Hiçbir kış sonsuza dek sürmüyor, hiçbir ilkbahar uğramadan geçmiyor. -Hal Borland |
|
||||||||||
|
Ne kadar mutlu oluyorum, onun şarkı söylerken, gözünde oluşan pırıltıları görünce. Yaşadığı sevinci ve huzuru, adeta içimde hissediyorum. Benden gelen sevgiyi hissediyor mu acaba? Hiç bir üzüntüsünü kimseyle paylaşmıyor, sadece ben tanığım onun sessiz gözyaşlarına. Benim farkımda olsaydı, gözyaşlarını benden de saklardı her halde. İşte bu yüzden ona açılamam, kendi varlığımı ona sunamam. Kendini tek özgür hissettiği alandan onu soyutlayamam. Aynı zamanda kendimi ondan mahrum etmeyi göze alamam. Nasıl anlatabilirim ona korkularının yersiz olduğunu? Bana kim anlatabildi ki bunun böyle olduğunu, ben ona anlatabileceğim. Yine de anlatmak istiyor işte insan. Ya kendi korkularım, ama benim korkularımın çözümü, onun korkularının çözümüne bağlı. Evet işte bu doğru. Eğer onun korkularıyla baş edebildiğini görsem, belki ben de kendi korkularımın peşinden giderdim. Bunun için, içinde düğümlenenleri, onu düğümleyenlerle paylaşmasını istiyorum. Bu kolaya kaçmak değil mi? Aslında öyle, kolaya kaçmanın cazibesine kapılmayan kaç kişi var ki, şu dünyada. Kolaya kaçmak, sonuca ulaşmayı sağlıyor mu peki? Zaman zaman aslında, amacının, ihtiyacının, önceliklerinin ne olduğuna ve ne kadarının neye rağmen sağlandığına bağlı, sonuca ulaşıp ulaşmamak, bir de sonuca ulaşıp ulaşmadığının farkında olmak. Ben onu seyrederek, dinleyerek, mutluyum. Onun güzelliğini yudum yudum içime çekiyorum, hele o güzel yüzünde hınzır bir bakış ya da utangaç bir gülümseme yakalayınca, mutluluğum doruğa çıkıyor. Ya onunla konuşabilsem, üstelik o bir de bana karşılık verse, bir defa olsun görmeyi isteyerek bana baksa, gözlerimin içine bakarak konuşsa. İşte bu hayallerimin en büyüğü, en güzeli, en yücesi, en hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği. Yine de insan alemde hayal ettiği müddetçe yaşarmış, onun yaşadığını bildikçe ben de hayal etmeye devam edeceğim. Kimbilir belki bir mucize olur, bir gün de o benimle konuşmaya başlar, bana içini döker. Benimle konuşsa, neler derdim acaba ona, sessizliğimi korumalı mıyım yoksa? Belki benimle konuşmak hoşuna gider, hiç olmazsa paylaşmanın verdiği huzuru içinde hisseder. Ürkek bir ceylan gibi, konuşursam onu kendimden uzaklaştırabilirim, evet kararımı verdim, burda sessizce onu seyredip, benimle konuşacağı anı bekleyeceğim. Şimdi bir umudum var, en büyük hayalimin daha da yücesi, birgün onun benimle konuşmaya ihtiyaç duyacağının ihtimali. Aslında bu zaman yaklaşmış bile olabilir. Kimseye içini açmıyor, sadece benim yanımda gözyaşlarını serbest bırakıyor, o zaman bile vücudu hıçkırıklarla sarsılmıyor. Nereye kadar insan derdini içine atabilir ki, eninde sonunda o da dışarı vurmak isteyecek hislerini. İşte o zaman ben yanında olacağım, olmayan kollarımla ona sımsıkı sarılacağım. Madem ki ben onu böylesine çok seviyorum, elbet bir gün hissedecektir sevgimi, şimdi huzurla uykuya dalabilirim, her zaman yaptığım gibi onu sevgiyle izlemeye devam edeceğim, onun benimle konuşacağı anı bekleyeceğim.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Didem Duruöz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |