Nefes al nefes ver. Nefes al nefes ver. Nefes al.... yalnızca bu mudur yaşam dediğimiz? İki oluş arasında geçen kısa sürelerin toplamı mıdır yalnızca? Bir doğum, bir ölüm müdür yaşam? Yoksa her ölüme inat doğan bir sürü bebek midir? Binlerce soru sorsam bu konuda binlerce yanıt alırım. Ve aldığım her yanıt binlerce yeni soru verir de, yinedde anlatamaz nedir yaşam. Belki oluşların toplamıdır, belki de hiç bir şey olmamasıdır; bilinmez, bilemem. Ancak bildiğim şey, yaratılanı yaratan yapan şeyin ne olduğudur. “insan yaratıldı” der bir sürü kalın kitap cilt cilt dizili raflarında yaratılanların. “insan yaratıyor” der başka kalın kitaplar. Peki nedir farkı yaratılan ve yaratanın? Bu da yanıtı oldukça fazla bir soru. Peki nedir gerçek? Nedir insan özünde? Yaratılan mıdır yaratan mı? “Bırak bunlarla devrin filozofları uğraşsın.” Dediğini duyar gibi oluyorum. Eğer haklıysam, yani böyle diyorsan, yaratılan olmayı kabul etmişsin demektir. Yanılıyorsam eğer, yaratmaya yaratılmaya itiraz ederek başlamışsın demektir.
Dönüp baktığımda yaşadığım bir sürü yılda saklı binlerce güne ve her günün getirdiği her anıya, gördüğüm tek şey belki her şey, belkide hiç bir şey. Ancak çıkardığım sonuç, hayat dediğim yalnızca toplamı iyi ve kötü anların, anıların. Peki neresindeyim düşlediğim hayatın, düşlediğin hayatın? Peki sen neresindesin Düşlediğin hayatın, düşlediğim hayatın? Belki her yerinde belki hiç bir yerinde. Hayat dediğin düş kurmak ve gerçekleştirmek midir kurduğun düşleri? Peki düşlerin ne? Peki nedir benim düşlerim? Başlayınca sormaya bırakamıyorum. Bir soru bir yanıt veriyor ve gelen her yanıt bin soruya gebe bırakıyor hayatı. Peki kafa karışıklığı mıdır bunların tümü? Hayır. Kafa karışıklığı değil. Sadece bilinmezliğe duyulan kaygı. Hani korkar ya insan bilemediği şeyden. Ve sürer ya korkuları öğreninceye kadar bilemediğini... işte belkide tüm bunlar kaygının getirdiği soru çığlıkları. Duyulur mu bu çığlıklar kulaklarında bilemem. Peki sen neler anlatıyorsun çığlıklarında? Ancak bildiğim üzerinde sere serpe uzanmışım sarp kayaların. Sorduklarım bildiklerimden, ve bildiklerim yanıtlarımdandır. Öğrenmek ister misin bilemem. Belki vardır öğrenme isteğin, belki de yok. Belki vardır da güçlü değilsindir yeterince. Belki güçlüsündür, benim anlatmaya gücüm yetmiyordur. İstersen gel! Deneyeyim bildiklerimi anlatmayı. Öğreneyim gücüm varmı anlatmaya. Ve öğreneyim yeterince güçlümüsün verileni almaya ve yeterince hazırmısın vermeye bildiklerini. sarp kayaların üzerine yani tam yanıma denize uzanır gibi uzanabiliyorsan, o zaman gel.. sana anlatacaklarım var. Anlatacaklarım var sana, sana, bana ve hayata dair. Anlatacaklarım var gerçekleşmeye gebe düşlere dair.