"İnsanların bazen neye güldüklerini anlamak güçtür." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
kimse kuyuya taş atma demez!" YAPI DAVRANIŞI DOĞURUR! Öğrenme hızımız değişim hızımızın önüne geçmezse doğru şekilde değişemeyiz. Ama yine de biz kullansak da kullanamsak da fıtratımızın denizler gibi olumsuzlukları, önyargıları dışarı atma kabiliyeti vardır diye düşünüyorum! Yeni düşüncelere (ki tefekkür bir ibadettir) yelken açmaya çalışan veyahut bu yolda yol almak için çırpınan insanlara "Her insan düşündüğünü sanır oysa tek yaptığı ön yargılarını yeniden düzenlemektir!" sözün telkin ederek, (Her öğrenilen veyahut değişen fikrin önyargı olduğunu iddia ederek) öğrenilmiş çaresizliği aşılamaktan öteye geçebilir miyiz?..Ayrıca psikolojik çaresizlikler fiziksel tepkileri de etkiler... Belki ben de "hüzünbaz" biriyim...Tabiki hüzünlerimiz ve kaygılarımız olacak. Kaygı bazen birçok motivasyondan daha tetikleyici ve sonuca ulaşmamızda yardımcı faktörlerden biri olarak karşımıza çıkabiliyor... Lakin bu ya hep ya hiç mantığına dayalı yaklaşımlar nedeniyle yılladır şahsi ve toplumsal hayatımızda maddi manevi derin yaralar açtığımızı veyahut başkaları tarafından yaralandığımızı düşünüyorum! Bu tutumlar, nice gülleri daha tohum-day-ken açmadan solmaktan yana bıktırır diye korkuyorum! Oysa ben inanıyorum ki; aklı ağrıyan her insanda kendi içindeki ve toplumdaki putları, önyargıları kıracak potansiyel vardır! Bazı eşiklerden geçerken aklımızın ve belki yüreğimizin ağrısı içimizdeki kuyuların bulanmasına, dilimizin dolanmasına, düğümlenmesine vesile olabilir. Lakin "sonsuz tabakalı gerçek: hayat&ölüm" arasında birileri saate bakarken, birileri düş kuruyorsa; kırılmayacak tabu, silinmeyecek önyargı yoktur! Bu yolda ne kadar gönül yaşı feda etsek azdır! İnsan duymadıkları, görmedikleriyle bile yüreği kabaran bir varlıktır çünkü...Fakat biz bu değişimin, dirilişin neresindeydik, nersindeyiz ve neresinde olabiliriz burası tartışılır! Herhangi birinin yada kendi fikirlerimizin istisnasız doğruluğunu kabul edersek zihnen birilerine veya kendi benliğimize kul-köle olmayı kabul etmiş olmaz mıyız? Son olarak "her düşünen insanın aslında tek yaptığının önyargılarını yeniden düzenlemek olduğu" önyargısına sahip dostlarıma kekre bir hüzünle şunu diyebilirim ki; dün gece güneşi izledim sabaha kadar... "umut kesilmiyorsa dostlarım kesip barikatlar kurarak kangrenli gövdemizden şurda güneşe ne kaldı..."İlhami Çiçek Diderot'un bahsettiği genç bir ressamın resim yapmaya başlarken diz çöküp ettiği duaya amin demekten kendimi alamıyorum!: Rabbim beni modelden kurtar!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Meryem Rabia Taşbilek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |