En büyük mutluluk ve en büyük sıkıntı anlarında sanatçıya gereksinme duyarız. -Goethe |
|
||||||||||
|
Amerika Irak’a karşı kazandığı savaşa bakarak, dilediği ülkeleri de kolayca dize getirebileceğini sanmamalı. Zira Irak’ta silahlı savunma yoktu. Sadece palavra vardı. Irak kuzeyindeki dağlarda öncelikle hakimiyet kurması gerekirdi. Bunu da Amerika yığınak yapmaya başladığında yapacaktı. Zira o dağlar uzun sürecek bir savaşta vur kaçlar için çok önemliydi. Irak’ın Bağdat için söz ettiği çok güçlü savunma ise fos çıktı. Doğrusu Amerika dahil dünyada hiçbir ülkenin askeri uzmanları Bağdat’ın bu denli kolay düşeceğini düşünememişti. Zafer sarhoşluğu mu nedir? Amerika hedef şaşırmış gibi. Suriye Kore derken sanki yeni hedef Türkiye oldu. Türkiye Amerika’dan özür dileyecekmiş. Öküzün altında buzağı arar gibi bir davranışın içinde. Amerika’nın şunu iyi bellemesi gerekir Türkiye Irak değildir. Şu gelişmeyi de gözden ırak tutmaması gerekir. Amerika Türkiye’ye yüklendikçe Avrupa Türkiye’ye yanaşıyor. Avrupa Türkiye’nin strajetik önemini çok iyi bilmektedir. Bu özelliğe bir de Bor madenlerini eklersek Türkiye’nin önemini hiçbir Avrupa ülkesi göz ardı edemez. Amerika’nın Türkiye’ye saldırması karşısında Avrupa sessiz kalamaz. Böyle bir durum da üçüncü dünya savaşına neden olur. *** Başbakan ulusa seslenişte yine bozuk orman alanları konusunu saptırmaya çalıştı. Bozuk orman alanları üzerinde sekiz yüz bin konut yapılmış. Bu nedenle bozuk orman alanlarını satmaktan başka umarımız yok diyor. Hayır sayın Başbakan, o konutların daha doğrusu gecekonduların orman alanında olması söz konusu edilemez. Gecekondular hazine arazileri üzerindedir. Bozuk orman alanı dedikleri halen orman olan, ama içinde villalar yapılmış olan ağaçlı alanlardır. İşte bu bozuk orman alanı denilen alanlardan o villa sahipleri yararlanacaklardır. Trakya’nın doğusu ile güneyinde bir gezinti yaptığınızda, yemyeşil ağaçlar içinde yüzlerce villa görürsünüz. İşte bu yasa ile o villalar kurtarılmak isteniyor. Bir araştırma yapılsa, o villaların sahipleri açıklansa, çıkacak sonuca kimse şaşırmaz. Çanta’da geçtiğimiz günlerde çevreciler bir eylem yaptılar. Eylem orman alanı içerisinde bulunan bir kum ocağını protesto için gerçekleştirilmişti. Kum ocakları madencilik kapsamındadır. Yani kum ocağı işleten madencidir. Bu ocaktan çıkarılan kum cam sanayiinde kullanılsaydı maden sözüne gıkım çıkmazdı. Oysa bu ocaktan çıkarılan kum inşaat kumudur. O kum ocağının yanından birkaç kez geçmiştim. Bir hayli geniş bir alan kaplıyor. Çok derin çukurlar oluşturulmuş. Doldurulup üzerinde orman ağacı yetiştirmek olası değil. Her açıdan heder edilmiş bir arazi parçası. 1980 darbesinin askeri lideri Kenan Evren, Turgutlu ve Salihli’deki tuğla fabrikalarının çevreye verdiği zararı bildiğinden verimli arazilerden tuğla toprak almasını yasaklatmıştı. Tuğlacılar gözlerine kestirdikleri tuğla imaline toprağı elverişli arazileri, üstü benim altı sana kalsın diyerek mal sahiplerinden uzun vadeli sözleşmelerle kiralarlardı. Tarım bakanlığına tarla balıkçılığı için başvuruda bulunurlardı. Balıklar için havuz yapacağız diye tarlanın üzerindeki verimli toprakların tamamını boşaltırlardı. Ta ki tuğla imalatına elverişsiz olan kuma ulaşıncaya kadar. Sonra da çukur öylece kalırdı. Kiraya veren memnun kiralayan da. Tarla hiçbir işe yaramasa da nasıl olsa tapu yine mal sahibinindi. Gün olur işe yarayabilirdi. Üstelik tuğlacıdan aldıkları bedel tarlanın değerinden fazla idi. İdi diyorum. Aslında sistem halen aynı şekilde işliyor. Yani minareyi çalan kılıfı uydurmuş. Nasıl olsa hiçbir sorumlu tarla sahibini çağırıp “hani siz burada balıkçılık yapacaktınız “ diye sormuyor. Sorsa ne olur? Cezası nasıl olsa elli atmış yıl önceki paraya göredir. Üç beş yüz lira dahi tutmaz. Başta verimli araziler ve tüm ormanlar ulusal servetimizdir. Onları gözlerimiz gibi korumalıyız. Bu gidişle gelecek nesillerin bizleri lanetlemeleri kaçınılmaz olur. Zira bir santim tarıma elverişli toprağın oluşması için en az yirmi yıl orman için de yaklaşık otuz yıl gerekiyor. Heder edilen arazilerin tekrar ormana ve tarıma kazanılması bu denli uzun vadelidir. Özcan Nevres
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |