ï¿½zEdebiyat - ï¿½mer Faruk Hï¿½smï¿½llï¿½ - Demokratik Deliler Devleti

-Deli gibi sevdim, diyor.
-Yani!
-Bu sevme þekli nasýl bir þey?
-Açýklar mýsýn arkadaþ?
**
O da tebrik edip gitti. Dedikoducu tebrik edenleri kastederek konuþtu:
-Meþhur olmak baþa bela Kargacý. Gerçi sen de milli kahraman olarak aynýsýný yaþadýn, o nedenle bilirsin. Ne yapalým, katlanacaðýz.
-Kaç dakika geçti hala anlatmaya baþlamadýn. Beni oyalama!
-Dinle öyleyse: Ben daha önce birçok kere bu Tek Kulak'ý bazý güvenlikçilerle çok samimi bir þekilde konuþurken görmüþtüm. Konuþtuðu kiþiler hep aynýydý, yani dört tane güvenlik elemaný. Ne konuþtuklarýný çok merak ettiysem de bir türlü öðrenemiyordum. Dördünü de bir araya alýp konuþmuyordu. Tek tek... Bir gün gene bir güvenlikçi ile onu konuþurken yakalayýnca yanlarýna yaklaþtým. Sýrtlarý bana dönüktü, konuþmalarý fýsýltý þeklindeydi. Duyamadým. Önlerine geçip dudaklarýný okumayý denedim, Tek Kulak beni görünce bastý küfürü ve saldýrýya geçti. Zor kaçtým. Nihayet dün bir tesadüf eseri bulmacayý çözdüm ve bu hayýrlý sonucun ortaya çýkmasýný saðladým.
-Hayýrlý sonuç dediðin, Ýmparator'un hayatýný kurtarmak mý?
-Tabii öyle! Yoksa sen bu görüþe katýlmýyor musun?
-Yok caným, ben o anlamda sormadým.
-Kargacý milli kahraman olmasan bu sorudan sonra senden de þüphelenir ve gidip yönetime ihbar ederdim. Ama bir milli kahraman devletine karþý ihanet içinde bulunamaz diye düþünüyorum.
-Tabii ki öyle... Lütfen devam et.
-Þu karþýdaki çimenlerle karýþýk yabani otlarý görüyor musun. Boylarý ne kadar yüksek. Ýþte dün oraya uzandým, yatýyorum. Kimsenin beni orada görmesi mümkün deðil. Hava ne soðuk ne de sýcak. Orasý gölge deðil ama güneþ rahatsýz etmiyor. Bir ara iki kiþinin konuþmasýný duydum. Birini sesinden tanýdým. Tek Kulak'dý. Diyordu ki: “-Bu gece iþi bitiriyoruz. Arkadaþlarýn hepsine tek tek anlat hazýr olsunlar. Þu kâðýdý al, uygulama planýmýz orada yazýlý. Ne yapýlmasý gerektiði ayrýntýlý bir þekilde belirtildi. Anlaþýldý mý?” “-Tamam, anlaþýldý.” Baþýmý kaldýrýp da geçekten konuþan o mu diye bir türlü bakamýyorum. Konuþma da kesilmiþti, gitmiþ olmalýlar; ama gene de biraz bekleyeyim dedim. Sonra kalktým, çok ilerde farklý yönlerde yürüyen iki kiþi gördüm. Bunlardan biri daha önceleri Tek Kulak'la konuþan güvenlikçi, diðeri de Tek Kulak'tý.
-Þans zaten hep senden yanadýr.
-Hayýr hep deðil. O gün þans benden yanaydý. Bu konuþmalardan Baþkana karþý bir suikast giriþiminde bulunacaklarý sonucunu çýkardým. Üstelik o gece... Zaman fazla kalmamýþtý ve benim bunu kimseye duyurmadan Baþkana iletmem gerekiyordu. Ýþte iþin en zor tarafý burasýydý. Çünkü beni saraya sokmazlardý, diyelim ki bir þekilde girdim, o zaman da baþkan benimle görüþmezdi.
-Bakanlardan birine söyleseydin.
-Ya o söylediðim kiþi de Ýmparator'dan kurtulmak istiyorsa! Her þeye raðmen saraya gidecektim. Kararýmý vermiþtim. Sarayýn kapýsýna yaklaþtýðýmda kulübedeki nöbetçi hemen dýþarý fýrladý. “-Dedikoducu, fazla yaklaþma. Önündeki çizgiyi geçersen ateþ edeceðim. Ne istediðini oradan söyle!” Dedi. Önüme baktým, çizgiyi gördüm. Ayaðýmýn ucu azýcýk geçmiþti. Hemen geri çektim. “-Baþkanla görüþmek istiyorum.” dedim. “-Sen kimsin de Baþkan seninle görüþecek? Sana bir saniyesini bile ayýrmaz. Bas git buradan. Kendini de bizi de zora sokma.” dedi. “-Sadece Baþkana söyleyebileceðim çok önemli bir bilgi var.”dedim. “-Neymiþ o bilgi? Önce bana söyle!” dedi. Tabii Baþkana suikast yapýlacaðý bilgisini öðrendiðimi ona söyleyemezdim. Hemen bir yalan uydurdum. “-Bir yurttaþ yüklü miktarda bir servete sahip ve bunu gizlediði yeri ben biliyorum. Kim olduðunu ve nerede sakladýðýný sadece Baþkana söylerim” dedim. Ýnandý. Hemen Baþkanýn kapýsýnda bekleyen korumaya telefon edip durumu anlattý.
Dedikoducu o aný yaþar gibiydi, heyecandan aðzý kurumuþtu. Konuþurken zorlanýyordu.
-Ýstersen biraz dinlen! Daha sonra devam edersin.
-Hayýr, yorulmadým. Susadým. Þu çeþmeye kadar gidelim mi?
Gittik. Elini musluðun altýna koyup su içmeye baþladý. Ýçtikçe içti... Ben,
-Yeter artýk fazlasý dokunur, deyince su içmeyi býraktý.
-Baþkanýn karþýsýna çýkýnca apýþýp kaldým. Kötü kötü bakýyordu bana. Acaba kendi ellerimle sonumu mu hazýrlamýþtým? Sadece elim ayaðým deðil bütün vücudum titriyordu. Kafam hacýyatmaz kafasý gibi sallanýyordu. “-Konuþ bakalým Dedikoducu! Bu adam kim ve serveti nerede saklýyor?” dedi. “-Þey efendim þey... Servet yok, ben sizinle konuþmak için bu yalaný uydurdum. Aslýnda þey, þey...” dedim. Birden kükredi, üzerime yürüdü. “-Sen benimle alay mý ediyorsun? Bu ne cür'et! Ben seni gebertmez miyim?” dedi. Kendimi topladým ve son bir hamle ile “-Efendim, asýl meseleyi söyleseydim herkes duyardý ve iþ bozulurdu. Ýþin aslý þu: Tek Kulak size karþý bir darbe hazýrlýðý içinde...” deyip bütün bildiklerimi bir solukta anlattým. Beni dinledi. Konuþmam bitince birkaç dakika hiç konuþmadý. Acaba inanmamýþ mýydý?
-Cesur adammýþsýn Dedikoducu! Ýþin ucunda pisi pisine gitmek de varmýþ. Dedim.
-Haklýsýn Kargacý, þimdi düþünüyorum da nasýl cesaret edip de saraya gittiðime ben bile hayret ediyorum. Baþkan konuþmaya baþlayýnca yüzünün yumuþadýðýný gördüm. Ýnanmýþtý. Ama gene de dedi ki “-Dedikoducu, söylediklerin doðru çýkarsa dile benden ne dilersen... Ama yalan çýkarsa, o zaman da kendine ölümlerden ölüm beðen!” Ben iþ daha garantili olsun diye “-Efendim, benim sizden bir ricam var. Beni makamýnýzdan yalan söylemekle suçlayýp, kovar mýsýnýz? Böylece nöbetteki elemanlar da bir þeyden þüphelenmiþ olmazlar.” dedim. Dediðimi seve seve yaptý, dýþardaki güvenlik elemanýný çaðýrýp “-Bu yalancýyý derhal buradan atýn. Bir daha da böylelerini sakýn ola ki karþýma çýkarmayýn!” deyip bana bir tekme attý. Tekme o kadar kuvvetliydi ki üç metre ötedeki güvenlikçinin kucaðýna düþtüm. Adam beni bir eþya gibi sürükleyerek kapýdan çýkardý. Çýkarýr çýkarmaz da dövmeye baþladý. Bahçe kapýsýndaki güvenlik elemanýnýn yanýna götürünceye kadar dövmeye devam etti. Daha sonra da teslim ettiði bu bahçe kapýsýndaki güvenlik elemaný bir posta dövdü. Ýki büklüm çýktým sarayýn bahçesinden, aðrýmayan yerim yoktu. Tabii yüzümde morluklar, hatta kanamalar da vardý. Hiç kimseye görünmek istemiyordum. Çünkü gören ne olduðunu soracak ve ben de yeni yalanlar uydurmak zorunda kalacaktým.
Bu sefer duyduklarým karþýsýnda ben heyecanlanmýþtým ve aðzým kurumuþtu. Tam o sýrada bize doðru yaklaþan üç kiþi vardý. Dedikoducu'ya:
-Ben çeþmeden su içip geliyorum, dedim.
(Devam edecek...)