..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçek sanat, gizlenmesini bilen sanattýr. -Anatole France
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Ömer Faruk Hüsmüllü




30 Aðustos 2016
Göçe Göçe - 12  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Meðerse bu küçük yýlan, yýlanlar kraliçesi Þahmeran'ýn en küçük yavrusuymuþ. Ýyi yürekli bu güzel kraliçe, bütün yavrularýný çok severmiþ, ama bu küçüðün yeri bir baþkaymýþ. O gün kafasýný delikten çýkarýp havanýn iyi olduðunu gören yavru, dýþarý çýkmak için annesinden izin istemiþ. Annesi önce “Hayýr!” dediyse de sonra ýsrarlarýna dayanamayýp, yuvadan fazla uzaklaþmamak þartýyla razý olmuþ. Yavru gittikten biraz sonra da, Þahmeran ne yaptýðýný izlemek için yavrusuna bakmaya dýþarý çýkmýþ. Bir de ne görsün! Yavrusu bir leyleðin gagasýnda. Yýkýlmýþ, periþan olmuþ. Bu birkaç saniye sürmüþ, ama Þahmeran'ýn vücuduna adeta felç gelmiþ.


:AEGC:


29 Mayýs 1878 (27 Cemaziyelevvel 1295) Göçün Elli Yedinci Günü;
Bugün, olaysýz bir gün geçireceðimizi zannetmiþtim. Çünkü geçtiðimiz yollardaki aðaçlar, çimenler, dikenler, çalý çýrpý ne varsa hepsi sakin, durgun bir görüntü çiziyordu. Dallar üzerine tünemiþ kuþlar bile ses çýkarmýyor, önlerinden geçen kafileye öylece bakýyorlardý. Kýsacasý ortalýkta garip bir dinginlik vardý.
Ben de, bu dinginliðin bir parçasý durumundaydým. Biraz bezgin, biraz tembel, hatta uyuþuk... Göçümüzün baþlangýcýndan yani Dobromirka'dan hareket ediþimizden bugüne kadar geçen süredeki yaþadýðýmýz olaylarý düþünürken, atalarýmýzýn göç sýrasýnda çektikleri çileler de aklýma geliyordu. Atalarýmýzýn çoðunu analarý göçerken doðurmuþlardý, tabii atalarýmýzýn çoðu gene göçerken ölmüþlerdi. Göç, baþlangýç olabildiði gibi son da olabiliyordu. Bizlerin yazgýsýnda, göçün rolü o nedenle çok fazlaydý. Büyüklerimiz sýk sýk “Mukadderattan kaçýlmaz! Takdiriilahî ne ise o olur!” sözünü boþ yere söylememiþlerdi. Yaþayacaðýmýz olaylar, bizim irademizin dýþýnda, önceden akýl dýþý bir güç tarafýndan planlanýp, düzenleniyor olabilirdi. Eðer böyleyse, olaylar karþýsýnda bizim elimizden ne gelirdi ki...
Beni böyle söyleten, belki de kafileden ayrýlalý on beþ günden fazla zaman geçmiþ olan Günaylar ve Öztürkler ailelerinin kötü sonu, akýbetiydi. Tabii bu arada olaysýz gün beklentim de boþa çýkmýþ oluyordu.
Önümüzdeki arabalar durunca, biz de durduk. Bu beklemenin kýsa olacaðýný sandým, deðilmiþ. Arabadan inip ileriye doðru yürüdüm, durma nedenimizi öðrenecektim. Yol kenarýndaki bir tarlanýn içinde parçalanmýþ arabalarý gördüm. Herkes oraya doðru bakýyordu, birkaç kiþi de etrafta bir þeyler aranýyordu. Belli ki bu talihsiz insanlar buradaki çapulcularýn, çetelerin saldýrýsýna maruz kalmýþlar. Eþyalarý talan edilip arabalarý parçalanmýþ, hayvanlarý da alýnýp götürülmüþtü. Parçalanan araba sayýsýný tekerleklerini sayarak çýkardým: Ýki araba. Yerlerde ekmek, testi, bez parçalarý da vardý. Üzerlerine çamur bulaþmýþ da olsa, ne olduklarý anlaþýlýyordu.
Ýleride bir çataðýn yanýnda biri, bize seslenince oraya doðru seyirttik. Gördüðümüz manzara karþýsýnda insan aklýný oynatabilirdi. Orada topraðýn üzerinde, çok sayýda kurþunlanmýþ, parçalanmýþ insan cesedi vardý. Cesetler bozulmaya baþladýðýna göre, olay birkaç gün önce cereyan etmiþti. Cesetleri tanýdýk: Günaylar ve Öztürkler aileleri. Ýki arabada çoluk-çocuk toplam on bir kiþi vardý ve hepsi hunharca öldürülmüþlerdi. Belki kadýnlara, öldürmeden önce tecavüz edilmiþ bile olabilirdi.
Ölenlerin hepsinin can olduðu muhakkak, ama buna raðmen ben o ufacýk iki çocuða çok acýdým. Biri üç yaþýnda erkek bir çocuk, diðeri beþ yaþýnda güzel bir kýzýmýz. Vücutlarý mermi deliði dolu bu yavrularýn. Her taraflarý pýhtýlaþmýþ kan içinde, oðlanýn beyni dýþarý fýrlamýþ, ikisinin de elleri ayaklarý kývrýk. Bu sübyanlara nasýl kýydýnýz bre namussuz, alçak caniler! Bu çocuklara yapýlanlarý görünce, þu topal halimle o alçaklardan intikam almak için, bütün gücümle savaþýrdým. Yere çömelip aðlamaya baþladým. Beni yerden kaldýrmaya gelenler oldu, onlara kýzdým. “Beni býrakýn, býrakýn beni!” diye defalarca baðýrdým. Buna raðmen beni kaldýrma çabalarýný sürdürdüler.
Mezar kazmak uzun sürerdi. O nedenle gençler, cesetleri çataðýn içine taþýdýlar ve üzerlerini toprakla örttüler. Onlar için bu dünyadaki göç bitmiþ, sonsuzluða kadar sürecek olan ebedî göç baþlamýþtý.
Bizim bu aileleri, karþýlaþabilecekleri tehlikeler konusunda uyardýðýmýzý çok iyi hatýrlýyorum. Uyarýlarýmýz onlarý bizden ayrýlma isteklerinden vazgeçirememiþti. Yalnýz baþýna ya da küçük gruplar halinde gidenler soyguncularýn, çapulcularýn, çetelerin çok kolay hedefi olabiliyorlardý. Bizim gibi büyük kafilelere, hele korucularý da varsa saldýrmaya cesaret edemezlerdi. Býrakýn bu çapulcu, soyguncu çeteleri; bizim gibi bir kafileye küçük bir askeri birlik bile, saldýrmadan önce uzun uzun düþünmesi gerekirdi.
Hayatta baþarýlý olmak için risk almak gerektiðinden bahsediliyor. Bu da bazý insanlarý her zaman ve her þartta risk almaya sevk edebiliyor. Oysa, doðabilecek sonuçlarý hesaba katmadan risk almak, çoðunlukla baþarýsýzlýkla sonuçlanýr. Ýþte risk almak isteyen ailelerimizin acý sonu!
Sekiz gün içinde çoðu çocuk yedi kiþi öldü. Günaylar ve Öztürkler aileriyle beraber sekiz günlük toplam kaybýmýz on sekiz kiþi. Bakalým hedefe kaç kiþi varabileceðiz? Belki hepimiz bu göç yolunda heder olup gideceðiz!
Bugün yaþadýklarým bana þunu anlattý: Can kaçýyor, ölüm onu kovalýyor. Can yorulduðunda yakalanacak, yani ölüme teslim olacak. Ömür denilen þey, iþte bu kýsacýk kovalamacadan ibaret.
● ● ●
1 Haziran 1878 (30 Cemaziyelevvel 1295) Göçün Altmýþýncý Günü;
Sýcak bir gün. Hayvanlar ve biz, kan-ter içindeyiz. Öðlen güneþi, yakýp kavuruyor. Daha ortalýk aðarmadan yola çýktýðýmýz için, sýcaða bir de yorgunluk eklendi. Bu olumsuz þartlara, hayvanlarýn daha fazla dayanamayacaðý düþünülerek mola veriyoruz. Hayvanlar boyunduruklarýndan çýkarýlýp etraflarýnda ot olan aðaçlara baðlandýktan sonra, hepimiz kendimizi bir gölgeye attýk. Biraz sonra bazýlarýmýz bitlerle savaþmaya baþladý, bazýlarýmýzýn da gözleri kapandý. Þekerleme yapanlar bit ayýklayanlardan daha fazlaydý. Bunlardan biri de bendim. Ne kadar uyudum bilemem, ama gördüðüm rüyanýn en tatlý yerinde uyandýrýldýðým belli. Baðýrýþlar o kadar çoktu ki uyanmamak mümkün deðil.
Kalktým. Gürültünün sebebini öðrendim. Seyitlerin oðlunu yýlan ýsýrmýþ. Bu on altýlý yaþlarda bir genç. Yýlanlardan çok korkarmýþ. Küçüklüðünde yýlanlarla ilgili o kadar çok hikâye dinlemiþ ki bunlarýn hepsinin de sonu kötü bitiyormuþ. O yüzden, ne zaman bir yýlan görse, soðuk soðuk terler döküyormuþ. “Ya ýsýrýrsa, ya beni zehirlerse, ya kaskatý kesilip ölürsem?” sorularý aklýna geliyormuþ. Mola yerinde aðaç gölgesinde otururken, önünden “týrssst” diye bir þey geçmiþ. Bakmýþ, bir yýlan. Hemen çýðlýk atýp ayaða fýrlamýþ. Onun bu telaþlý hali yýlanýn dikkatini çekmiþ. Geri dönüp kafasýný gence doðru kaldýrmýþ. Genç de o panikle “Þuna, bir tekme atayým da gebersin!” deyip ayaðýný savurmuþ. Tam o sýrada yýlan, bunun ayaðýna atlayýp sokmuþ.
Yýlan sokmasý durumunda ne yapýlmasý gerektiðini bilen yaþlý iki kiþi, hemen yýlanýn soktuðu yeri kesici bir aletle biraz daha geniþletip kanýn dýþarý akmasýný saðladýktan sonra, ayaðýn üst kýsmýný bir bezle sýkýca sardýlar. Bunlarý yaparken bir yandan da gence soruyorlardý:
-Sen iliþmediðin halde mi seni soktu?
-Yoo, ayaðýmla vurmak isteyince ýsýrdý,
-Elleþmesen, yýlan sana bir þey yapmazdý.
Bu konuþma bana, yýllar önce dinlediðim bir yýlan hikâyesini hatýrlattý. Hikâye bizim köyde geçmiþ. Ben otuz sene önce ilk dinlediðimde de “Yüz yýl önce...” diye baþlardý bu hikaye, þimdi de öyle baþlýyor. Yani olalý aradan kaç sene geçtiði aslýnda belli deðil. Yüz sene diye baþlasa da, belki iki yüz belki de daha da fazla bir zaman önce geçmiþ olabilir. Hikaye þöyle:
Yüz sene önce bizim köyde, yani Dobromirka'da babasý ile Cuma namazýna giden on iki yaþýnda bir çocuk, hocanýn namazdan sonra verdiði vaazdan çok etkilenmiþ. Hoca demiþ ki: “Yüce rabbim, yarattýðý kâinatý bir denge üzerine oturtmuþtur. Bunun en basit bir misalini, hepimiz defalarca yaþamýþ olmamýza raðmen farketmemiþizdir. Bakýn tarlalarýnýzda dolaþan leylekler, kartallar, yýlanlar ve tarla fareleri var. Leylekleri, kartallarý öldürürseniz etrafý yýlanlar basar. Çünkü leylekler ve kartallar, yýlanlarý yiyerek onlarýn belli bir miktarda kalmasýný saðlarlar. Öte yandan, yýlanlarý tamamen yok ederseniz de tarlalarýnýzý tarla fareleri istila eder, çünkü bunlarý da yýlanlar yer. Bu tarla farelerinin mahsule vereceði zararý domuzlar bile veremez. Onun için yýlanlarý, leylekleri, kartallarý öldürmeyin. Biliyorum bir çoðunuz yýlandan korkarsýnýz ve o yüzden öldürmeye çalýþýrsýnýz. Korkmayýn. Siz yýlana bir zarar vermezseniz, o size hiçbir þey yapmaz. Üzerine basarsanýz, ya da bir þeyle vurmaya kalkarsanýz, ancak o zaman yýlan sizi sokar. Tarlalarýnýzdaki anýzlarý da yakmayýn. Anýzlar yandýðýnda birçok yýlan da yok oluyor. Üstelik bu anýz yakmanýn, sizin tarlanýza faydasý deðil zararý dokunuyor. Býrakýn, tabiat kendi içinde dengesini kendi saðlasýn.”
Hocanýn bu konuþmasýndan çok etkilenen çocuk, o gece uyumadan önce leylekleri, kartallarý, yýlanlarý, tarla farelerini sonra da kara duman çýkararak yanan anýzlarý düþünmüþ. Çok korktuðu yýlanlara karþý içinde bir sevgi uyanmýþ.
Bir ay kadar sonra, hayvanlarý güderken bir leyleðin birkaç metre ötesindeki anýza doðru alçaldýðýný görmüþ. Leylek yere konup bir þeyi gagalamýþ ve havalanmýþ. Gagasýnda küçük bir yýlan varmýþ. O sýrada çocuðun aklýna hocanýn anlattýklarý gelmiþ. Hemen yerden bir topaç alýp, bütün gücüyle leyleðe doðru savurmuþ. Topaç leyleðin ayaðýna denk gelmiþ, can havliyle sendelemiþ ve gagasýndaki yýlaný düþürmüþ. Düþen yavru yýlan; bembeyaz kocaman, güzel görünümlü bir yýlanla birlikte yanlarýndaki delikten girip kaybolmuþ.
Meðerse bu küçük yýlan, yýlanlar kraliçesi Þahmeran'ýn en küçük yavrusuymuþ. Ýyi yürekli bu güzel kraliçe, bütün yavrularýný çok severmiþ, ama bu küçüðün yeri bir baþkaymýþ. O gün kafasýný delikten çýkarýp havanýn iyi olduðunu gören yavru, dýþarý çýkmak için annesinden izin istemiþ. Annesi önce “Hayýr!” dediyse de sonra ýsrarlarýna dayanamayýp, yuvadan fazla uzaklaþmamak þartýyla razý olmuþ. Yavru gittikten biraz sonra da, Þahmeran ne yaptýðýný izlemek için yavrusuna bakmaya dýþarý çýkmýþ. Bir de ne görsün! Yavrusu bir leyleðin gagasýnda. Yýkýlmýþ, periþan olmuþ. Bu birkaç saniye sürmüþ, ama Þahmeran'ýn vücuduna adeta felç gelmiþ. Bir de bakmýþ, az ötede de bir çocuk var. Bu çocuk leyleðe bir þey atýyor ve vuruyor. Yavrusu hemen yanýna düþüyor. Yavrusunu alýp yuvaya sakladýktan sonra, tekrar dýþarý çýkýp bu çocuðu inceleyen Þahmeran, yapýlan iyiliði ödemek için onu takip etmeye karar vermiþ.
Þahmeran bu takibi yaparken, ne çocuk ne de bir baþkasý onun varlýðýndan haberdar. Bu konuda çok dikkatli. Aradan yýllar geçiyor, çocuk on sekizinde bir genç oluyor. Bu genç, bir gün bizim köy çeþmesinin güldür güldür akan kurnalarýnýn birinden su içmek için eðiliyor. Biraz içmiþken köpek sesleri ve baðýrýþan insan sesleri duyup su içmeyi býrakýyor. Birkaç köylü kudurmuþ bir köpeði öldürmek için kovalýyormuþ. Kuduz köpek bir yandan kaçarken bir yandan da önüne çýkanlara saldýrýyormuþ. Kuduz köpek, çeþmenin yanýndan koþarak geçerken, bu gence de saldýrmýþ. O sýrada yalaktan akan sudan içmekte olan Þahmeran, bunu görmüþ. Ve hemen kuduz köpeðin üzerine atlamýþ, bütün zehrini hayvanýn vücuduna býrakmýþ. Köpek bir anda kaskatý kesilerek yere düþmüþ.
Olayý görenlerin gözleri faltaþý gibi açýk kalmýþ. Þahmeran, bir yerdeki köpeðe, bir de gence bakmýþ ve herkesin þaþkýn bakýþlarý arasýnda yalaðýn yan tarafýndaki otlarýn arasýnda süzülerek gözden kaybolmuþ. Köylülerin hiç biri, o güne kadar böyle büyük ve bu kadar güzel bir yýlan görmemiþ. Yýlanýn da güzeli mi olur diye itiraz edenlere görenler “Olurmuþ, olurmuþ; gözlerinle görseydin sen de olurmuþ, derdin.” diye cevap veriyorlarmýþ.
Bu olay bütün köye yayýlmýþ. Aðýzdan aðýza dolaþmýþ, tabii anlatýcýlar olaya birçok eklemeler de yapmýþ. Bazýlarý yýlanýn bu genci neden kurtardýðýný çok merak ediyorlarmýþ. Gence sorduklarýnda:
-Bilmiyorum, diyormuþ.
Yaþlý bir dede “Oðlum sen yýlanlara daha önce herhangi bir iyilikte bulundun mu? Diye sormuþ. Genç “Hayýr, öyle bir þey hatýrlamýyorum.” demiþ. Dede ýsrarla “Ýyi düþün, mutlaka yaptýðýn bir þey vardýr” demiþ.
Genç olayýn þokunu üzerinden attýktan sonra, önce aklýna hocanýn camiide söyledikleri gelmiþ. Hocanýn dedikleri de leylekten kurtardýðý yavru yýlaný hatýrlatmýþ.
-Tamam hatýrladým. Bir zamanlar bir yavru yýlaný, leylekten kurtarmýþtým, demiþ.
Anlatan “Yapýlan hiç bir iyilik, karþýlýksýz kalmaz.” sözleriyle hikâyeyi bitiriyormuþ.
Hikâyedeki hocanýn yüzyýllar önce gördüðü gerçeði, bizler yeni yeni fark ediyoruz. Evet doðanýn düzeni denge üzerine kuruludur. Ýnsanoðlu doðaya karþý savaþ ilan ederek, iþte bu dengeyi bozuyor. Fakat doða bu bozulan dengeden sonra, mutlaka yeni bir denge kuracaktýr ve bu da insanoðluna pahalýya mal olacaktýr. Doða kendine karþý yapýlan kötülükleri er veya geç mutlaka ödetir.
Galiba insanoðlunun en büyük hatasý, doðanýn efendisi olmak istemesinden kaynaklanýyor. Tamam, doðanýn kölesi de olmasýn, ama bir de dostluðu denesin. Ýnsanýn istek ve ihtiyaçlarýnýn sýnýrý yoktur. Oysa doðanýn imkanlarý sýnýrlýdýr. Ýþte bu nedenle istek/ihtiyaç ve imkanlar arasýnda çok iyi bir denge kurmak da zorunludur. Aksi takdirde doða bu dengesizliðin, bilgisizliðin bedelini bize çok pahalý ödetir.
Son üç günde dört kiþi daha eksiltti bizi ölüm... Bugüne kadar kaç insanýmýz öldü, toplam kaç kiþi ayrýldý gitti? Soruyorum da hesaplamaya hiç niyetim yok. Çýkacak yekûndan korkuyorum çünkü. Bundan sonra kimler ölecek? Bir bilsem! Hayýr bilmeyeyim, bilsem ne olacak? Onlarý ölümden mi kurtaracaðým? Elimden ne gelir ki bu konuda!
(Devam edecek...)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn 1. bölüm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 35 Son Bölüm
Memleketimin Delileri - 2
Memleketimin Delileri - 1
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 33
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 34
Köpeðin Adý Badi - 80 (Son Bölüm)
Demokratik Deliler Devleti - 37 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 32
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 26
Göçe Göçe - Köyümüz Yok Olmuþ - 48 (Son Bölüm)

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ücretsiz Kitap Daðýtabileceðim Ýstanbul’da Bir Mekan Arýyorum
Bir Edebiyatçý Gözüyle Maðaranýn Kamburu - Yorum: 4
Bir Felsefeci’nin Kaleminden Maðaranýn Kamburu – Yorum: 6
Maðaranýn Kamburu
Bir Romanýn Anatomisi: Maðaranýn Kamburu
Bir Aný Defteri Buldum - Roman
Ömer Seyfettin Eserlerini Nasýl Yazardý?
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 2
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 3

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.