Duygunun Adı Yok Ondandır Belki Yanlış Anlaman
Bir tanem
Sen gideli uzun zaman olmadı
Bir ömür desem az gelir
Dönerken sakın unutma
Yanında götürdüğün kalbimi geri getir
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Bir tanem
Sen gideli uzun zaman olmadı
Bir ömür desem az gelir
Dönerken sakın unutma
Yanında götürdüğün kalbimi geri getir
Su diye düşlerini icerim sebillerden..Utanırım bazen, gözlerindeki nemli kirpikleri kurutamadigim icin...Üzülürüm inceden inceye, kapılarına bir gül tomurcugunda düsemedigim icin...
Okadar derindeyiz ki, kaybolmuşuz; birbirimizi bulamıyoruz. Sadece seslerimizi duyuyoruz. Ne O beni ne de ben O'nu görebiliyorum. Ama aramızda öyle kuvvetli bir bağ var ki, her şeye rağmen bir bütünüz.
“Vakit Tamam” dedi, terk etti ve gitti. O incecik veda havasından ardıma bıraktı, “soykırım acımasızlığında” her yanımı…
Kahpe kadın Mona Lisa…
Gülüyor musun söyle, Ağlıyor musun yoksa!
Sarılmaya çalıştığım her ses birbirine benzer tınılara sahip oldu zaman içerisinde. Farklı sesler benzer seslere dönüştü önce. Sonra da benzer sesler aynı tona dönüştü acımasız bir monotonluk içinde. Peşine takılıp gittiğim sesin ufacık bir izi bile kalmadı. Kayıp seslerin peşinde, kayıp bir ruh silueti gördüğüm bugün. Tüm harfler
Seviyorum seni...Uçsuz bucaksız bir nehir gibi sana akıyorum...Gülüşlerini gördükçe çağlıyor umutlarım...İçimdeki tüm acılar eriyor sanki....Uçurumun kenarında nefes alırken acıya inat sana tutunuyorum. Hayata sımsıkı sarılıyorum...
İnsan en çok kendi hikâyesini anlatırken zorlanırmış ve en çok kendi hikâyesini dinlerken ağlarmış.
Suya yazılmış bir sevdanın, vuslata gebe kalmış umudun ölümsüz satırlarını yazıyorum yıldızların gözbebeklerine. Mürekkebini yüreğimizin sevda kokan çağlayanlarından alan bu aşkı yazıyorum Melek’lerin ıslak kirpiklerine.Kazanan biz olmalıydık çünkü beyazı giyindik sevdanın. Aşkın yüce duygularında nefes aldık ve suyun duruluğundan güç alarak yalnızlığın üzerine delicesine yürüdük.
Bıraktığın minik kedicik büyümüş, kendi ayaklarıyla koşturur olmuştu dilediği yöne. Gitmek istediği yönde sen yoktun. Yağmurlar da bitmişti zaten. Şimşekler çakmıyor, onu korkutmuyordu. Islak da değildi tüyleri. Çoktan vazgeçmişti bulduğu her sıcaklığı dost sanıp sarmalanmaktan. İnsanlar olgunlaşır, kediler büyürdü.
Kucuk bir duanin eseriyse yazdigin satirlar
Yapilan onca duayi melekler de hatirlar
Seni Seviyorum.” Bal köpüğüm” derken bal damladığı için dilinden, “Nisan Tomurcuğum” derken hayatıma adım attığın günü yaşattığın için yeniden. “Kadınım” derken hissettirdiğin için her hücreme kadınlığımı derinden. Bir masalın kahramanı gibi yaşattığın için aşkı en güzelinden. Seni Seviyorum kocam ben…
Günümüz aşkları... Ne kadar da çok seviyoruz bu lafı kullanmayı. Sanki geçmişin aşkları farklıymış gibi. Günümüz aşkları şöyledir yok efendim böyledir.
Bagirarak uyandi. Biliyordu, kalbiydi yine. Gozlerini hemen acip elini gogsune goturdu. Derin bir nefes alip kalkmaya calisti fakat kalbi oylesine hizli ve ritimsiz atiyordu ki ilkinde basaramadi.