..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir deliyle başederken, yapılacak en mantıklı şey normal rolü yapmak. -Herman Hesse
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Anılar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri

Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  

Kimi Kime Şikâyet Edeceğiz?!
Cahit KILIÇ
Eleştiri > Politik Olaylar ve Görüşler

Ne tarafa bakarsanız zulüm! Ne tarafa bakarsanız haksızlık! Ne tarafa bakarsanız adaletsizlik! Ne tarafa bakarsanız eşitsizlik! Ne taraf bakarsanız ahlâksızlık! Ne tarafa bakarsanız bencillik! Kime bakarsanız kibirlilik! (En büyük benim, her şeyi en iyi ben bilirim hastalığı!) (Kirli egodan ve ferasetten ve de basiretten uzak; çıplak enaniyetten kaynaklı yıkıcı cehalet!) Kime bakarsanız çapsızlık! (Sade suya tirit, bir nev’i seviyesizli

[DEVAMI]

 

 


 

 




Arama Motoru


• İzEdebiyat > Deneme > Anılar
41 
 Canı Sıkılmak Nasıl Birşey?  (Kâmuran Esen)

Sizin de canınız sıkılıyor mu?
42 
 Sonbahar Sükütu  (ELCiN ORHAN)

Konuşmak istiyorum senle, gözlerinin içine gözbebeklerine baka baka konuşmak, Sussam bile konuşmak istiyorum
43 
 Dicle Kıyısında Bir Mağara Kent  (Şevket Başıbüyük)

Şimdi belki de anlatacaklarım sizlere bir masal gibi gelecek. Bir Doğu masalı… Bilmem anlatsam dinler misiniz? Sizin de ilginizi çeker mi? Uçsuz bucaksız bir ovanın ortasında, tam 130 yıl, civar illerine başkentlik yapmış ve başta Moğolların istilası olmak üzere, birçok saldırılara uğramasına rağmen hâlâ dimdik ayakta kalmış bir mağara kent masalından bahsetsem beni anlar mısınız? Dillere destan, Dicle Nehri’nin kıyısında kayalara tutunmuş bir kent, nehrin iki yakasını birbirine bağlayan kocaman bir taş köprü (ama şimdi köhneleşmiş, yıkılmış, sadece üç ayağı kalmış bir köprü) ve sırtını kayalara dayamış bu efsanevi mağara kentini yazsam okur musunuz?
44 
 Kahramanıma...  (Ebru Otuzbir)

Babasıyla anıları 9 yaşında kalmış bir kız çocuğunun babalar günü hediyesi olacak bu yazı. Unutmamaya çalıştığı birkaç çok özel anıyla, ruhuyla babasıyla konuşup gökyüzüne, oralarda olduğunu bildiği bir yere, dilekler gönderecek. Babam olduğun için teşekkür ederim diyecek.
45 
 Bizim Eller  (Cahit KILIÇ)

Doğup büyüdüğüm, Kars,Arpaçay,Akyaka (Ağbaba -Şöregel) Çıldır yöresinde konuşulan ve Azeri Türkçesinin o yörelere mahsus şivesiyle; depreşen çocukluk günleri hatıralarımdan, dilimin döndüğünce bir demet gül sunmaya çalıştım...
46 
 Ver Elini Gidelim  (Yûşa Irmak)

Bütün ‘ilk’ler şirindir, tatlıdır ve güzeldir! Hatta bütün ilk gözağrıları da öyledir. Adını unuttuğumuz şairlerden biri olan Celâl Sahir Erozan’ın da dizesinde dediği gibi: “Bir genç şair ilk yazdığı şiiri nasıl severse”… diye başlar şiirine… İşte öyledir ilkler, ilk gözağrıları..
47 
 Canlı Balık  (Mehmet Sinan Gür)

Balıkların da canı var.
48 
 Rüzgarlı Tepelerde Rüzgarlı Günler  (NUH KENİŞ)

Kemalettin Tuğcu okuyor diye bir arkadaşım fena dayak yemişti. Diğeri ise İnce Mehmet okudu diye. Hatırlamaya başladım işte ben de o günleri. 12 Eylül öncesini.
49 
 Gidenlerden Son Kareler  (Ömer Faruk Hüsmüllü)

-İki buçuk yaşındaki yeğenim annesinin kucağında,kapı önünde gülerek beni uğurluyordu.Yanacıkları elma gibi kırmızı kırmızıydı.Bir ay sonra bu ufacık bedeni toprağın altına sakladık.
50 
 Sevgin Yüreğimde Mihenk Taşı  (Yûşa Irmak)

Sen, sevginin çiçeğini değil, bütün haş­metiyle dikenini göstermek istedin bana, fakat ben koşuyordum sonunu bilmedi­ğim yolda, O’na doğru var gücümle... Sen yetişmek için arkamdan, mahmuzlamıştın atını. Geliyordun dörtnala, ama neye yarardı ki, ben uçuyordum burak misali leyl-i sevdalara tülden kanatlarla... Sen, sevginin gönlümdeki mihenk taşı­nı ç-almak istedin benden, bense, kalbimi ikram etmiştim sana bütün saflığıyla...
51 
 Adı Özlem Oldu! Özlenmiş Bütün Çocukluk Anılarımızın…  (GÖNÜL SEVİNÇ)

Saklambaç vazgeçilmezimizdi… Bir küçük çam ağacı bile saklayabilirdi küçücük bedenimizi… O küçücük ellerimize sığdırabileceğimiz küçük taşlar arardık beş taş oyunu için. Sonralarda idrak ettik istop oyununun asıl adının stop olduğunu...
52 
 Akba Kitap ve Yayınevi  (Haydar Köprülüoğlu)

Geçmiş yıllarda Ankarayı anlattığım 'Gün Aşımı' kitabımda bulunan bir anıdır.
53 
 Olup Bitenler  (Yûşa Irmak)

“… acaba sahi mi?” diye üzülüyordum. Önümden okunmuş gazeteleri toplayan Niğdeli Yasin amca: – Evladım, ne darlanıp duruyorsun? dedi. Herifin biri saçlarını kestiriyormuş! Berbere ha bire “Usta, saçım ak mı, kara mı?” diye sorarmış. Berber de dayanamamış ensesinin köküne basmış silleyi!
54 
 Edebiyat Galerisi Net’in Şair ve Yazarlarının Edebiyat Şenliğinden Genel Görüntüler  (Emine Pişiren)

Türk Edebiyatının Gönüllü Barış Güvercinlerinin çok büyük özverisi ve katılımıyla gerçekleşmiştir. Belleklerimizden asla silinemeyecek 3 muhteşem gün geçirdik. Edremit adeta bir şair ve yazar ayak sesleriyle inledi.
55 
 Gel - Git Zaman  (Yûşa Irmak)

Uzaklaştıkça uzaklaştı herşey. Aslında uzaklaştırılmıştı. Olmaması gerekiyor muydu? Bundan tam olarak emin değilim. Şimdi aracımı İstanbul’un en berbat mahallesinde derme çatma bir sahil evinin en karanlık tarafına park ediyorum… Saati söylemeliyim. Saat: 03:15 ve günlerden 28 Ağustos 2020 sabahı… Sahile yürüyerek iyice yanaşıyorum. Cebimden bir dal sigara çıkarıyorum. Ateşliyorum. Bir gıdım ciğerlerime çekip düşünüyorum. Neden faili meçhullerin gazetelerde boy boy resimlerinin yayınlandığı bu kıyıdayım? Mahallenin tinercileri, evsizleri beni sorgusuz sualsiz öldürür ümidiyle geldiğimi hatırlıyorum. Ancak en zalimi bile hal hatır sorduktan sonra: “evin yoksa gel benim yatağımda yat gardaş”- diyor…
56 
 "Ay Mehemmed"  (Cahit KILIÇ)

Yıl 1976. Temmuz ayının ilk günleri. Bedenimin adını anmanın abes olan bir bölgesinde bir çıban peyda oldu. Hayatımın her evresinde olduğu gibi, nasıl olsa geçer diye o günde önemsemedim...
57 
 Sen Yoksun  (Dilek Şengel)

Hep aynı yerdeyim, ben hep aynı deli...
58 
 Sahalin'de Altı Ay  (Mehmet Sinan Gür)

Sahalin, Başçavuşun eşek kovaladığı yer
59 
 Kendi (M) ile Tanışmak…  (Yûşa Irmak)

“Bir varmış bir yokmuş” diye başlardı masallar… İlk önce var olması gerekenler anlatılır, arkasından olmaması gerekenler sıralanır, sonra büyük sevinçle dolan minik yürekler anlatılan masalın huzur verici içtenliği ile gözlerini kapatır tatlı hayallerle uyurlardı…
60 
 Tiyatro, Gabriel Garcia Marquez, Üç Silahşörler Balesi ve Annem  (Seval Deniz Karahaliloğlu)

Onu son gördüğümde, elinde Gabriel Garcia Marquez’in “Yüzyıllık Yalnızlık ” kitabına dalmış okuyordu. Gözünde gözlükleri, baba koltuğuna gömülmüş keyifli bir havası vardı. Bana kocaman bir gülümseyiş ve havadan süzülüp yanağıma konan bir öpücük gönderdi. Sonra aynı ciddiyetle gömüldüğü kitabına geri döndü. Öyle hiç de ölecekmiş gibi gözükmüyordu. Ölüm mü? Ölümden kim bahsetti şimdi?

Önceki Sayfa  1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30  Sonraki Sayfa




son eklenenler
Doğum
Hülya Kırklaroğlu
Deneme > Anılar
Tuncay Şanlı
Alp Şahin
Deneme > Anılar
Derya
Alp Şahin
Deneme > Anılar
Kum Saati 02: 00
Alp Şahin
Deneme > Anılar
Bir Bölü Elli
Gökhan
Deneme > Anılar

 


 


Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.