Kitap Değil, Makale Değil, Mektup
Kastamonuda askerim.
Cumartesi pazar günü sivil kıyafetlerle çarşı iznine çıkıyoruz.
Saati de söyleyeyim.
9a yakın çıkıyoruz.
Yılı da söylemeliyim 2002idi sanıyorsam.
"Her gün, ruhun sayfasına yeni bir mısra eklemek için bir fırsattır; sabahın sessizliği, ilhamın en saf halidir."
"Her gün, ruhun sayfasına yeni bir mısra eklemek için bir fırsattır; sabahın sessizliği, ilhamın en saf halidir."
Kastamonuda askerim.
Cumartesi pazar günü sivil kıyafetlerle çarşı iznine çıkıyoruz.
Saati de söyleyeyim.
9a yakın çıkıyoruz.
Yılı da söylemeliyim 2002idi sanıyorsam.
değerli okurlarım kaleme aldığım bu yazımda güven konusunu paylaşacağım.
güven deyipte geçiştirmemek lazım aslında ağızlardan çıktığı gibi kolay bir şey olmadığı aşikar.
İnsanlığına yumruk yumruk dalar hayat. Canının acısını kader diye yutkunursun. Git yukarı, dön aşağı ömür denen değirmende öğütülürsün. Hadi oradan diye haykırsan da yine şüphen kendinden yana .
Filmlerde, dizilerde sergilenen insanlığa salya sümük ağlayıp inanırsın ya Sana ne desem, bilemedim ben. Tut ki dedim, seçen
Özlüyoruz doğru kişileri ve davranışları... Halbuki yapılması gereken bu.
İnsan çok mu şey ister?
Aslında istediğim ütopya değil, mümkün.
Bir kere bizim erkeklerimiz, başta karılarından hiç korkmazlar. Karayolunda 180 Kilometre süratle gitmekten ve o kadar sürat sonunda kaza yapıp sakat kalmaktan ya da ölmekten hiç korkmazlar...
Aşk, karanlık bir dehlizde kendine koşmaktır; hem birliktesin, hem yetişemediğin birisin.
Yani nesil muhalefet
bütün bunların yanında her gün gelinim ve oğlum ihtiyaçlarımızı kapıya kadar getirmeleri, ayrılırken bulunduğumuz balkona el sallamaları.. duygulandıran anlardan bazıları. insanın aranılması hal-hatır sorulması tabi ki güzel bir durum, ancak hastalık günlerinde uzun telefon görüşmeleri iyi olmuyor. mecbur kalınırsa, birkaç cümleyi geçmeyen telefon görüşmesi olabilir veya mesajla geçmiş
Çocuklarınıza kitaptan kanatlar takın ki gerçekleri, doğruları görebilsinler.