstür? “Başını ört, tek saç tekin görülürse cehenneme gidersin, bira içme, namaz kıl, oruç tut,” arkadaş ben bu dediklerini uygulamak istemiyorum, uygulamıyorum, eeeee? “Senin üstünde büyü var, büyüyü çözmem için senin benimle cinsel ilişkiye girmen lazım,” diyor adam, kadın da olur vermiş, adam kadınla yatmış ve üstelik bu yalanla kadının kızıyla da yatmış, sonra kadın polise şikayet etmiş de olay ortaya çıkmış. Başka bir örnek?: “Fetö banka hesabını ele geçirmiş, bize banka hesap numaranı ver ve ne kadar paran varsa çekeceğiz, sonra sana iade edeceğiz. Bundan kimseye söz etme.” Vatandaş o kadar cahil ve bilgisiz ki, inanıyor ve dolandırılıyor. Fetö Araplaşmanın Meksika sınırı, onu kim var etti, Akp var etti. Bize babamız öğretti küçükken;“polis sizden para istemez, isteyemez” diye. Araplaşmanın Meksika’sı nerde: İstanbul merkezli tarikatlar. Vur baltayı bu tarikatların boynuna, kes at, yılanın başını ez, yok olsunlar. Aklını çeldikleri gençleri devleti yıkmak için kullanacaklar, çocuklarını, böylece İran gibi şeriat devleti yapacaklar bizi. Taliban içimizde, çocukları, torunları içimizde. Dev bir ateş yakıp hepsini tek tek ateşe atmalı. Çünkü bunlar Türkleri ateşe atacak ileriki yıllarda. Bunlar Türk değil, kimliğini kaybetmiş kayıp, acınası yaratıklardır. Samsun’da da Menzilci tarikat üyeleri var, bence onlardan her şehirde var, iki arkadaşım var, Menzilcileri doğru insan sanıyorlar. Onlardan birinin kız çocuğu var, kız 10,12 yaşındaydı, dostum dediğim menzilcinin iş yerindeydim, kızı pc ekranında balerine bakıyordu, onun giysilerine, ufacık kızın başını örttürmüş babası anası, kızın din’le ve baş örtüsüyle alakası yok, upuzun etekler giyer dururdu çocuk, balerine merak salmış aşık olmuş, o ona çok ilginç ve güzel gelmiş, bakışlarından anladım. Babası küçük kızın çocukluk mutluluklarını çalmış hapsetmiş onu bir yere. Bu menzilci dediğim arkadaş da sakallı, sarıklı, çok da değerli biri, gitmiş çakal sürüsüne inanmış. Araplaşan insanlar saçmalar, karıyı eve hapseder, kadın ev ve çocuk bakımı yapar, hizmetçidir. Din denen şeyi de kadın uygular. Çok kız gördüm, annesi başörtülü, kızı tayt giymiş, külotu belli oluyor, fizik mükemmel. Kız anası gibi takılmıyor iyi ki de. Bir ergen kız gördüm, kot pantolon giymiş, yüksek bel, belinin kenarından da siyah iç çamaşırı görünüyor, annesinin başı yerde, belli ki kızın bu seksi giyim tarzından haz etmiyor, kaşları biraz çatık, yüzü düşük, utanıyor. Öyle çekici bir kız görmemiştim, ya iyi ki böyle kızlar var ortalıkta, ne yaparsan yap onları dinci yapamazsın. Öte yandan cahil bırakılmış, Araplaştırılmış başını örten ufak kızlar, karşı cinsin ne demek olduğunu, hayatın ne pisliklerle dolu olduğunu bilmeyen tertemiz kızlar var, vicdanımı hissediyorum, onların cahil bırakılmalarına üzülüyorum, içim sızlıyor. Kalçanın güzelliğin göstermek için siyah tayt giyen kıza bakarken içimde şehvet değil; merhamet damarları deli gibi akmaya, çarpmaya başlıyor; çünkü ülke kötülük dolu. Bu kız tertemiz kalsa, kendini adi erkeklerden korusa. Hz. Osman döneminde Kuran haricinde bütün kitaplar toplatılmış yakılmış, din karşıtı düşünce kitapları yakılmış. (Ömer Döngeloğlu anlattı televizyonda) Abi bu gerçekse ben Müslümanlığı reddettim gitti bitti. Ben İslam denen şeye zerre inanmıyorum, inandığım ruhum, yüreğim, bilincim. Nüfus cüzdanımda “”Müslüman”, “Sünni” yazabilir. Benim bunlarla zerre alakam yok, olmasın da. Benim dinim insan. Türklük bilinci. En eski, ilk atalarım dinimdir. Dinim göçebe, savaşçı, cesur Türkler’dir. Başkasını tanımam. İslam denen şeyin yayılışı, o coğrafyada İslam için yapılan savaşlar umurumda değil. Zerre önemli değil. 1976isa1976
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © İsa Kantarcı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |