..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Deney, herkesin hatalarına verdiği addır. -Oscar Wilde
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Meryem Rabia Taşbilek




3 Eylül 2008
Bir Gül Tohumu Ekmeli Küllerimize/bosna - 1  
Acısı Dinmemiş Bir Yolculuğun

Meryem Rabia Taşbilek


O köprüde bir başkalık vardı diye ağlıyor yaşlı adam. O köprüde bir başkalık vardı, bu benim Mostar’ım değil! Teselli sözcükleri aramak içimden gelmiyor. Çünkü biliyorum ki karşımdakinin acısının üzerinde her teselli sözcüğü eğreti duracak. Yeri doldurulamayacak bir çok şeyini yitirmiş, vakarı acısıyla bütünleşmiş, sarsılmış ama yıkılmamış bir çınar gibi karşımda duran adam için ne söylesem yavan. Susuyorum, ağlayarak ve yumruk yaptığım parmaklarımı gizliden gizliye dişleyerek eşlik ediyorum acısına. 12 yakını katledilmişliğin acısını içimde nereye yerleştireceğimi bilemeden. Gariptir ki; saat 15:52 de Mostar yerle bir edildikten sonra; köprüyü yakından gördüğüm, ayak bastığım ilk anda, yani “tamir” edildikten sonra, ben de bu köprüde bir başkalık olduğunu hissetmiştim. Eskiden de bir başkaydı elbet. Fakat artık yalancı bir edayla, hiçbir şey olmamış gibi, akan onca kanın ardından olağanca beyazlığıyla gerçeklikten uzak öylesine bir yeri doldurulmuşluk, kanıma dokunmuştu gördüğümde.


:BEAD:
Acısı Dinmemiş Bir Yolculuğun
Geç Kalmış Notları

O köprüde bir başkalık vardı diye ağlıyor yaşlı adam. O köprüde bir başkalık vardı, bu benim Mostar’ım değil! Teselli sözcükleri aramak içimden gelmiyor. Çünkü biliyorum ki karşımdakinin acısının üzerinde her teselli sözcüğü eğreti duracak. Yeri doldurulamayacak bir çok şeyini yitirmiş, vakarı acısıyla bütünleşmiş, sarsılmış ama yıkılmamış bir çınar gibi karşımda duran adam için ne söylesem yavan. Susuyorum, ağlayarak ve yumruk yaptığım parmaklarımı gizliden gizliye dişleyerek eşlik ediyorum acısına. 12 yakını katledilmişliğin acısını içimde nereye yerleştireceğimi bilemeden.

Gariptir ki; saat 15:52 de Mostar yerle bir edildikten sonra; köprüyü yakından gördüğüm, ayak bastığım ilk anda, yani “tamir” edildikten sonra, ben de bu köprüde bir başkalık olduğunu hissetmiştim. Eskiden de bir başkaydı elbet. Fakat artık yalancı bir edayla, hiçbir şey olmamış gibi, akan onca kanın ardından olağanca beyazlığıyla gerçeklikten uzak öylesine bir yeri doldurulmuşluk, kanıma dokunmuştu gördüğümde.

O köprüde bir başkalık vardı! Artık eskisinin yerini alamayacak bir farklılıkla, geçmişi ve yerinden edilenleri, yaşananları tarihin, şimdinin ve geleceğin yüzüne vurup duracak. Harici tarihin kitaplarda anlatamadıklarını en yalın ve okunaklı haliyle anlatacak. Yaşanan onca acıya, katliama, tecavüze, vahşete rağmen turistik bir sırıtışın yerleştirildiği çehresiyle örtülmek istenenden daha da gür bir sesle gün be gün içimizi kanatmaya, yaralarımızı deşmeye, zamanın atacağı cilaları pürüzleştirmeye, aklımızdaki ırmakları pıhtılaştırmaya devam edecek. Etmeli de... Umulur ki nisyanın varlığımızdaki mayasını silkeler bu köprü.

Mostar’ın girişinde iki ayrı taşa kazınmış ‘Unutma!’ uyarısı içimize kazınır belki böylelikle!

* * *

12 akrabası Sırp ve Hırvatlar tarafından, belki de en yakın komşuları tarafından katledilen Sadık amca köprünün üzerinden boğazları kesilip atılan cesetlerin yığıldıkları yerde nehrin kana bulandığını daha doğru bir ifadeyle kandan bir nehrin aktığını anlatıyor.

Dima Simaviç; kahrın eskitme verniği gibi yüzünde çatladığı nene, 75 yaşında. Ailesinin tamamını tüm torunları da dahil kaybetmiş. Beş yıldır yerle bir edilen, haritadan silinen bu köyde yalnız başına yaşıyor. “Evet” diyor, “beş yıldır burada yalnız yaşıyorum ama her gün bu yıkılan camiye geliyorum. Hem de her gün. Ezan sesi duyuyorum burada, Osmanlıyı bekliyorum, eskiden nasıl yaptılarsa yine yapsınlar, siz yapın…” Ellerini ağlayarak kah yüzüne götürüyor, kah başını göğe kaldırıp tekbir getiriyor… Ağlıyorum…

Yardım beklediklerinin halinden haberdar olan biri olarak daha da sarsılarak ağlıyorum. Camilere doldurulup yakılan Müslümanların sesi hakkıyla yankılanmadı, yankılanmıyor diye ağlıyorum. Mişigrat’ta silahlandırılmış komşuları tarafından katledilen insanlar için ağlıyorum! Elimden daha fazlası gelmiyor diye ağlıyorum. Dünyanın her yerinden bu seslere kulak verip, yürek verip; eşlerini, çocuklarını, ülkelerini bırakıp gelen, dillerini dahi bilmedikleri bu kardeşleriyle omuzlarını ve yüreklerini birleştiren gazilerin şimdilerde bu fedakarlığı yaptıkları ülkeden, Bosna’dan sınır dışı edilmelerinin görmezden gelinmesine, Bosna’nın onca mücadeleden sonra, Aliya'dan sonra, soğuk savaşta bu noktaya gelinmesine ağlıyorum. Her şeyin uzaktan görüldüğü kadar kolay olmadığı açıklamasıyla öfkemi susturmaya çalışanlar karşısında ağlıyorum. Göz yaşlarım şehitlikteki mezar taşlarını seven teyzemin anlamadığım dualarına amin olsun diye ağlıyorum!

Mostar’da hala namaz vakitleri dışında camileri kundaklayanlar yüzünden namaz kılacak açık bir cami bulamadığıma ve bunu yapan insanlığa ağlıyorum! İnsanı sevebilme istidadını yitirmiş olanların insanlığı sevme palavralarına ağlıyorum! Mostar’ın belediye seçimlerini Hırvatların %51’le kazanıyor olmalarına şaşıramadığıma ağlıyorum! Hırvatlar sayıca daha azken sırf seçimleri kazanmak için farklı köylerden evlerine insanlar yerleştirip birlik oluyorken, Müslümanların hala bin bir parçaya bölünmelerine ağlıyorum. Minareleri ezansız bırakma mısrası dillerimizdeyken, Mostar yolunda, Foça'da camisi yerle bir olmuş bir minareyi görüp, minareleri camisiz bırakma Allah’ım diye ağlıyorum!

Dilsizmütercim: Meryem Rabia Taşbilek




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sudan Çıkmış Balık Sendromunun Mutlu Versiyonu
Lal Muhabbet/ler

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Surda Bir Gedik Açmak
Dün Gece Güneşi İizledim Sabaha Dek
Cinnet Modern ve Truman Şov
Birini Anlamak İçin Onun Ayakkabısıyla Yürümek
Kendini İyileştiren Bir Yara Gibi
Benim Sadık Yarim
Kaleme Yemin Olsun
Tarih & Dünya En Güzel Asrın Tekerrürüyle Taçlanmak İstiyor!

Sızı Peri Padişahının Kızı...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Gecede Kaç Kişi Bu Şehirde?.. [Şiir]
Kalbimin İncir Bahçesi Sükûtumun Gizli Lehçesi [Şiir]
Bileklerimde Budanmış Gül Dalları [Şiir]
Kork Putlarının Elinde Patlamasından [Şiir]
Özledikçe Irmaklar Doğuran Gözlerim [Öykü]
"Köprüler Üstünde Şaşırdığım Bir An; Yüreğin Arafta Atıyordu" [Öykü]
Pencere Önü Düşünce Rutinleri [Öykü]
Kuş Bakışı/bosna/4 [Öykü]
Otantik Eğitim Metodları [Öykü]
Dilsiz'in Ben Tercümesi [Öykü]


Meryem Rabia Taşbilek kimdir?

Beni çabucak anlamak istemeyin yeter. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Kur'an, Aliya İzzetbegoviç, Ali Ural, İlhami Çiçek, Cahit Zarifoğlu...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Meryem Rabia Taşbilek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.