40 yıl önce Uludağ yamaçları

1960 yılların 2. yarısından bir fotoğrafta Uludağ'ın kente bakan kuzey yamaçları yani Bursa'nın güney yamaçları çırılçıplak görünüyor.
Şimdilerde ise Bursa'nın yeşil sıfatına biraz daha yakışır cinsten bu yamaçlar. Tabi bunda 1960 yıllarda başlatılan çalışmaların önemi büyük. Ve bugün nüfusu 1.5 milyonu geçkin bir kentin karbondioksit temizliğini üstleniyorlar. Bursa Orman Bölge Müdürlüğü tarafından yaklaşık 40 yıl önce başlatılan çalışmalar bugünlerde meyvesini vermiş. Ve Bursa'nın önemli orandaki oksijenini Uludağ'ın kuzey yamaçları sağlıyor. Kentli de yüzünü güneye döndükçe keyifleniyor, yeşilli bir mutluluğa sarılıyor. 5 bin dekarı aşkın alana 1 milyon 600 bin fidan dikilmiş. Neredeyse her Bursalı'ya 1 ağaç düşecek cinsten. Kentte durum böyle iken ormanı ve yeşilliği ile ünlü Dağ Yöresi'nde 2007 yılı içerisinde çıkan yangınlarda, kaçak kesimlerde onlarca hektar alan, orman arazisi vasfını yitirmiş ya da yitirmek üzere! Yani durum tersine dönmüş; kentte küçük fidanlar büyürken Dağ Yöresi'nde de büyük ağaçlar yok olup gitmiştir.

Var olanı korumak, baştan başlamaktan daha zordur.

Şimdi var olan ormanlarımızı korumayı sürdüreceğiz bunun yanında villa önü açmak için kargaların çıkardığı yangınları da görmezden mi geleceğiz? Böyle bir şey elbette olamaz. Kendimize kaçak ağaç getirirken iyi olacak da; başkasını görünce mi kızıp, celalleneceğiz? Her olumsuzlukta içimiz yanacak, hepsinde yüreğimiz burkulacak. İyi bir yurttaş olmanın gereğinde ve özünde bu vardır zaten.

Peki bundan sonra ne yapmalıyız?

Yeni kampanyalarla dağı taşı her yeri yeşillendirmeliyiz. Bunun için Orman Bölge Müdürlükleri'ne, işletmelerine, şefliklerine büyük görevler düşüyor. Birer sivil toplum kuruluşu bilinciyle yöre insanını aydınlatmalı yeni ağaçlandırma kampanyaları yörenin zenginliğini geliştirmeliler. Buna da her vatandaş sahip çıkmalıdır. Kıraç bir yöreyi evlatlarına bırakmak isteyen varsa buyursun bıraksın. Ama bunun vebalini bırakın bir kenara toplumsal faciasını hiç bir şekilde karşılayamaz. Mesela her evlenen çift en azından birer ağaç dikse, yaşamları boyunca bu ağaçlara baksa çok mu garip bir şey istemiş oluruz? Bunun için yerel yönetimlerin acilen birer aile ormanı oluşturması gerekiyor. Ve bu güzelliği, bu ağaç sevgisini, bize atalarımızdan miras olan yeşili koruma ve sevme sevgisini gelecek kuşaklara da aşılamaları gerekiyor.

Bu amaçla...

Ağaçlandırmanın yapışacağı yerler yanık sahalar, mülkiyet sorunu olmayan alanlar gibi sınıflara ayrılıyor.

Bunun yanında...

Yöre halkının ağaçlandırma talebinde bulunduğu sahalar da yetkili kurumlarca öncelikli olarak alınabiliyor. Başta söylediğimiz gibi 40 yılı aşkın bir sürede yetişen kentin yamaçlarına bir bakın, bir de bir an içinde yangın da yitip giden ormanlara bakın. Sanırım elimizdekileri bitirmeden önce, yeni ağaçlara ihtiyacımız var. Hem de Akdeniz İklimi'nde yetişen karasal iklime zor uyum sağlayan kızılçamlarımız yanmışken...
Yörenin turizme yönelik rekreasyon(canlanma-canlandırma faliyetleri) alanlarından başka bir alternatifi fazlaca kalmamışken...

Aşınan toprak için, sağlığımız için, çevremiz için, geleceğimiz için, yöremiz ve ülkemiz için ağaçlandırma şart!

yunusemrecosan@mynet.com