Ben bir kuşum; uçtum yuvadan... Artık ben nerede, eve dönme isteği nerede?.. -Leyla ve Mecnun, Fuzuli |
|
||||||||||
|
Ersin Karaca’nın ilk şiir kitabı Berneva, Ferfir Yayınları’ndan çıktı. Kitap 96 sayfa boyunca 44 şiiri ağırlıyor. Berneva, her sayfada yeniden doğrulan bir baharla yüzyüze getiriyor okuru. Şiirlerin usul usul ışığa yürüyen kararlılığı ılık bir nefes gibi kuşatıyor sizi. Omuzlarda gittikçe ağırlaşan bir yaşam yükünü, hasreti, aşkı, yaşamın ve ölümün gizini sakin ve telaşsız akan bir su gibi duyuran Berneva, şiirde ahengi ve anlamı önceliyor. Öyle ki, şiirde ahenk ve anlam bir müziğin içinde yeşeren, yeşile kesmiş iki ayrı sarmaşık gibi birleşiyor, dolaşıyor ruhunuzu. Ersin Karaca, şiirlerinde geleneğin izini sürerken bir yandan da modern şiirin imge ve çağrışım esen vadilerinde geziniyor. Sözün beşiği anlamına gelen Berneva, ismiyle müsemma bir hal içre sözü büyütme, olgunlaştırma çabası içinde. Şair, ilk kitabında şiirde farklı biçimleri denemesiyle de bu çabasını pekiştiriyor. Şiirin kalbinin vuruşlarını bazen yumuşak ve sessiz, bazen de sert ve hızlı bir ritimde dayıyor kulağımıza. Şair, bazen duygularını sereserpe yatırıyor bir kıyıya, serbestçe bırakıyor mısraları; bazen de hece ölçüsüyle bir nizam içinde soluklanıyor şiir. Şiirin örgüsünü bu değişkenlik içinde dokuyor, yaşamın gizlerini yokluyor, derin bir hasretin yalnızlığına aldırmaksızın yöneliyor aşka. Berneva, hırçın ve anlaşılmaz imgeler, muğlak ifadelerle değil; mümkün olduğunca yalın ve yükünü atma gayreti içinde bir safiyanelikle yöneliyor sözün yurduna. Sözü beşikte bilerek, söze hürmet ederek kuşanıyor mısraları, anlamı sertac ederek ahengin o ferah eşiğinden mütevekkil geçiyor. Eksik sözün tamam olması için sözün sahibine göğsünde acz ve şükürle dönüyor Berneva. Yaşam ırmağı doludizgin akarken, bakışıyla, o ırmağın dışına taşıverecek kadar sığmaz olur dünyaya şair. Bu büyük nehrin gürültülü suyunu derin bir kaynağa götüren o biricik aşka gizliden gizliye şöyle sesleniyor Berneva: -yay olabilmem için oklarımla, yâr, -atılabilmek için sana ihtiyacım var. (Sagittarius, s.67) Berneva’da söz yeri gelir sığmaz olur geniş bir vadiye. Şair, hece ölçüsünün doruklarında gezinir yine. esecek herkese o hazin rüzgar, denecek bize de gölgeden geçin, yaşarken dünya’ya sığmayan bizler. sığarız avuca bir dua için. (Sığınak Avuçlar, s.60) Berneva’da 11’li ve 14’lü hece ölçüsüyle yazılmış şiirler yer yer mısra sayısı bakımından değişiklik göstermekte. ah bata çıka yöne aştım sazlıklarından ayaklarımla sim kınarla yaktım dağlara ey ceylani bakışan bin bir fesleğen kokan apardım seni serden seriverdim bahara ah bata çıka yöne aştım sazlıklarından (Sonsuzluğuma Yoksun, s.15) Sonsuzluğuma Yoksun, 14’lü hece ölçüsüyle yazılmış rikkatli, istikametli bir şiir. Bu şiir, sitemsiz yalın bir özlemin cesur bir fotoğrafı gibi. Sesin pürüzsüz bir iç ahenkle doludizgin aktığı, iç duraklar ve iç uyaklarla mısralara serpilmiş zorlamasız naif imgelerin bir müzikal gibi sizi karşıladığı adeta kayan bir ezgi. Berneva’da varlığın metafizik gölgeleri yalın bir anlatımın içinde usulca eriyor. Bu yalın anlatım içinde biçim de, biçem de kendini eksiltmeden yoluna devam ediyor. Berneva, söyledikleri kadar söylemediklerini de -belki de bu yalınlık hali içinde- duyuran, handiyse eldeğmemiş ışığı karanlığı deldikçe kendini gizleyen bir fener misali söze değiyor. gelincik baharı gölge ve rüzgâr sessizliğe sufle verir nefesim denizlerden derin nice vurgunlar sonsuz evren gizli kelimeler var gözlerin rüzgâri ve gölgen bahar (Gölge Resitalleri, s.21) Yine 11’li hece ölçüsüyle yazılmış bu şiirde şair, ahengi ve duyguyu bir terazinin eşit iki kefesinde tartıyor, ne anlamı incitiyor ne ahengi örseliyor. Ersin Karaca, duygularını kağıda bir bohçayı açar gibi gelişigüzel bırakıp okurdan anlayış bekleyen şairlerden değil. Şiirin her mısraını bir mücevher gibi işleyip ışıldatmadan yüreğinin vitrinine çıkarmayan, çalışkan ve söze vurgun bir dil işçisi. Berneva’da aşk ve hüzün, şairin pastel bir kalemle boyadığı bir gökkuşağı gibi, tedirgin etmeden, hırçınlaşmadan, dolaşmadan büyüyor. bir kez daha ne kadar fark ettim bu gün bu gün ve her yeni gün elbisem hüzün (Düş üşür, s.26) şehirlerden salınan tüm uçarı düşleri mezar taşları kayda alıyor (Temporal Senfoni, s.29) Ayrıca Berneva’da, şairin eksiltili cümlelerle çoğaltmak yoluna gittiği anlam ve çağrışım, şiirde bir bitmemişlik duygusunu açığa çıkarıyor. Mısralarda gittikçe artan çağrışımlar ve yarım bırakılmışlığıyla çoğaltılmış söz, şiirde durgun zeminde bir hareketlilik unsuru olarak karşımıza çıkıyor. İfadeleştirilmiş bir hüzün, bekleşen bir sessizlikle yoğrulmuş bir hasret ve kıvrak bir mekan algısı yaratıyor zihinlerde. bu rûz var, rüzgârla yok, ruhumu çeken gülrû ömrötesi şehlâ su! (Herkesin İçinde Bir Düden Vardır, s.25) Berneva, sözün, hislerin, düşünüşün en saf halinden yana. Dolambaçlı imgeleri ve söz oyunlarını bir kenara bırakıp insanı insan kılan edimlerin berraklığını resmetmek istiyor. Hepimizin içinde bir yerlerde saklı duran bir gülüşü, bir acıyı, bir umudu yokluyor. Tepeörenli Çocuklar adlı şiirde bir yaşanmışlığın izlerini detay vererek sürerken, yaşamın eskimeyen sorunlarına ait bir içgörü geliştirmeye de çalıştırıyor. bilirsiniz ya! bizim de misketlerimiz yamalı bir topumuz, bilye arabalarımız vardı. ıslatıp kıç kızağı kayılan çimen yamaçlarımız, karabukkal kovaladığımız sapanlarımız vardı. …. ….. köy büyüdü sorunlar büyüdü, bizler büyüdük, sonra tespih taneleri gibi dağıldık, bazımızı ölüm bazımızı idealleri ayırdı, acaba bugün kalabalıkta yalnızlığımız bundan mı? (Tepeörenli Çocuklar, s.62,65) Berneva’nın şairi, hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerde yer yer halk ozanlarının hikemi söyleyişlerine yaklaşıyor. Bu yönüyle Berneva verimli bir toprak gibi. Şair hangi iklimde geziniyorsa o iklimin güzellikleri açığa çıkıyor. çok söz de laf olsun diye söylenir, sorulmaz sebep ne, nasıl ve niçin, sebeplerle müsebbibe gidilir, hayatı iç, varlığa kanmak için. (Sığınak Avuçlar, s.60) Berneva’da Sığınak Avuçlar adlı şiir varlığımızın özetini çıkarmak istercesine kabukları kaldırıyor üstümüzden. Sufiyane bir bilgelikle sözün darasını alıyor. Sayfalar arasında gezindikçe, rahat ve çocuksu bir söyleyişten bir anda hasretle yakaran bir dilin sesine ya da ses benzeşimleri ile donatılmış öyküleyici bir anlatıma denk geliyorsunuz. bir akan su ki; yokuşa doysun, inşirahtı bekledikleri, taşsın doyursun. (Sagittarius, s.66) Berneva, yavaş yavaş okunması gereken bir şiir kitabı. Kitaptaki biçim çeşitliliğinin yanında sayfa başlarına serpiştirilmiş epigraflar da kitabın güzel yanlarından biri. Berneva, denediği imkanlar açısından çokrenkliliğin ve farklı şiir yapılarının kaynaştığı bir çalışma. Şairin, rahat bir söyleyişle kaleme aldığı şiirler İkinci Yeni’den izler taşırken, hece ölçüsüyle yazdığı şiirler Halk Edebiyatı’nın hikemi söyleyişinden bir kapı aralıyor. Genel anlamda Ersin Karaca’nın şiirleri son mısralara doğru gittikçe güçlenen bir yapı arzediyor. Şair, şiirine daha ilk mısradan güçlü bir başlangıç yapmak yerine, şiirde mısra mısra ilerleyerek derin bir iç müziğin ve duru bir anlatımın peşine düşmekte. Berneva, her yönüyle saf bir suyun seyrini sayfalarına taşıyor.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © leyla karaca, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |