..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Paul'un Peter hakkında söyledikleri, Peter'den çok Paul'u tanımamızı sağlar -Spinoza
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk > İsmail Sarıgene




17 Haziran 2007
Ben Seni Unutmak İçin Sevmedim ki  
İsmail Sarıgene
Ben seni sadece kendime yakın hissettiğim için, acılarım acılarına benzediğin için sevdim....Ben sadece öznesi “ senin olduğun cümlelerin yüklemi..Ben sadece sırtına yüklenmiş acıları kendi yüreğinde taşımayı onur sayacak adamın gözyaşına sirayet etmiş solgun resmi....Belki de yüreğindeki mutluluğun ayak uçlarında umutsuzlukla savaşındaki kazanmaya en yakın duran sevginin tek galibiyeti..Olmadı...Kazanamadık; belki de sadece ben kazanamadım. Gittin..Ardında tüm yenilgileri bana bırakarak gittin..Bir kaç cümleyi geçmeyen ayrılığın sonrası ağır yenilginin “ şeref “ madalyası duruyor sol göğüsümün iç cebinde.Bir de ölüm duruyor sonsuza kadar çıktığın yüreğimin son nefesinde...Sadece sana ait olan dudaklarımda sensiz cümle kurmaktansa adının baş harfinde susmak arasında ne fark var ki ? Hayat ile ölüm arasında sen yoksan mutluluğun devrik cümlelerinde yüklem olmak ne fark eder ki ? Her ikisi de acıya mühürlü, sensiz kurduğum her bir cümlenin altı yalnızlığınla örtülü..


:BGEC:
"Ben seni bir gün unutmak sevmedim oysa sen.....”


Bir akşamüstü yine seninle düşüyorum devrik cümlelerin satır aralarına. Gidişini yaziyorum yine. Ardında yetim kalan yüreğimi kanıtıyorum her satırda..Gittin ve geride sadece yokluğunla hayat arasında sıkışmış bir adam yaşamakta bıraktığın sokaklarda .. Evimizin sokağa bakan tahta penceresinde kurumayı bekleyen binlerce gözyaşım sana kanamakta...Yırtılmayı bekleyen onlarca mektup gözyaşlarımda çığlık çığlığa ağlamakta.. Şimdi sensizim...Oysa bu aşka dair ne hayallerim vardı. Mutluluk adına ne resimler çizecektim...Sevda adına yaşayacaklarım vardı; nefesinle süregelecek bir hayatı senin ayak dibinde sonlandırmak..Son nefesimi, gözlerimde solacak hayatı senin dizlerinin dibinde bağışlamaktı.....Olmadı...Başaramadık; belki de sadece ben başaramadım..Gittin; cevaplarını en iyi senin bildiğin soruları bana bırakarak gittin..Şimdi öznesiz cümlelerin içinde acıyı taşımakta her bir kelimem.Artık sensiz geçen hayatın içinde ne anlam ifade eder ki bir ikindi vakti sessizce ölmem ? Ne fark eder ki....

Şimdi sevgim dudaklarında pişmanlık kelimeleriyle yan yana alırken; ben sensizliğin içinde yavaş yavaş kayboluyorum. Bu satırları yazarken yalnızlığın şakağına dayanmış bir mermi kadar soğuk ellerim... Bastığım her tuş ellerimden daha sıcak...Yoksun; bulutlarını kaybetmiş yağmur taneleri gibi çaresiz ve bir o kadar ıslak gözlerim..Sen beni unutsan da kapatsan da tüm hatıra defterlerini; ben sensizlikte bile senin yaşayacağım sevgili. Çünkü ben seni bir gün unutmak sevmemiştim ki; ben seni “ içinde boğulduğun ve savaşmak öte hep kaçtığın gerçeklerini bilerek” sevdim...Hem de seni “ senden çok “ severek sevdim...Seni ne kadar çok sevdiğimi- bir zamanlar Cenneti çizdiğim gözlerinin kenarlarına karakış habercisi olan yaşlılık çizgileri düştüğünde – anlayacaksın. Belki de son nefesini vermeden ayak uçlarına düşen kelebeğin gözyaşlarında fark edeceksin seni hangi duygularda sevdigimi...Ama bir gün anlayacaksın....Şimdi tüm çığlıklarımı dindirip sensizliğe diz çökmek...Sensizlikte öznesi “ senin “ olmadığın cümleler kursam ne fark eder ki....

Hatırlar mısın senden önceki hallerimi ? Hayat mektebinde ayrılıktan sınıfta kalmış bir adamdım ben. Bedeni yamalı, yüreği yaralı bir cümleydim ben.. Pansumanı bitmemiş nice yaralar vardı sözlerimde...Tüm cümlelerim devrik..Tüm sözlerim yarım...Kanadı kırık bir kuşun yaralarını sarıp yeniden kanatlanmak için kısa süreliğine dinlendiği sığıntı yeri değildi yüreğin..Canım sıkıldığımda oynayıp gerçeklerime döndüğümde geçmişin duvarlarına fırlattığın bir oyuncak değildin sen....Sen benim geleceğe bakan yüzüm; sen benim mutluluğun altına düşülmüş koyu renkteki mührümdün. Sen benim kelimelere sığmayan ömrümdün...

Ben sana “ seninle bir ömür geçirmek için yüreğine mülteci ettim; bedenine sahip olmak için değil. Eğer ben seni bedenin için seviyor olsaydım; gittiğin ve hiçbir zaman gelmeyeceğini bildiğim halde bile seni seviyor olmazdım....Seni sevdim hem çok..Seni soyadına “ benliğimi “nufüz ettirmek ne de bedenin tazeliğine yamalı yüreğimi ilmeklemek için sevdim Sadece hayatının önsözünde yer alan cümlenin tek bir satırı olmaya razıydım...Ya da mutluluk adına aldığın binlerce nefesten sadece biri olabilmekti....Olmadı / Ne dudaklarında bir cümle olabildim ne de gözlerinde mutluluğa akıtılmış gözyaşı...Ben sende hep öznesini yitirmiş bir hatıra olarak kalacağım...Yüreğinde hep kapanmaz bir yara olarak geçmişin tozlu raflarında tozlanacağım..Çünkü sen hiçbir zaman bana ait olmadın; ben sadece nufüsuna ait olsam da...Evet ben sadece sana aitim./ Dudaklarını mühürlediğin dudaklarımda senden başkası olmadı ve hiçbir zaman da olmayacak.../ Sen buna bir türlü inanmasan da ben hep sende yaşayacağım / sen beni yüreğinde öldürsen de...Hep sende yaşayacağım...

Ben seni sadece kendime yakın hissettiğim için, acılarım acılarına benzediğin için sevdim....Ben sadece öznesi “ senin olduğun cümlelerin yüklemi..Ben sadece sırtına yüklenmiş acıları kendi yüreğinde taşımayı onur sayacak adamın gözyaşına sirayet etmiş solgun resmi....Belki de yüreğindeki mutluluğun ayak uçlarında umutsuzlukla savaşındaki kazanmaya en yakın duran sevginin tek galibiyeti..Olmadı...Kazanamadık; belki de sadece ben kazanamadım. Gittin..Ardında tüm yenilgileri bana bırakarak gittin..Bir kaç cümleyi geçmeyen ayrılığın sonrası ağır yenilginin “ şeref “ madalyası duruyor sol göğüsümün iç cebinde.Bir de ölüm duruyor sonsuza kadar çıktığın yüreğimin son nefesinde...Sadece sana ait olan dudaklarımda sensiz cümle kurmaktansa adının baş harfinde susmak arasında ne fark var ki ? Hayat ile ölüm arasında sen yoksan mutluluğun devrik cümlelerinde yüklem olmak ne fark eder ki ? Her ikisi de acıya mühürlü, sensiz kurduğum her bir cümlenin altı yalnızlığınla örtülü..

Şimdi yüreğinde bana ait ne varsa hepsini sök yerinden..Unut yaşadıklarımızı..Kurut ıslak gözyaşlarımızı...Artık sen bana ait değilsin...Artık senin yüreğinde yaşama hakkım yok...Yüreğinde bana ait tüm izleri silmesin birer birer..Göm beni yalnızlığına..Yeter ki sen göm beni hatıralara..Unut ne olur..Çünkü sen mutluluklara layıksın..Varsın olsun ben “ sensiz “ yaşayacağım. Varsın olsun sen başkasına ait olsan da ben hep sende mühürlü kalayım...Ne olur unut..Ne olur sendeki beni öldür...Artık benle yaşadıkların gölge etmesin mutluluklarına..Benimle yaşadığın pişmanlıkların dudaklarını ve yüreğini daha fazla kanatmasın..Çünkü sen bana ait olmasan da en çok ben üzülürüm acılarına, kanayan yalnızlığına..En çok üzülürüm mutsuz yarınlarına...Gelmeyeceğini bile bile seni beklerken, sen beni unut ne olur...Artık bana ait kurduğun tüm cümleler geçmiş zaman kipiyle kurulsun..Ben senin tozlu geçmişim olayım..Bugün’lerin ve geleceğin hep mutluluklar dolu olsun sevgili...

Unutmadan sevgili; başkasına ait kollarda olsan da yaşadığını bilmek mutlulukların en güzeli..Sen yaşadıkça ben hep nefes alıyor olacağım.. Uzağında da olsam yakında da olsam ne fark eder ki. Aldığın her nefes; acılara inat tutunduğum tek dal olarak kalacaktır...

Artık zaman geldi...Sendeki beni öldürebilirsin..
Lakin bendeki “ sana “ dokunma...
Yüreğinde benden kalan tek bir iz varsa,
Gözyaşlarınla yıkamaya çalışma.
Çünkü; ben senin nefesindeyim....
Ben hep seninle var olacağım bunu sakın unutma....

“ Belki bir gün değil;
Ben seni bir ömür boyu yaşayacağım sevgili.
.Bir ömür boyu.....”

08 / Nisan / 2007

İsmail Sarıngee



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sevgi ve aşk kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bedelini "" Yüreğimle "" Ödediğim En Masum Günahındım
Gözümü Kapadım / Yakala Beni Ey Aşk!
Özlediğim Kadar Sensin / Sevdiğim Kadar Bensin
Ayyuka Çıkmışken Kekemeliğim / Bir Bıçak Yürür Sol Yanıma
Gözlerinin Kıyılarında Büyümek Öylece
Her Gülüşün Dua Olur Yalnızlığıma
Bir Dua Asılı Kaldı Dudaklarımın İki Yakasında
Sen Geldin / Bildiğim Herşeyi Unuttum
Ben Sana Mecburum Sen İmkansızlığa!
Nüshası Yok Hiçliğimin* / Aslım Sadece Sana Ait

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Demlenmiş Yalnızlığını Yudumluyorum
Kendime Virgülsüz Sitemler
Umudum Oldu Gözlerin
Hasretinle Öptüm Yokluğunu
Yokluğunun Yoksuluyum / Düşmesin Mavi Bilyelerim
Umut Ektim Karanlıklarına
Küçüğüm
İmkansızlığınıza Şerh Düşüyorum
Gidiyorum
Yağmurları Giyindik Üzerimize

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yokluğunu Öptüm [Şiir]
Hasretinle Yaşıyorum [Şiir]
Kıyamam Sana [Şiir]
Severken Unutmayı Öğrenemedim [Şiir]
İmkansızlığını Sevdim [Şiir]
Nerden Bileceksin ki [Şiir]
Güllerim Yansın Avuçlarında [Şiir]
Gözlerine Sakladım Cenneti [Şiir]
Hiç Yağmur Üşür Mü Anne? [Şiir]
Unutmak Ölmekti [Şiir]


İsmail Sarıgene kimdir?

Bir anahtar deliğinin ardına gizlenmiş Cenneti, gözlerinin ovalarına seren kelimelerimi arayacaksın yorgun kağıtların suskun nefeslerinde. Bulutsuz düşlerin , yıldızsız gecelerin ardında takılıp rüzgarları avuçlarında çıplak denizleri senin gözlerin için yaktığım satırlarımı özleyeceksin. En çok yüreğine dokunduğum " yüreğimi " özleyeceksin. Yüreğini yıldızlara yaslayıp özlemi demleyeceksin gecenin karanlık çaydanlıklarında. . Hasretim büyüyecek damarlarında, duvarlar dilini yutmuşcasına suskunluğun maskesini giyinecek. Beni arayacaksın bensiz cümlelerin sen kokan satırlarında. Bir sigara daha yakacaksın dumanını dağların yüksek yamaçlarına yolladığın. Kesmeyecek bir daha. Küllüklerde öldürdügün sigara izmaritlerinle sönmeyecek hasretim. . Seni şimdiden özlediğim gibi sende " beni " özleyeceksin. . Her dokunuşumda saçlarına gelincikleri seren ellerimin kücüklügünü arayacaksın avuç içlerinde. Temmuz gecesi sebebsizce üştüğünde titreyen tenine gözlerimi sermemi dileyeceksin. Hasreti kanatıp özleyeceksin. . Belki de en çok parmak uçlarının üşümüşlüğüne gözyaşlarımı ateşlere rehin verdiğim gözbebeklerimi özleyeceksin.

Etkilendiği Yazarlar:
Acılarımın arasında kalmış yetim düşlerim beni anlatmaya yetiyor


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © İsmail Sarıgene, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.