..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kendi görüşlerim var -sağlam görüşler-, yine de her zaman onlara katılmıyorum. -G. Bush
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme > Meryem Rabia Taşbilek




2 Temmuz 2007
Birini Anlamak İçin Onun Ayakkabısıyla Yürümek  
Yada Parçalanmış Bir Bedenle Empati

Meryem Rabia Taşbilek


Parçalanmış bir bedenden geriye sağlam bir çift papuç kalması pek mümkün olmasa da; belki mayın toplayan masum çocukların lastik papuçlarından biri olabilir... Yada bir gelinin veya damadın daha nikah masasında başlatılan anlamsız üstün gelme didişmelerinin izi vardır üzerinde. Belki de gitmemesi gereken bir yere doğru ayakları sürüklenirken kendi ayağına basıp kendine engel olmaya çalışan birinindir bunlar. Yada bir Züleyha'nın Yusuf'u kovalarken veya bir Sindirella'nın kaçarken düşürdüğü ayakkabılardır. Kaçarken vurulan birinin, belki sekerken burkulan bir bileğin de olabilir... Yada eylem yaparken yerde sürüklenen bir öğrencinin ayağından düşmüştür. Veyahut ayağı kesilen bir çocuğun annesinin içini dağlıyorlardı da gözü görmesin diye eskiciye vermiştir. Biri çocuğuna birşeyler almak için satmış da olabilir basbayağı. Karpuz kabuğundan gemiler yapan çocuklar mühimmatlarını kaçırırken annesi arkalarından söylenerek fırlatmış da olabilir, kaplumbağaların da uçtuğu bir beldede, kayalıktan atlayan Halepçeli kızın kesik kollu ağbisinin ağzında taşıdığı son yadigar da...


:BGFE:
Ayakkabılarına ne oldu değiştirmişsin, daha önce hiç görmemiştim sende bunları ama yeni değiller...
Kullanılmışlar daha çok ilgimi çekiyor, hepsinin ayrı bir hikayesi var... Kimbilir nerelere götürdüler sahiplerinin ayaklarını başlarıyla birlikte. Ve başlarına neler geldi?

Parçalanmış bir bedenden geriye sağlam bir çift papuç kalması pek mümkün olmasa da; belki mayın toplayan masum çocukların lastik papuçlarından biri olabilir... Yada bir gelinin veya damadın daha nikah masasında başlatılan anlamsız üstün gelme didişmelerinin izi vardır üzerinde. Belki de gitmemesi gereken bir yere doğru ayakları sürüklenirken kendi ayağına basıp kendine engel olmaya çalışan birinindir bunlar. Yada bir Züleyha'nın Yusuf'u kovalarken veya bir Sindirella'nın kaçarken düşürdüğü ayakkabılardır. Kaçarken vurulan birinin, belki sekerken burkulan bir bileğin de olabilir... Yada eylem yaparken yerde sürüklenen bir öğrencinin ayağından düşmüştür. Veyahut ayağı kesilen bir çocuğun annesinin içini dağlıyorlardı da gözü görmesin diye eskiciye vermiştir. Biri çocuğuna birşeyler almak için satmış da olabilir basbayağı. Karpuz kabuğundan gemiler yapan çocuklar mühimmatlarını kaçırırken annesi arkalarından söylenerek fırlatmış da olabilir, kaplumbağaların da uçtuğu bir beldede, kayalıktan atlayan Halepçeli kızın kesik kollu ağbisinin ağzında taşıdığı son yadigar da...

Belki de bir cami bahçesinden arsızca çalınmıştır. Biri, dost başa düşman ayağa bakar sözünden etkilenip dostunun ayakkabılarını beğenmesine suizan etmemek için elden çıkartmış da olabilir. Hep gitmeleri olup gelmeleri olmayan aydınlık yüzlü ilginç bir adamın dönerken bir kenara bırkatığına da benziyor sanki. Bir ihtimal, Yeni cami avlusunda panaroma resimler yaparken yaptıklarına bakmak isteyenlere ayakkabı fırlatmayı adet edinmiş Naci amcanın diyeceğim ama; o attığını attığı yerde birakmaz pek:) Balatta çocukların yürüttüğü cam silerken yere düşürülen terlik olması daha muhtemel geliyor bana. Sırf istediği pahalı perde alınmadı diye atılan o nişan alışverişinde alınan ayakkabı olma ihtimali de var tabi. Kim bilir belki de atılan iftiralardan dolayı töre diye o un kuyusuna ellerinin unuyla atılan genç kızın ayak direnirken kuyu kenarına fırlayan ayakkabısıdır. Sadece düşündüğü için yerde yüzü koyun yatan yazarın altı delik ayakkabıları diye bir ihtimal aklımıza bile gelmese ne iyi olurdu. Bir de içine su geçmesin diye bir çift poşet giydikten sonra haşır huşur giyilen bir ayakkabı... Bir faili meçhulun failini ifşa etmesi de muhtemeldir... Küllenen bir olayın kara kutusu da olabilir basbayağı...

Belki de yolda birikmiş suya bakarak tebessüm provaları yapan bir kadınındır yada sonsuzda kaybetmemek için yasak aşkını sınırlıda kaybetmeyi, aşkını tehir etmeyi göze alan bir adamındır. Kimbilir belki de kekeme çocuklar korosunda birinin ritim tutmaktan eskiyen ayakkabısıdır bu... Yada ayağını sıktığı halde hayalindeki eflatun ayakkabıya tıpa tıp uyduğundan tam oldu deyip babasına aldıran sonra da kaç gün topal topal yürüyen küçük bir kızındır. Yada iki leğen 20 mandala takas edilmiştir eskilerde... Belki de çizmeli kedinindir... Ve bu rengarenk ayakkabı bağları gökkuşağından yapılmıştır. Umarım bir çocuğun oltasına takılmış tarihteki ilk çift ayakkabıdır.
Şimdi bunları birbirine tokuşturup bir özgürlük everenine gitmek isterdim.
Hasılı...
Aslında geçenlerde "birini anlamak için onun ayakkabısıyla yürümek gerekir" diye bir tabir duyduk; bu yüzden akakkabılarımızı değiştirdik biriyle...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yüzleşme kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kendini İyileştiren Bir Yara Gibi
Sızı Peri Padişahının Kızı...

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Surda Bir Gedik Açmak
Dün Gece Güneşi İizledim Sabaha Dek
Cinnet Modern ve Truman Şov
Sudan Çıkmış Balık Sendromunun Mutlu Versiyonu
Bir Gül Tohumu Ekmeli Küllerimize/bosna - 1
Lal Muhabbet/ler
Benim Sadık Yarim
Kaleme Yemin Olsun
Tarih & Dünya En Güzel Asrın Tekerrürüyle Taçlanmak İstiyor!


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Gecede Kaç Kişi Bu Şehirde?.. [Şiir]
Kalbimin İncir Bahçesi Sükûtumun Gizli Lehçesi [Şiir]
Bileklerimde Budanmış Gül Dalları [Şiir]
Kork Putlarının Elinde Patlamasından [Şiir]
Özledikçe Irmaklar Doğuran Gözlerim [Öykü]
"Köprüler Üstünde Şaşırdığım Bir An; Yüreğin Arafta Atıyordu" [Öykü]
Pencere Önü Düşünce Rutinleri [Öykü]
Kuş Bakışı/bosna/4 [Öykü]
Otantik Eğitim Metodları [Öykü]
Dilsiz'in Ben Tercümesi [Öykü]


Meryem Rabia Taşbilek kimdir?

Beni çabucak anlamak istemeyin yeter. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Kur'an, Aliya İzzetbegoviç, Ali Ural, İlhami Çiçek, Cahit Zarifoğlu...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Meryem Rabia Taşbilek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.