Mutlu insanlar tatlı şeylerden söz ederler. -Goethe |
|
||||||||||
|
Rüyamda, ikindi çayına misafirim gelecekmiş üç beş kişi. Onlara elmalı pasta yapmaya karar veriyorum. Ama elmalı pastanın tarifini unutmuşum. Pasta defterim var, nerde olduğunu bilmiyorum. Evi çift sürer gibi harmanlıyorum, defter yok ! Bütün dolapları, çekmeceleri altüst getirdim, yok. Kirli çamaşır sepetine baktım, yok. Buzdolabına bile baktım, yok. Rüya işte, saçmalık diz boyu. Gir internete, al tarifi diyeceksiniz. Rüyalara müdahale edilmiyor, biliyorsunuz. Derken birden aklıma geliyor arkadaşım Nebahet’e telefon edip tarifi almak. Hemen geçiyorum telefonun başına. Eşi açıyor telefonu. Çabuk Nebahat’ i verin diyorum. Ağlamaklı bir sesle; Nebahat yok, karakola götürdüler diyor. Bahçesinde, domateslerin arasında lav silahı bulmuşlar meğer. Ay diyorum, daha dün bahçenizden domates topladık, silâh milâh yoktu diyorum. Herhalde yoldan geçen biri attı diyor.Yol kenarına ev yaparsanız işte böyle olur diyorum.Ben şimdi kimden alacağım pasta tarifini ?( Şu saçmalığa bir bakın hele.) Sonra ablamı aramak aklıma geliyor. Yeğenim açıyor telefonu. Daha ben “ elmalı pas…” demeden ; “ Teyzecim, annemi ifadeye götürdüler ” diye başlıyor zırlamaya. Bilgisayarına el koymuşlar. Mitinge davet eden onlarca e- mail bulmuşlar posta kutusunda. Rüya bu ya, ablamın karakola gitmesine üzüleceğim yerde, peki sen biliyor musun pastanın tarifini diyorum. Yeğenim de çat diye kapatıyor telefonu suratıma. Sonra öğretmen arkadaşım Nejlâ’ yı arıyorum. Kimi arasam evde yok bugün. Kayınpederi çıkıyor telefona . Nejlâ’ nın tayini çıktı, çoktan Hakkari’ye gitti, duymadınız mı diyor. Güya derste, hükümetin eğitim politikasını eleştirmişmiş…..Çenesini tutmazsa böyle olur işte diyorum. Pasta defterini bulun da tarifin okuyun diyorum. O da bana “ Kızım sen manyak mısın ? ” diyor. Misafirlerin gelmesi yaklaştı, daha ben pastanın tarifini bulacağım. Sıkıntıdan ter basıyor, karnıma ağrılar giriyor. Derken, Nevin’i aramak aklıma geliyor. Hemen arıyorum Nevin’i. Onun da oğlu açıyor telefonu. Nevin de evde yok. Nerde olduğunu sorduğumda, oğlu sinirli sinirli başlıyor anlatmaya : “ Başbakanın konvoyuna zafer işareti yaptığı için on iki saattir ifadesi alınıyor. Oysa annem zafer işareti falan yapmamış. Çay bahçesinde arkadaşıyla otururken, garsondan iki çay istemiş iki parmağını göstererek .O sırada da başbakanın konvoyu oradan geçiyormuş. Başbakana el hareketi yapıyor diye götürmüşler annemi.”… Rüya bu ya, ben pasta derdindeyim. Ne var sanki elini, parmağını oynatacak ? Salak, diyorum. İki çay demek, bu kadar mı zor ? Dilini mi yuttun be kadın ? Dilini mi yuttun da, elinle - parmağınla işaret ediyorsun. Teneşirlere gelsin parmakların. Ben şimdi elmalı pastanın tarifi kimden alacağım diye söyleniyorum . Çocuk da kızıyor bana, telefonu çat diye kapatıyor. Kimi arasam kimi arasam diye düşünürken, bizim şair- yazar arkadaş İnci aklıma geliyor. Herkesten çok daha güzel yapar elmalı pastayı. Hemen arıyorum. Onun da kocası çıkıyor. Nerde İnci diye soruyorum. Yerel gazetedeki köşe yazısında başbakana hakaret ettiği gerekçesiyle içeri aldılar, diyor….Kalıyor muyum öylece…Rüya bu ya, başka pasta yapmak aklıma gelmiyor. Ne yapsam ne yapsam ? Hıh ! Fatma’ yı ararım ben de diyorum. Cep telefonum yokmuş salak gibi . Herkesi evden aramak zorunda kalıyormuşum. Cep telefonum olsa daha kolay olurdu diye söyleniyorum. ( Millet karakollarda, ifadelerde….Cep telefonları olsa ne olacak . Bunları da düşünemiyorum rüyamda.) Neyse uzatmayayım da, kestirmeden gideyim . Serap’ı aradım, AKP dediği için soruşturma geçiriyormuş. Müge’ yi aradım, telefonu dinlemeye takılmış, ifadeye gitmiş. Bizim erkek gibi cesur bir arkadaş var, onu aradım en son. Başbakan yarın Mudurnu’ya gelecekmiş ( rüya bu ya ). Geçen seferki gibi yine başbakana uygunsuz sorular sorar diye, karakolda misafir etmeye götürmüşler. Sizin anlayacağınız kimse evde yok. Pasta tarifini alamadım. Ben telefonlarla cebelleşirken, misafirlerin gelme saati geldi çattı. Şimdi bunlara ne ikram edeceğim diye afaganlar basıyor. Kızıyorum en sonunda. ” Ok yesinler ! ” diyorum. ” Hiçbir şey yapmayacağııııııımmm! ” Geçiyorum tv karşısına, film izlemeye başlıyorum…..Bekle gelen yok, bekle gelen yok. Ertesi gün öğreniyorum ki ; bana gelecek konukların bazılarını ifade vermeye çağırmışlar, bazılarını tanıklık yapmaya. Bazılarının evine de polis gitmiş, arama yapıyormuş. Sinirden deli oluyorum. İnsan, karakola giderken bir haber verir. ” Kâmuran , bizi bekleme şekerim. Karakola gidiyoruz veya evde polis ziyaretçilerimiz var. Pasta falan yapacağım diye zahmet etme. ” demez mi insan diye bas bas bağıyorum. Sesimden bir uyanıyorum, sıcak yatağımdayım. Yaşadıklarımın gerçekle uzaktan yakında ilgisi olmadığı için Allah’ a şükrediyorum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |