Olgunluğa erişmemiş şairler ödünç alır, olgunluğa erişenler çalar. -George Eliot |
|
||||||||||
|
Bahsettiğim deprem, bütün dünyayı kuşatacak, dalga dalga dünyanın bütün şehirlerine, bütün köylerine yayılacak bir deprem.Şu küreselleşme denen olguyla da alakalı bu deprem.Türkiye’miz de oldukça fazla çatlaklarla dolu, pek çok tektonik harekete gebe bir fay hattının üzerinde.Her an sallandı sallanacak evlerimiz.Hangi depremden bahsettiğimi yine anlamadınız değil mi?Belki bazı dostlarımız 17 Ağustos’ta yaşanan deprem gibi acı bir sarsıntıdan bahsettiğimi sanabilir.Benim böyle bir depremin olup olmayacağını bilmeme imkan yok.Eğer biliyorum dersem, haddimi aşarım hatta medyumluğumu da ilan etmiş olurum.Hayır, ben başka bir depremden bahsediyorum.Bahsettiğim deprem kültürel ve de ahlaki bir deprem. Türkiye istesek de istemesek de, doğru görsek de görmesek de çağdaş dünyaya, bilhassa da Avrupa’nın pek çok değerlerine entegre olmaya başladı.Avrupa’nın sanayileşme döneminde yaşadığı sıkıntıları yaşamaya başladık.Her gün haberlerde duyduğumuz üzücü olaylar, bu büyük depremin ön habercisi küçük sallantılar. Gençler, anne ve babalarına asi.Her türlü ahlaksızlık çevremizde dal budak salmış durumda.Yalanlar, hırsızlıklar, cinayetler, terör, bir karabasan gibi çöktü ülkemizin üzerine.Gençlerimizi, yakında meydana gelecek o büyük, kültürel ve ahlaki depremlerden korumanın gereğini unuttuk çoğumuz.Çocuklarımız uyuşturucunun, türlü türlü ahlaksızlıkların tehdidi altında.Eskiden, huzurun, dayanışmanın adresi olan evlerimiz, şimdi kavganın, bağrışmanın mekanı durumunda.Kadınlar kocalarından, erkekler de hanımlarından şikayetçi.Ebeveynler de çocuklarının durumunu beğenmiyor.Binalarımız, evlerimiz o saadet kaynağı yuvalarımız, çöktü çöküyor. Bu çizdiğim karamsar tabloyu ne yalan söyleyeyim ben de beğenmedim.Çünkü sizin bu gibi depremlere hazırlıklı olduğunuzu biliyorum.Çünkü sizin, ailelerinizi, çocuklarınızı o depremden korumak adına canhıraş bir faaliyetle çalıştığınızı çok iyi biliyorum.En azından “ne olacak halimiz?” diye düşünüyoruz ara sıra.Bu da büyük bir gelişme değil mi?Başta bizim kendi yürek yuvamızın, ardından da çocuklarımızın ruh binalarının demiri olan dini, kültürel ve ahlaki değerleri kaybetmediğimizi çok iyi biliyorum.Bu malzemelerden çalmıyoruz.Öyle inşa ediyoruz yürek ve ruh binalarımızı.O halde korkuya ne hacet.İnançla, kültürle, ahlakla kuvvetlenen bir yüreğin, en büyük sarsıntılarda dahi yıkılmayacağını açık yüreklilikle söyleyebilirim. Bir de sevgi harcı var.Onu da gereği gibi kullanabilirsek aramızdaki ilişkilerde, daha bir anlayışlı olabilirsek birbirimize karşı, o zamansa hiç korkmayın.Evlerimiz, yuvalarımız, okullarımız yıkılmaz o zaman.Hepimiz Yunus Emre’yi biliyoruz.Mevlana’yı ve onun bütün dünyaya verdiği evrensel mesajları da biliyoruz.Bu sevgi ve ahlak içerikli mesajları birbirimize yollayalım.Bir çiçekle yapalım bunu, ya da bazen bir öpücükle.Annenizin elini en son ne zaman öptünüz?Veyahut da kızınıza, oğlunuza onları sevdiğinizi en son ne zaman söylediniz?Sevgiden sakın korkmayalım.Bir an önce sunalım birbirimize sevgi mesajlarımızı.Bunları yaptıktan sonra o kültürel depremden neden korkalım ki? Son üç yüz yılda Avrupa, o kültürel ve ahlaki depremlerin neticesinde yerle bir oldu.Batıda aile mefhumu diye bir şey kalmadı.Bunu hepimiz çok iyi biliyoruz.Bizse hala direniyoruz.Hala ruh ve yürek temellerimizdeki sağlam malzemeler, kaliteli harçlar bizi ayakta tutuyor.O halde ne dersiniz, yakında tüm dünyayı kuşatacak yeni depremlere de hazırlıklı olmaya?Ruh ve yürek binalarımızı sevgiyle, kültürle, ahlakla daha da kuvvetlendirmeye ne dersiniz?Alın Yunus Emre’nin Divanını ve okumaya başlayın.Alın Mevlana’nın mesnevisini ve özümseyin onu.Ara sıra göz atın Hacı Bektaş-ı Veli’nin insanlara öğüt veren özlü sözlerine. Sağlamlaştıralım bütün ruh temellerimizi..Hiç bir deprem bizi, ailemizi ve çocuklarımızı sarsamasın böylelikle.Toplumu mahvedecek yanlışların içine girmeyelim. Biliyor musunuz yakında deprem olacak?Ama ben hiç korkmuyorum.Yüreklerinizin kültürümüzden, tarihimizden beslendiğini çok iyi biliyorum çünkü..Kalp sütunlarınızın çok sağlam olduğunu çok iyi biliyorum. Kurtuluş Savaşında, Çanakkale’de göstermedik mi bunu yedi düvele? Hiç bir deprem bizi, değerlerimizi, vatanımızı yok edemez demedik mi? Yakında deprem olacak.. Biz ise hiçbir zaman yıkılmayacağız..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Oğuz Düzgün, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |