..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir dost nedir? Öteki ben. -Zenon
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Anýlar > Kâmuran Esen




18 Ekim 2001
Yatýlý Okula Gidiyorum  
Ortaokulu bitirdiðim sene, sýnavýna girdiðim Kütahya Kýz Ýlköðretmen Okulu’nu kazandým.

Kâmuran Esen


Otobüsün camýndan anneme, kardeþlerime baktým. Onlarý sanki bir daha hiç göremeyecekmiþim gibi geliyordu. Henüz üç-dört yaþýnda olan kardeþim bile aðlýyordu.”Gözüme çöp kaçtý.” diye de bir bahane bulmuþtu.


:BCBG:
Ortaokulu bitirdiðim sene, sýnavýna girdiðim Kütahya Kýz Ýlköðretmen Okulu’nu kazandým.(1968-69 Öðretim Yýlý) Benimle birlikte Mudurnu’dan sekiz kýzdýk bu okula gidecek olan. Sýnavý kazanmamýz bizde önce büyük bir sevinç yarattý. Ancak; okula gitme zamaný , dolayýsýyla baba ocaðýndan ayrýlacaðýmýz gün yaklaþtýkça iþin rengi deðiþmeye baþladý. Sýnav kazanmanýn verdiði sevincin yerini bir belirsizlik,bir þüphe ve yuvadan ayrýlma hüznü almaya baþladý.

Ben ailemden ayrý kalmaya hiç alýþýk deðildim. Bilirsiniz; çocuklar zaman zaman anneannelerinin, babaannelerinin ya da yakýn akrabalarýnýn yanýna giderler. Orada birkaç gün kalýrlar. Ýþte bu misafirlikler, çocuklarýn ileride ailelerinden ayrý kalmalarýný kolaylaþtýracak bir alýþtýrma gibidir. Daha doðrusu bana öyle gelir. Fakat ben çocukluðumda hiç böyle alýþtýrmalar yapmadým. Sadece bir akþam halamýn evinde kalmýþtým. Gittiðime,gideceðime bin piþman olmuþtum. Annemi,babamý bir gecede özleyivermiþtim. Ýþte o geceden baþka hiçbir geceyi evimden,ailemden ayrý geçirmedim.

Zaten yanýnda kalabilecek akrabamýz yoktu yakýnýmýzda. Annem Elazýðlý’ydý. Teyzelerim, dayýlarým bizden çok uzaktalardý. Onlarla birkaç yýlda bir ancak görüþebiliyorduk. Babaannemiz ve baba dedemiz de ben ve kardeþlerim doðmadan rahmetli olmuþlardý. O nedenle yanlarýna gidip, birkaç gün de olsa misafir olacak akrabalarýmýz yoktu. Bir halam köydeydi. Köyde yaþadýðýmýz üç-dört yýl boyunca, sanki akraba deðil de sadece komþuymuþuz gibi onunla gidiþ geliþ yapýyorduk. Her gün onunla görüþme imkânýmýz olduðu için, halamýza yatýya gitme ihtiyacýný duymuyorduk. Zaman zaman ona oturmaya gider,akþam evimize dönerdik. Diðer halam da bize çok yakýn bir köydeydi. Günü birlik gider gelirdik birbirimize.

Ýþte bu nedenlerden dolayý, hiç kimsenin evinde yatýya kalmadým ve evimizden baþka yerde gecelemedim. Annemin dizi dibinden pek ayrýlmadým. Evimden ayrý geçirdiðim zamanlarý da hep ailemle paylaþtým. Þimdi ise ailemden ayrý geçireceðim günler,aylar yaklaþýyordu. Bu ayrýlýða nasýl alýþacaktým?Memleketimden,evimden aylarca ayrý kalacaktým. Özellikle gece olup da yataða girdiðimde, herþey daha da zor görünüyordu. Uykularýma ket vurmaya baþlamýþtý ayrýlýk. Neredeyse, yatýlý okul sýnavýný kazandýðýma piþman olmaya baþlamýþtým.

Peki þimdi ne olacaktý? Evinden uzakta gecelemeye hiç alýþýk olmayan ben ne yapacaktým?Ailemden,hele annemden nasýl ayrýlacaktým?Yatýlý okulda, her ihtiyacýmý kendim karþýlayacak olmam düþündürüyordu beni.En çok çamaþýrýmý kendim yýkayacak olmam zor geliyordu. Daha bir mendilimi bile yýkamamýþtým. Ailenin küçük kýzý olmak iyi deðildi. Küçük kardeþ, hiç büyümüyordu. Önünde hep ablasý vardý. Bir iþ yapmaya kalkýþtýðýmda, ” Sen bilemezsin, ablan yapar.” dediklerinde, ben de memnumdum. Ýþ yapmaktan kurtuluyordum. O nedenle hiçbir iþ bilmiyordum. Yapmaya kalkýþtýðýmda da beceremiyordum zaten. Kitap dolabýmý bile ablam düzeltiyordu. O, boþ vakitlerinde iðne oyasý yapardý. Daha ilkokuldayken hamur yoðurur, Mudurnu’nun yöresel yemeði olan” kaþýksapý “ yapardý. Çok becerikliydi. Ben de fýrsat buldukça kitap okurdum. Saçma sapan þiirler yazardým.Ev ve el iþlerine hiç meraklý deðildim.

Þimdi yatýla okula gidecek, en azýndan çamaþýrlarýmý kendim yýkayacaktým. Benimle birlikte yatýlý okuyacak arkadaþlarýmdan cesaret almalýydým. Onlar da ailelerinden ayrýlacaklar, kendi iþlerini kendileri göreceklerdi. Benim yaþayacaðým her sorunu onlar da yaþayacaklardý. Bu arkadaþlarýn aileleriyle gidiþ-geliþ ziyaretleri baþladý. Sohbetlerimiz, endiþelerimiz, meraklarýmýz, hep yatýlý okulla ilgiliydi. Annelerimiz bir araya geldiklerinde “Yatýlý okulda çocuklara acaba ne lâzým olur, onlara neler hazýrlamak gerekir?” diye birbirlerine soruyorlardý .Herkes endiþeliydi.

Neler gerekeceði öðrenilmiþ olmalý ki, annem bana havlu, iç çamaþýrý, kazak , pijama gibi þeyler hazýrladý. “Kütahya’nýn kuru soðuðu çoktur.” sözünden annem ürkmüþtü. Orada giymem için bana kazak, hýrka örmüþtü. Mudurnu da soðuk bir yerdi ama, insanýn memleketinin kýþý, soðuðu o yörenin insanýný sanki etkilemiyordu. Mudurnu’nun kýþý bana güzel kýþ manzaralarýný,kar topu oyunlarýný hatýrlatýyordu.

Gerekli hazýrlýklar yapýldý. Ve yuvadan ayrýlma zamaný geldi. Sabahýn çok erken saatinde,henüz güneþ bile doðmadan otobüs yazýhanesinin önünde toplandýk. Ýþte bugün gurbetlik baþlýyordu. Yazýhanenin önü gurbetçi öðrenci ve onlarý uðurlamaya gelen aile fertleriyle doluydu. Otobüsün kalkmasýna kalan birkaç dakikalýk süreyi beklerken, herkesin yüzünde hüzün vardý. Kimse pek bir þey konuþmuyordu. Herkes duygularýný, söyleyeceklerini içine gömmüþtü. Güler yüzlü olmaya, rahat görünmeye çalýþýyorlardý. Ne yazýk ki, bunu kimse baþaramýyordu.

Bir arkadaþýmýn annesi derin bir iç geçirerek anneme,” Ah Cemile Haným,ah!” dedi. Ve devamýný getirdi:”Evden çýkýyorlar iþte. Bir daha dönecekleri mi var ?”....Bu da ne demek oluyordu? Biz ölmeye mi gidiyorduk? Okulu bitirip,yine ailemize kavuþacaktýk. ( Arkadaþýmýn annesinin söylediði bu sözlerin ne anlama geldiðini yýllar sonra anlayacaktým. Gerçekten evden çýkýþ, o çýkýþ oldu. Okulu bitirince Afyon’un Dinar ilçesinin Burunkaya Köyü’ne atandým. Bir yýl orada kaldým. Ayný yýl evlenip, temelli baba ocaðýndan ayrýldým. Baba ocaðým; yatýlý okula gittiðim iþte o günden sonra , benim hep misafir gibi gittiðim bir ev oldu. O teyze meðer ne kadar doðru söylemiþti. Yatýlý okula gidiþimizle birlikte, yuvadan kopma süreci baþlamýþtý meðer. Hem de henüz ondört yaþýmdayken.)

Annelerimize, kardeþlerimize sarýldýk, ayrýlýk vakti gelince. Otobüsün egsozundan çýkan duman ve koku midemi bulandýrmýþ, baþýmý döndürmüþtü. Aðlamamak için çaba gösteren annem, bu konuda baþarýlý olamadý. Gözyaþlarý yüzümü ýslatýyordu birbirimize sarýlýrken. Ben de koyverdim kendimi. Hýçkýra hýçkýra aðladým. Aðladýðým halde içim boþalmýyordu. Boðazýmda bir topak var gibiydi. Babalarýmýz , daha fazla aðlamamýza fýrsat vermemek için bizi otobüse bindirdiler.

Otobüsün camýndan anneme, kardeþlerime baktým. Onlarý sanki bir daha hiç göremeyecekmiþim gibi geliyordu. Henüz üç-dört yaþýnda olan kardeþim bile aðlýyordu.”Gözüme çöp kaçtý.” diye de bir bahane bulmuþtu. Çok sevdiði ablasý uzaklara gidiyor diye aðlýyordu. Öyle ya! Onu kim gezdirecekti mahallede? Ona gece uyurken kim masal anlatacaktý? Onu çarþýya kim götürecekti, elinden tutup? Yürümeye üþendiðinde, onu kim kucaðýna alýp, taþýyacaktý?

Kardeþimin her nazýný çekerdim ben. O da benim peþimden hiç ayrýlmazdý. Karalamak için, kardeþlerimin defterlerini almaya cesaret edemez, hep benimkileri karalardý. Benim defterlerimi nasýl bilirdi, bir türlü anlayamazdým. Kardeþime kýzmaya kýyamazdým. Nedense oldu bitti çocuklarla aram hep çok iyi olmuþtur. Yaþamýmýn her döneminde, en iyi anlayabildiðim, kendimi anlatabildiðim ve anlaþabildiðim kiþiler hep çocuklar olmuþtur.

Yýllarca ayný sýnýfta okuduðum, ayný sýrada oturduðum ablam ve kardeþime baktým. Nasýl üzgünlerdi. Ýlkokulda üç kardeþ ayný sýrada otururduk. Ortaokul üçüncü sýnýfa kadar da ayný sýnýfý paylaþtýk. Beþinci sýnýftayken bir kýz öðrenci gelmiþti sýnýfýmýza. Kaymakamýmýzýn kýzýydý. Adý Nursen Barutçu’ydu. Öðretmenimiz erkek kardeþimi baþka bir sýraya aldý. Yanýmýza, o kýz öðrenciyi oturttu. Ablamla ben aðlamaya baþladýk. Kardeþimizden ayrý oturmak istemiyorduk. Ablam;”Öðretmenim, bizi ayýrmayýn.”dedi. Öðretmenimiz de bize, “Kardeþiniz askere gidince ne yapacaksýnýz? Onunla siz de mi askere gideceksiniz?” demiþti. Öylesine ayrýlmazdýk birbirimizden.

Ancak, arada bir kavga ederdik sudan sebeplerle. Al bakalým, gidiyorsun iþte. Deðil ayrý sýrada oturmak, ayný þehirde bile yaþayamayacaksýn . Artýk kavga etmek için bile göremeyeceksin onlarý. Annemizin paylaþtýrdýðý kestaneler, leblebiler için az mý kavga ettik? Acaba annem birimize fazla mý verdi diye, oturup kestaneleri, leblebileri üþenmeden bir bir saymadýk mý? Annem bize makinede bayramlýk giysi dikerken ;” Önce benimki dikilecek.” diye kapýþmadýk mý? Annemin biçtiði kumaþtan çýkan parçalarý paylaþýrken kavga etmedik mi? Birbirimizi annemize þikâyet etmedik mi?Annemin bize kitaplarýmýzý koymamýz için ayýrdýðý dolabýn raflarýný paylaþýrken “O raf senin, bu raf benim.” diye birbirimize girmedik mi? Birbirimizin defterlerini,kitaplarýný karalamadýk mý?

Haydi þimdi bul da kardeþlerini, kavga et bakalým. Ben bu ayrýlýðý çoktan hak etmiþtim. Ýþte Allah beni cezalandýrmýþtý. Kardeþlerimden ayrý kalýnca, onlarýn kýymetini anlayacaktým. Bu bana ders olacaktý. Bu derse ihtiyacým vardý. Keþke kestanelerin, leblebilerin hepsini yeselerdi onlar. Bana hiç kalmasaydý ne kestane, ne leblebi. Ölmezdim ya yemezsem. Kitap dolabýnýn hangi rafý benim olursa olsun, razýydým. Alt raf, üst raf ne farkederdi?Kestanelerin, leblebilerin de en azýnýn benim olmasýna, hatta hiç kestane yememeye bile razýydým. Ama iþ iþten geçmiþti.

Þimdiki aklým olsaydý, paylaþmak için kavga ettiðimiz leblebilerin, kestanelerin hepsini onlara verirdim. Anneme,”Anneciðim, önce ablamla kardeþimin kýyafetini dikin. Benimki en sona kalsýn.” derdim. Haydi þimdi bul da, de bakalým!Yaptýðým bu yanlýþlýklarý düþündükçe kahroluyordum. Keþke o günlere geri dönmek mümkün olsaydý.

Otobüs hareket ettiðinde, gözyaþlarýmdan kimseyi göremez oldum. Baktým diðer arkadaþlarým da aðlýyor. Allahtan babalarýmýz yanýmýzda. Þimdilik yanýmýzda olmalarýndan teselli bulmaya çalýþýyoruz. Ya Kütahya’ya varýnca ne olacak? Bizi býrakýp geri dönecekler. Asýl ayrýlýk, iþte o zaman baþlayacak.

Altý-yedi saatlik yolculuðun ardýndan Kütahya’ya vardýk. Yolda gördüðümüz trenle eðlendik, yolculara el salladýk. Verdiðimiz yemek molasý, lokantada yemek yemek ,bize eðlenceli geldi. Bunlar bizim için çok deðiþik þeylerdi. Kütahya bizi, giriþteki suni gübre fabrikasýnýn koyu dumanýyla karþýladý. Mudurnu’yla kýyasladýðýmýzda bu þehir bize öyle büyük geldi ki. Þehir giriþindeki dev gibi büyük çini vazo çok hoþumuza gitmiþti. Peki biz bu koca þehrin çarþýlarýnda,kaybolmadan nasýl dolaþacak,nasýl alýþ-veriþ yapacaktýk?

O gün babalarýmýzla çarþýya alýþ-veriþe çýktýk. Gerekenleri aldýk ve okula döndük. Okulun kantininde ayrýlýk öncesi, çaylarýmýzý içtik. Babalarýmýz bizi yatakhanenin merdivenlerinde býrakýp,”alasmarladýk” dediler. Ayrýlmasý zor olur diye iyice sarýlamadým bile babama. Babamýn arkasýndan “Baba, ben burada okumaktan vazgeçtim. Beni eve götürün. (Biz,anne ve babalarýmýza “siz” diye hitap etmeye alýþtýrýlmýþtýk) “ diye baðýrmayý istedim. Ama arkadaþlarýmdan utandýðým için bunu yapamadým. Babam gözden kaybolduktan sonra, bunu yapmadýðýma çok piþman oldum. Keþke bu okulun sýnavýný kazanmasaydým.

Sýcacýk evimizi düþündüm: Annem sofraya artýk bir çatal eksik koyacaktý. Neþe ile yenen yemeklerde ben olmayacaktým. Annemin yýkayýp astýðý çamaþýrlarda, bana ait hiçbir þey olmayacaktý. Kardeþlerimle,raflarýný paylaþýrken kavga ettiðimiz kitap dolabýnýn bir rafý boþ kalacaktý.....Babalarýmýz gitti ve biz okulun merdivenlerinde öylece kalakaldýk. Þaþkýn, ürkek, korkak ve çaresiz. Sürüden ayrýlmýþ kuzu gibiydik. Neden sonra merdivenlerden yatakhaneye çýktýk,hatýrlamýyorum.

Böylece gerçeklerle yüz yüze kaldým. Ayrýlýk acýsý yüreðimin derinliklerine geldi, oturdu. Türk filmlerinde izlediðim yatýlý okul eðlencelerini,þamatalarýný düþündüm. Bunlar sadece filmlerde olmalýydý. Etrafý duvarlarla çevrili, hapishane benzeri bu okulda eðlenmek, hoþça vakit geçirmek asla mümkün olamazdý. Bu okulda koskoca bir üç yýl geçirecektim. Nasýl geçecekti o yýllar!

Nöbetçi öðretmen ve nöbetçi öðrenciler bizimle ilgilendiler. Yatakhanelerimizi gösterdiler. Bir koðuþtan farksýzdý yatakhane. Soðuk,karanlýk. Pencereleri hem küçük hem de bizim göz seviyemizin çok yukarýsýndaydý. Pencereden bakýnca sadece gökyüzü görünüyordu. Yirmi dört kiþilikti yatakhaneler. On iki ranza vardý. Ýki katlý ranzalarý görünce öyle ürktüm ki. Ya ben üst ranzada yatarsam? Gece saðdan sola,soldan saða dönerken ya düþersem? Okul numara sýrasýyla ranzalar paylaþýldý. Çok þükür bana ranzanýn altý verildi. Böylece gece uykuda ranzadan düþme riskim ortadan kalkmýþ oldu.

O gece uykuya daldýðýmda saat kaçtý bilmiyorum. Ablamla birlikte uyuduðum yataðýmý aradým. Evde yataðýmýz duvar dibindeydi. Ben duvar tarafýnda yatmak istemezdim. Ablamla duvarýn arasýnda boðulacak gibi olurdum. Ablacýðým, benim yataðýn uç tarafýnda yatmama izin verirdi. Duvar tarafýnda o yatardý. Buradaki yatak ise ortadaydý. Evdeki yataðýmýn ne sýcaklýðýný, ne rahatlýðýný bulamadým bu yatakta .

Ben yorganla yatmaya alýþmýþtým. Üzerine çarþaf çekilmiþ battaniye bana kabuk gibi geldi. Gece beni hiç ýsýtmadý. Ýlk gece birileri ranzadan düþer diye çok korktum. Her an üst ranzadan birinin düþmesini bekledim korkarak. Ama sabahleyin uyandýðýmda herkesin sapasaðlam olduðunu gördüm. Böylece yatýlý okuldaki ilk gecemizi bir felâket yaþamadan atlattýk.

Yatýlý okulda hep saatli, programlý yaþamak, hep baþkalarýyla birlikte hareket etmek beni bunaltýyordu. Tek baþýmýza bir þey yapma ya da karar verme þansýmýz yoktu. Kendimi esir olmuþ, özgürlüklerim kýsýtlanmýþ hissediyordum. Haftada bir gün olmak üzere iki saatlik çarþý iznimiz vardý. Bir ordu gibi çýkýyorduk çarþýya. Gittiðimiz yeri dolduruyor, baþkalarýnýn dikkatini çekiyorduk. Bize lâf atan delikanlýlardan ödümüz patlýyordu.

Her þeyi herkesle birlikte yapmaktan bunalýyordum. Çamaþýrhaneye gidiyoruz, itiþe kakýþa. Çamaþýr yýkama sýrasý sendeydi bendeydi kavgasý. Banyoda ayný þey. Sular ya çok sýcak akar, ya soðuk. Biri gelir, sýraný alýr. Bin türlü sýkýntý. Bu sýrayla yaptýðýmýz þeylerde genelde benim sýramý alýyorlardý. Kimseyle kozumu paylaþamýyordum.Hakkýmý arayamýyordum. Mudurnulu kýzlarýn hemen hepsi ayný durumdaydý. Demek ki biz böyle yetiþtirilmiþtik. Büyüklerimiz bize “ Kimseye kötü söz söyleme.Aman kimseye uyma. Herkes yaptýðýndan utansýn, Kötü söz sahibinindir “ dediler hep. Biz de sonuçta böyle , neredeyse kendi gölgemizden korkan, hakkýmýzý arayamayan ,içimize kapanýk birileri olduk.

Mudurnulular kuyruklarda arkaya itiliyorduk, sýnýfta baþkalarýnýn oturmak istemeyip de boþ býraktýðý sýralara oturmak zorunda kalýyorduk. Bir arkadaþýmýza birazcýk sesimizi yükseltecek olsak, hemen yanýmýzda birileri toplanýveriyordu. Dört,beþ kiþiye karþý tek baþýmýza kalýveriyorduk. Ayný dayanýþmayý biz Mudurnulular gösteremiyorduk. Bir arkadaþýmýza bir haksýzlýk yapýldýðýnda ,sessiz kalýyorduk. Sadece olaylarý izlemekle yetiniyorduk. Büyüklerimizin sözünü dinliyorduk. Kimseye kötü söz söylemiyor, kimseye uymuyorduk. Böylece, kendi problemlerimizle yaþayýp gidiyorduk. Ýtildiðimizin, kakýldýðýmýzýn farkýna bile varmýyorduk.

Biz Mudurnulular orada hiç ayný memleketli gibi deðildik . Dayanýþma içinde deðildik. Ne bileyim Düzceliler gibi, Yeniçaðalýlar gibi birbirimize tutkun deðildik. Her birimizin grubu veya arkadaþlarý hep baþka þehirlerdendi. Benim de öyle . En samimi iki arkadaþýmýn biri Eskiþehirli, diðeri Kütahyalý’ydý. Bu davranýþýmýzýn yanlýþ olduðunu o zamanlar anlayamýyorduk. Ama ben bunun bedelini ileride aðýr ödeyecektim. Son sýnýfta bir dini bayram öncesi Mudurnulu arkadaþlarýmla deðil, baþka memleketlilerle staj için köylere gidecektim. Arife günü de; Mudurnulu arkadaþlarla farklý köylerde staj yaptýðým için buluþamayacak, yalnýz baþýma yolculuðu göze alamayacak ve bir dini bayramý yatýlý okulda geçirmeye mecbur kalacaktým.






















Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn anýlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kýzým Sen Avukat Ol!
Caný Sýkýlmak Nasýl Birþey?
Okuma Alýþkanlýðýný Kazanmamda Annemim Rolü
Çalýþma Masasý / Öyküsel Aný
Günlük
Öðretmenim Þükrü Bey
Bir Ayrýlýk Öyküsü
Bizim Evin Balkonundan Bakýnca / Aný
Karda Ayak Ýzleri
Çocuklardaki Güzellikleri Görebilme / Aný

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Güzel Dilimiz Türkçe
Atatürk'e Mektup
Ýstanbul Sizin Olsun
Ben Birazcýk Deli miyim?
Öðretmenler Günü
Mudurnu'da Bir Günlük Gezi
Yeðenime Yaptýðým Peynirli Börek Tarifi
Biþim Efde Heykes Bi Asayip...
Kaybedecek Hiçbirþeyi Olmayana / Ölüm...
Benim Hiç Sevgilim Olmadý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Dönüþü Olmayan Gidiþ [Þiir]
Seni Özlemenin Kitabýný Yazabilirim [Þiir]
Bensiz Yaşamaya Alışacaksın [Þiir]
Ýþte Gidiyorsun [Þiir]
Gelseydin Eðer [Þiir]
Ne Zaman Seni Düþünsem [Þiir]
O Beklenen Hiç Gelmeyecek [Þiir]
Çek Beni Ýçine Bir Nefeste [Þiir]
Sýðýnacaðým Baþka Yürek Yok [Þiir]
Uykularýnda Sev Beni [Þiir]


Kâmuran Esen kimdir?

Okumak ve yazmak bir tutkudur benim için. Yazdýklarýmý okuyucularla paylaþmak amacýyla buraya gönderiyorum. Yýllardýr, yerel bir gazeteye haftalýk köþe yazýyorum. Mudurnu Belediyesinde gönüllü kültür müdürü olarak çalýþýyorum. Yayýmlanmýþ Kitaplarým: -Þiirlerle Öyküler - þiir / Milli Eðitim Bakanlýðý Öðretmen Yazarlar Dizisi ( 1988). . . . . . . . -Sevgi Yumaðý - þiir ( 1997 ). . . . . . . . . -K. Esen'in Kaleminden Mudurnu - derleme / Mudurnu Kaymakamlýðý Kültür Hizmetleri Dizisi ( 2002 ). . . . . . . . . . . -Oynatmayalým Uðurcuðum- deneme , aný / --Senfoni Yayýnlarý ( Haziran / 2004 ) -Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüðü - Baskýya hazýrlanýyor

Etkilendiði Yazarlar:
Okuduðum her yazardan veya yazýdan etkilenirim. Bende bir etki býrakmayacak, herhangi bir þey öðretmeyecek bir yazý düþünemiyorum.


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.