Prensiplerden hoşlanmam. Önyargıları yeğlerim. Daha içtenler. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Demokrat Parti satarak değil, borçlanarak ülke ekonomisini ayakta tutmaya çalışmıştı. Borçlanmada tıkanıklıklar olunca ekonomü çökmüş ve bir toplu iğne bile ithal edemez olmuştu. Bu nedenle her şey kara borsaya düşmüştü. Bu kötü gidişi Milli Korunma Kanunu bile durduramamıştı. Sat ama nereye kadar. Satılacaklar tükenince ne olacak. Zira satışlardan elde edilen gelir her zaman maliyetin altında. Oysa satmak çözüm değildir. Satmak yerine iyileştirme sağlanmalıdır. Halkı fakir olan bir ülkede liberalizm ne kadar başarılı olur, bunu iyi irdelemek gerekir. Liberalizm uğruna olabildiğince daralan iş alanları yüzünden işsizlik felakete dönüşmüştür. İş adamlarının öz sermaye azlığından başlatamadığı sanayi ve teknoloji atılımını ancak devlet gerçekleştirebilir. Geçmişte CHP ve Demokrat Partinin yaptıkları gibi. O günlerde kurulan fabrikalar alkışlanırken bu gün kötü yönetilme yüzünden, daha ziyade arpalık olmalarından dolayı tu kaka oldu. Türk Hava Yollarında olduğu gibi işletilmiş olsalar kar etmemeleri için önlerinde engel mi var? Yeterki kamu malları arpalık olmaktan kurtarılsın. Amerika Irak batağından kurtulmak için dün siz olmasanız da olur dediklerine bu gün avuç açar duruma düştü. Burada anlaması güç olan durum, Amerika'nın yüz kırk bin iyi eğitimli askeriyle başaramadığını bir avuç Türk askerinin üzerine yıkmaya çalışmması. On bin Türk askeriyle Irak'ın iç güvenliği nasıl sağlanılır anlaşılır gibi değil. Kürtlerin ummadıkları bir şekilde kazandıkları etkinliklerini kolayca bırakacaklarını sanmıyorum. Geçmişte Arapların yaptıkları gibi Türk askerlerini arkadan hançerlemeleri olasılığı çok yüksek. Böyle bir durumla karşılaşmamak için Türk askerindeki on bin şartyı kaldırılmalıdır. Karşılaşılacak tehlikelere karşı Irak'a gerektiği kadar asker girmelidir. Eğer bu kabul edilmiyorsa bu işe hiç bulaşmamak gerekir. *** Geçtiğimiz günlkerde sıra dışı, olağan üstü bir insan olan Denizli valisi Recep Yazıcıoğlu feci bir kazaya kurban gitti. Lazlar dokuz canlı olurlar. Ben lazım bana bir şey olmaz diyordu. Meğer sekizinin gittiğinin farkında değilmiş. Çok yazık oldu Yazıcıoğlu'na. Zira az bulunur sıra dışı bir insandı. Geriye baktığımızda onun gibi kaç vali kapanmaz izler bıraktı ardında. General Kazım Dirik İzmir'i İzmir yapan vali. Hangi ilçeye giderseniz gidin bir kaç eseriyle karşılaşırsınız. İlçelerin yollarında gördüğünüz sanat eseri mermer çeşmeler hep onun eseri. Küçücük köylerde gördüğümüz kışla gibi büyük okul binaları da onun eserleri. Muğla' da öğretmen okulu binası başta olmak üzere Datça yolu ve Marmaris yolu üzerindeki okaliptüslü yol vali Recai Güreli'nin eserleri. Onun sayesinde okaliptüs ağaçlarıyla tanışmıştık. Haşim İşcan hangi ilde valilik yapmışsa iline olağan üstü eserler kazandırmıştır. Bu saygıyla andığımız valiler gibi kaç vali gösterebiliriz? *** Kış soğuk yüzünü iyiden iyiye gösterdi. Umudumuz doğal gaz olduğu için hiç bir hazırlık yapmamıza gerek yok. Zira iki doğal gaz sobamız var. Yeter ki gazımız gelsin. Kış hazırlığı olarak balkonumdaki çiçeklrden, gelecek yaz için tohum toplamak. Kedi tırnaklarının gözle zor görülen tohumları bana Yunanlı bir bilim adamanın sözlerini anımsatıyor. Kainatın varlığının tek nedeni psoros diyor. Yani tohum. Kedi tırnaklarının tohumlarındaki gücü düşünüyorum. Doğa bu küçücük tohuma nasıl bir güç vermiş ki toprağı delip yaşama merhaba diyebiliyor. Tohumlar içinde en enteresanı nedir desim kaç kişi yanıt verebilir? Bu en enteresan tohum baklagillerin amansız düşmanı canavar otuna ait. Çiftçilerin bu zararlı otla başa çıkamamasının nedeni tohumlarının on yıla göre programlanmış olmasıdır. Canavar otunu etkisiz kılan ise bol sudur. Sporos, kainatın varlığının temel taşı. Yani tohum. Çiftçilerimizin belini büken ya da yüzünü güldüren hep tohum değil mi? İyi tohumla ürününü yetiştirdiyse yüzü güler. Parasızlık yüzünden iyi tohuma uzanamayan çiftçinin yetiştirdiği ürünse yetştiricinin yüzünü ender güldürür. Ne yazık ki ülkemizde çok yanlış bir kararla tohum üretme çiftlikleri kaldırılmıştır. Devlet çifçisini tohum üreticilerinin kucağına itmiştir. Umarım bir gün bu hata anlaşılır ve tohum üretme çiftlikleri yeniden üretime başlar. Tüm çiftçilerimizin ayırımsız yüzleri güler. Özcan Nevres ozcannevres@hotmail.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |