"Anka kuşu gibi yalnızlığı adet edin! Öyle hareket et ki, adın daima dillerde dolaşsın ama seni görmek olanaksız olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Umuda gülümserken yenik düşmüştüm uçurum gölgelerinde. Sesini yitirmiş rüzgar gibi kilit vurdum dudaklarıma. Zamanı ayrılığın durgun anılarına kurup her sabah yalnızlığa uyandım. Ellerimle ektiğim sevda fidelerini tek tek kanlı ve ihanet görmüş yüreğimle " ben " yoldum. Bir gün sevdanın meyvesini verecek zannettiğim fideler şimdi ayrılığın en büyük ödülü olarak yüreğimin arka bahcesinde solmayı bekliyorlar. Kör bıçakları kirpiklerimde bileyip yüreğime kanlı pusular kurdum. Yüreğimin etrafına dikenli tellerle çevirdim. Kimse acılarıma ve düşleri çalınmış yarınlarıma ortak olmamalıydı. Kimse benim için ağlamamalıydı. Düşsem de uçurumlara , ezilmiş dizlerimle kendim çıkmalıydım aydınlağa. Yaralarıma merhem diye gözlerini sürecekken nice ayrılık tokatları yedim yüreğime savrulmuş. Günahlarına yüreğimi rehin verecekken yapmacık gülüşlerin ardına gizlenmiş kurşunları göğsümde dikenli gül bildim. Yenilmiştim ve ezilmiştim. Ruhumda hep kendimi sorguladım. Kalemini kırdım yüreğimin. Suç benimdi oysa; cünkü kırık dökük sevda teknesiyle ve yarım bedeninle hırçın denizlerde ne işim vardı benim ? Hakkım olmayan sevmeyi bu kadar neden istemiştim ? Evet, suçum sabitti..Cezama razı olup suskunlugun elbisesini giyindim üzerime. Ansızın celladın gölgesine yıkılmamak için kilit vurdum gönlüme... Hiçbir zaman " gideni " suçlamadım.Suçu sabitken bile adını ihanet cümleleriylw anmadım. Gitse de onu hala sevdiğimden değil. Çünkü " O " yüreğimde ölmüştü.Kendi silahıyla " yüregini " şakağından vurup sevda kitabında ölmüştü. Ve bizim sevda kitabımızda ölenlerin ardından tek bir kelime edilmezdi. Tek bir cümle kurmadım gidenin ardından.." O "artık ölmüştü. ........................ Şimdi bembeyaz satırların arasında seni seviyorum. Başkasını senin sevginde unutmak için değil; seni " sen " olduğun için seviyorum. İhanet görmüş yüreğimi iyileştirmek için sevmedim seni. Seni, yüreğim diye sevdim. Sana bir gün gitmek için gelmedim; seni " uzaklarda " içimde büyütmeye geldim. Farklıydın sen..Duruydu gözlerin..Yalın ve sadeydi yüreğin. Süslü ve kafiyeli cümlelerin ardında değil, yüreğinin yalın satırlarda sevdim seni. Hala seviyorum...Sevmeye de devam edeceğim. Yüzünün aydınlığına uzanıp yarınlarıma umutla bakıyorum. İhanetten kalan yaralarımı senin sevdanda sarmak için sevmedim seni. Ben seni " yüreginin güzelliginde " sevdim. Gözyaşlarını yağmurum, gülüşlerini umudum biliyorum. Asla tenin için sevmedim seni. Ben baharları andıran yüreğini sevdim. Ben senin imkansızlığını sevdim. Ellerinin varlığını bilmeden ellerinin ince cizgilerine çizdim Cenneti..Hayallerimin en güzel yıldızlarını gözlerin duruluğuna serdim. Seni sevmek; bir heves değildi. Tüketilmek için büyütülen ayak üstü sevda değildi sana duyduklarım. Günahlarına bedenimi ateşlere serecek sevdim seni. Kuru bir laftan öte yemindi bu. Ben senin tenini değil, bedenimi gülümseyerek kor yangınlara koşacağım günahlarını sevdim. Ben seni " sen olduğun " için sevdim. Kavuşmalarımızı hep erteledim. Kavuşsak içimizdeki büyük sevdamız ölecekti. Biz hasretin çilesinden umudu sağıp imkansızlıgın içindeki güzelliklere sarıldık. Tek nefeslik sevdaların yorulmuş sabahlarında ben seni yağmurlarla dans edişine uyandım. Karanlığı giyinmiş gecenin gölgelerinde , kirpiklerinin masumluguna uzandım. Ben sana bir gün gitmek için gelmedim. Ben senin imkansızlıgına rağmen hasretinin güzelliginde sevdim seni..Ben senin günahlarında közlenmeyi, ben seni yorgun akşamların çiğ tanesi düşmüş sabahında seni özlemeyi seni beklemeyi ve gözlerini güneşin sıcaklığında hayal etmeyi sevdim. Gözyaşlarının göğsümün kuru topraklarına yağmur diye düşüşündeki ıslaklığını sevdim. Hayallerinde olmanın güzelligini onur bilip saçların rüzgarla savaşını, hayata sımsıkı sarılıp acıyla inatlaşmasını sevdim. KISACASI; BEN SENİN YÜREĞİNDEKİ HAYATI VE GÖZLERİNDEKİ DURULUĞU SEVDİM.. 05.07.2006 15.18
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ismail sarıgene, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |