..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Doğru şeritte olsanız bile, olduğunuz yerde kalırsanız er geç ezilirsiniz. -Will Rogers
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > David Durak ARSLAN




6 Ağustos 2008
Rüya  
Rüyalarınızın peşinden yürüyün, o sizi gerçeğe götürecektir.

David Durak ARSLAN


Rüyalarınızın peşinden yürüyün, o sizi gerçeğe götürecektir.


:CBAC:



Rüyalarınızın peşinden yurüyün, o sizi gerçeğe götürecektir.


Rüya 1 ;

Saz görünce içim tuhaf olur. Tarifi zor duygulara kapılırım. Saz çalanların ise büyük bir sırrı çözmüş özel insanlar olduğunu düşünür ve onlara imrenirim. O büyülü alete ve üzerinde dolaşan parmakların yarattığı gizemli dünya ya dalarım… Böylesine bir tutkuyla rüyalarımın baş köşesinde, olmayan bir saz otururdu ta küçük yaşlarımda…rüyamda çok güzel saz çalardım, her defasında sabah hüsrana uğrayarak uyanırdım. Bir gün bir mektup aldım. Mektup Almanya da göçmen işçi olarak çalışan ablam ve eniştemin, bir türlü çalmayı başaramadıkları sazı , köye tatile gelirken bana getireceğini yazan bir mektup… rüyalar daha da çoğaldı ve geceler ve zaman uzadıkça uzadı. Sonunda saz geldi, meşeden yapılmış o mutluluk kaynağıma sarıldım, üç gün sonra « gelin ayşem suya gitmiş » türküsünü çalmaya başladım. Şaşkınlık içinde bakan yakınlarımı hayrete düşürerek. Öğretmenim şiir okur gibi bir edayla yöneldi yakınlarıma « şasıracak ne var, aşk var çocukta aşk » dedi. O günden beri rüyalarımdan indirdiğim saz, mekanlarımın baş köşesinde hep yerini koruyor.
Rüya 2;

Orta okulu, ilçemizde çetin ve tehlikeli koşullarda 1980 yazbaşında bitirdim. Lise ye gitmek yarı ölüme gitmek gibi bir hal aldı. Aile endişe içinde. Oğlan okuyup adammı olsa, yoksa büyüyüp tarlada çiftçi yada çoban mı olsa diye kara kara düşünüyorlar. Ben ise « değiştirmek gerek, değiştirmek gerek gidişatı » diyordum çocuk halimle. O günlerden birinde, TRT yayına birden ara verdi. Ekranda generaller dizilmiş, içlerinden biri elindeki metni okurken « …işte bu nedenlerle yönetime ordumuz el koymuştur » diyor. Tarih 12 Eylül 1980. Nice insanlar geceleri düşlerinde kabus ve karakollarda işkence görürken, ben rüyamda ve köyümüzün üzerinde, çocuksu duygular içinde çok sevdiğim güvercinlerimle birlikte uçuyordum. Adeta uçuyordum gece rüyamda. Sonra güvercinlerimden ayrılarak, köy mezarlığının ürerinden geçip, uzaklara doğru gidiyordum… ertesi gün « hadi hazırlan pasaport çıkartacağız sana, Almanya ya ablanın yanına gönderiyoruz seni, orada okursun » dedi bana Babam. 1 hafta sonra, küçücük mavi renkli bavulum ve meşeden yapılmış sazımla çıktım kısa sürede yakınım olan uzaklara, 3 günlük bir otobüs yolculuğuyla. Yani, ailemden, hayatımdan, arkadaşlarlarımdan, güvercinlerimden yırtılarak uçtum bir nevi bilmediğim yerlere ve dillere. Uçuruldum.



Rüya 3 ;

Tepkisel oluşan Alevi hareketi çığ gibi büyürken beni de çekti içine. Okudum, araştırdım, ilgiyle söylenenleri dinledim. İnandım mutlaka yapabileceğimiz daha çok şeylerin olduğuna. Sesimizi, nefesimizi, yüzümüzü, yani kendi kendimizi hem birbirimizle buluşturmak hem de dış dünyayla buluşturmak üzere, sihirli bir pencereye, daha etkin bir medyaya, bir televizyona olan ihtiyaç gündemimizin tam ortasındaydı o günlerde. Pirlerin, mürşitlerin, yol önderlerinin sözleriyle, sesleriyle ve ışıklarıyla aydınlattığı, duyguma ve bilincime ilham kattığı bir rüya gördüm o gece. Biri « Yol cümleden uludur » diyordu. Diğeri « Gönül kalsın yol kalmasın » diye ekliyordu. « Yol bir sürek binbir » derken gül yüzlü Pir « mezhep bilmeyiz, yol’umuz var bizim » diye ekliyordu, ışık yüzlü Pir« bilimle gidilmeyen yol’un sonu karanlıktır » diye diğerlerini tastikliyordu. Saz eşliğinde söyleyen ozan ise « uzun ince bir yol’dayım » dizelerinin ardından « yol’umuz insanlık yol’u » diye bitiriyordu… kalktım, bilgi sayarımı açtım, adı « YOL » olan televizyon, haber ağı, gazete, kulüp, internet sitesi’ni içeren kapsamlı ve kurumsal bir konsepti özenle yazdım. Konfederasyon toplantısında heyecanla okuduğum bu projeyi dinleyen yol arkadaşlarımın sevinçli bakışları arasında, Konfederasyon başkanımız kaptı elimdeki proje metnini ve « Ekiyoruz arkadaşlar bu tohumu toprağa » diyerek start verdi. İşte böylece kimileri beynini, kimileri becerisini, kimileri cebini, kimileri gündüzünü ve gecesini koyarak, sarılarak gerçek kıldı bu rüyayı. Gerçekliği daim olsun Yol Televizyonu’muzun.


Rüya 4 ;

Yaşadığım bir Avrupa ülkesinde yüzbinlerle ifade edilen Alevi toplumumuz ve 2006 yılında yirmiye yakın Alevi Kültür Merkezimiz vardı. AKM lerimizin üst çatısı olan bir de Federasyonumuz vardı. Bu çalışmaları yürüten, zor koşullara karşın özveriyle başkanlığını, yöneticiliğini ve üyeliğini yapan değerli insanlar vardı. Bütün bunlara ramen, bir yorgunluk, bitkinlik, gevşeklik ve kırgınlık, gerginlik sonucu dağılmaya yüz tutmuş bir belirsizlik de vardı. Oysa, sorunlar varsa, sorunlara getirilecek çözümler mutlaka vardı, pırıl pırıl bir gençlik, enerji dolu kadınlar, okuyan yazan aydınlar, kültürel geleceğine yatırım yapmak isteyen her çaptan işverenler… hele hele ki taşıdığımız Alevilik gibi derin ve evrensel bir değerimiz vardı… diye düşündüğüm, dostlarımla paylaştığım günlerin birinde yine bir rüya gördüm. Pir ile yan yana bir pazar günü sabah erken saatta ulu çınarların ve meşe ağaçlarının arasında yürüyüş yaparken anlatıyordu yapabileceklerimi beni heyecana boğarak…ertesi gün, güvendiğim dostlarıma anlattım rüyamı. Onlar da görmüşlerdi benzer rüyaları. Rüyalarımızı birleştirdik, akıl ve gönül birliği içinde, kimseyi kırmadan, üzmeden, kaybetmeden, yeni dinamikleri de harekete geçirerek, inişe geçmiş okun yönünü yukarı çevirerek, içinde olgun « benlik » lerin olduğu güçlü « bizlik » duygularıyla yola koyulduk. İki yılda AKM sayılarımızı ikiye katladık. Çocuklarımızla, gençlerimizle, kadınlarımızla, işverenlerimizle, sanatçı, akademisyen, siyasetçi aydın ve diplomatlarımızla… ortak rüyamızı, Avrupanın başkentinden tüm dünyaya « Aşk ola » adında ve tadında, milyonlara haykırdık.

Rüya 5 ;

Yine gülyüzlü Pir’im aldı beni dizinin dibine dün gece, « Yirmibirinci yüzyıldayız. Felsefe ve öğretimizin merkezindeki asıl unsur İnsandır. İnsan demek doğa demektir. Bu değerlerimiz sistemlice ve vahşice heran öğütülüyor ve yok ediliyor. Bu değerler sahipsiz. Kaderine terk edilmiş. Sahiplenişler bile cılız, kısık sesli ve söylem ötesine geçemiyor. Neden ve neler oluyor ? sorusunun zamanı doldu, cevabı belli artık. Nasıl kurtulur İnsanlık sorusunu sormak, cevap bulmak ve hayata uygulamak zamanıdır şimdi. Şimdi daha emin adımlarla, ortak hedeflere, daha uzun yolculuklara çıkmanın zamanı geldi » diyor. Dinliyorum Pir’imi, anlıyorum Pir’imi, inanıyorum O’na.

Sabah bu sözlerin etki ve duygularıyla uyandım. Gördüklerimden, duyduklarımdan çıkardığım ders ile, aldığım kararı sizlerle paylaşmak üzere bilgisayarımı açtım ;

Avrupanın başkentinden, 1 Mayıs tarihinde yaya yola çıkmak ve 16 Ağustos tarihinde ulaşmak üzere, Hünkar Hace Bektaşi Veli Pirimizin dergahı Serçeşmemize, Nevşehire kadar yürümek istiyorum. Bu ulu Yol’u yürümek istiyorum. Adım adım. şehir şehir, ülke ülke ve kıta kıta geçmek istiyorum bu yol’dan güçlü ve insancıl mesajlarla. Rehberim Hünkar Hace Bektaşi Veli diyerek, hedefe ilerlemek istiyorum. Doğa ve İnsan sevgisiyle yürümek istiyorum. Savaşsız ve eşitlikçi bir dünya için yürümek istiyorum. 72 mazlum milletle birlikte, yaşamının bir bolümünde bile bu rüyanın küçük bir karesini görmüş olan kerkesle birlikte yürümek istiyorum. Toprağın, havanın ve suyun, güneşle buluşmasıyla parlayan her hayatla birlikte yürümek istiyorum. Alevi’ce ve İnsanca yürürümek istiyorum dünyanın gözleri önünde.

Bu rüyanın gerçekleşeceği günlerde buluşmak ve görüşmek üzere, size de rüyalarınızı önemsemenizi ve ciddiye almanızı öneriyorum.

Rüyalarınızın ardından yürümeyi ihmal etmeyin, o mutlaka sizi gereğe götürecektir.

Aşk ile.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
Alevi...
Yeni...
Ker - Bela...
Giz

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yüzleşmek…
Turnalar...
Ödül...
Bir Hayal...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Fransa"da Şiir Gecesinden Esíntíler… [Şiir]
Unutmayı Unuttum [Şiir]
Sen Varya [Şiir]
Güvercini Vurdular. [Şiir]
sevgilim [Şiir]
Aşk [Şiir]
Sev [Şiir]
mektup [Şiir]
Küsme [Şiir]
Canım [Şiir]


David Durak ARSLAN kimdir?

Şiirlerim; Benim, su yüzünde görünen yedi'de bir'imdir, kalan altı'm denizin dibinde.

Etkilendiği Yazarlar:
Sen... yani dünya !


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © David Durak ARSLAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.