Seviyorum, öyleyse varım. -Unamuno |
|
||||||||||
|
Bu konuya bu derece dikkatle eğilmem yukarıda saydığım birçok “ilk” olma özelliğini bünyesinde barındırıyor olmasından başlar. Ayrıca siyasal hayatımızda bolca deneyimlediğimiz ve bu bolluk içinde şanslı sayıldığımız (!) darbe kültürümüzün oluşması da bu dönemle başlar. Her açıdan dikkate değer olduğu kadar, bu noktası bile yeterince önem taşımaktadır. Demokrat Parti dönemi çalışırken karşılaştığınız ilk şey; halkın yoğun sevgisi ve desteği, genişçe arka çıkılan – doğru ya da yanlış uygulanmış – politikalar ve “halka inme” nin ne derece başarıyla gerçekleştirildiğidir. Demokrat Parti’nin 1950 seçimlerini kazanmasının sebebi, CHP iktidarının 27 senedir yapamadıklarını yapmış olmasından ileri gelmektedir. CHP, halk partisi olarak görünse ve halkçılık söylemini altı oku arasına yerleştirse de; halka inememiş, “Halk için halka rağmen” sloganını kullanmış, halkın yeterince bilemeyeceğini düşündüğü kararların alınmasında yardım beklediği elitleri tüm aşamalarda kullandığı için elitist bir oligarşi kurmakla suçlanmıştır. CHP kadrolarındaki bu yüksek kesimlerin aksine, Demokrat Parti içindeki isimler, öncelikle, halk arasından gelen kişiler olduklarından halkla bütünleşmeleri çok daha kolay gerçekleşmiştir. Halkın onlarda gördüğü şey, tek kelimeyle ifade edilmek gerekirse “samimiyet” olmuştur. Demokrat Parti iktidarı döneminde dikkat çeken temel şey, yatırımlar konusunda çok ciddi adımların atılmış olmasıdır. Demokrat Parti, tek parti CHP’sinin devletçi düzenini değiştirmiş, görece liberal adımlar atıp özel sektöre kapılarını açmış, buna yardım etmek için son sürat altyapı yatırımları yapmış, KİT’lere ağırlık verilmeye başlanmış olsa da aslında görülüyor ki; bu notada hedeflenen şey Smith’çi bir liberalleşme değildir. Burada devlet tüm heybetiyle köşede durur, her adımda onun onayı istenir, oyunun kurallarını o koyar; fakat öte yandan da devletçi politikalardan daha liberalleşmiş bir ortam yaratılır. Demokrat Parti’nin otoritesini sağlamlaştırmak adına on senelik iktidarı döneminde kullandığı şey “popülizm” olmuştur. Bu kavram, CHP halkçılığının, halkın destekleyeceği bir formatını oluşturmuştur. “Demokrat Parti’nin başarısı halkçı ideolojiyi popülist bir biçimde yeniden yorumlamasında yatar.” DP’nin popülist söylemini kurmasında, o dönem Türkiye’sinde sınıfsal farklıklıkların göze batar bir şekilde ayrışmamış olmasının da büyük etkisi vardır. Bu ayrışmamış grupları bütünlükçü bir söylemle bir arada tutmak bu açıdan çok daha kolay olmuştur. Ayrıca halk bloğu – bürokratik elitler kutuplaştırması da, CHP’nin elitist tavrından yıllarca çekmiş olan halkı DP’ye yaklaştıracak bir olay olmuştur. DP’nin popülizmini destekleyen bir başka mekanizma ise patronaj ilişkileri çerçevesinde kazancın yeniden bölüştürülmesi meselesidir. “Patronaj sistemi kaynak dağılımı ve gelir bölüşümü politikalarını siyasal desteğe yönelik bir biçimde etkileyen bir yaklaşımdır.” Halkın DP’ye yaklaşmasını sağlamış bir başka nokta ise, isteklerinin gerçekleştiriliyor olmasını somut bir şekilde görmeleridir. Demokrat Parti, tek parti CHP’si döneminden sonra kendini ve ekonomisini olduğu gibi gelişmeye yöneltmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin sahip olduğu birçok işletme,kuruluş, KİT,.. bu dönemde açılmış ve partinin bu amacını gerçekleştirmesi yolunda hizmet etmiştir. Bu gelişme tablosunda öne çıkan şey ise, plansız bir büyüme gerçekleştirilmesi, ve bir süre sonra ekonominin tıkanmasıdır. Popülist bir politika izlenmesi sonucu, parti ileri gelenleri kalkınmanın ihtişamına kendilerini kaptırmışlar ve bu yüzden duraksamanın yanlış olacağını düşünmüşlerdir. Dış borç probleminin ortaya çıkması ve o noktadan sonra da DP’nin korumacı ve baskıcı politikalara başlaması da burada gerçekleşir. Yani DP’nin son dönemlerinde görülen baskıcı politikaları, ekonomideki tıkanmaya bağlamak gerektiğini söyleyebiliriz. Yaptığı iş kötüye gitmeye başlayan her insan gibi, DP ve vekilleri de, düşüşe geçen tablo hakkında eleştiri duymak istememişlerdir. Demokrat Parti ve onun iktidar dönemi, bugüne aktarılan hatalarıyla, miras bıraktıklarıyla, Türkiye’ye tanıttığı popülizm uygulamalıyla, tesisine yardım ettiği demokrasi ile ve yaşadığı darbe ile siyasi hayatımızda önemli bir yerde duran, temel taşlardan biridir. DP’yi anlamak için popülizmi, patronaj ilişkilerini, dönemin koşullarını, halkla ilişkileri, liderlerin kişiliklerini - hırslarını - ve tek parti döneminin eksikliklerini iyi bilmek gerekir. Bu konu incelenirken yapılan en büyük hata ise; bugünün gözlükleri, bakış açısı ve konjonktürü ile analiz yapmaya çalışmaktır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © nazlı usta, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |