Yeni Bir Aile
kuşların aile hayatını sembolize ederek toplumda çocuk eğitimi ve ana babalık üzerine bir söylem
"Yarının ne getireceği belli olmaz, ama dün de bugün gibi bitmişti ve kimse şaşırmadı." - Douglas Adams"
"Yarının ne getireceği belli olmaz, ama dün de bugün gibi bitmişti ve kimse şaşırmadı." - Douglas Adams"
kuşların aile hayatını sembolize ederek toplumda çocuk eğitimi ve ana babalık üzerine bir söylem
Ahlak Bakanlığı Yalandan Arınma Başkanlığı Bakırköy Şubesi kapısından ilk kez girdiği için çok heyecanlıydı; Bugüne kadar söylediği yalanlardan kurtulma şansı yoktu ama bundan sonra artık gerçeklerle yaşamak istiyordu.
Onu ayrılmaya bir türlü ikna edemiyordu. Sonunda onu ortadan kaldırmaya karar verdiler
"Parmaklarım ince benim, borunun içerisine elim rahatça sığıyor diye orada iş verdiler bana". Ne güzel diye geçirmişti içinden, ince parmaklı damatmış bizim de kısmetimiz. Rahmetli beyinin de parmakları inceydi, "inşallah bizim rahmetliye benzemiyordur heryeri" diye mırıldandı teyze, talihsiz kızına bakarak.
Kayaların bulunduğu yamaca vardığında başını kaldırıp kayaları dikkatle izledi. Belki de oraya çıkıp çıkamayacağını kestirmeye çalışıyordu.
Değil desem ne değişir ki ? Tut ki değil dedim , bu yetkililerce kabul edilecek mi ? “Değil” demek değil mesele , mesele direnmek meselesiydi ve biz bunu yapamadık .Artık ne desek boş , “dostların karnı açtı kıydık menekşe parasına”
koskoca gezegen neden yok oldu diye bana soruluyor olması çok enteresan… ben yok etmedim! hayır, bütün o olup bitenlerle benim hiç bir ilgim yok… ama her şeyi gördüm, duydum…
Gülümsüyor. Öyle masum ki bu gülümseyiş… İlk tanıştığımızdaki gibi… Sonraları bu gülümsemeyi esirgiyor benden, esirgediği bir çok şeyin yanında. Fakir bırakıyor beni. Rahat uykuları esirgiyor, anlamayı, anlatmayı...
ben, zaman makinesi araştırma ve geliştirme ünitesinde asistan olarak çalışıyordum. yüzyılı aşkın bir zamandır bu aletin icadıyla alakalı teoriler, araştırmalar yapılmıştı ve biz gelinebilecek son noktaya geldiğimize inanıyorduk.
Gerçekleri görüpte konuşamamak, konuşupta görememekten her zaman daha acı verir insana. Savaş insanın vücudundaki tümör gibidir, yavaş yavaş etrafındaki organları da sarar.
kısacık bir andı yaşadığım. ne yapacağımı bilemediğim belki de. bildiğim ya da sonuna kadar. yapamadım işte ama. toprağı ateş körükledi. körüğü toprak...
Bâb-ı Âli de gezmenin keyfine vardıkça,öğrenmeye olan hevesim gün geçtikçe artıyordu.Avare gezdiğim,zamanı hoyratça kullandığım günlere,saatlere,anlara acımaya başladım. Eyvâhlarım,eyyâmlarım artıkça arttı!!.Otelde ki odam, artık bana dar gelmiyordu
yaşlı bir teyze girdi dükkana ve bir poşet sap ile iki poşet saman koydu bir kenara. bunları karıştırır mısınız rica etsem dedi ve beyni erimek üzere olan hıı tamam abla dedi.
yolculuk bazan uzun sürer bazan daha kısa.zaman görecelidir,kimi zaman yar ve kişiler de.bir bilet bir otobüste yolculuk ederken başına neler gelir.bu bilet hem bilettir hem değildir.
Acaba çok mu acımıştı. Ne kadar acıdıysa da ne olacaktı ki ne de olsa sonunda ÖLÜM yoktu. Bu SADECE bir OYUNDU.
Zülfü Livaneli