Masal
Kurtlar sofrası en karmaşık serüven olsada, önümüze sunulan hayat pek farklı degildi aslında. Sırları boldu, sınırları yoktu; ne garipti hayat!
"Beyin dediğin, düşünen bir bağırsaktır; ara sıra gaz sancısı da yapar, fikir diye. " - Woody Allen"
"Beyin dediğin, düşünen bir bağırsaktır; ara sıra gaz sancısı da yapar, fikir diye. " - Woody Allen"
Kurtlar sofrası en karmaşık serüven olsada, önümüze sunulan hayat pek farklı degildi aslında. Sırları boldu, sınırları yoktu; ne garipti hayat!
Şimdi biraz Japonların deprem sonrası sergiledikleri tavırlardan sozedelim. Bu kadar büyük bir felâkete uğramalarına karşın, ortada sağa sola koşuşan bir kalabalık yok. Salya, sümük ağlayıp “ nerede bu devlet” diye yırtınan yok. Yardım noktalarına saldıran yok. Herkes tek sıra olarak yardım almak için bekleşiyor.
Zaman...
Sahi, nedir Zaman?
Gelenle gelecek olanın hadısatı
Anların Zamanı yoktur; anıların vardır...
yani başa gelenin.
Saniyelik kararlar daha sonraları insanların 'kader' diyerek arkasına sığındıklarını yaratıyorlar sanırım.
Sokakta hala yağmur yağıyordu. Ilık bir Nisan gecesi, kuşlar saçak altlarında uyurken gökyüzü sokaklara çok güzel bir şarkıyı fısıldıyordu.
2006 yılının sonbahar aylarında tanışmıştık Sevgi’yle. Tanıştığımız yer bir hastane odası. Ben refakatçiydim O ise hasta.
Benim hayatım, ev sahibimin insafıyla patronumun bitmek bilmeyen istekleri arasına sıkışmış minik bir yürekten ibaret" diyenlerin keyifle okuyacağı kısacık bir deneme.
2005 Ağustos ayının son haftasında ailenin minik bir üyesi olarak dünyaya geleceğinin haberini aldım. Sen anne karnında 45 günlükmüşsün, o sıra bana öyle söylediler. Hem sevindim, hem hüzünlendim.
Onu ilk gördüğümde ılık bir Mayıs sabahıydı. Gece yağmurun çiseleyerek ıslatmış olduğu sokaklar yavaş yavaş kurumaya yüz tutmuştu.
...zaman ilerledikçe narin ellerini süsleyen parlak pembe tırnakları ve inci tanelerini andıran dişleri, kıskançlık duygularıyla beslenen içinde zaptedemediği bir canavarın kimliğine bürünüyor.
Hayaller hep uzak anı , yaşanmamışlar acı birer hatıra olacak demek ki içimizde.
Bir meyveyi dalından koparıp yemeyeli, bahçeli müstakil bir evde sabahın mis gibi toprak kokusunu duyup gülümseyerek uyanmayalı ne çok olmuş.Oysa benim yaşamak istediğim hayat , şehrin kalabalıkları içinde asılan suratları gülümsemeye sevk etmek için çaba
ben sıgarayı bırakalı onbeş yıl olduğu halde, bugün bir sıgara içsem sanki hiç bırakmamış gibi başlar ve devam ederim..
...burası öyle bir yer ki, gürültüler içinden karanlıklar doğuyor, karanlıklar bitmeden korkaklık boy gösteriyor.
Korkaklar lider olup, inanmadıkları şeyleri inanç diye insanlara yutturmaya çalışıyorlar...