• İzEdebiyat > Öykü > Gerilim |
21
|
|
|
|
Patikadan gitmeye karar verdim. Daha uzundu ama taşa takılıp ayağımı kırsam hiç varamazdım. Koşar adımlarla yola girdim. Ay bulutların arkasındaydı. Elimdeki titrek fenerin ışığıysa beni yolda tutmaya anca yetiyordu. Daha yolun başındaydım. Ayakkabılarım sırılsıklam olmuştu. Ufacık ışığım rüzgarda sallanan çalıları kocaman gölgelere çeviriyordu. Bu durum içimi zaptedilemez bir geriye bakma hissi dolduruyordu. |
|
22
|
|
|
|
İhbar ediyorum: Vuslat, aşkın katilidir. Gönül gözümle gördüm, kesin delillere sahibim. |
|
23
|
|
|
|
Düşünceden önce doğal, saf, duru bir bilinç dünyası gelir. Bunun keşfi farkındalık yaratır. |
|
24
|
|
|
|
“Hiçbir canlı varlık ölüme üstün gelemez, onu savuşturamaz. Ölümsüzlük iksiri hiç olmadı ve bundan sonra da hiç olmayacak. Doğa ölümsüzlük iksirinin olmasına izin vermez; verirse intihar etmiş olur. Ölümler olacak ki yeni canlılar da gelebilsin dünyaya. “ |
|
25
|
|
|
|
Kimsenin yaptığı yanına kar kalmaz... |
|
26
|
|
|
|
Mezarlığın üzerine yapılmış bir evde oturmak ya da oturuyor olmak ihtimali, tüylerini diken diken ediyordu. |
|
27
|
|
|
|
Bir gece yarısı Kahraman, kediyle birlikte, karanlık sokaklarda dolaşıyordu. Evin birinin yanından dönerken, Nara karşılarına çıkıverdi. Arkasında yüzlerce vahşi kedi vardı. Kahraman, Nara’nın savurduğu pençeden eğilerek zorlukla kurtuldu. Onunla yakın dövüşe girmenin ölümü kucaklamak demek olduğunu anladı. |
|
28
|
|
|
|
"Bu hikayedeki tüm kahramanlar hayal ürünüdür, tüm hayaller ise kahraman..." |
|
29
|
|
|
|
Evimizin tek oğluydum!
Zavallı annem, evlenince beni, hanımına ezdirmeyeceksin değil mi, diye her zaman tembihlerdi! |
|
30
|
|
|
|
Kim bilir kaç yıldır giyiyordu ayağındaki kadife pantolonu. Çok sevmişti onu, komşuları bir bayram arifesinde modası geçtiği için annesine verdikleri zaman. Önce büyük ağabeyi atılmış, ne kadar zorlasa da bir türlü sığdıramamıştı bedenine. Sonra da onun bir küçüğü olan denemişti üzerinde. Olmuyordu işte. Ertesi gün ve bir sonraki gün, defalarca elden ele dolaşmış, yine de bir yolu bulunarak uydurulamamıştı irice kıyım vücutlara. Kızgın, öfkeli homurtular, odaların duvarlarında küfürle karışık bir uğultuyla dolaşmıştı. Nedense hiç kimsenin aklına evde küçük bir çocuğun daha bulunduğu gelmemişti. Büyük kardeşlerin kirli sokaklarda boğuştuğu bir sırada, küçük olan korkarak yaklaştı pantolona. Usulca eline aldı. Ne kadar da yumuşaktı kumaşı. Sonra bu yumuşaklığı, yüzünde dolaştırdı. Kokladı. Annesi içeri girdiğinde, panikle attı elindekini. Kadın öfkeyle; “ Ne o! Her şeyi tastamam yaptın da, sıra ağabeylerinin giysilerini karıştırmaya mı geldi?” dedi. O ara içeri girmiş olan kardeşler ; “ Elleme ana, zatı ayâmıza olmadıydı.” Dediler. |
|
31
|
|
|
|
Eski bir yazı daha... Bir seri katilin doğuşu ve ölüşü... |
|
32
|
|
|
|
Sanki bir kara büyü, belki de şu an vapurun arka koltuklarında hastalığımın etkisiyle uyuyorum ve bir karabasan görüyorum ve biri beni uyandırıyor geriliyorum sonra acıktığımı hissediyorum ve her ne olduysa da gülümsemek için yalvarıyorum |
|
33
|
|
|
|
Santral memurunu aradım, hayırdır diyerek sordum.
Efendim; bir ihbar aldık ve arkadaşlara çıkış verdim.
Nedir durum Ahmet çabuk söylesene diyerek çıkıştım. |
|
34
|
|
|
|
Kısa ve ucu açık bir polisiye öykü. |
|
35
|
|
|
|
Kimseye güvenmemeli. Baban olsa babana da güvenme. Yolculuk esnasında ister normal ister otostop uyanık kalanlar hayatta kalır. |
|
36
|
|
|
|
Duvar kenarına adeta yaslanarak yavaş yavaş yürüyordu. Birkaç kez bazı sesler duyar gibi olmuştu, seslerden ürktüğü için hafifçe hızlanmaya karar verdi. Onu takip eden birileri olduğunu düşünüyordu, arkasına dönüp bakmaya cesaret edemedi, hızlı adımlarla yürümeyi sürdürdü. Arkasındaki şeyin nefes alış verişlerini duyuyordu. Sonra kendi nefesini tutmasıyla gelen sesin kaybolduğunu fark etti. Kendi soluğundan korkmuştu. |
|
37
|
|
|
|
"Ne kadar saçma! Kolumuz güçlü, bileğimiz bükülmez diyoruz ama ne denli cılızız aslında.
Kardeşlerimizi öldüre öldüre başa geçip, üç asırdır saltanat kayığını yürütüyoruz salına salına, kasıla kasıla... Neden böyle sürsün? Doğu'nun hazineleri zaten bizde. Ben kardeşimi ya da kardeşim beni niye katletsin? Ama dil, yüreğin ve usun itkisiyle konuşur durur benimki gibi..." |
|
38
|
|
|
|
Karanlıkta gözüne ilişen bir gölge dikkatini çekti. Sabitlediği bakışları gölgenin hareketlerini kaçırmamaya ve onu tanımlamaya çalışıyordu. Kararlılıkla adımlarını sıklaştırdı. Aniden gölgenin de durduğunu fark etti. Durdu ve siyah pelerinini savurdu. Gürkan hazırlıksız yakalanmanın vermiş olduğu afallamayı üzerinden atamadan kendini yerde buldu. Adam çoktan ortalıktan kaybolmuştu. Sakinliğini koruması gerektiğini biliyordu. Ayağa kalkıp üzerini silkeledi. Dizleri hep toz olmuştu. Dirseğini ovuşturarak arkasını döndüğünde göz göze geldiler. Daha ne olduğunu anlamadan etrafında dönen şey onu yere serdi. Karanlığı yaran zümrüt yeşili bakışlarda intikamın halesi dans ediyordu. Gürkan yolun sonuna geldiğini anladı.
|
|
39
|
|
|
|
Sinan, bıyıgı terlemiş genç yagız bir delikanlıdır. Köyde gece okullarına giderek okuma yazma ögrenmişti. Ailesinin maddi durumu iyi degildi. Sinan okula devam edemedi. Sinan evin en büyük ogludur. Babası gurbette çalışır,bayramlarda gelirdi. Evde görülen işleri yapar,işi olmayıncada keçı otlatırdı daglarda. Sinan sessiz pek konuşmayan biriydi.Akşam eve gelince annesinin yaptığı bazlamaları yer yatardı. Sinanın iki de kız kardeşi vardır. Onlarla aksamları süllenpe,lök, beş taş, celik oyunu oynarlardı. |
|
40
|
|
|
|
aramızda 6 metre ya vardı ya yoktu yüzü turuncu sokak ışığının altında buruşmuş bir şekilde algımı etkiliyordu. |
|