Yeni Bir Aile
kuşların aile hayatını sembolize ederek toplumda çocuk eğitimi ve ana babalık üzerine bir söylem
"Yaşamak, okumak için bir bahanedir; okumak ise, daha iyi yaşamak için bir mazeret." - Umberto Eco"
"Yaşamak, okumak için bir bahanedir; okumak ise, daha iyi yaşamak için bir mazeret." - Umberto Eco"
kuşların aile hayatını sembolize ederek toplumda çocuk eğitimi ve ana babalık üzerine bir söylem
Ahlak Bakanlığı Yalandan Arınma Başkanlığı Bakırköy Şubesi kapısından ilk kez girdiği için çok heyecanlıydı; Bugüne kadar söylediği yalanlardan kurtulma şansı yoktu ama bundan sonra artık gerçeklerle yaşamak istiyordu.
Onu ayrılmaya bir türlü ikna edemiyordu. Sonunda onu ortadan kaldırmaya karar verdiler
Değil desem ne değişir ki ? Tut ki değil dedim , bu yetkililerce kabul edilecek mi ? “Değil” demek değil mesele , mesele direnmek meselesiydi ve biz bunu yapamadık .Artık ne desek boş , “dostların karnı açtı kıydık menekşe parasına”
koskoca gezegen neden yok oldu diye bana soruluyor olması çok enteresan… ben yok etmedim! hayır, bütün o olup bitenlerle benim hiç bir ilgim yok… ama her şeyi gördüm, duydum…
"Parmaklarım ince benim, borunun içerisine elim rahatça sığıyor diye orada iş verdiler bana". Ne güzel diye geçirmişti içinden, ince parmaklı damatmış bizim de kısmetimiz. Rahmetli beyinin de parmakları inceydi, "inşallah bizim rahmetliye benzemiyordur heryeri" diye mırıldandı teyze, talihsiz kızına bakarak.
konya ovasındaki o dünya harikasının yapılmasına karar veren dönemin devlet adamlarına olduğu kadar vatandaşlarına da minnettar olmak gerek…
Gülümsüyor. Öyle masum ki bu gülümseyiş… İlk tanıştığımızdaki gibi… Sonraları bu gülümsemeyi esirgiyor benden, esirgediği bir çok şeyin yanında. Fakir bırakıyor beni. Rahat uykuları esirgiyor, anlamayı, anlatmayı...
1957 dünya kupası final maçına çıkmıştık, Fas'ta… stadyum onbinlerce kişinin bağırış çağırışıyla inliyordu.
Gerçekleri görüpte konuşamamak, konuşupta görememekten her zaman daha acı verir insana. Savaş insanın vücudundaki tümör gibidir, yavaş yavaş etrafındaki organları da sarar.
kısacık bir andı yaşadığım. ne yapacağımı bilemediğim belki de. bildiğim ya da sonuna kadar. yapamadım işte ama. toprağı ateş körükledi. körüğü toprak...
Bâb-ı Âli de gezmenin keyfine vardıkça,öğrenmeye olan hevesim gün geçtikçe artıyordu.Avare gezdiğim,zamanı hoyratça kullandığım günlere,saatlere,anlara acımaya başladım. Eyvâhlarım,eyyâmlarım artıkça arttı!!.Otelde ki odam, artık bana dar gelmiyordu
Soğan acı acı konuştu.
“Biliyorsunuz ben her evin mutfaklardaki vazgeçilmeziyim. Bensiz yemek yapmaya başlamazlar. Beni soyarlarken gözyaşı dökerler ama geleceklerini tayin eden oylarını verirlerken aynı duyarlılığı göstermezler!
Acaba çok mu acımıştı. Ne kadar acıdıysa da ne olacaktı ki ne de olsa sonunda ÖLÜM yoktu. Bu SADECE bir OYUNDU.