Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke |
|
||||||||||
|
Okullar açıldı. Eski öğrencilerin okul ve oyun arkadaşlarına kavuşmalarının mutluluğu yüzlerinden okunuyor. Ya bu yıl başlayanlar? Hemen hemen tamamının yüzünden düşen bin parça. Annelerini minik elleriyle sımsıkı tutmuşlar. Gözlerinden inci tanesi gibi yaşlar dökülüyor. Çok değil bir kaç gün içinde onlarda alışacaklar ve yeni hayatlarına kolayca adapte olacaklar. Yeter ki öğretmenleri onlara sevecenlikle yaklaşsın ve öğretmeninin annesi kadar güvenli olduğunu analatabilsin. Gerisi kolay. Küçük oğlum çok sert bir öğretmene denk gelmişti. Lise öğretmeni olan eşime oğlumuz çok hassas onu başka bir öğretmene verdirsek iyi olur demiştim. Eşim karşı çıkmıştı. O öğretmenin Menemen'in en iyi eğitim vereni olduğu söyleniyor. Üstelik senin arkadaşın. Her halde arkadaşlık hatırına oğlumuza sert davranmaz demişti. Her hangi bir terslik olmasın diye de öğretmeni çocuğumun hassasiyeti için uyarmıştım. Bir süre sonra oğlumda kekemelik başladı. Aklıma hemen öğretmenin sertliği geldi. Oğluma ısrarla sordum öğretmenin seni dövdü mü diye? Hayır dedi. Peki başka çocukları dövüyor mu? Hemde çok dövüyor demişti. Kekemeliğin nedeni ortaya çıkmıştı. Hemen okula gidip çocuğumun sınıfının değiştirilmesi gerektiğini söyledim. Müdür, niye değiştirtmrk istiyorsun? O öğretmen okulumuzun en değerlisi deyince benim için değeri sıfır dedim. Dayakla eğitim ne zaman iyi eğitim oldu? Hemen sınıfını değeiştirdiler. Fakat kekemelik yakasına yapışmıştı ve bırakmıyordu. Diş tabibi Ersin Güremen ile konuşurken konu çocuklarıma geldi. Duyduğuma göre çok zekimişler dedi. Çok zeki olduğu doğru da küçükte kekemelik başladı. Ağabeyim İzmir Hatay'da Nokta durağına yakın bir yerde bulunan Çevre Sağlığı ve Rehabilatosyon Merkezinde Müdür. Orada kekemelik tedavisi yapılıyor. Ben sana bir kart yazayım. Ağabeyime git. Gerekeni yapar dedi. Teşekkür ederek kartı aldım. Ertesi gün oğlumu merkeze götürdüm. İki hafta tedavi görmesi gerekir dediler. Oğlumu merkeze çok yakın oturan halasına teslim ettik. İki hafta halası tedavisiyle ilgilendi. Onca tedaviye rağmen tam bir iyileşme sağlanamadı. Heyecanlandığı zaman kekemeliği hemen nüksediyor. Benim oğlumun başına gelenlerin başka çocukların başına gelnenesi için öğretmenlerin de velilerin de çok hassas davranmaları gerekir. Hayvanlarda üreme iç güdüseldir. Üreme duygusu genlerinden kaynaklanmaktadır. Onların üremelerinde gelecekle ilgili hiç bir kaygı ve emel yoktur. İnsanların bir kısmı ihtiyarlığında bakar diye çocuk ister. Bazıları ise ki en tehlikeli ve kötüsü budur. Ne kadar çok çocuk o kadar çok para demektir diye düşünürler. Devlet bir türlü çocuk çalıştırılmasını önleyemediği için üreme devam eder ve sokaklar, sokak çocukları ile dolar. Oysa çocuk soy tükenmesin diye yetiştirilmelidir. Çocuklarıma her zaman ben sizi kendim için değil, topluma yararlı olmanız için yetiştiriyorum. Kendinizi bu yönde yetiştirin diyordum. Ve yetiştilerde. Çocuk evin neşesidir. Ailenin temel direğidir. Onu en mükemmel yetiştirmek anne ve babanın görevidir. Bir insan çocuğu için ölümü göze alır. Çocuğa topluma iyi insan olarak kazandırmanın tek yolu sevgi ve şevkattır. Geçen gece televizyonda izlediğim bir haber sinirlerimi allak bullak etti. Bir insan aç ölse bile o babanın yaptığını yapamaz yapmamalıdır. Adam işsizliğinin faturasını evladına çıkarırcasına iki bıçağı çocoğunun boynuna dayamış. Çocuk korku içerisinde. Akla şöyle bir şey gelebilir. Önceden kızına rol yapmayı öğretmiştir diye. Çocuğun yüzündeki korku ifadesi böyle bir düşünceyi çürütüyor. Bence bu adam o çocuğu kaybetmiştir. Hiç bir zaman o çocuk babasına babam diye sevgiyle sarılamaz. Şimdiki durumda baba kazanmış görünüyor. Bir evlat kaybetme karşılığı bir ev ve iş sahibi oluyor. Şayet verilen sözler tutulursa. Bu madalyonun bir de arka yüzü var. Kişisel çıkarlarını evlat sevgisinden üstün tutanlar aynı senaryoyu vizyona koyarlarsa ne olacak? Her çocuğunu keseceğim diyene ev ve iş. Oh be ne ala memleket. Adam kahvehanede oturmuş ayağına iş gelmesini bekliyor. Gelen iş avantalıysa, kolaysa işi kabul ediyor. Aksi halde çağrıldığı işe gitmiyor. Avantalı iş çıkmayınca basıyor yaygarayı. Açız, işsiziz. Ya iş bulur ve bir de ev verirsiniz. Ya da karımı, çocuğumu keserim. İşsizlik kanayan bir yaradır. Devletin görevi iş alanları yaratmaktır. Biz tüccar, manav devlet istemiyoruz diyenler. Bu ülkede devlet eli olmadan işsizlik sorununu çözebilecekseniz hadi başlayın. Yoksa sizleri tutan mı var? Eğer işsizliğe umar olamayacaksanız bırakın devlet büyük kalsın ve bu sorunu yine eskisi gibi devlet çözsün. 17/09/2003 Özcan Nevres ozcannevres@hotmail.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |