Bir İz Gerek
Götürün sevdamı sürüldüğü ülkeye
Ağlayın yanıp tutuşan bu sevgiye
Gönlümün saklısında yandı hasret
Gidecek yer var mı ki her yer gurbet?..
"Kitap okumaktan gözlerim bozuldu, ama en azından artık saçma sapan yorumları görmüyorum." — Terry Pratchett"
"Kitap okumaktan gözlerim bozuldu, ama en azından artık saçma sapan yorumları görmüyorum." — Terry Pratchett"
Götürün sevdamı sürüldüğü ülkeye
Ağlayın yanıp tutuşan bu sevgiye
Gönlümün saklısında yandı hasret
Gidecek yer var mı ki her yer gurbet?..
Sıradaki şarkılar senden bana geliyor, şiir kitabından rastgele seçilecek mısraları sen okuyorsun bana ve ne zaman mutlu olsam gerçeği hatırlatıyorsun…
Hep bitmemiş, bitirilememiş bir tablodur aşk. Bir köşesinde gözü tırmalayan bir boşluk vardır hep. Renksizdir ne kadar renk karıştırılmaya çalışılsa da içine. Boştur çünkü. Boş olacak, boş kalacaktır. Son Aşk’a ait olan yer işte tam burasıdır. Bir türlü içi doldurulamayan. Kıyısından köşesinden yaşanan yarım yamalak aşkların gölgesi düşse
Yalnızlıklara dökülen satırların geçmişi ile anıların kapıların da dolaşır hüzün ve bir gece ansızın dökülür tüm sayfalar, odanın karanlık köşesinde ki kısık ateşiyle yanan gece lambasının altında ki hüzün masasına.
'Seni seviyorum' tümcesi dünyanın en saçma tümcesidir. Kimse kendinden başkasını sevemez. Sevdiği, sevdiğini sandığı kişideki kendisidir.
Ah, Mine'l Aşk! .... Aşk'ın elinden... Ah, Aşk hep senin yüzünden!
Söylesene Frezya; kaç Mecnun Leyla'sından vazgeçmişti peşinde? Kaç Yusuf oluk oluk kan kaybederdi sırtında bıraktığın tırnak izlerinde? Kaç Aslı Keremini verem etti derdinle? Ve Kaç Ferhat çelik alaşımlı bilekler tüketti, pamuk balyası dağlarında aşk yorgunu elleriyle?...
Aradan 27 sene geçti ve o halen aynı şehirde ve ben halen arada kaldırıma oturur ağlarım. Ama artık yalnız ağlıyorum ismette yok. Hem de bu defa o kadar saklıyorum ki benim bile haberim olmuyor.
Hani şu eski ama güzel şarkılar vardır ya diline takılırda dilinden hiç düşmez, hah tamda öylesin. takıldın gönlüme düşmüyorsun :)
"...Sadece Sevdiği kişiyle olmak ve hayata bir çelme takmak istiyor. Kuşlar gibi kanat çırpmak istiyor göklere, çocuklar kadar şen olmak istiyor, anla Sevdiğim AŞK’ı yaşamak istiyor bu beden..."
Belki alışkındı kulakların bu iki kelimenin dudaktaki dansına...Hoşça kal ; bir daha görüşmenin güvencesiydi. Bir önceki adımıydı bir sonraki buluşmanın...Hoşça kal denir ve hoşça kalınırdı senin aşklarında... Oysa bende Elveda demektir hoşça kal, bilemedin; kısacık zamanlara sığan tutkunun kılavuzluğundaki bu aşkta...
Dediği gibiydi aslında; "Sadece 'sevilmek' harekete geçiriyordu donmakta olan bir kalbi. Ve hızla çarpan bir kalpti her seferinde, dünya üzerindeki onca güzel şeyin sebebi. Yani, sızlayan yerinden sevmeye başlamalıydı bir insani. Sevdiği kadar sevilmekti zaten bir acının yara bandı."
"Belirsizlikle dolu bir hikaye... Bunun suçlusu mu? O da belirsiz tabiki de..."
Gül açan şafaklarda , dibacesinde gül olan taze bir başlangıçtır sevdan… Zaman yelesi alev alev bir yılkı koşan. Yolun sonunda sen varsan, her meşakkate katlanır bu emanet can.
Sevdiğine iki gün uzak bir kelebek düşün, onun tek günlük ömründeki tek düşü ....ömrüm yeterse kalanı, yetmezse ömrüm yoluna.... işte öyle sevdim Sevim.