Kavram ve tanım olarak pek çok yerde karşımıza çıkan bir olgu, emperyalizm. (1) Emperyalizm Latince: İmperium, imparatorluk kelimesinden türemiştir. Gerçektende, imparatorluğunu genişletmek ya da kendi hegemonyasını bağımsız olan başka ülkelere zorla kabul ettirmek isteyen bir devletin güttüğü politikaya denir. Başka kaynaklarda, sömürgecilik, yeni sömürgecilik olarak da ifade bulur.

Tanımından da anlaşılacağı gibi emperyalizm geniş bir kapsama ve etki alanına sahip kompleks bir kavramdır. Bunu sayın, (2) Prof. Dr. Hamza Eroğlu şöyle anlatıyor: Siyasi emperyalizm, demografik emperyalizm, dini emperyalizm, kültür emperyalizmi ve iktisadi emperyalizm gibi çeşitli emperyalizm türleri vardır. Aynı kaynak şöyle devam ediyor emperyalizmin kompleks yapısını anlatmaya(3)” Tarih bakımından bu türlerden hiç birine saf halde rastlanmaz. Devletler emperyalist amaçlarına varmak için çok defa çeşitli emperyalist modelleri birlikte bir arada kullanırlar.

Buraya kadar yazdıklarım size hiçte yabancı olmayan bildiğimiz şeyler. Yine biliyoruz tarihte emperyalizm ile savaşan ve bu savaşı kazanan tek ulus Türk ulusudur. Bunu(4) Prof. Dr. Ahmet Mumcu şöyle anlatır: … 18 Eylül 1920’ de yayınlanan bir bildirinin son kısımında yer alan bir yazıdır bu.” Türkiye halkı emperyalizmin egemenliği ve zulmü altındadır. Büyük Millet Meclisinin tek ve kutsal emeli Türk halkını emperyalist egemenliğinden kurtararak kendi irade ve egemenliğinin sahibi yapmaktır.”

İşte bu tarihin emperyalizme karşı yapılan ilk ve kazanılan tek savaşının belgelerinden sadece biridir.

Şimdi emperyalizm kavramı yeni gelişme ve biçimlerde devletlerin karşısına konmaktadır. Küreselleşme kavramı ve arkasındaki asıl niyet ( onlar itiraf etmeseler bile) bizce budur. Küreselleşme kavramı ve tüm küresel aktörlerin ortak çıkar ve gayelerini koruma adı altında diğer devletleri sindirme ve sömürme.

İşte 1915 yılında yaşanan olaylara değişik anlam verip her bahanede önümüze sürülmesinin arka planında emperyalizmin kuyruk acısı vardır.

İşte 23 Nisan 1920’ de TBMM’ sin açılışını hazım edemeyip 24 Nisan gününe başka mana yüklemenin de ardında aynı tavır yatmaktadır.

Başta Fransa, İngiltere, Almanya ve ABD kendi emperyalist emelleri uğruna masum halkları öne sürmekten, yok etmekten çekinmezken bizi taraf olmadığımız ve olmayacağımız suçlamalarla itham etmeleri ne kadar düşündürücü.

(1):Dünya politika ansiklopedisi sayfa, 83

(2): Türk İnkilap Tarihi sayfa 29

(3): A.g.e, aynı sayfa

(4): Tarih Açısından Türk Devriminin Temelleri ve Gelişimi sayfa 70