Öyle yaşamalısın ki ölünce mezarcı bile üzülsün. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Avrupa Birliğine Girecek miyiz? Dostlarıma ve tanıdıklarıma bir çok kez Avrupa Birliğine girecek miyiz? diye sorduğumda kimi inançlı bir ifadeyle elbet de gireceğiz demekte, çoğunluk ise hadi canım sende, Avrupa birliği bizi ne yapsın? diyerek kapıyı kapatmakta ve inanmadıklarını dile getirmektedirler. Dün Flaş Televizyonundaki haberlerde İzmir Tepecik Sosyal Sigortalar hastanesindeki görüntülerde ne kadar Avrupalı olabildiğimiz gözler önüne serildi. Görüntüler Avrupa Birliği bizi ne yapsın diyenleri tam olarak doğrulamaktaydı. Yaramazlık yapmasınlar diye ayaklarından ve ellerinden karyola demirlerine sargı bezleriyle bağlanmış çocukların görüntüleri içler acısıydı. O yetmedi. Birde devletin halkın can güvenliğini sağlaması için verdiği tabancayı, cinayet işlemekte kullanan polis memurunun şokunu yaşarken, yerde yatan yaralının içler acısı durumunu dehşetle izledik. Sonunda olan oldu yaralı genç kan kaybından yaşamını yitirdi. O olaya benzer bir şekilde çok sevdiğim bir arkadaşım yaşamını yitirmişti. Doğa köydeki bağından Menemen'e dönerken mobiletinin lastiği patlamış. Yol kenarında lastiği tamir etmeye çalışırken büyük olasılıkla sarhoş bir sürücü banketten aşağı inerek arkadaşıma çarpmış. Kanlar içerisinde yatan arkadaşımı yanıbaşından geçen yüzlerce arabadan hiç biri almamış ve acılar içerisinde kıvranarak can vermişti. Bu gibi durumlarda hep sorarım insanlık öldü mü diye? Bir arabanın döşemesinin kan lekesiyle kirlenmemesi insan hayatından çok mu önemli? Ben ve benim gibi sürücüler yolda yardımlaşmanın önemini çok iyi biliriz. Bu nedenle yardımdan kaçanları hep kınarız. Evimde de, arabamda da iki kiloluk yangın tüpleri hiç eksik olmaz. Çok şükür evimdekini bu güne kadar kullanma gereği hiç duymadık. Foça'nın Kozbeyli köyündeki Osman Amcanın Kahvehanesinde eşim ve kardeşlerimle ünlü dibek kahvelerimizi içerken alt taraftan sesler yükseldi. Aşağı baktığımızda bir motorsıkletin alev alev yandığını gördük. Hemen arabama koşup yangın söndürücüsünü alıp motorsıkletin yanına gittim. Pimi çekip tetiğe bastım. Köpük anında alevleri boğup yangının sönmesini sağladı. Daha önce arabalarda bulundurulması zorunlu olan göstermelik yangın söndürücüsüyle bir yangına müdahele ettiğimde söndürücüm yanan arabaya sinek vızıltısı gibi gelmişti. Kapı karşı komşumuz Şahinler mağazasının sahibinin oğlu, mağazada sürekli bulundurdukları on kiloluk yangın tüpüyle gelip, tetiğe basmasıyla bir hayli genişlemiş olan yangını kolayca söndürdüğünü görünce hemen iki tane iki kiloluk alarak birini evime diğerini de arabama yerleştirdim. Yolda kalmış arabaları gördüğümde bana ne deyip geçmem. Mutlaka durup yardım öneririm. Yapabileceğim basit bir arızaysa üst baş kirlenecek korkusu duymadan hemen arızayı gidermeye çalışırım. Profilo Holdingin Muğla bölge serviş şefi iken, gecenin ilerlemiş bir saatinde Fethiye'den Muğla'ya dönerken Salkar'da (Muğla-Marmaris yolunun en yüksek bölümü 560 metre) iki hanımın bir arabayı ittiğini gördüm. Hemen frene basıp durdum. Yanlarına gittim. Siz arabayı itip çalıştırmaya çalışıyorsunuz ama, motorda hiç bir ateşleme belirtisi yok dedim. Sürücü bir satten beri ta yukardan ite ite buraya kadar geldik ama bir türlü çalışmıyor dedi. Kaputu açtırıp bobine elektrik geliyor mu diye kontrol ettim. Elektrik yok. Park lambalarını açınca sigorta attı. Hemen bobinin elektrik bağlantısını sağlayan kabloyu ayırdım. Arabamdan alıp geldiğim kablo ile aküden direk elektrik almayı sağladım. Bu şekilde yaptığım bağlantıyla gideceğiniz yere varırsınız. Vardığınızda bu kabloyu aküden ayımayı unutmayın. Unutursanız bobin, platin ve meksefe hepsi yanar ya da bozulur. Sabah tamirciye gitmek için kabloyu söktüğünüz yere bağlarsınız dedim. Marşa basınca motor hemen çalıştı. Nasıl teşekkür edeceklerini bilemediler. Hadi bakalım düşün önüme dedim. Ben de Muğla'ya gidiyorum. Muğla'ya varıncaya kadar kontrolüm altında olacaksınız. Yolda kalma korkusu yaşamayın. Bir keresinde de İstanbul plakalı bir arabayı iki bayla iki bayanın ittiklerini görünce dönüp kafa kafaya yanaştım. Hayrola yolda kalmışsınız dedim. Biri sormayın dedi. Benzin bitti zannettik. İlerideki benzin istasyonundan benzin alıp depoya koyduk yine çalışmadı. Kaputu açtırdım. Seyyar lambanızı verir misiniz dediğimde aman aman seyyar takmayın akü boşalmasın. Beyefendi seyyar lambanın aküyü bitireceğini size kim öğretti. Eğer akünüğz seyyar lambanın çektiği en fazla bir amper ile boşalıyorsa aküyü hemen söküp şu hendekten aşağı atın dedim. Peki vereyim dedi. Lambayı yakıp distibitör kapağını açtım. Bir on dokuz anahtarınız varsa verin dedim. Anahtarı bagajdan alıp getirdi. Puleyi sıkan somuna geçirip sente ayarını kontrol ettim. Platin hiç oynamıyordu. Milin dönüp dönmediğini kontrol ettim. Ola ki dişli sıyırmış olabilir diye düşünmüştüm. Mil dönüyordu. Bu kez tornavida istedim. Getirdikleri tornavidayla platin vidasını gevşetip gereken aralığı verdikten sonra vidayı sıktım. Hepsi de merakla sonucu bekliyorlardı. Ayarı bitirip kapağı yerine oturtup kaputu indirdim. Hadi bakalım geç direksiyona dediğimde ne yani arabamız çalışacak mı diye sordu? Direksiyona geçtiğinde ikinci vitese tak komutu verdim. Üç erkek arabayı iter itmez motor çalıştı. Biri merakla sordu. Mesleğiniz motor tamirciliği mi? Eh sayılır dedim. Elektrik, elektronik ve güç kaynakları teknisyeniyim. Yalnızca televizyon tamirciliği yapıyorum. Kartını çıkarıp uzattı. İstanbul'a geldiğinde mutlaka bekleriz dedi. Yaptığım bir hizmetten karşılık bekleme gibi bir huyum olmadığından hiç bir zaman aramadım. Ben hep yolda kalanlara yardıma koşarım. Peki ben yolda kaldığımda yardım eden oluyor mu? Evet. Yalnızca bizim kuşağın sürücüleri yardıma geliyor. Genç sürücüler alaylı bir yüz ifadesiyle sanki babana söyle sana da babamın bana aldığı gibi son model araba alsın. Bak ben yolda kalıyor muyum? der gibi tam gaz geçip gidiyorlar. Yolkda kalanların yardımına koşan sürücülerin bir yaralıyı arabasının koltukları kan lekesi olmasın diye arabasına almaması mümkün değildir. Yaralı bir insanı hastaneye taşımak yalnızca insani bir görev değildir. Yasal zorunlluuktur. Şahitlerle desteklenmiş bir şikayette yaralıyı hastaneye yetiştirmekten kaçan sürücü suçlu olur ve bu suçundan dolayı cezalandırılır. İnsanların zorda kalanlara gereken yardımdan kaçınmamaları dileğiyle Özcan Nevres
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |