..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
En bilge insanlar bile arasýra bir iki zýrvadan hoþlanýrlar. -Roald Dahl
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Ömer Faruk Hüsmüllü




21 Aðustos 2016
Göçe Göçe - 3  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Biz güçlüyken gayrimüslimlere ne kadar iyi davrandýysak, onlar güçlü olduðunda tam aksine bize o kadar zulmettiler. Belki de bu davranýþlarýnýn gerisinde, azýnlýklarýn yüz yýllardýr bize karþý duyduklarý ezikliðin yarattýðý, bir intikam duygusu yatýyordu. Sebep ne olursa olsun Bulgarlar'ýn Balkanlar'da Türkler'e yaptýklarý mazur görülemez.


:ABDE:


Yörük Dede anlatýyor:
Balkanlarda sadece gavurlarla deðil, tabiatla da mücadele etmek zorundasýn. Buranýn karý, soðuðu ve yaðmuru boldur. Kýþýn birçok yer metrelerce karla kaplanýr, sýk sýk sel gelir, arazi engebelidir, bir yerden bir yere gitmek müþkülat doludur.
Biz tabiatla olan mücadelemizde de gavurla olan mücadelemizde de, yaklaþýk beþ yüz sene baþarýlý olmuþuz. Bir gün bu vataný terk edeceðimiz, buradan kaçacaðýmýz kimsenin aklýna gelmezdi. Dobromýrka'dan bizi kaçýrtan ne gavurdur ne de tabiattýr; bizim devletimizin kurumsal yapýsýnda meydana gelen çürümedir. Üç kýtaya yayýlmýþ olan milyonlarca kilometrekarelik topraða sahip bu koca devletin çöküþ yýllarý ne yazýk ki bizim dünyada yaþadýðýmýz döneme denk geldi. Kötü talihimiz...
Osmanlý bu kadar topraðý sadece kýlýç gücüyle almadý. Devletin liyakat sahibi insanlar tarafýndan yönetilmesi, adil ve hoþgörülü olmasý Osmanlý'nýn birçok yeri hiç savaþmadan ele geçirmesini saðladý. Mesela bizim köyümüzün adý neden Dobromirka? Çünkü bu köy, Bulgar Ýkinci Çarlýk Döneminde Dobromir adýndaki Çar tarafýndan kurulmuþ. Osmanlý, bu köyün adýný diðer milletlerin deðerlerine duyduðu saygý nedeniyle deðiþtirmemiþ. Gene Osmanlý, zaptettiði topraklardaki halkýn inançlarýna da karýþmamýþ, herkesi istediði dini seçmekte serbest býrakmýþ.
Ayný Osmanlý, sonradan liyakatsiz yöneticilerin iþbaþýna getirilmesi nedeniyle haktan, adaletten ayrýlmýþ. Rüþvet almýþ baþýný yürümüþ. ilime önem verilmemeye baþlanmýþ, dini istismar eden kendilerine “alim” sýfatýný yakýþtýrmýþ olan kiþiler ülkeyi teknikten, üretimden uzaklaþtýrmýþ. Avrupa'nýn çoktan geride býraktýðý Ortaçað zihniyeti, sanki büyük bir baþarýymýþ gibi Osmanlý'da benimsenmiþ. Devletin gelir-gider dengesi bozulmuþ. Devletin gideri gelirinden fazla olunca açýðý kapatmak için dýþarýdan, daha sonra nasýl ödeneceði düþünülmeden borç para alýnmýþ. Alýnan borç üretim araçlarýna deðil, þaþalý saray yaptýrmak gibi lüks ihtiyaçlara harcanmýþ. Borç verenler bir gün, borcumuzu ödememizi istemiþler. Ödeyemeyince de zaten az olan gelir kaynaklarýmýza el koymuþlar.
Derken, girilen savaþlar birer birer kaybedilmeye baþlanmýþ. Her maðlûp çýkýlan savaþtan sonra, hem toprak terkedilmiþ hem de galip tarafa savaþ tazminatý ödenmiþ. Buna raðmen birçok gereksiz savaþ ilan edilmekten de geri durulmamýþ.
Balkanlarda beþ yüz sene atalarýmýz, Osmanlý tebaasý gayrimüslimlerle, yani müslüman olmayan Rum, Ermeni, Yahudi, Sýrp, Bulgar gibi halklarla barýþ ve huzur içinde yaþadý. Kimsenin örfüne, adetine, inancýna, ýrkýna karýþmadýk. Fakat Osmanlý'nýn zayýflamasýndan sonra bu halklar, yabancý devletlerin de kýþkýrtmasýyla ayaklanmaya baþladýlar. Bilhassa Rusya, Balkanlardaki Bulgarlarý kýþkýrtarak onlarýn bize karþý düþmanca tavýr almasýný saðladý.
Rusya, bununla da kalmadý ve bir bahane uydurarak Osmanlý topraklarýna, Tuna vilayetine girdi. Böylece 93 Harbi yani Osmanlý-Rus Savaþý (1877-1878) baþlamýþ oldu. Bu savaþ sýrasýnda Dobromirka da ateþ çemberinin içinde kaldý. Biz köy halký olarak, bir araya gelip ortak bir karar aldýk: Rus gavuruna karþý savaþacaktýk, yurdumuzu asla terk etmeyecektik. Bizden daha savaþ baþlamadan göçenleri ve savaþ sýrasýnda kaçanlarý hesapladýðýmýzda, bu karara uymayanlarýn sayýsýnýn 7-8 civarýnda olduðunu söyleyebilirim. Güçlü Rus ordusunu Osmanlý, birkaç kere püskürtmüþ olmasýna raðmen, takviye güçlerinin yardýma gelmemesi; mühimmat, erzak ve giyecek ikmallerinin yapýlamamasý ve bilhassa savaþý idare eden komutanlarýmýzýn sýk sýk karar deðiþtirmeleri hatta birbirlerine düþmeleri nedeniyle, Balkanlarda üst üste yenilgiler almaya baþladýk.
Ruslar, Gazi Osman Paþa kumandasýndaki Plevne'yi kuþattýlar. Türk askeri ve komutaný burada gerçekten bir destan yazdý. Onlarýn kahramanca mücadeleleri köyde, aðýzdan aðýza dolaþýyor, hatta bu savaþtan zaferle çýkacaðýmýza inanýlýyordu. Evlerde, tarlalarda, yollarda, kahvelerde anlatýlan hep Gazi Osman Paþa'ydý. Aylar süren Plevne müdafaasý, Gazi Osman Paþa'nýn vurulmasýyla sona erdi. Paþa ölmemiþti ama yaralýydý. Aslýnda buradaki askerimizin teslim olmasýnýn asýl nedeni, Paþanýn yaralanmasý deðil; gene mühimmat ve yiyecek yokluðuydu.
Plevne düþünce, Rus ordusu Edirne'yi ele geçirdi. Hatta sonradan duyduðumuza göre Ruslar, Yeþilköy'e kadar ilerleyerek Ýstanbul'un sýnýrlarýna kadar dayanmýþlar.
Ruslarýn himayesindeki Bulgarlar, Türk köylerini yaktýlar, yýktýlar, talan ettiler. Çok sayýda soydaþýmýzý acýmasýzca katlettiler. Bu soykýrýmýnda ölen Türklerin sayýsý yüz binlercedir.
Biz güçlüyken gayrimüslimlere ne kadar iyi davrandýysak, onlar güçlü olduðunda tam aksine bize o kadar zulmettiler. Belki de bu davranýþlarýnýn gerisinde, azýnlýklarýn yüz yýllardýr bize karþý duyduklarý ezikliðin yarattýðý, bir intikam duygusu yatýyordu. Sebep ne olursa olsun Bulgarlar'ýn Balkanlar'da Türkler'e yaptýklarý mazur görülemez. Yýllardýr yanyana yaþadýðýmýz, gerektiðinde ekmeðimizi bölüþtüðümüz, acýlarýmýzý paylaþtýðýmýz bu insanlar bize karþý nasýl bu kadar zalim olabildiler? Bizim köyümüzde Bulgar yoktu, ama civar Türk köylerinde vardý. Bunlarla sohbet ediyor, ticaret yapýyorduk, düðünlerine, cenazelerine gidiyorduk. Biz millet olarak, devlet olarak herkese kucaðýmýzý açmýþtýk. Hatta Dobromirka'ya bir Þaman bile gelip yerleþmiþti. Onu da kimse yadýrgamamýþtý, hor görüp dýþlamamýþtý.
Köyün en dýþýnda yaþayan, kimsesiz yaþlý bir kadýn vardý. O ölünce evi yýllardýr boþ kalmýþtý. Bu Þaman gelip oraya yerleþti. Ev iki göz odadan ibaretken Þaman, buna kapýsý ayrý olan bir oda yani indirme ilave etti. Kendisini ziyarete gelenleri bu ilave ettiði yerde misafir ederdi. Diðer iki odaya girip de içeride ne olduðunu bilen, gören yoktu. Bazýlarý Þaman'ýn kapýyý aralýk unuttuðu bir sýrada içerisini gördüklerini, burada çok sayýda öldürülmüþ hayvan bulunduðunu söylese de buna inanan pek olmamýþtý.
Þaman'ýn evinden, sýk sýk sesler gelirmiþ, ama köye uzak kaldýðý için bu sesler, bizim evlerimize ulaþmazdý. Yakýnýndan geçtiðinizde duyardýnýz. Ýnsan sesi ve davul sesi, çoðunlukla birarada olurdu. Rengarenk giysileri vardý. Saçlarý uzundu, neredeyse beline kadar geliyordu. Yüzü çok çirkindi. Gerçekte mi böyleydi yoksa yüzüne sürdüðü boyalar mý onu çirkin gösteriyordu?
Bahçesinin tam ortasýnda, kurumuþ bir erik aðacý vardý. Bu aðacýn kuru dallarý baðlanmýþ olan çaputlarla doluydu. Bizim köyden ve civar köylerden gelen çoðu genç olan insanlar, bu aðaca bir bez/çaput baðlar bir dilekte bulunurdu. Dileði tutanlarýn bazýlarý, yanlarýnda getirdikleri yiyecekleri Þaman'ýn evinin kapýsýnýn önüne býrakýp giderdi. Kimsenin kapýyý açýp da içine bakmak aklýna gelmezdi. Belki gelirdi de korkudan bunu yapamazdý.
Þaman'a ufak tefek rahatsýzlýklarý olup da baþvuranlar da oluyordu. Onlarý eklediði odaya yani indirmeye alýr, bir süre sesler çýkararak etraflarýnda döner, aðrýyan yerlerine ne olduðunu bilmediðimiz bir sývý sürerdi. Bu insanlarýn çoðu, iyileþtiklerini söylese de rahatsýzlýklarýnýn devam ettiðini söyleyenlerin sayýsý da az deðildi.
Yalnýz, bir keresinde gerçekten de Þaman bir mucize yarattý. Eli ayaðý tutmayan Canbay Aðayý iyileþtirdi. Canbay Aða, akþam yemeðini çok kaçýrmýþ, yedikçe yemiþ. Çekindiðinden kimse de “Yediðin yeter artýk!” diyememiþ. Yemekten sonra Canbay Aðayý bir aðýrlýk bastýrmýþ ve gidip yatmýþ. Yatýþ o yatýþ! Sabah olduðunda yataktan kalkamamýþ, býrakýn kalkmayý elini ayaðýný bile oynatamýyormuþ. Ailesindeki herkes þaþýrmýþ. Saða sola haber salýnýp çare aranmýþ. Halk arasýnda bilinen her türlü tedavi þekli uygulanmýþ. Deðiþen bir þey olmamýþ. Hekimler getirtilmiþ, gene ayný... Sonunda bazýlarý ailesine Þaman'a götürmelerini söylemiþ, çaresiz denileni yapmýþlar. Þaman hastayý odaya almýþ, diðer insanlarý göndermiþ. “Ben çaðýrýncaya kadar da kimse gelmesin!” diye de tembihlemiþ.
Aradan sekiz-dokuz gün geçtikten sonra, hastanýn ailesine Þaman'ýn çaðýrdýðý haberi gelmiþ. Sevinmiþler. Koþarak gitmiþler, ancak umutlarý boþa çýkmýþ. Çünkü Canbay Aða, ayný þekilde yatýyormuþ. Þaman'a tam bir þey söyleyeceklermiþ ki o, konuþmaya baþlamýþ: “Ayini seyredebilirsiniz; ama ayin sýrasýnda odadan ayrýlmak yok. Çýkmak isteyenler þimdiden odayý terk etsinler.” Demiþ. Çýkan olur diye biraz beklemiþ; odadakilerin hiçbirinin yerinden kýpýrdamadýðýný görünce, küçük bir ateþ ve etrafa hoþ kokular yayan birkaç tütsü yakmýþ. Þaman'ýn sýrtýnda, üzerinde çeþitli semboller bulunan rengarenk bir elbise, baþýnda baþlýk, ayaklarýnda çizme varmýþ. Hastanýn etrafýnda dans ederken, sesi çýktýðý kadar da baðýrýyormuþ. Bir ara kendinden geçer gibi olmuþ, bir yudum su içmiþ ama bunu yutmayýp odanýn köþelerine tükürmüþ. Sonra davul çalmaya baþlamýþ, kulaða çok hoþ gelen ezgiler söylemiþ. Böylece ruhlarla irtibata geçerek onlardan yardým istemiþ. Ve ayin biitmiþ, Þaman trans halinden çýkmýþ.
Bu ayin, izleyenlere biraz uzun bir süre gibi gelmiþ, ama ne kadar sürdüðünü kimse bilmiyormuþ. Ayin bitince Þaman, önce Canbay Aðanýn iki omuzunu elleriyle tutup, vücudunun üst kýsmýný dikleþtirmiþ; sonra belinden tutarak ayaða kaldýrmýþ. Ve hasta herkesin þaþkýn bakýþlarý arasýnda yürümeye baþlamýþ.
Bu iyileþmenin sýrrýný bilen tabii ki yok. Canbay Aðaya, o birlikte geçirdiði günlerde Þaman'ýn ne yaptýðý sorulduðunda, bugünkü gibi her gün ayin yaptýðýný ve sabah-akþam yarým þapþak kýrmýzý bir su içirdiðini ve bu kýrmýzý suyun muhtemelen hayvan kaný olduðunu söylemiþ.
Bu iyiliðine karþýlýk Canbay Aða'nýn ailesi, Þaman'a altýn, para ve hediyeler vermek istemiþlerse de kabul etmemiþ. Tabii bu olay, çok kýsa sürede etrafa yayýlmýþtý ve Þaman'ýn ziyaretçileri giderek artmýþtý.
(Devam edecek...)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn 1. bölüm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 35 Son Bölüm
Memleketimin Delileri - 2
Memleketimin Delileri - 1
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 33
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 34
Köpeðin Adý Badi - 80 (Son Bölüm)
Demokratik Deliler Devleti - 37 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 32
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 26
Göçe Göçe - Köyümüz Yok Olmuþ - 48 (Son Bölüm)

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ücretsiz Kitap Daðýtabileceðim Ýstanbul’da Bir Mekan Arýyorum
Bir Edebiyatçý Gözüyle Maðaranýn Kamburu - Yorum: 4
Bir Felsefeci’nin Kaleminden Maðaranýn Kamburu – Yorum: 6
Maðaranýn Kamburu
Bir Romanýn Anatomisi: Maðaranýn Kamburu
Bir Aný Defteri Buldum - Roman
Ömer Seyfettin Eserlerini Nasýl Yazardý?
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 2
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 3

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.