Ankara’dan Sevgilerle
Çok sevdiğim mesleğimin örgütlenmesi olan mimarlar odası seçimlerine katıldım. Onunla birlikte çağrışımlar ve güncel olaylar yaşadım. Buyrun...
Çok sevdiğim mesleğimin örgütlenmesi olan mimarlar odası seçimlerine katıldım. Onunla birlikte çağrışımlar ve güncel olaylar yaşadım. Buyrun...
Zor gelmez elbet bir isim verebilmek hayata. Tıpkı doğduğun günün bir anlamı ve paylaşımlara açık bir ismi sahiplendiği gibi. Hayat aslında insana gereken ismi çoktan vermiş olur zamana yenik konumlamalarında.....
Her insanın boş zamanlarında değişik uğraşıları vardır Kimi kitap okur, kimi sinemaya, tiyatroya gider. Kimileri de hayvan besler
Ve zaman insanı önüne kattı. Biri bin, bini milyon yaparak toplumu oluşturdu. Bedeni milenyuma vardırırken, duyguları ise savaş meydanında bıraktı.
Son gidişin olur umarım eski sevgili diye el salladım ardından ona göstermeden. Çünkü her dönüşün beni de senin kadar yaralıyor.
Son birkaç yıldır televizyon programlarında kalitenin uğradığı erozyonu görmek için kahin olmaya gerek yok.
.....yaşanan yaşanacak çarklar yerine oturacak oturuyor da, bize kaderimiz kalıyor, oda Yaradan’ın verdiği tek zerre haksızlık yapılmaz diyor insana hak ettiğin sana, o halde saflar belirlensin tövbelere otursun, hak bilinsin kul adına!
Daldan dala sıçramalar... Akvaryumlar, balıklar, okyanuslar..
Maskeliler, maskesizler... Onlar ve biz; garipler...
Sözde aydınlar,yozlaşmışlıklar ve herşeye rağmen taptazeliği ile
yaşanmayı bekleyen hayat...
Daha sonra bu hoş sesli genci unutmaya çabalayarak , sıkıntının ortasında gelen bu tesadüfe anlamlar yüklemek isteyerek ve fakat şu yaşadığı yıllar boyunca asla bu tarz sevimli tesadüflerin kendisine çatmadığını hatırlayarak işine devam etmiş.
Düşündü. Bir ocakta fokurdayan demliğe baktı, bir de az ileride ağzına kadar dolu bekleyen çöp tenekesine. ‘Altı üstü bir bardak çay değil mi?’ dedi içinden el arabasını özenle park ettikten sonra oturdu kaldırımdaki tahta iskemlelerden birine....
Kime göre ne doğru?
Bazen düşünür dururum; insanlar kendileri doğruyu söyler, karşı tarafta yanlış ...(tartışma programlarındaki olaylar gibi )
Ama kime göre ne doğru...sonuçta herkes insan ve düşüncelere gem vurulmaz , yorum vardır ama gerçek yoktur
Ege’de yaz başkadır. Gecesiyle gündüzüyle…Siz hiç Ege’den yıldız savaşlarını izlediniz mi mesela?
İncecik kesilmiş köy ekmeğinin üzerine salça sürüp bahçeye dalarak yeşil soğan, maydanoz, taze bakla yediniz mi mesela?
Sapanınızla keskin nişancılık yapar mıydız peki?
adölesan çağında çazılmış bir yazı... sanırım 'tipik' oçağı yansıtıyor :)
100-150 filmde en küçük roller de yer almış. filmlerde ağzını açıp da konuşmamış veya bir veya iki kelime ancak söyleyebilmiş. figüran figüranlığı yapmış. filmlerde istenmeyen, nefret edilen, dikkati çekmeyen kişileri canlandırmış. hep dayak yiyen, kızılan bağırılıp çağırılan kişileri canlandırmış...
Kişinin cahil veya alim, mutlu veya mutsuz olması hep onun aldığı eğitimle ilintilidir. Milletlerin ilerlemesinde de baş şart eğitimdir. Bir millet bireylerine vermiş olduğu eğitimin kalitesi ve seviyisi oranında yükselir.
Yeni denemeler, insanın ruhunu ve ufkunu açarmış... İstidatları zorlayalım biraz; bakalım neler çıkacak...
"...Mantıktan çok duygularınızla hareket etmeyi tercih eden bir yapınız varsa, bu; dünyadan daha fazla zevk aldığınız kadar, daha fazla acı da çekeceğiniz anlamına geliyor...."
Ahir kelam Antalya hem gün aşıp giderken hem gün doğarken emsalsizdir. Bunu gelip yerinde görmelisiniz. Görmelisiniz ki yaratıcının kudretine olan imanınız daha bir güçlensin. Estetik anlayışınız zenginleşsin. Güzelin ve güzelliğin kadrini bilenlerden olun.
24.07.2011 İ.K
Peki sizin hiç alıp başınızı gitmek tüm sorumluluklarınızı ardınızda bırakmak, istediğiniz olmadı mı?Can Yücel'in bir şiirini okudum bugün. Benim gibi başka insanların da olduğunu düşünmek bir rahatlık hissettirdi bana.Malum bahar kapıda geleyim g