Ýnsanlarýn arasýnda yaþadýðýmýz sürece, onlarý sevelim. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Kundura tamircisi Paraþko usta dükkanýnda ayakkabý tamir ederken, eþimi atlatabildiðim her boþlukta ben de Paraþko ustanýn karýsý Evniki’nin hassas ruhunu tamir etmeye baþlamýþtým. Evniki, fena bir kadýn deðildi, ama o güzeller güzeli iki kýzýnýn yaný baþýnda sadece bir çaput gibi duruyordu. Yaþýn ne olursa olsun, gözün illa ki, o genç tenlere akýyordu. Çok bilenin biri, her insanýn bilinçaltýnda gizli bir sapýklýk duygusu saklý durur, dememiþ mi? Hiç kimse kýzmasýn bana; bu iki kýzýn nasýl birer hiper aktif afet-i figan olduðunu bilmiþ olsalar pek çok erkeðin bilinç altýnda saklý duran sapýklýk duygusu isyan edebilirdi. Zaman akýp gidiyordu. Bir gün, sahil yolundaki barlardan birinin bahçesinde soðuk bir bira içmekteyken bu iki genç aþifteyi karþýdan gelirken gördüm. Ýkisinin kýçýnda da birer mini etek vardý. Belden itibaren etek boyu en týfýl adamýn eliyle bile bir karýþý geçmezdi. Bacaklar upuzun birer sütun gibi uzanmýþlar aþaðý doðru; bir sümüklü böcek topuklardan baþlayýp týrmanmaya baþlasa, popoya ulaþabilmek için tam gün mesaisini o iþe harcamasý gerekirdi. Üst taraflarý ise çok daha feciydi. O tarafta etekleri kadar bile bez parçasý yoktu. Birer bikini üstü, tamam. Anlaþýlan o ki, plajdan geliyorlardý. Þimdi, bu ikisini buraya getirmeliydim, oturtmalýydým masama ve ruhumun yaþlanmak bilmez duygularýyla þiirler düzmeliydim onlara. Hatta tarih öðretmenliðinin verdiði derin kültür ile tarihi adamlarýn týfýl kýzlara aþklarýný anlatarak beni babalarý gibi deðil de aþýklarý olarak benimsemelerini saðlamalýydým. Þiirlerimle ilan-ý aþk etmeliydim kulaklarýna fýsýldayarak. Hem de her ikisine de; bir ona, bir ona, çünkü biri için diðerinden, diðeri için birinden vaz geçilemezdi ki bunlarýn. Ah, ah! Vaz geçtim ikisine birden aþýk olmaktan, þunlardan biriyle bir aþk yaþasaydým da, zararý yok, yüz milyar borcum olsaydý. Öteki kýzý da Sarýmsaklý’da ilk tanýþtýðým insan olan sevgili dostum Kemal beyle tanýþtýrýrdým boþ kalmasýnlar diye... Bara doðru yaklaþtýklarýnda abla olan afet beni fark ederek kardeþini dürtüp beni iþaret etti. Ýkisi birden beni gözlemeye baþladýlar. Hem yürüyorlar, hem de çaktýrmamaya çalýþarak bana bakýyorlardý. Geçip giderken bile çaktýrmadan baþlarýný çevirip çevirip bana baktýklarýný fark edince bunu peþlerinden gelmemi istediklerine yordum. “Allah’ým,” dedim; duydun demek þu yangýnlar çeken yüreði!” Acele ederek bira parasýný ödeyip peþlerine düþtüm. Hayaller içinde yürüyüþe geçtim. Peþlerinden sürükleyerek, eminim ki, ayak altýndan uzak bir plaja götürmekteydiler beni. Plajda güneþlenerek, ya da denizde yüzerek onlarla geçireceðim zamanýn fantezileri içinde hoplaya zýplaya peþlerinden gitmeyi sürdürdüm. Epeyi bir gittikten sonra, iki afeti cihan ansýzýn durarak geri dönüp yanýma gelmeye baþladýlar. “Allah! Nihayet baþlýyorduk iþte! Yaþasýn aþk!” Bir anda gelip önümde dikildiler. “Merhaba!” çektim hemen. O cývýl cývýl, sevimli þiveleriyle öyle bir“Merhaba, saygýdeðer Sami beyefendi baþkomiserim!” deyiþleri vardý ki, içimin yaðlarý eriyiverdi. “Nasýlsýnýz?” “Ýyiyiz, Sami beyefendi baþkomiserim!” “Ne yapýyorsunuz?” Ben, bu soruyu, falanca yerde denize girmeye gidiyoruz, sizde gelir misiniz, diye bir cevap alacaðýmý umarak sormuþtum, ama aldýðým cevap tam bir þok oldu. “Kýrk yýlda bir ise cikmisiz, velakin size yakalanmisiz…” Ýþi toparlamaya çalýþarak, “bana yakalanmak istemiyorsanýz, iþinizi önce benimle göreceksiniz, önce beni memnun edeceksiniz!” dedim. Yani bundan daha açýk nasýl söylenebilirdi onlarla birlikte olmak istediðim, bilemiyorum. Ama onlar, benim beklentimle alakalý olmayan bir cevap verdiler. “Tamam, anlamisiz saygýdeðer baskomiserim! Bir ellilik yeterli midir?” Elli lira! Bana teklif ettikleri bu rüþvet öyle bir hayal kýrýklýðý yaratmýþtý ki, mosmor oldum. Ben ne istiyordum, onlar ne veriyordu. Ben, aklýma koyduðumu elde eden biri deðil miydim? Elbette ki, onlarý da elde etmeyi bilirdim. Verdikleri rüþveti almaya ve benimle yapmaya yanaþmadýklarý þeyi yapacaklarý erkeði tavlamalarýný bekleyecektim. Onu götürdükleri yere kadar takip ettikten sonra dikilirdim tepelerine ve, ya beni de memnun edin, ya da zina suçuyla tutuklarým sizi, diye korkutarak da istediðimi elde ederdim. Verdikleri elli lirayý alarak cebime soktum. “Tamam midir, saygýdeðer basköm,serim? Simdi bisi görmeyeceksinisdir?” “Tamam, ama merak ettim sizin bu iþi nasýl yaptýðýnýzý, uzaktan bir takip edip göreyim.” “Mademki anlasmisisdir, takip eder görürsünüs efendim…” Yanýmdan ayrýlarak yürümeye baþladýlar. Ben de aramýzda belli bir mesafeyi koruyarak peþlerine takýldým. Ýki genç kadýn nihayet yanlarýndan geçen bir ensesi kalýna tebelleþ oldular. “Beyefendi, bis Ýstanbul’dan buraya tatile gelmisisdir, fakat bes parasiz kalmisisdir. Lütfen, bize yârdim ediniz ki, otobos biletimisi alip Ýstanbul’a dönelim…” Adam, “istediðiniz parayý vermemi istiyorsanýz, otelime gidelim, üçlü bir parti düzenleyelim.” dedi. “Ama efendim, bis, kis oðlan kisisdir. Yapamayis o dediðinisi…” Adamýn hiç kimseye durduk yerde para verecek bir görüntüsü yoktu. “Yok!” deyip kesti. “Paraya mukabil vereceðiniz bir þey yoksa, para da yok!” Kýzlarýn ikisi birden adamýn eline ayaðýna dolanmaya baþladý. Fahiþelik deðil, hayal dilenciliði yapýyormuþlar meðer. Hayal kýrýklýðý ile izlemeyi süðrdürdüm. Onlar da duygu sömürüsünü... “Sisin de bir kisinis olsa, kalsa böyle, üzülmesmisinis.” “Merhamet ediniz beyefendi. Lütfen!” Adam ellerinden kurtulmak için uðraþtýkça abluka artmýþtý; en nihayet abla olan adamýn cüzdanýný çekerek eteðinin altýndaki bikini altýnýn ,içine sokuþturdu. Adama sitemler ederek yanýndan ayrýldýlar. Bu gün bu kýzlar þok üstüne þok yaþatmýþlardý bana. Ben onlarý fahiþe sanarken, onlar usta birer yankesici çýkmýþlardý. Yanlarýna gidip resti çektim. "Siz bana yankasicilik yapýyoruz dememiþtiniz. Olmaz... Yankesicilik büyük suçtur, öyle elliyle yüzle kurtulamazsýnýz. Yürüyün karakola!" Paçalarý tutuþtu. "Ama sayin! baskomiserimi!" "Amasý mamasý yok. Bu suça göz yummamý öyle elliyle yüzle saðlayamazsýnýz!" "Aman baskomisirim! Sis bilirsinis! Sis ne istersinis bis veriris..." * 24.10.2012 Kemal Paracýkoðlu
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Kemal Yavuz Paracýkoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |