Kadının Yeri
.......................................................................................
"Tanrı öldü, ama benim vergi borçlarım hâlâ yaşıyor." - Friedrich Nietzsche (modern zamanlara uyarlanmış haliyle)"
"Tanrı öldü, ama benim vergi borçlarım hâlâ yaşıyor." - Friedrich Nietzsche (modern zamanlara uyarlanmış haliyle)"
.......................................................................................
Küçük bi kzıdı oysa, yüreğinde, ruhunda saklı herşey, ama kaybetti küçük kız içindeki sesleri.. aşkı bulamadı, rüzgarı hissedemedi teninde.. duy beni küçük kız, haykırıyorum tüm gücümle, dön hayata..
Ağlamıyorum, sen bana aldırma...
Senden çok uzak bir kentin, kocaman yüksek binalarının renksiz camlarının ardında,
karlarla çizilmiş soluk dünyamda
inan ben de mutluyum kendi kalabalığımla.....
Aşkının fahişeliğini dudaklarını kanatarak durdurmaya çalışıyor. İsanın dikenli tacını dudaklarına takıyor. Dudakları özlem dolu alevlerle çevrili.
Soğuk yağmurlu havalarda,
Islak bir sokak kedisi gibi eve girdiğimizde,
Burnumuzda tüten,
Çayı.
...evet, şimdi çocukluğunuza dönüyoruz, yok yok biz en iyisi önceki hayatınıza dönelim. Bakalım siz nerenin prensesisiniz...
Meğer düzeltilmesi mümkün olmayan hatalar, dönülmesi mümkün olmayan kucaklar varmış… Meğer küçüklüğümüzdeki o üzerimize titremeler hep büyüdükçe ödeyeceklerimizin denkleştirme anlarıymış. Meğer ne kadar çocuk kalırsan kal hiçbir zaman küçülüp babanın kollarına bir daha sığamazmışsın.
Bandırma'dan Gagauz özerk bölgesine bir seyahat, Gagauz Türklerini tanıma gezisi.
Oyuncağını başkasına kaptıran yumurcağın huysuzluğu,
Giderek, kendisinden yüksek not alana karşı yeni yetmenin öfkesine,
Ve sonraları, iş hayatında kaçırdığı fırsatı rakibi tarafından değerlendirildiğini gören adamın bilenmiş hırsına dönüşür.
Griler, hatta karalar çoğunlukta etrafımda...
Vazgeçtim pembe menekşe gözlerden.....
Bu kez yaşam yitmemiş umutlarımla
bir kovalamaca oyunu oldu bulmak için maviyi.....
Kör, topal biri nasıl görecek, nasıl yakalayacak asıl maviyi, değil mi? ? ? ?
Gün sonunda, yorgun evlerine dönen işçiler, son seferlerini yapan kamyonlar.
Buranın gerçek sahipleri aslında martılar, tehditkar tavırlı köpekler ve kendi küçük dünyalarında mutlu çocuklar.
İnsan tüm güzelliklerine, tüm yaşanırlığına rağmen bıkar bazen bulunduğu yerden. Biraz ötelere kaydırıp bakışlarını, uzakları merak etmeye başlar. Karşısında yükselen dağı, başka ovaları, vadileri, çölleri, yıldızları özler.
Yaşanmışlık iz bırakır!
Şey olan her ne var ise zamana muhtaç... Ve zamandır aslında bütün "şey"lere bir hal eki takan.