Ahmet Mehmet Süreyya Hepsi Boş Hepsi Rüya...
Üzülmeyelim kimi insan ismiyle önümüze geçiyor diye,aslında o sadece anlık fark atıyor,asıl sağlam adım bizim yüreğimizde...
"İnsan beyni, asla durmayan harika bir organdır; sabah uyanana kadar sürekli çalışır." – Robert Frost"
"İnsan beyni, asla durmayan harika bir organdır; sabah uyanana kadar sürekli çalışır." – Robert Frost"
Üzülmeyelim kimi insan ismiyle önümüze geçiyor diye,aslında o sadece anlık fark atıyor,asıl sağlam adım bizim yüreğimizde...
Daha bir severek uzatırız bebek ağızlarına uçlarını...Daha bir anne oluruz yani!..
Kim bilir, sayfam açılır, okunur, kemiklerim basitliğiyle övünüp “o romanın kahramanı bendim” deyip bildikleri bir umut için sevinirler…
..Hani hep aklınızın yüreğinizin en kuytu köşesindeydi..
bir köleye yapması istenilen bir iş için vurulan kırbaçların sesleri eşliğinde geçmeyen zamanı kollamak...
yani o zamanlar ”onlara var da bize yok mu” şarkısını ters söylerdim: ”hep bana hep bana” derdim......
İnsanlara sen iyisin demek onlardan istifade etme adına bir eylem olacaktır, insanlara sen kötüsün demek kendinden istifade edilmesi için açık bir davet olacaktır.....
Derinizin altındaki acıyı yüzünüzün kıvrılarak gülüşü saklayamaz, kanınızın pıhtılaşmış sancısını ağzınızdan çikan yüksek sesli kahkahalar hiç mi hiç gizleyemez, kendinizi aldatmayın, yoksa teninizi
Şair çoktan sustu;ressam oldu şiirin kalemi;yarım kaldı beklenen senfoni..mağdur(e) sanık sandalyesinde buldu kendini.Kimse bir şey anlamadı.Hiç konuşmadklarımızı yazı(yorum) şimdi
“Bu, romanın son cümlesi olmalı.”diye söylendi, kitapçı bilgiç bir edayla.
Girerken ne değişti neler değişmiş diye bakınıyorum çevreme. Sonra yanıldın diyorum. Yanılıyorsun, kandırıldın diyorum. Devamlıda kandırılacaksın böyle giderse, diyorum.
Yazmak; düşünceleri ortalığa salıvermektir... Bir kelime, belki bir şarkının içinden kulağa
gelen bir söz ne hikayeler yazdırır... Bir günbatımı, bir yağmur damlası ne şiirler döktürür.
Parçalanmış bir bedenden geriye sağlam bir çift papuç kalması pek mümkün olmasa da; belki mayın toplayan masum çocukların lastik papuçlarından biri olabilir... Yada bir gelinin veya damadın daha nikah masasında başlatılan anlamsız üstün gelme didişmelerinin izi vardır üzerinde. Belki de gitmemesi gereken bir yere doğru ayakları sürüklenirken kendi
Bir ülkedeyim.
Yaşıyorum ama aynaya doğru...
Ülkem sınırlarım değil,
ama kendisi;
sınırlarının toprak toprak altında...
kadın olmak çok zor Jale..dudaklarımızdan çıkan kelimelerin sorumluluğunu biliriz../..herkesi kendimiz sanırız../..yanılırız..
Nurdan Gürbilek