..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Moda denilen şey o kadar çirkindir ki onu her altı ayda bir değiştirirler." -Oscar Wilde
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > Meryem Rabia Taşbilek




28 Haziran 2007
  
Hangi dili Hititçe'yi mi, Osmanlıca'yı!

Meryem Rabia Taşbilek


Çocuklarımız için Osmanlıca hâlâ "bu dil" ifadesindeki yabancılıktan payını almayı sürdürüyor. Namık Kemal'in yazıları çocuklarımız için ne yazık ki bu yüzden hâlâ bir yabancının yazıları gibi... Cevdet Paşa sanki bugün bize bizden biri gibi mi görünüyor? Elbette, artık o da bir yabancı... Peki ya Akif, Gökalp, Elmalılı, Babanzâde ve diğerleri? Sanırım cevap değişmeyecek... Biz bize yabancılaştık çünkü. Osmanoğulları bile Osmanlıca bilmiyorlar.


:BJCI:
"Ama baba, bu dili bilmiyorum"

-Bana hafta sonuna kadar bitirmem için bir kitap, kitabı bitirdiğimde de bir hediye verirdi babam.

Birgün kalın bir kitap verdi ve "En çok ne istiyorsun?" dedi. Ben de "Yelkenli almak istiyorum" dedim.

- Yelkenli mi? Biraz pahalı bir hediye değil mi?

- Evet. O zamanlar 'Kanat' diye bir tekne vardı Moda Kulübü'nde. Ben de onun aynısından bir yelkenli istiyordum.

Babam da "Tamam" dedi, kalın bir kitap uzattı; "Bunu bitir; sonra sana yelkenli alacağım."

Ben senelerdir yaptığım gibi her hafta ince bir kitap okuyacağıma bunu bir ayda bitiririm diye düşündüm. Bir açtım baktım ki kitabı, eski yazı...

"Ama baba, bu dili bilmiyorum" dedim. "Ne yapayım!" dedi, yürüdü gitti.

Bizim evdeki Perşembe toplantılarına gelenlerden biri de meşhur tarihçi Mükrimin Halil Yinanç'tı, ona söyledim, o da "Tamam, ben sana öğretirim" dedi. Evdeki toplantılara bir saat önce gelmeye başladı. Derken üç ayda söktüm eski yazıyı. Babamın bana verdiği kitap da Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya kitabıymış. Eski terimler, dinî terimler var içinde. Hergün çalıştım, onları da öğrendim, 6-7 ay sonra babama gittim ve "Tamam" dedim; "kitabı okudum."

"Aferin" dedi, gitti bana tekneyi aldı.

- Hem de istediğiniz tekneyi, Kanat'ı mı?

- Evet. (Aykut Kazancıgil, "Her Doğum Bir Mucizedir", s. 48)

Osmanlıca'yı öğrenmesi için oğluna bir 'yelkenli' alan Tevfik Remzi Kazancıgil gibi dil'in önemini kavramış kaç baba var şimdi memleketimizde?

Mesele, yelkenli alıp almamak meselesi değil. Mesele, bir çocuğun eğitiminde o çocuğun gerçekten de 'adam' olmasını sağlayacak değerleri kendisine verecek basireti göstermek... bu konuda hiçbir fedakârlıktan kaçınmamak... gerekiyorsa bir yelkenli almak... Değerlerin aktarımı dil'le başlar. Değerler her şeyden önce dil'de içkindir çünkü.

Büyük bir medeniyetin dilinden söz ediyoruz, Osmanlıca'dan... Bir bilim ve felsefe anlayışının dilinden... şiirin bir zamanlar çıktığı o yaman zirvelere dokunmamazı sağlayacak tek dilden... ne sadece Arapça, ne sadece Farsça, ne de Türkçe olan; bilâkis her üç dilden terekküb eden bir dilden... hâlen bugünkü Türkçe'ye asliyetini vermekte olan bir dilden... dedelerimizin dilinden... anne-dilinden değil, ana-dilinden... dilden...

Bizim bin yıllık manevî değerlerimizin hasılasıdır Osmanlıca... Gönlümüzün dilidir. Bir zamanlar dünyayı nasıl kavradığımızı kendisinden öğrenebileceğimiz en emin vasıtadır; eldeki tek mahfaza... âdeta bir hayal-hâne... hayallerimizi, hülyalarımızı, değerlerimizi saklayan inci kutusu...

Çocuklarımızın herhangibir Batı dilini öğrenmeleri için hem onların, hem de bizlerin katlandığı sıkıntıları hatırlayınız lütfen. Ve düşününüz bakalım, bunca çabanın, bunca sıkıntının sebebi nedir?

Esas itibariyle egemen kültürün vesayetinde yaşamaktan başka gerçekçi bir neden bulmakta zorlanacaksınız.

Sadece zihinlerimiz mi vaftiz ediliyor? Hayır, dilimiz de, gönlümüz de aynı vaftiz işlemlerinden geçiyor. Çocuklarımızı artık Batılılar değil, bizzat bizler vaftiz ediyoruz. Başarılı çocuklarımız var, başardıkça bize daha az benzeyen çocuklar... Biz de aynı işlemlerden geçmedik mi? Bizler de vesayet altında kendimize, kendiliğimize rağmen bizden bir başkasını çıkarmadık mı? Biz bile bize daha az benzer hâle gelmedik mi?

- Ama baba, bu dili bilmiyorum ki!

Hangi dili? Hititçe'yi mi? Hayır, Osmanlıca'yı...

Çocuklarımız için Osmanlıca hâlâ "bu dil" ifadesindeki yabancılıktan payını almayı sürdürüyor. Namık Kemal'in yazıları çocuklarımız için ne yazık ki bu yüzden hâlâ bir yabancının yazıları gibi... Cevdet Paşa sanki bugün bize bizden biri gibi mi görünüyor? Elbette, artık o da bir yabancı... Peki ya Akif, Gökalp, Elmalılı, Babanzâde ve diğerleri? Sanırım cevap değişmeyecek... Biz bize yabancılaştık çünkü. Osmanoğulları bile Osmanlıca bilmiyorlar.

Bizler ve çocuklarımız "ahde vefa" nedir biliyor muyuz acaba? Osmanlıca öğrendiğimizde, ahde vefa'nın anlamını da öğrenmiş olacağız. Ne garip değil mi, bunun aksi de doğru. Çünkü çocuklarınıza, Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya'sını okutmak için merhum Tevfik Remzi Kazancıgil gibi çocuğunuza bir yelkenli almanız gerekmez; onlara sadece ahde vefa'yı öğretin yeter!
Dücane Cündioğlu

.Eleştiriler & Yorumlar

:: ne güzel yazmışsınız !
Gönderen: gürcan erbaş / İstanbul/Türkiye
7 Temmuz 2007
Ah, canım kardeşim, Ne güzel yazmışsınız. Bir İstanbul çocuğu olarak yazınızı -inanın- tahassürle okudum. 1942 doğumlu olarak/az çok/ o vefalı insanları gördüm, bir anlamda yaşadım sayılır onlarla. Bir öğretmenim vardı, çok şey öğrendik ondan bilhassa Ahde Vefayı.(Vedat Günyol hoca) Dilimizin düştüğü durum ise bana göre içler acısı. Çok okuyup çok araştıracak, çok savaşım verecek kuşaklara gereksinimiz var. Güzel olacak güzel olacak..inşallah. Güzel günler göreceğiz çocuklar..inanın! (NAzım Hikmet)




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dün Gece Güneşi İizledim Sabaha Dek

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Surda Bir Gedik Açmak
Cinnet Modern ve Truman Şov
Birini Anlamak İçin Onun Ayakkabısıyla Yürümek
Kendini İyileştiren Bir Yara Gibi
Sudan Çıkmış Balık Sendromunun Mutlu Versiyonu
Bir Gül Tohumu Ekmeli Küllerimize/bosna - 1
Lal Muhabbet/ler
Benim Sadık Yarim
Kaleme Yemin Olsun
Tarih & Dünya En Güzel Asrın Tekerrürüyle Taçlanmak İstiyor!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Gecede Kaç Kişi Bu Şehirde?.. [Şiir]
Kalbimin İncir Bahçesi Sükûtumun Gizli Lehçesi [Şiir]
Bileklerimde Budanmış Gül Dalları [Şiir]
Kork Putlarının Elinde Patlamasından [Şiir]
Özledikçe Irmaklar Doğuran Gözlerim [Öykü]
"Köprüler Üstünde Şaşırdığım Bir An; Yüreğin Arafta Atıyordu" [Öykü]
Pencere Önü Düşünce Rutinleri [Öykü]
Kuş Bakışı/bosna/4 [Öykü]
Otantik Eğitim Metodları [Öykü]
Dilsiz'in Ben Tercümesi [Öykü]


Meryem Rabia Taşbilek kimdir?

Beni çabucak anlamak istemeyin yeter. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Kur'an, Aliya İzzetbegoviç, Ali Ural, İlhami Çiçek, Cahit Zarifoğlu...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Meryem Rabia Taşbilek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.