Muhbirler Sayesinde Panzehir Bulundu II
Bir ülkedeyim.
Yaşıyorum ama aynaya doğru...
Ülkem sınırlarım değil,
ama kendisi;
sınırlarının toprak toprak altında...
"Yazarlık, kelimelerle inşa ettiğin hapishanede özgürca hapşırabilmektir." – Franz Kafka"
"Yazarlık, kelimelerle inşa ettiğin hapishanede özgürca hapşırabilmektir." – Franz Kafka"
Bir ülkedeyim.
Yaşıyorum ama aynaya doğru...
Ülkem sınırlarım değil,
ama kendisi;
sınırlarının toprak toprak altında...
yok hasta ruhlara bulaşmmak lazım
sende sağlıksızlaşıyorsun
senin annen ben miyim ki!
“Yaşasın!” deyip gülümsedi kendine, camdaki yansımasına bakmadan yine. Çok anlamsızdı her şey. Korkunçtu ayrıca. Korkunçluk içini kanatan, acıtan duyguda değildi; Her şeyi açık ve net anlamasındaydı.
Kedinin kasapla olan dostluğu, kasabın etlerle olan tanışıklığına kadar uzanır.
Tanımamazlıktan gelen kaçamak bakışlarımız, gerçekleri alabildiğine inkar ediyor.Maskelerimizin yüzümüzde bıraktığı izleri hiç göremiyor isyankar yanı ruhumuzun.
Gözlerimiz bir noktaya odaklanmış,gözlerimiz kör yürüyoruz…
Edepsiz kelimelerin içinden çıkmak belki arsızlığıma dem vurur diye düşündüm. Düşünmek bu ya hep suçlu bakışlara çeviriyor yüzünü insanın. Derler ya düşünme o kadar uzun uzun diye. Hızla...
“Kara bahtlı okur” seni ”Avrupa” ve “Afrika”daki yazılarından biliyor, ben de öyle. Ben senin yazılarını okurken, yazmaktan başka bir şey yapamayacağını ve aslında yapmaman gerektiğini düşünürüm. Yine de sormak isterim: Yazı senin için nedir? Bir ev mi, bir oda mı, kitabında da olduğu gibi bir hücre mi yoksa?
Bazen babasını özler erkek çocukları . Bıyığını özler. Kuvvetlice olan kollarını , tatlı sert gülümsemesini ...
Bozuk olan hiçbir şeyi sevmeyiz biz. Bozuk olana bozuk atarız. Televizyon bozuksa tepesine vururuz, kız bozuksa kafasına sıkarız.
"Neyi görmedik ki bu hayatta… Neyi tatmadık ki… Bazen durup da hayatı günlük lüks zevklerle yaşadığımız için boş nitelendiriyoruz kendimizi." diye başlıyor Mehmet Cem UYSAL bu yazısına. Kendisini baştan keşfedercesine çok insana hayatlarındaki en gerçek aynayı sunuyor.
Ağzımdaki küfür müydü, duamı? Arştan inen melek miydi, şeytan mı? Havada ki bu koku cennetten miydi, cehennemden mi? Yüzümdeki bu yüz benim miydi, onun mu?
Mustafa Kemal ATATÜRK.
ELİNDE KAHVESİ
Ne oluyor, O orada olunca?
İş, okul, aile bakıyoruz =)
İnanıyoruz taşa,
Herkesin canı acıyınca, nötrlenir belki acı... Toprağa basmak gibi, ayaklarının altında kumu hissetmek gibi, belki de dalgaları...
Son doğumgünüyle bu doğumgünü arasında hayatının çizgisini değiştiren tek şey, sonsuz yolculuğa uğurladığı, yüreğinin kan kırmızı yangının sebebi anneciği...”Anne”li günleri tek özlemi artık. Kabullenemediği, sindiremediği, söndüremediği yangı