Kalıplar Türkiyesi
Konuşuyoruz, yazıyoruz; karşılığında onaylanıp övgüler alıp rahatlıyoruz.
"“Bir yazarın en büyük silahı tükenmez kalem değil; kalemiyle dans ederken yaptığı kahve molalarıdır.” – Mark Twain"
"“Bir yazarın en büyük silahı tükenmez kalem değil; kalemiyle dans ederken yaptığı kahve molalarıdır.” – Mark Twain"
Konuşuyoruz, yazıyoruz; karşılığında onaylanıp övgüler alıp rahatlıyoruz.
Elinden şekeri alınabilen küçüğün aksine büyüklerin içinde yaşayıp, çikolatası verilmediği taktirde de ağlatan bir çocuk üzerine
Yazının diyorum çünkü artık kendimin olup olmadından emin değilim, ellerim bemin değil çünkü ayaklarım,
gözlerim benim değil çünkü kulaklarım, duyduğum yol değil , yürüdüğüm sağır ...
aynalardan uzak durmalıydım, kendimi bulabilmem için. kaçtım kaçıyorum derken, bir ayna bulmuşum camdan değil etten. 'yürek aynası'... ne alırsa onu yansıtıyormuş. baktıkça kendimi buldum. o kadar çok baktım ki başım sola eğildi.....
Oysa ne ben ona, ne o bana şöyle olursan seni daha çok severim demiştik. Kuraldı bu, farkında olmadan, sana ait olmayana ulaşmanın gizli anahtarlarını bir bir bulmuştuk.
Aklıma takılan sorulardan bazıları ve kendimce varsayım olasılıklarım...
Her an ölebilir, öldürebilir ya da öldürülebilirsin, -ve bu herkes için geçerli -doğumla başlar ölümle yakınlaşmak. Neyi öldürdüğünü bir tek sen, o da, sadece - bazen, bilebilirsin!
Ya sende öldürülenler, içinden kayıp gitmesine izin verdiklerin, en
Cılız ve titrek ışığıyla çift gözlü penceresinden izliyor matrixi yine bugünlerde ruhum…
“Kara bahtlı okur” seni ”Avrupa” ve “Afrika”daki yazılarından biliyor, ben de öyle. Ben senin yazılarını okurken, yazmaktan başka bir şey yapamayacağını ve aslında yapmaman gerektiğini düşünürüm. Yine de sormak isterim: Yazı senin için nedir? Bir ev mi, bir oda mı, kitabında da olduğu gibi bir hücre mi yoksa?
Sırtlarındaki bıçak izlerini gözüme sokan binlerce insan gidiyor hayatımdan!
Bir yer varki, orada sayı üstü endaze;
Ne solmak,ne yıpranmak, her şey ebedi taze...
Bitmek bilmeyen buhranlı gecelerde yaprağa tutunan çiğ tanesi gibiyim. Umutlarım gökyüzünde bir meleğin kanadında asılı. Semada gezinen bakışlarım bile ümitsiz.
İnsanlara sen iyisin demek onlardan istifade etme adına bir eylem olacaktır, insanlara sen kötüsün demek kendinden istifade edilmesi için açık bir davet olacaktır.....
Derinizin altındaki acıyı yüzünüzün kıvrılarak gülüşü saklayamaz, kanınızın pıhtılaşmış sancısını ağzınızdan çikan yüksek sesli kahkahalar hiç mi hiç gizleyemez, kendinizi aldatmayın, yoksa teninizi
Kim bilir, sayfam açılır, okunur, kemiklerim basitliğiyle övünüp “o romanın kahramanı bendim” deyip bildikleri bir umut için sevinirler…