..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçeði arayan bir insan, öncelikle her þeyden gücü yettiðince kuþku duymalýdýr. -Descartes
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Türkiye > Hulki Can




20 Mart 2009
Postmodern Pazarlamacýlar ve Kürtçülük Sorunsalý  
Hulki Can
Son 10 yýlda sayýlarý gittikçe artan ve emekli bürokrat, asker ve siyasetçilerce kurulmuþ olan, "stratejik araþtýrmalar merkezi" ismi altýnda büyük bir pazarlama þirketi gibi faaliyet gösteren, büyük bir pazarlama þirketi gibi örgütlenmiþ, Türkiye'ye yapýlan dýþ baskýlar ve stratejik oyunlarýn yurt içindeki güler yüzlü postmodern pazarlamacýlarýna dikkat etmek, ve bu tür kuruluþlarýn konferans ve basýn açýklamalarýyla ortaya attýklarý iddia ve görüþleri kuþku ve çekinceyle karþýlamak gerekir.


:BDFH:
“Ermeni soykýrýmý” veya "Kürt sorunu" iddiasý gibi Türkiye'nin geçmiþini ve geleceðini karalamaya yönelik güdümlü iddialarýn, bilimsel ve tarihsel olmaktan çok, küresel egemenlerin siyasal tercihlerine, bölgesel ve stratejik çýkarlarýna göre oluþturulduðu ve onlarýn sosyo-psikolojik yönlendirmelerine dayandýrýldýðý artýk açýða çýkmýþtýr.

Son 10 yýlda kamuoyu ve medyada etkin olan ve genelde "stratejik araþtýrmalar merkezi" ya da benzer isimler altýnda büyük bir pazarlama þirketi gibi faaliyet gösteren, pazarlama þirketi gibi örgütlenmiþ, küresel egemenlerin yurt içindeki güler yüzlü postmodern pazarlamacýlarýný dikkatle izlemek, ve bu tür kuruluþlarýn konferans ve basýn açýklamalarýyla ortaya attýklarý iddia ve görüþleri kuþku ve çekinceyle karþýlamak gerekir.

Küresel güçlerin isteði ve yönlendirmesiyle yapay bir millet, yapay bir tarih, yapay bir dilin varsayýlmasý ve topluma kabul ettirilmesinin misyon ve vizyonunu üstlenmiþ bu kuruluþlarca kamuoyuna dayatýlan okullara Kürtçe dersi konulmasý, üniversitelerde kürdoloji enstitüleri, Kürt dili ve edebiyatý gibi bölümlerin açýlmasý, etnik siyasi partiler, Kürt kimliðinin tanýnmasý gibi isteklerin nesnel, somut, bilimsel ve toplumsal temellerden yoksun olduðu ortadadýr.

Her þeyden önce, Kürtçe diye bir dilin olup olmadýðý, Hint-Avrupa dil grubu içinde yer alýp almadýðý filoloji ve dilbilim açýsýndan tartýþmalý bir konudur. Bu konudaki kuramlar, bilimsel ve tarihsel olmaktan çok, yine siyasal hesaplara dayanmakta ve ne tarihçiler, ne de dilbilimciler arasýnda ortak bir uzlaþý yoktur. Dillerin sýnýflandýrýlmasýnda dilbilimci sayýsý kadar kuram vardýr.

Neredeyse her aþiretin, her köyün baþka baþka dillerle konuþtuðu, yakýn köylerde oturanlarýn bile birbiriyle Kürtçe anlaþmasýnýn zor olduðu bilinmektedir.. Bu nedenle tek ve ortak bir Kürtçe dilinden söz etmek, dolayýsýyla, Kürtçe (Kurmanci), Zazaca (Zazaki), Kýrmancki, Dimli, Gorani, Sorani, Lorani, Süleymani, Mukri, Badinani gibi etnik alt dillere tek bir dilmiþ gibi Kürtçe denmesi dilbilim açýsýndan doðru deðildir.

Güneydoðu Anadolu'da iki yüzyýl boyunca (1095-1289) hüküm sürmüþ Haçlý Latin krallýklarýnýn ve özellikle Urfa-Tunceli bölgesinde kurulmuþ Edessa Krallýðýnýn bölgeyi kültürel ve demografik olarak etkilediði yadsýnamayacak bir tarihsel olgu olarak karþýmýzda durmaktadýr. Bu olgu Fransýzca ve Almanca dillerine özgü diþil-eril ayýrýmý gibi özelliklerin ve bazý sözcüklerin etnik dillere aktarýlmasýna yol açmýþtýr.

Ancak, bölgedeki Arapça, Farsça, Türkçe gibi egemen diller güçlü dilsel yapýlarý gereði bu yabancý dillere direnmiþ, etnik diller buna direnemediðinden deðiþime uðramýþlardýr. O halde, Kürtçede eril/diþil gibi Arapça, Türkçe ve Farsça'da olmayan özelliklere rastlanmasý Kürtçü dilbilimcilerin iddia ettiði gibi övünülecek bir yan deðil, dilsel bir zayýflýk ve yabancýlaþma göstergesidir.

Demografik açýdan bakýldýðýnda, Doðu ve Güneydoðudaki etnik kümeler tek ve homojen bir halk olmayýp Haçlý kalýntýsý Fransýz, Ýtalyan ve Almanlarýn yaný sýra bir çok deðiþik milletle, Türk, Arap, Yahudi ve Kafkas halklarýyla da karýþmýþtýr. Seyrek de olsa etnik kümelerde rastlanan açýk renk göz, beyaz ten, çilli yüz, sarý veya kýzýl saçlýlýk gibi Anglo-Sakson ve Cermen halklarýna özgü ýrksal ve genetik özellikler bu þekilde açýklanabilir.

Bugün Doðudaki halklar üzerinden oynanan oyunlar 1918-1925 yýllarý arasýnda ABD, Ýngiliz ve Fransýzlarýn Anadolu'da oynadýðý oyunlarýn ve Sèvres Antlaþmasýnýn devamýdýr. Öyleyse, Türkiye'de bir özel "Kürt sorunu" deðil, ancak bir "Kürtçülük sorunsalý" olduðu ortaya çýkmaktadýr. Demek ki, "Ermeni soykýrýmý" gibi yapay olarak yaratýlan ve dayatýlan düzmece bir sorun söz konusudur.

Yüzyýllardýr bölge halklarýný sömüren, toprak reformuna karþý çýkan aþiret reisleri, tarikat þeyhleri ve toprak aðalarý etnik bir siyasi parti kurup halkýn öfkesini Türkiye Cumhuriyeti'ne yönlendirmekte ve onu hedef göstermektedirler. Etnik bir partinin o bölgede blok halinde yükseliþe geçmesi halkýn özgür istencini deðil, ancak yüzlerce irili ufaklý aþiretin baskýcý istencini yansýtýyor. Oysa tepetaklak edilmesi gereken doðudaki feodal düzen, töreler, tarikatlar, aþiret reisleri, þeyhler ve aðalardýr. Kürtçülük þoven, ýrkçý ve dinci yapýsý gereði karþý devrimci ve gerici bir harekettir.

Ýnsan için gerekli olan iþ, aþ, onurlu ve özgür bir yaþam, mutluluk ve hayattan zevk almaktýr. Atatürk devrimleri bu ülkede "bir lokma bir hýrka" felsefesiyle yaþamak zorunda býrakýlan tüm yüzü gülmeyen mutsuz insanlara, törelerle ezilen kadýnlarýmýza kurtuluþ yolunu açmýþtýr. Beylik, efendilik, aðalýk, þeyhlik, çok eþililik, dinsel nikah devrim yasalarýyla yasaklanmýþtýr.

Ancak, 1938den sonra baþa geçen iktidarlar "yasaklar kalksýn, dinsel özgürlük, yeter söz milletin" gibi söylemlerle bu yasalarýn delinmesine ve doðudaki feodal düzenin sürmesine destek vermiþlerdir. Devrim yasalarý ve ruhu ülkenin ayrýþmasýný, bölünmesini deðil, bir araya getirilmesini gerektirir. Eðer böyle bir þey yoksa, tam tersi koþullar geçerli ve yürürlükteyse, o zaman 1938 yýlýndan beri içinde bulunduðumuz devir bir postmodern karþý devrim sürecidir ve ülke Atatürk'ün gösterdiði çaðdaþlaþma yolundan sapmýþ ve Osmanlý'nýn son günlerine benzer bir hale dönmüþtür. "Hayýr ülke Atatürk'ün yolunda gidiyor" diyorsanýz o zaman þu sorularýn yanýtlarýný araþtýrmamýz gerekiyor:

Madem öyle, o zaman nasýl oluyor da bir takým düþünce dernekleri veya stratejik araþtýrma merkezleri gibi kuruluþlar Kürtçülük lehine tavýr alabiliyor ve bunu kamuoyuna özgürce dayatabiliyorlar? Nasýl oluyor da kuzey Irak'ta ABD, Ýngiltere, Fransa, Almanya ve Ýtalya himayesinde, 36.cý enlemden yukarýsý özerk bölge ilan edilerek, 1992 yýlýnda güney Kürdistan denilen "Kürt Federe Devleti" kuruluyor? Bu ülkenin kuzeyi neresi oluyor? Nasýl oluyor da ulusal birliðe hiç bir katkýsý olmayan Kürtçe televizyon yayýnlarý yapýlýyor ?

Nasýl oluyor da, "Bilge Adamlar Stratejik Araþtýrmalar Merkezi" adlý bir kuruluþ 5 Mart 2009 tarihinde düzenlediði bir konferansta okullarda Kürtçe dersi verilmesi, Kürdoloji Enstitüleri kurulmasý, etnik siyasi partilere karþý toleranslý davranýlmasý ve Kürt kimliðinin tanýnmasý gibi iddia ve isteklerde bulunabiliyor? Nasýl oluyor da konferansýn sonunda sunulan Kürtçülük yanlýsý bir rapor devletin zirvesindeki tüm önemli isimlere gönderiliyor ve kimsenin sesi çýkmýyor?

"Türkiye'nin Bugünü ve Yarýný" adlý 33 sayfalýk söz konusu raporda, yukarýdaki isteklere ek olarak, Kürtçe TV yayýnlarýnýn sadece Türkiye'den deðil bütün bölgeden de rahatça izlenebilir hale getirilmesi, özel TV kanallarýna da bu hakkýn verilmesi, üniversitelerde Kürt dili ve edebiyatý bölümlerinin açýlmasý isteniyor ve sonunda tamamen bilim dýþý bir yola sapýlarak Kürtlerin homojen bir halk, yani baþka milletlerle karýþmamýþ bir halk olduðuna vurgu yapýlýyor.

Türkiye'ye öðüt verir gibi diplomatik bir dille yazýlmýþ raporun 27.ci sayfasýnda "PKK terörünün teþkil edebileceði olumsuzluða raðmen Kuzey Irak Kürt Yönetimi ile iyi iliþkiler içinde bulunmak Türkiye’nin hem siyasi ve hem de ekonomik menfaatlerinin gereðidir" denilmektedir. Çünkü "sýnýrlarýmýzýn hemen güneyinde yarý baðýmsýz denebilecek ve zengin doðal kaynaklara sahip" yani Musul ve Kerkük petrollerine sahip ve tüm dünyaca "Kürdistan Federe Devleti" diye bilinen bir devlet varmýþ da ondan. Bunun sözcülüðünü ve propagandasýný yapmak size mi kaldý?

Peki sorunlarýn çözümü ve ulusal birlik için gerekli olan dinamikleri 1920li yýllarýn milli mücadele ruhu, canlýlýk ve gücünde mi arayacaðýz? Bu konuda Bilgesam'cýlarýn görüþü ne? Raporun 28.ci sayfasýnda þunlar yazýyor:

"Sorunlarýmýzýn çözümleri 1920’lerin dinamiklerinde aranmaya devam edildiði taktirde, Cumhuriyetimizin kurucularýnýn hedeflediði çaðdaþ deðerleri yakalamamýzýn mümkün olamayacaðý kabul edilmelidir."

Dinamik sözcüðü "canlý, güçlü, etkin" anlamlarýna geldiðine göre demek ki 1920lerde ortaya konulan ulusal gücü, Kurtuluþ Savaþý, cumhuriyet ve devrim dinamiklerini bir kenara býrakmayý kabul edeceðiz ... Öyleyse, sorunlarýn çözümlerini 1918 yýlýndan kalma Sèvres Antlaþmasý'nýn ölgünlüðünde, teslimiyetçi ruhunda mý arayacaðýz? 1920lerin dinamiklerine hayýr, ama 1918lerin ölgünlüðüne evet. Öyle mi sayýn bilgeler? Bilgelik bu mu? Bu nasýl bir mantýk böyle?

17 Aralýk 1918 tarihinde "Wilson Ýlkeleri" doðrultusunda kurulmuþ olan "Kürt Teali Cemiyeti" de ayný misyon ve vizyona sahipti. Bu cemiyetin kurucularý arasýnda Osmanlý devletinin yüksek bürokratlarý, valileri, paþalarý, kaymakamlarý ile aydýnlar, yazarlar, þeyhler, aþiret reisleri vardý... Kürt Teali (Yükselme) Cemiyetinin amacý dernek tüzüðünde “Kürdistan’ýn madden ve manen ilerletilmesi ve yükseltilmesine ve Kürt milletinin Ýslam terbiyesi, fikri ve ruhi vasýflarýna iliþkin hususlarý üzerinde çalýþmalar yapmak" olarak belirtiliyordu...

2008 yýlýnda faaliyete geçen ve benzer misyon ve vizyonu üstlenmiþ görünen Bilgesam'ýn kurucularý ve raporu imzalayanlarýn baþýnda Türkiye Cumhuriyeti'nin emekli büyük elçileri, orgeneralleri, oramiralleri, albaylarý, yargýtay baþkanlarý gibi bir çok ünlü "bilge adam" var.


Kürdistan Federe Devleti'ndeki ilkokul, üniversite, resmi daire, devlet kurumlarý ve resmi yazýþmalarda Arapça yerine zorunlu olarak Kürtçe kullanýldýðýný; Erbil Selahattin Üniversitesi, Silemani Üniversitesi, Duhok Üniversitesi, Zankoya Koye Üniversitesi, Zankoya Kerkük Üniversitesi olmak üzere Kürtçe eðitim yapan 5 üniversite olduðunu ve bir de Kürdistan Bilimler Akademisinin bulunduðunu biliyor muyuz?

Ýsrail modeli örnek alýnarak bir mini-süper-güç olma sürecine girmiþ olan ülkede yabancý dil olarak Ýngilizce ilkokuldan itibaren öðretiliyor. Türkiye'de Kürdoloji Enstitüleri, Kürt dili ve edebiyatý bölümlerinin açýlmasý istenirken neden oradaki üniversitelerde Türkoloji enstitüleri, Türk dili ve Edebiyatý bölümlerinin açýlmasý istenmiyor? Neden?

Postmodern gericilerin gücünü abartan, halkýmýzýn gücünü küçümseyen tüm düþünceler yanlýþtýr. Tarih bilgisiz, bilinçsiz ve belleksiz toplumlarýn yeryüzünden siliniþ öyküleriyle doludur. Bu ülkenin aydýnlýk insanlarý, bu ülkenin nereden nereye geldiðini aklýmýzdan çýkarmadan küresel güçlerin oyunlarýna hiç çekinmeden tüm gücümüzle direnelim.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn türkiye kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kürt Aþiretleri ve Yakýn Tarih Üzerine Notlar (Iýý)
Kürt Aþiretleri ve Yakýn Tarih Üzerine Notlar (Iý)
Yeni Bir Türk Devrimine Doðru
Ýngiltere'nin Kürt Politikasý
Türkiye Kürt Kapanýnda (1ci Bölüm)
Türkiye Kürt Kapanýnda (2ci Bölüm)
Kürtçülük Sorunsalý

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Çaðdaþ Gagavuz Þiiri
Mevlana'nýn Tesettür ve Kadýnlarýn Örtünmesine Bakýþý
Yahudi, Hristiyan ve Ýslam Teolojisinde Þeytan ve Þeytanlar (1. Ci Bölüm)
Ýslamlýktaki Cinselliðin Psikopatolojisi (2. Bölüm)
Yahudilik, Hristiyanlýk ve Müslümanlýkta Kutsal Savaþ ve Ganimetler
Yahudi - Hristiyan ve Ýslam Teolojisinde Cincilik ve Cinlere Ýnanýþ
Omega Melancholia (Omo) Sendromu
Ýslamlýktaki Cinselliðin Psikopatolojisi (1. Bölüm)
Yahudi Soykýrýmý Gerçek mi, Abartý mý? (3. Bölüm)
Yeni (!) Anayasayý Kimler Ýstiyor?

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Elsa'nýn Gözleri [Þiir]
Kraliçe ve Bahçývan - II [Þiir]
Albatros [Þiir]
Yeryüzü Rüzgarlarý [Þiir]
Kraliçe ve Bahçývan [Þiir]
Op. 11 Piyano Ezgileri, Arnold Schönberg [Þiir]
Malta Þahinlerine [Þiir]
Uçan Ayakkabý [Þiir]
Havanýn Ölümü [Þiir]
Her Ocak Hiddetle Tütüyor… [Þiir]


Hulki Can kimdir?

Baþlýca yapýtlarý: Eski Kule Müziði (þiir) Geometrik Aydýnlýk (þiir) Havanýn Fen Noktasý (þiir) Tartaros Paradigmasý (eleþtiri) Teslis Sendromu (eleþtiri) Nano Kutsallýk (eleþtiri) Sevgili Kutlu Yaþam (öykü) Kuþku Bilinci ve Eleþtiri (eleþtiri)

Etkilendiði Yazarlar:
Montaigne, Descartes, Russell, Tolstoy, N. Hikmet, Dostoyevski, Nietzsche, Freud, Darwin, Marx, Engels, Lenin, Bakunin, Kropotkin, Voltaire, Diderot


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hulki Can, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.