Olası Geçmişler
Saniyelik kararlar daha sonraları insanların 'kader' diyerek arkasına sığındıklarını yaratıyorlar sanırım.
"Okumakla beynimizi tetikleriz; ama kelepçelerle özgürlük kazanılmaz, sadece kuşaklar döner durur." – Umberto Eco"
"Okumakla beynimizi tetikleriz; ama kelepçelerle özgürlük kazanılmaz, sadece kuşaklar döner durur." – Umberto Eco"
Saniyelik kararlar daha sonraları insanların 'kader' diyerek arkasına sığındıklarını yaratıyorlar sanırım.
Şimdi biraz Japonların deprem sonrası sergiledikleri tavırlardan sozedelim. Bu kadar büyük bir felâkete uğramalarına karşın, ortada sağa sola koşuşan bir kalabalık yok. Salya, sümük ağlayıp “ nerede bu devlet” diye yırtınan yok. Yardım noktalarına saldıran yok. Herkes tek sıra olarak yardım almak için bekleşiyor.
Bir meyveyi dalından koparıp yemeyeli, bahçeli müstakil bir evde sabahın mis gibi toprak kokusunu duyup gülümseyerek uyanmayalı ne çok olmuş.Oysa benim yaşamak istediğim hayat , şehrin kalabalıkları içinde asılan suratları gülümsemeye sevk etmek için çaba
Zaman...
Sahi, nedir Zaman?
Gelenle gelecek olanın hadısatı
Anların Zamanı yoktur; anıların vardır...
yani başa gelenin.
2005 Ağustos ayının son haftasında ailenin minik bir üyesi olarak dünyaya geleceğinin haberini aldım. Sen anne karnında 45 günlükmüşsün, o sıra bana öyle söylediler. Hem sevindim, hem hüzünlendim.
Onu ilk gördüğümde ılık bir Mayıs sabahıydı. Gece yağmurun çiseleyerek ıslatmış olduğu sokaklar yavaş yavaş kurumaya yüz tutmuştu.
...zaman ilerledikçe narin ellerini süsleyen parlak pembe tırnakları ve inci tanelerini andıran dişleri, kıskançlık duygularıyla beslenen içinde zaptedemediği bir canavarın kimliğine bürünüyor.
Hayaller hep uzak anı , yaşanmamışlar acı birer hatıra olacak demek ki içimizde.
2006 yılının sonbahar aylarında tanışmıştık Sevgi’yle. Tanıştığımız yer bir hastane odası. Ben refakatçiydim O ise hasta.
Benim hayatım, ev sahibimin insafıyla patronumun bitmek bilmeyen istekleri arasına sıkışmış minik bir yürekten ibaret" diyenlerin keyifle okuyacağı kısacık bir deneme.
...burası öyle bir yer ki, gürültüler içinden karanlıklar doğuyor, karanlıklar bitmeden korkaklık boy gösteriyor.
Korkaklar lider olup, inanmadıkları şeyleri inanç diye insanlara yutturmaya çalışıyorlar...
ben sıgarayı bırakalı onbeş yıl olduğu halde, bugün bir sıgara içsem sanki hiç bırakmamış gibi başlar ve devam ederim..
Güneşli bir sabahtı, yosun kokusunu içime çekerek sahilde sadece düşüncelere dalmıştım. Hayatın anlamı kaybedişler miydi yoksa kazanılanlar mıydı? Öyle güzel bir hayat yaşıyordum ki ne okuduğum kitaplarda ne de duyduğum hikâyeler de vardı bu hayat… Bu güzel sahile gidip gelmeler yaşıyordum düşlerimde… Aslında öyle bir yer yok, yaşadığım
Bir mektubun, tual’deki renginden yazıyorum bu kelimeleri sana../Bir alışkanlık olsa gerek bu../Aşk’ın anlamına tutunan...
İİnsanın içine dönük mistik bir tarzda kaleme alınmış bir yazıdır. İnsanın yaşamında biriktirdiği onca şey artıklar olarak aktarılmıştır.