..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Günlük Olaylar > Özcan Nevres




17 Eylül 2003
Okullar Açıldı  
Özcan Nevres
Okullar açıldı. Eski öğrencilerin okul ve oyun arkadaşlarına kavuşmalarının mutluluğu yüzlerinden okunuyor. Ya bu yıl başlayanlar? Hemen hemen tamamının yüzünden düşen bin parça.


:AGIF:
Okullar Açıldı
Okullar açıldı. Eski öğrencilerin okul ve oyun arkadaşlarına kavuşmalarının mutluluğu yüzlerinden okunuyor. Ya bu yıl başlayanlar? Hemen hemen tamamının yüzünden düşen bin parça. Annelerini minik elleriyle sımsıkı tutmuşlar. Gözlerinden inci tanesi gibi yaşlar dökülüyor. Çok değil bir kaç gün içinde onlarda alışacaklar ve yeni hayatlarına kolayca adapte olacaklar. Yeter ki öğretmenleri onlara sevecenlikle yaklaşsın ve öğretmeninin annesi kadar güvenli olduğunu analatabilsin. Gerisi kolay.
Küçük oğlum çok sert bir öğretmene denk gelmişti. Lise öğretmeni olan eşime oğlumuz çok hassas onu başka bir öğretmene verdirsek iyi olur demiştim. Eşim karşı çıkmıştı. O öğretmenin Menemen'in en iyi eğitim vereni olduğu söyleniyor. Üstelik senin arkadaşın. Her halde arkadaşlık hatırına oğlumuza sert davranmaz demişti. Her hangi bir terslik olmasın diye de öğretmeni çocuğumun hassasiyeti için uyarmıştım. Bir süre sonra oğlumda kekemelik başladı. Aklıma hemen öğretmenin sertliği geldi. Oğluma ısrarla sordum öğretmenin seni dövdü mü diye? Hayır dedi. Peki başka çocukları dövüyor mu? Hemde çok dövüyor demişti. Kekemeliğin nedeni ortaya çıkmıştı. Hemen okula gidip çocuğumun sınıfının değiştirilmesi gerektiğini söyledim. Müdür, niye değiştirtmrk istiyorsun? O öğretmen okulumuzun en değerlisi deyince benim için değeri sıfır dedim. Dayakla eğitim ne zaman iyi eğitim oldu? Hemen sınıfını değeiştirdiler. Fakat kekemelik yakasına yapışmıştı ve bırakmıyordu.
Diş tabibi Ersin Güremen ile konuşurken konu çocuklarıma geldi. Duyduğuma göre çok zekimişler dedi. Çok zeki olduğu doğru da küçükte kekemelik başladı. Ağabeyim İzmir Hatay'da Nokta durağına yakın bir yerde bulunan Çevre Sağlığı ve Rehabilatosyon Merkezinde Müdür. Orada kekemelik tedavisi yapılıyor. Ben sana bir kart yazayım. Ağabeyime git. Gerekeni yapar dedi. Teşekkür ederek kartı aldım. Ertesi gün oğlumu merkeze götürdüm. İki hafta tedavi görmesi gerekir dediler. Oğlumu merkeze çok yakın oturan halasına teslim ettik. İki hafta halası tedavisiyle ilgilendi. Onca tedaviye rağmen tam bir iyileşme sağlanamadı. Heyecanlandığı zaman kekemeliği hemen nüksediyor. Benim oğlumun başına gelenlerin başka çocukların başına gelnenesi için öğretmenlerin de velilerin de çok hassas davranmaları gerekir.
Hayvanlarda üreme iç güdüseldir. Üreme duygusu genlerinden kaynaklanmaktadır. Onların üremelerinde gelecekle ilgili hiç bir kaygı ve emel yoktur. İnsanların bir kısmı ihtiyarlığında bakar diye çocuk ister. Bazıları ise ki en tehlikeli ve kötüsü budur. Ne kadar çok çocuk o kadar çok para demektir diye düşünürler. Devlet bir türlü çocuk çalıştırılmasını önleyemediği için üreme devam eder ve sokaklar, sokak çocukları ile dolar. Oysa çocuk soy tükenmesin diye yetiştirilmelidir. Çocuklarıma her zaman ben sizi kendim için değil, topluma yararlı olmanız için yetiştiriyorum. Kendinizi bu yönde yetiştirin diyordum. Ve yetiştilerde.
Çocuk evin neşesidir. Ailenin temel direğidir. Onu en mükemmel yetiştirmek anne ve babanın görevidir. Bir insan çocuğu için ölümü göze alır. Çocuğa topluma iyi insan olarak kazandırmanın tek yolu sevgi ve şevkattır. Geçen gece televizyonda izlediğim bir haber sinirlerimi allak bullak etti. Bir insan aç ölse bile o babanın yaptığını yapamaz yapmamalıdır. Adam işsizliğinin faturasını evladına çıkarırcasına iki bıçağı çocoğunun boynuna dayamış. Çocuk korku içerisinde. Akla şöyle bir şey gelebilir. Önceden kızına rol yapmayı öğretmiştir diye. Çocuğun yüzündeki korku ifadesi böyle bir düşünceyi çürütüyor. Bence bu adam o çocuğu kaybetmiştir. Hiç bir zaman o çocuk babasına babam diye sevgiyle sarılamaz. Şimdiki durumda baba kazanmış görünüyor. Bir evlat kaybetme karşılığı bir ev ve iş sahibi oluyor. Şayet verilen sözler tutulursa.
Bu madalyonun bir de arka yüzü var. Kişisel çıkarlarını evlat sevgisinden üstün tutanlar aynı senaryoyu vizyona koyarlarsa ne olacak? Her çocuğunu keseceğim diyene ev ve iş. Oh be ne ala memleket. Adam kahvehanede oturmuş ayağına iş gelmesini bekliyor. Gelen iş avantalıysa, kolaysa işi kabul ediyor. Aksi halde çağrıldığı işe gitmiyor. Avantalı iş çıkmayınca basıyor yaygarayı. Açız, işsiziz. Ya iş bulur ve bir de ev verirsiniz. Ya da karımı, çocuğumu keserim.
İşsizlik kanayan bir yaradır. Devletin görevi iş alanları yaratmaktır. Biz tüccar, manav devlet istemiyoruz diyenler. Bu ülkede devlet eli olmadan işsizlik sorununu çözebilecekseniz hadi başlayın. Yoksa sizleri tutan mı var? Eğer işsizliğe umar olamayacaksanız bırakın devlet büyük kalsın ve bu sorunu yine eskisi gibi devlet çözsün.
17/09/2003                          Özcan Nevres ozcannevres@hotmail.com                         



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Baykuş ve Serçeler
ADD nin Uyarıları
Bozuk Orman Arazisi Arıyorum
Bir İstek Üzerine
Uyan Ey Türkiye Uyan
Televizyonda İçine Eder Hanım
Küçükçekmece Gölü
Yeni Yıla Bakarken
Dürüst Olabilmek
İşkence Suç Mu

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bilim Nereye Gidiyor?
Siyasetin İçinden
Pazar Günkü Gezimiz
Çok Sevmiştim Bu Kenti

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Acılarla Yaşamak [Şiir]
Özleyiş [Şiir]
[Şiir]
Bir Dosta Mektuplar 1 - 12 [Şiir]
Sevgiliye [Şiir]
Seni Düşündüm Yine [Şiir]
Alın Götürün Beni Dalgalar [Şiir]
Ah Bu Sensizlik Yok Mu [Şiir]
Bir Rüzgardır Yaşamak [Şiir]
Uyan Be Memet [Şiir]


Özcan Nevres kimdir?

1958 de gazetecilige basladim. O zamandan beri yazmaktayim.

Etkilendiği Yazarlar:
Yaşar Kemal, Ümit Yaşar Oğuzcan Fazıl hüsnü Dağlarca


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.