..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez. -Joe Louis
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Ortamsal > Mudi Beya




24 Mart 2010
Abdülrezzak Holding (4. Bölüm )  
Mudi Beya
Dün akşam, Abdülrezzak’ ın evinde neler olduğuna gelince, durum kısaca şöyle: Adam geçkin akşam keman yayı gibi gergin döndü eve… Zira, yukarıda anlatıldığı gibi, her ne pahasına üçüncü kez buluşmayı kafasına koyduğu için evden ayrılıyor, buluşamadan geri dönüyordu iki günden bu yana… Çocuklara bağırıyor, karısı Güldane’ ye olur olmaz çıkışıyor; sağa sola çalım satmak için fırsat kolluyor gibiydi. Evde sıklıkla ortaya çıkan bu gergin ortam, buluşmak için gidilen ilk günden başlayarak göreceli bir biçimde artarak sürüyordu… Özellikle bir haftanın dolmasıyla gerginlik de tavan yapıyordu. Dün ikinci gün olması nedeniyle evdeki hava gelecek bir kaç gün içindeki denli olası fırtınalara dönmemişti henüz!... Ama, Abdülrezzak’ ın karısı, “ büyük kızı istemeye gelecekler, ne halt edeceğiz; sen onu düşün.” deyince, ‘Eşek kaçtı, palan düştü, derler ya! İşte tam da öyle oldu!...


:AIFD:


- Dördüncü Bölüm -

Yüz yüze olduklarında ve telefonda kadın, bir kere bile adını söylemedi, Abdülrezzak’ ın sormalarına karşın! Her sorulduğunda değişik adlar sallıyordu, ciddiyetten uzak bir takım davranışlarla; ve konuyu hemen geçiştiriyordu!... Adam, daha sonraları kadının bu tutumunu, ‘ beni adam yerine bile komadı gahpe!, diye açıklıyordu kendi kendine!...
Bir yanda kadının, adamdan kurtuluş mücadelesine ilişkin stratejiler; öte yanda Abdülrezzak’ ın, karısı Güldane’ ye madik atarak karıyı eve almayı da kapsayacak şekilde inceden inceye hesap kitap yapması süredursun, Abdülezzak, üçüncü buluşma için atağa kalkmasın mı? Ve iki haftadır telefon üstüne telefon ederek kadını buluşmaya zorlamakta ve yarım ağız söz almaktadır kadından… Sözüm ona üzerinde anlaşılan(!) yerde ve belirlenen saatte orada olabilmek için gitmektedir; gitmektedir de buluşma muluşma yoktur ortada… Kadın gelmeyerek bir tavır almaktadır, Abdülrezzak’ a karşı… Amma ve lakin Abdül Rezzak da bunu kavrayacak ya kafa kalmamıştır, ya da anlamazdan gelmeyi daha akıllı bir yol olarak görmektedir. Ki bu olasılık, sanki daha ağır basıyor gibi duruyor.
Bu gün durakta tanıklık ettiğimiz manzara ufak tefek farklılıklarla üç gündür sürmekte ve kaç gün daha süreceği de belli değildir. Belli olan iki nokta vardır: Birincisi, kadının iğrenme kaynaklı isteksizliği… İkincisi, adamın sınırsız arsızlığı!...
Dün akşam, Abdülrezzak’ ın evinde neler olduğuna gelince, durum kısaca şöyle: Adam geçkin akşam keman yayı gibi gergin döndü eve… Zira, yukarıda anlatıldığı gibi, her ne pahasına üçüncü kez buluşmayı kafasına koyduğu için evden ayrılıyor, buluşamadan geri dönüyordu iki günden bu yana… Çocuklara bağırıyor, karısı Güldane’ ye olur olmaz çıkışıyor; sağa sola çalım satmak için fırsat kolluyor gibiydi. Evde sıklıkla ortaya çıkan bu gergin ortam, buluşmak için gidilen ilk günden başlayarak göreceli bir biçimde artarak sürüyordu… Özellikle bir haftanın dolmasıyla gerginlik de tavan yapıyordu. Dün ikinci gün olması nedeniyle evdeki hava gelecek bir kaç gün içindeki denli olası fırtınalara dönmemişti henüz!... Ama, Abdülrezzak’ ın karısı, “ büyük kızı istemeye gelecekler, ne halt edeceğiz; sen onu düşün.” deyince, ‘Eşek kaçtı, palan düştü, derler ya! İşte tam da öyle oldu!...
Abdülrezzak, diklenerek ayağa kalktı! Sağ elinin im parmağını da ‘ Allah birdir! Allah birdir, diye slogan atıyormuşçasına başından yukarıya kaldırarak “ Bi’dakka!... Bi’dakka! İhi de ben Ab’durazak olaraktan burada eşek başı mıyım, yoğsa babağız mı? ” diye bağırdı!... Ardından ayağının dibinde durmakta olan, on yedi yıl önce sel önünden kaptığı yıpranmış sehpayı kavradığı gibi karısının üstüne yürüdü! Baba dışında kalan hane halkı büyüklü küçüklü elbirliği ettiler de, facia kıl payı önlendi!... Büyükler köşe – bucak sinerek durumu kurtarmaya çabalarken; küçükler birlikte ağlaşıyorlardı!... İçlerinden mendil, kibrit, peçete satan oğlu Samet ile sokakta ayakkabı boyacılığı yapan bir başka oğlu Furkan, gün içinde kazandıkları bozuk paraların bir bölümünü babalarına uzatınca, ortalık yatışmaya durdu!... İş oldukça ev temizliklerine giden Hatçe ile onun küçüğü İrem de katkıda bulununca Abdülrezzak’ a acilen kaynak sağlanmış oldu!... “ Möhüm bir telefon görüşmesi yapacağım!... Ben çıkıyorum. Bundan kelli bu evde düğürcü, müğürcü sözü duymek istemeyim eyi mi? ” diyerekten evden ayrıldı.
Dönelim bu güne!... Abdül Rezzak’ ı durakta telefonla konuşurken bulduk! Ancak, “ Temam!... Temam!... Fakülte Hastanesi!... Annadım!... Orda buluşur, giderik!.” dediği anlaşılabildi…
Belediye otobüsü durağa yanaştı, Abdül Rezzak kendini attı içeri. Bir hayli heyecanlıydı!... Bu günkü buluşma iki aşamalı gerçekleşecekti anlaşılan; Üniversite Hastanesi ve ondan sonra kurdunu dökeceği bir başka mekan!... Önceki belirlenen yerin değiştirilmesine bir anlam veremedi; üzerinde de fazla durmadı. Ancak, ‘ bundan eyisi can sağlığı, diye geçirdi, içinden…
Abdülrezzak, üçüncü kez laf atılmasıyla kendine geldi: “ Hey!... Hemşo, kokun ne, kokun!... Kendisine yönelik seslenmenin ilk ikisini hiç duymamıştı… Bir başka yolcu, “ Çoban mı ne?” diye yorum getirirken, bir diğeri, “ Ben en çok Karakedi severim” diyerek düşüncesini ortaya koydu. Arafat, He Man ve Charly yorumları arka sıralardan geldi… Abdülrezzak, vakur bir eda ile yarım sağ dönerek, “ Bilemediğiz!... Hacerül Esved!... ” diyerek herkesi meraktan kurtarmış oldu… Bundan sonra iki - üç kişinin de en arka sıralardan, “ Ben biliyordum da, söylemedim… Ben de!… Ben de!...” gibi aralarında konuşarak koku konusunda ne denli bilgi sahipleri olduklarını ortaya koymuş oldular…
………/…… Devam edecek





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın ortamsal kümesinde bulunan diğer yazıları...
Görme Engellinin Fendi Münasip Münasebattar' I Yendi
Görme Engellinin Fendi Münasip Münasebattar' I Yendi
Fanfinfon Çorbası
Abdülrezzak Holding 2
Abdülrezzak Holding (Altıncı Bölüm )
Abdülrezzak Holding
Abdülrezzak Holding
Abdülrezzak Holding 3
Ay Işığında Bir Temmuz Gecesi
Abdülrezzak Holding (Yedinci Bölüm )

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Akşamdan Yazılan Mektup Sabahleyin Yazanı Tarafından Okunur Mu
İşte Geldi 8 Mart Bakın Neler Olacak
Ereğli Çamlıyayla 2015 Toroslar Geçişi
Öylesine Bir 8 Mart Yazısı
Kalleş Avrupalı!
Abdülrezzak Holding 1
Kriz Ortamında Ekonomik Garantili Konuk Ağırlama Önerileri
Genç Politikacı Adaylarına Öğütler!
Günlük: Kırkbirkere Maşşşahlah Tüüü! Tüüü! Tüüü!
Ona Öyle Demezler Peynir Ekmek Yemezler

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sıradışı Bir 8 Mart Kutlaması [Deneme]
Rabbiş Teyzemin Fanfinfon Macerası [Deneme]
Zevat Zerzevat Fiyat Vesaire… [Deneme]
Tezek İthalatı! [Deneme]
Muhteşem Bir Operasyon! [Deneme]
Günlük: [Deneme]
Milli Piyango Milyonerleri [Eleştiri]
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü [Eleştiri]
Gaz Bombası ve Basınçlı Su İle Saldırılması Olası Eylemlere Katılacak Olanların Dikkâtine! [Eleştiri]
Anlaşıldı Vehpi' Nin Kerrakesi veya Eşekten Düşen Karpuz [Eleştiri]


Mudi Beya kimdir?

Bilgisayar edinip İnternet ile yakından ilgilendiğim zamana kadar ülkemde okurdan çok yazarın varlığını düşünür ve bundan büyük kaygı duyardım. . . Uçsuz bucaksız olanakları bulunduğumuz odaya, ayağımıza getiren İnternetle tanııştıktan sonra, ülkemde okurdan çok yazarın olduğunu düşünmüyor, çok net biliyorum böyle olduğunu. Bunu bilmem, yukarıda sözünü ettiğim kaygılarımın katlanmasına neden oluyor. İçinde debelenmekte olduğumuz sorunların temelinde, okumayan bir toplum oluşumuzun katkısı sanıldığından daha daha çok diye düşünüyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Jack London, Ernest Hemingway, Gogol, Zola, Aziz Nesin, Nazım Hikmet ve daha başkaları...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mudi Beya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.